Logo

6. Hukuk Dairesi2022/2814 E. 2023/3014 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinde kararlaştırılan ardiye niteliğindeki bağımsız bölümün davacı arsa sahibine teslim edilip edilmediği ve davacı adına tescilinin gerekip gerekmediği hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı yüklenicinin sözleşme gereği davacı arsa sahibine teslim etmeyi taahhüt ettiği ardiye niteliğindeki bağımsız bölümün, sığınakta bulunması ve kullanımının mümkün olmaması nedeniyle davalının sözleşmeden doğan edimini ifa etmediğinin anlaşılması ve sözleşmede ardiye amaçlı teslim edilecek başka bir yerin de bulunmaması gözetilerek, mahkemece verilen tapu iptal ve tescil kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1843 E., 2022/402 K.

HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Akşehir 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/303 E., 2021/460 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında akdedilen adi yazılı 10/02/2012 tarihli daire karşılığı inşaat sözleşmesinde bahsedilen Konya ili, ... ilçesi, ... mahallesinde bulunan 1293 ada 222 parsel daire no:14 kayıtlı taşınmazın davacının talebine rağmen davalı tarafın bir türlü davacı lehine tescile yanaşmadığını, Akşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/599 Esas sayılı numarasından anlaşılacağı üzere çeşitli bahaneler ve tehditlerle davacının haklı talebinden vazgeçirmeye çalıştığını, Akşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/599 Esas sayılı dosyasında bu durumun hüküm altına alındığını, davacının dava konusu yeri sözleşme akdedildiği tarihten beri depo ve ardiye yeri olarak kullanmak istediğini, hatta bina projesini çizen mimara da ardiyeye koyacağı sulama boruları olduğunu ve boruları da sığdırabileceği şekilde çizim yapmasını istediğini, mimarında müvekkilinin talep ettiği şekilde çizdiğini, müvekkilinin halihazırda tarımla da uğraştığı için dava konusu yeri toplamış olduğu mahsullerini koymak için kullanmak istediğini ancak davalı tarafın söz konusu yeri teslim etmemesinden dolayı müvekkilinin mağduriyet yaşadığını, tüm bu nedenlerle Konya ili, ... İlçesi, ... Mahallesi 1293 ada 222 parsel daire 14 de kayıtlı taşınmazın davacı adına tesciline, talebin reddi halinde taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelinin faizi ile davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, bu talebin de reddi halinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi uyarınca davacı tarafından ödenen sözleşme bedelinin ve yapılan toplam masraflarının ödeme günlerinden itibaren işleyecek en yüksek yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının tacir olmasından dolayı ticaret mahkemelerinin görevli olduğunu, bu durumda iş sahibi davacının ticari arabuluculuk şartını yerine getirmeksizin davayı açmasının ön şart yönünden davanın red nedeni olduğunu, davalının sözleşmeye aykırı hareket ettiğini gösteren dosyada hiçbir veri bulunmadığını, yüklenicinin iş sahibine yönelik yükümlülüğünü ihlal ettiğinin iş sahibi tarafından bildirimi halinde yüklenicin uygun bir mehil verilmesi ve bu ayıbı yahut sözleşmesindeki eksikliği gidermesinin beklenmesi zaruri olduğunu, sözleşmedeki bu yükümülüğün yerine getirilmediğini, davacının davalının sunduğu 24.07.2013 tarihli "... İnşaat" antetli teslim tutanağı başlıklı 24.07.2013 tarihli kendi el yazısına havi beyanı ile davalı şirket ile hiçbir alacağı kalmadığına dair ibra imzaladığını, davanın zamanaşımı ve hak düşürücü süre yönünden süreler geçmesinden sonra açılması nedeni ile davacı-iş sahibinin iddiaları dinlenemeyeceğini, söz konusu taşınmazın 2013 yılında teslim edildiğini, en geç 2018 yılında dava açılması gerekirken 29.07.2020 tarihinde dava açıldığını, davacı-iş sahibine yapılan sözlemeye dayalı olarak "kapısı olan bodrum katta bulunan kapalı bir "ardiye " vaat edildiğini, ardiyenin, garajdan küçük bir mahal olduğunu, tedbir konan mahalin garaj vasfında olan bir taşınmaz olup bahsedilen ve vaat edilen mahal ile ilgisi olmadığını, davalının söz konusu vaadini yerine getirdiğini, davacı-iş sahibinin ardiye amaçlı olarak kullanabileceği yerin apartmanın bodrum katında kapalı ve kapılı olarak mevcut olduğunu, davacı-iş sahibi hakkını kötüye kullanarak şu anda hakkı olmayan 160 metre kare büyüklükteki garaj vasfındaki taşınmaza tedbir koydurarak hakkını talep etmesi yönünden taleplerinin itibar edilmemesi gerektiğini, davacı-iş sahibinin talebinin ardiye yani kiler olduğunu, hayatın olağan akışı gereği bu mahallerin garajdan küçük olacağı düşünüldüğünde 15 metrekareden düşük olması gerektiğini, bir kilerin maksimum yaratacağı arazi büyüklüğü 5 m² olduğunu, oysa tedbir konulan taşınmazın metrekare büyüklüğü 160 m² gibi ölçüsüz bir durum olduğunu, bu nedenlerle davacı-iş sahibinin taleplerinin hukuka aykırı olduğunu, dava dilekçesinde bahsedilen Akşehir 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/599 Esas sayılı dosyası ile iş bu dosya arasında illiyet bağı olmadığını, ceza dosyasının tarafları ile iş bu dosyanın tarafları arasında hiçbir benzerlik olmadığı gibi ceza dosyasının farklı bir olayla oluşmuş bir dosya olduğunu, bu nedenlerle davacı-iş sahibinin bu iddiasının dosya yönünden illiyet bağı sağlanmadığından bu delile itibar edilmemesi gerektiğini, davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davacı ile davalı arasında imzalanan 10/02/2012 tarihli daire karşılığı satış sözleşmesinde "32. madde- "Arsa sahibine bodrum katta ardiye amaçlı, kapalı ve kapılı ardiye verilecektir." şeklinde maddenin yazılı olduğu, mahallinde yapılan keşif sonrası hazırlanan 12/04/2021 tarihli bilirkişi kurulu raporunda davacının kullanımına sunulan kapalı ve kapılı alanın sığınakta bulunduğu, ardiye olarak davacının kullanımına sunulan yerin, projesinde sığınağın bayan tuvalet ve bayan lavabo kısmına isabet ettiği, bunların kaldırılarak oluşturulduğu, bu değişikliğin Kat Mülkiyeti Kanunu'na, Sığınak Yönetmeliği'ne ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'ne aykırı olduğu; bu sebeple eski haline getirilmesi gerektiği belirtilmiş olup bu hali ile davalı tarafın edimini yerine getirdiğine ilişkin savunmasına itibar edilmediği, yine raporda; mimari proje incelendiğinde bodrum katta ortak alan dışında sadece 14 no.lu bağımsız bölümün bulunduğu, imar planı değişikliği nedeniyle tadilat kapsamında eklenti ya da ayrı bir bağımsız bölüm oluşturulamayacağı sonucuna varılmış olduğu belirtilmiş olup taraflar arasındaki sözleşmenin lafzına ve amacına uygun olarak yorumlanması gerektiği, sözleşmenin ifası için dava konusu taşınmazdan başka herhangi bir taşınmazın bulunmadığı, davacının ardiye (eşyaların saklandığı yer, depo) amaçlı kullanabileceği başkaca bir kısmın bulunmadığı, görgüye dayalı bilgisi bulunan ve keşif mahallinde tanık olarak dinlenen ... 