"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 15. Hukuk Dairesi
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Belli edilen günde davalı vekili Avukat ... ile davacılar vekili Avukat ...'nun gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saat 14.00'te Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkili olan şirketlerin oluşturduğu ortak girişim ile T.C. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı arasında "Gebze Halkalı Banliyö Hatlarının iyileştirilmesi, inşaat, elektrik ve mekanik sistemler projesi" isimli bir sözleşmenin imzalandığını, bu sözleşme kapsamında müvekkillerinin yüklendiği taahhütlerin bir kısmını alt yüklenici ve tedarikçiler vasıtasıyla yerine getirdiğini, davalı şirketin de bu tedarikçilerden biri olduğunu, davacı şirketlerin demir ihtiyaçlarını davalı şirkete verdikleri siparişlerle karşılamaya çalıştıklarını, bu çerçevede taraflar arasında ticari bir ilişki kurulduğunu, davalıya avans ödemesi yapıldığını, projenin devam ettiği sürede 4 ayrı noktaya teslimatlar hususunda mutabakata varılarak sözleşmeler imzalandığını, sonradan iç piyasada demir fiyatları artınca, davalı şirketin taahhüt ettiği fiyattan demir vermekten kaçındığını ve sözleşmeden kısmen döndüğünü,bu durumu müvekkillerine 13/05/2016 tarihli ihtarname ile bildirdiğini, ancak mal teslimlerinin bir süre daha devam ettiğini, bu süreç devam ederken taraflar arasında görüşmelerin sürdüğünü, davalı tarafın daha yüksek birim fiyata veya aynı fiyattan fakat daha az demir vermeye müvekkilini ikna etmeye çalıştığını, davalının kötü niyetli olduğunun iyice ortaya çıkması üzerine müvekkilinin de bilahare sözleşmeyi feshettiğini, davalı tarafından taahhüt edilen edimin müvekkili ortak girişimce mecburen "... ... Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi AŞ" isimli başka bir tedarikçiden daha yüksek fiyatla alınmak zorunda kalındığını, bu fiyat farkı nedeniyle 1.229.760,99 TL zararının oluştuğunu, malların başka firmadan tedarik edilmesi sebebiyle oluşan farktan ... zararın tazminini talep ettiklerini belirterek söz konusu zararın, zarar tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; dava dilekçesinde dayanak olarak gösterilen 03/02/2016, 17/02/216 tarihli belgeler ile davacının sonradan mahkemeye sunduğu Po-1-Tu-437-006-0081, Po-1-Tu-436-006-00101, Po-1-Tu-427-003-00231 ve Po-1-Tu-426-004-16-00051 nolu belgelerde müvekkilinin taraf olmadığını; bunların davacılar tarafından tek taraflı düzenlenen matbu sipariş formları olup, müvekkilini bağlamadığını, müvekkili ve davacılar arasında demir satımına ilişkin akdedilmiş geçerli sözleşmelerin 6155239 nolu 18/02/2016 tarihli 6.810 ton miktarlı olan ve 2.713.284,92 USD bedelli sözleşme ile 61505106 nolu 08/02/2016 tarihli 3.384 ton miktarlı olan ve 3.942.360,00 TL bedelli sözleşmeler olduğunu, nitekim USD bazlı sözleşmeye istinaden Ziraat Bankasının 407.000,00 USD ve 769.000,00 USD bedelli 2 ayrı teminat mektubunu davacılara verdiklerini,TL bazlı sözleşmeye istinaden ise yine Ziraat Bankasının 3.550.000,00 TL bedelli bir teminat mektubunu davacıya verdiklerini, taahhüt ettikleri fiyattan demir vermekten kaçındıklarına dair davacı iddiasının tamamen gerçek dışı olduğunu, tam tersine davacının sözleşmeye aykırı davrandığını, nitekim 61505239 nolu USD bazlı sözleşmeye göre satış bedelinin %15'inin peşinatını zamanında ödeyen davacıların ilk taksidi 19/03/2016 tarihinde ödemeleri gerekirken gecikmiş olarak 24/03/2016 tarihinde ödediklerini, bu nedenle müvekkilinin mal teslimatlarını peyderpey gerçekleştirdiğini, ikinci taksidin ise 19/04/2016 tarihinde ödenmesi gerekirken ödenmediğini, davacıların temerrüde düştüğünü, bu nedenle müvekkili şirketin temerrüde düşen kısma isabet eden bölümü kadarıyla sözleşmeden kısmen dönmek zorunda kaldığını, böylece davacının iki ayrı satış bedelinin taksitlerinin ödenmesinde peş peşe temerrüte düşmesi sebebiyle davalının taraflar arasındaki 18/02/2016 tarihli sözleşmeyi kısmen geriye etkili olarak feshettiğini, yine davacının peşinattan sonraki 3. taksit olan 19/05/2016 tarihinde ödenmesi gereken taksiti de ödememesi üzerine müvekkili davalının temerrüde düşüren kısmına isabet eden bölümü kadarıyla da sözleşmeden döndüğünü, müvekkili tarafından bu fesih iradelerinin davacı tarafa iletilmesinden sonra davacının da Üsküdar 5. Noterliğinin 10359 yevmiye sayılı ihtarnamesi ile sözleşmeyi feshettiğini müvekkiline bildirdiğini, müvekkilinin bu çerçevede herhangi bir sözleşmeye aykırı davranışının bulunmadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Mahkemece, "bilirkişi ek raporunda KDV dahil yapılan hesaplamanın yerinde bulunduğu, 24/12/2018 tarihli ek bilirkişi raporunda TL bazlı sözleşme yönünden davacının oluşan fiyat farkı zararının 379.914,60 TL olduğu, USD bazlı sözleşme yönünden oluşan fiyat farkı zararının 839.820,31 TL olduğu, böylece toplam zararın 1.219.734,91 TL olduğu" gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davalı vekili istinaf dilekçesinde, bilirkişilerin hem mahkemece tevdi edilen görevlerini hem de yasal görevlerinin sınırlarını aştıklarını, tanzim ettikleri raporların taraflı, eksik ve hatalı olup hukuki denetime elverişli olmadığını, davacının TL bazlı sözleşmeyi davalının bir kusuru yok iken kendisi feshettiğinden TL bazlı sözleşme yönünden davacının davalıdan zarar-fiyat farkı talep etmesinin hukuken mümkün olmadığını, yine dolar bazlı sözleşme yönünden davalının sözleşmeyi haklı ve hukuka uygun şekilde feshetmiş olduğunu, davalının dolar bazlı sözleşmeyi haklı sebeple feshetmemiş olduğu kabul edilse dahi davacının bu sözleşme gereği davalıdan talep edebileceği bir zararının olmadığını, bilirkişilerin dolar bazlı sözleşme yönünden değerlendirme yaparken davacının taleplerini bile aşar şekilde hesaplama yaptıklarını, ek raporda davacının üçüncü kişilerden fiilen satın almadığı demirin zarar hesabına dahil edildiğini, davacının davalıya karşı açtığı davada sadece üçüncü şahıslardan daha yüksek fiyattan mal tedarik ettiği için oluştuğunu iddia ettiği zararının tazminini talep ettiğini, üçüncü kişiden fiilen temin edilmeyen mallar yönünden bir davacı zararı oluşmasının hukuken ve fiilen mümkün olmayıp mahkeme kararında davacı taleplerini aşar şekilde üçüncü kişilerden fiilen temin edilmeyen mallar yönünden de tazminata hükmedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda davacı firmanın bedelini hiç ödemediği demir tonajının da zarar hesabına dahil edildiğini belirterek istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının tamamen kaldırılarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Taraflar arasında USD ve TL bazlı demir tedarikine ilişkin sözleşmelerin bulunduğu sabittir. TL bazlı sözleşmenin davalı tarafça kısmen ifa edildiği kalan tutarın da iade edildiği ihtilafsızdır. USD bazlı sözleşme gereği davacının 2. taksidi 19/04/2016 tarihinde ödemesi gerekirken bundan 7 gün sonra 26/04/2016 tarihinde ödediği, bu ödemenin davalı tarafça ihtirazı kayıtsız kabul edildiği, hatta sonrasında bir süre daha davacıya demir gönderildiği anlaşılmaktadır. Buna göre davacı alıcının değil satıcının temerrüde düştüğü, bu durumda BK 235/2 hükmü gereğince oluşa uygun bilirkişi raporu esas alınarak verilen kabul kararı usul, yasa ve dosya kapsamına uygun olduğu" gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davalı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri temyiz nedeni olarak ileri sürmüştür.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Davada, taraflar arasındaki sözleşmelerin davalının kusuru nedeniyle feshi sonucu oluşan fiyat farkı zararının tazmini talep edilmiştir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddeleri
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve HMK'nın 355. maddesindeki kamu düzenine aykırılık halleri resen gözetilmek üzere istinaf incelemesinin, istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılacağı kuralına uygun biçimde inceleme yapılıp karar verilmiş ve verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş olmasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışına kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