'in sözleşme yapılırken davalı tarafın şuan tekstil atolyesi olan binanın en alt kısmındaki kapalı ve kapılı yerin ardiye olarak verileceğini söylediğini ve davacının tarımla uğraştığı için sulama borularını koymak amacıyla ardiyeyi istediğini beyan ettiği, davacıya teslim edilen kısmın sığınakta bulunup ardiye olarak kullanımının mümkün olmadığı anlaşılmakla taraflar arasındaki sözleşmede ardiye amaçlı teslim edilecek yerin dava konusu taşınmaz olduğu hususunda mahkemece kanaat hasıl olduğundan davanın kabulü ile dava konusu Konya ili, ... ilçesi, ... mahallesi 1293 ada 222 parsel, bodrum kat, bağımsız bölüm no:14 sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; görevli mahkemenin Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, taraflar arasındaki ihtilafın ticari olmadığı düşünülüyorsa bu halde tüketici işlemi olduğunun değerlendirilmesi gerektiğini, her iki halde de arabuluculuğa başvuru dava şartının yerine getirilmediğini, davalının sözleşmeye aykırı bir eyleminin bulunmadığını, kaldı ki davalının yükümlüğünün ihlali halinde bile yasanın öngördüğü bildirim şartı ile ihtar yerine getirilmeden dava açılmasının usulen aykırı olduğunu, davalının 24.07.2013 tarihli "... İnşaat" antetli TESLİM TUTANAĞI başlıklı 24.07.2013 tarihli kendi el yazısına havi beyanı ile müvekkili şirket ile hiçbir alacağı kalmadığına dair ibraname imzaladığını, dolayısıyla davacı-iş sahibinin davalı yüklenici ile akdettiği sözleşmeye yönelik ibraname vermesine rağmen bu davayı açmasının dürüstlük kuralına aykırı olduğunu, davanın dava konusu taşınmazın 2013 yılında teslim edilmesine rağmen eldeki davanın beş yıllık zamanaşımı süresinin dolmasından sonra 2020 yılında ikame edildiğini, davacı arsa sahibine yapılan sözlemeye dayalı olarak "kapısı olan bodrum katta bulunan kapalı bir ardiye " vaat edildiğini, ardiyenin, garajdan küçük, bir mahal olduğunu, oysa dava konusu bağımsız bölümün garaj vasfında olan bir taşınmaz olup, bahsedilen ve vaat edilen mahal ile ilgisi olmadığını, kaldı ki, davalının söz konusu vaadini yerine getirdiğini ve davacı arsa sahibine ardiye amaçlı olarak kullanabileceği apartmanın bodrum katında kapalı ve kapılı olarak bir yer verdiğini, davacının hakkını kötüye kullanarak şu anda hakkı olmayan 160 m² büyüklükteki garaj vasfındaki taşınmaza tedbir koydurarak hakkını talep etmesinin doğru olmadığını, akdin geçerliliğin şekle bağlı olduğunu, tarafların bu yükü yerine getirmemesi nedeni ile bir talepte bulunamayacağını, sözleşmede açık bir hüküm bulunması halinde sözleşme hükümlerine, sözleşmede bir hüküm bulunmaması halinde yerel örf ve adetlere bakılması gerektiğini, sözleşmede açıkça ardiye verilmesinin yazılı olduğunu, ardiyenin, garaj yahut depo olmadığını, bahsedilen ardiye dinlenen tanık beyanları ve sözleşme hükümleri çerçevesinde küçük el aletleri konulabilecek 5 metrekareyi aşmayan bir mahal olması gerektiğini, apartman kat maliklerinin her birine ayrılan bodrum katında ardiye niteliğinde yerler bulunduğunu, bu hususun hiçbir surette yerel mahkeme tarafından incelenmediğini belirterek davanın önşart yokluğu, usuli eksiklikler ve esas yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sözleşmeye göre davacı arsa sahibine 6 ve 12 no.lu dairelerin verileceğinin kararlaştırıldığı, ayrıca sözleşmenin altına el yazısı ile davacı arsa sahibine bordum katta kapalı ve kapılı olarak ardiye verileceğinin yazıldığının görüldüğü, davalı yüklenicinin el ile yazılan bu kısma herhangi bir itirazı bulunmadığı, taraflar arasında arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi ilişkisinin sabit olduğu, davacı arsa sahibinin arsa payı karşılığında yapılacak inşaattaki 6 ve 12 no.lu daireler ile bodrum katta 1 adet ardiye verileceğinin sözleşmede kararlaştırıldığı, ardiyenin vasfı açısından sözleşme kapsamının belirlenmesi açısından mahkemece dinlenen tanıklara göre davalı yüklenicinin, mahkemece hüküm altına alınan ve bodrum katta bulunan dava konusu taşınmazı davacı arsa sahibine vermeyi taahhüt ettiği, bodrum katta davalı yüklenicinin sözleşmenin ifası açısından davacıya verebileceği başka bir taşınmaz bulunmadığı, davalı yüklenici tarafından ibraz edilen ibranamelerin taraflar arasında ihtilaf konusu olmayan 6 ve 12 no.lu bağımsız bölümlere ilişkin olup teslim edilmeyen ardiyeye ibranamelerin teşmil edilemeyeceği, keza zamanaşımı teslimle başlayacağından ve dava konusu taşınmaz davacıya teslim edilmediğinden davalı yüklenicinin zamanaşımı savunmasına da itibar edilemeyeceği anlaşılmakla, bu kapsamda ilk derece mahkemesinin dava konusu taşınmazın davacı adına tesciline yönelik verdiği karar usul ve yasaya uygun olduğundan davalı vekilinin istinaf 6100 sayılı HMK'nın 353/1.b.1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz başvuru dilekçesinde istinaf dilekçesi içeriğini tekrar ederek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca tapu iptal ve tescil, mümkün değilse bedelinin tazmini, mümkün değilse sözleşme bedeli ve masrafların istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369, 370 ve 371. maddeleri, 6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri,

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Taraflar arasında 10/02/2012 tarihli adi yazılı daire karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmıştır. Davacı arsa sahibi, davalı yüklenicidir.

3.Sözleşmenin 1. maddesine göre arsa sahibine 6 ve 12 no.lu daireler verilmiş, 32. maddesinde ise "Arsa sahibine bodrum katta ardiye amaçlı, kapalı ve kapılı ardiye verilecektir." denmiştir.

4.Mahkemece yerinde yapılan keşif neticesinde alınan rapora göre davacının ardiye olarak kullanımına sunulan kapalı ve kapılı alanın sığınakta bulunduğu, bu yerin projesinde sığınağın bayan tuvalet ve bayan lavabo kısmına isabet ettiği ve bunların kaldırılarak oluşturulduğu, bu değişikliğin Kat Mülkiyeti Kanunu'na, Sığınak Yönetmeliği'ne ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'ne aykırı olduğu görülmekle eski haline getirilmesi gerektiği belirtilmiştir.

5.Dosya kapsamından, davacıya teslim edilen kısmın sığınakta bulunup ardiye olarak kullanımının mümkün olmadığı, bu haliyle yüklenicinin sözleşmeden doğan edimini ifa edemediği görülmüştür. Sözleşmede ardiye amaçlı teslim edilecek yer için dava konusu taşınmaz dışında da bir bölüm olmadığı anlaşıldığından 14 no.lu taşınmazın davacı adına tescilinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

6.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davalı vekili tarafından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,27.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.