3. Davacılar vekili dava dilekçesinde davacıların, davalı ile imzalanan sözleşmeler kapsamında davalı şirketten demir satın aldıklarını, davalının sonradan iç piyasada demir fiyatlarının arttığı bir dönemde taahhüt ettiği fiyattan demir vermekten kaçındığını, davalının niyetinin daha yüksek bir fiyata demir satmak olduğunu anlayan davacıların sözleşmeleri feshettiklerini, fesihten sonra dava dışı bir başka tedarikçiden (şirketten) daha yüksek fiyattan demir siparişi vermek zorunda kaldıklarını, malların başka firmadan tedarik edilmesi sebebiyle oluşan farktan ... 1.229.760,99 TL davacılar zararının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
4. HMK’nın 26. maddesinde; "(1) Hâkim, tarafların talep sonuçlarıyla bağlıdır; ondan fazlasına veya başka bir şeye karar veremez. Duruma göre, talep sonucundan daha azına karar verebilir. (2) Hâkimin, tarafların talebiyle bağlı olmadığına ilişkin kanun hükümleri saklıdır" şeklinde taleple bağlılık ilkesi düzenlenmiştir. Taleple bağlılık ilkesinin taşıdığı ilk anlam; tarafın talep etmediği husus hakkında mahkemenin karar veremeyeceğidir. Buna göre tarafın neyi talep edip etmediği ve hâkimin ne hakkında karar verip veremeyeceği dava dilekçesine bakılarak tespit edilir. Bu tespitin konusunu, istenilen hukukî sonuç oluşturur. Bu itibarla hâkimin karar verme sınırı dava dilekçesi ile belirlenmiş olur. Taleple bağlılık ilkesinin taşıdığı ikinci anlam ise; tarafın talebinden fazlasına mahkemece karar verilememesidir (HMK m. 26). Taleple bağlılık ilkesine yüklenen bu anlam aynı zamanda 24. maddede ifade edilen “Tasarruf ilkesi” ve 25. maddesinde yer alan “Taraflarca getirilme ilkesi” ile de bağlantılı ve uyumludur.
5.Yapılan bu açıklamalar karşısında somut olay incelendiğinde, dava dilekçesi kapsamından davacıların, davalı tarafından sözleşme kapsamında verilmeyen malların başka bir firmadan tedarik edilmesi sebebiyle uğradıkları fiyat farkı zararını talep ettikleri anlaşılmaktadır. Mahkemece yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucu alınan 29.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda, davalının dolar ve TL bazlı iki ayrı sözleşme kapsamında 5522,01 ton demiri davacılara teslim etmediği, bu nedenle davacıların, dava dışı İçtaş ... Enerji Tersane ve Ulaşım Sanayi A.Ş.'den dosyaya ibraz edilen faturaların içeriğine göre 4115,14 ton demir aldıklarının tespit edildiği açıklanmıştır. Bu durumda davacıların, dava dışı şirketten aldıkları demir miktarının 4115,14 ton olduğu anlaşıldığından fiyat farkına ilişkin zararın 4115,14 ton demir miktarı üzerinden hesaplanması gerekir. Mahkemece hükme esas alınan ek bilirkişi raporunda ise, davacıların zararı 5522,01 ton demir üzerinden hesaplanmıştır. Mahkemece davacıların talebinin malların başka firmadan tedarik edilmesi nedeniyle uğranılan zarar olduğu, başka firmadan (dava dışı İçtaş A.Ş.'den) alınan demir miktarının ise alınan bilirkişi raporunda 4115,14 ton olarak belirlendiği gözetilerek, davacıların uğradıkları zarar tutarının bu miktar üzerinden bilirkişilere hesaplattırılması gerekirken, 5522,01 ton üzerinden hesaplama yapan bilirkişi raporuna itibarla hüküm kurulması HMK'nın 26. maddesinde düzenlenen taleple bağlılık ilkesine aykırı olmuştur.
6.O halde mahkemece yapılacak iş, hükme esas ek raporu düzenleyen bilirkişi kurulundan, 4115,14 ton demir miktarı üzerinden hesaplama yapılması için ek rapor alınmasından ve sonucuna göre hüküm kurulmasından ibarettir. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması uygun bulunmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Yukarıda 2. paragrafta açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin 3,4,5 ve 6. paragraflar kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, davalı vekilinin temyiz itirazlarının 3,4,5 ve 6. paragraflarda açıklanan nedenlerle kabulüne, temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca kaldırılarak İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde davalıya iadesine,
8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
21.03.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.