Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3348 E. 2023/3343 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Götürü bedelli eser sözleşmesinde KDV'nin ayrıca talep edilip edilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki sözleşmenin götürü bedelli eser sözleşmesi niteliğinde olduğu ve sözleşme bedelinin KDV dahil olarak belirlendiği gözetilerek davacı yüklenicinin ayrıca KDV alacağının bulunmadığı gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/364 E., 2022/566 K.

DAVA TARİHİ : 23.12.2016

HÜKÜM/KARAR : Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2016/1002 E., 2018/814 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalılar vekili Avukat ...'ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkili ile davalılardan Erkam...Ltd.Şti. arasında 30/05/2013 tarihinde Alt Yüklenici Sözleşmesinin imzalandığını, müvekkilinin edimlerini eksiksiz yerine getirdiğini, bu hususun 12/12/2015 tarihli tutanak ile de sabit olduğunu, sözleşme gereğince davalı şirketin 13,5 dairenin tapusunu müvekkili şirkete vermesi gerektiğini, davalı şirketin kestiği faturada %1 KDV alacaklısı iken, müvekkilinin ise kestiği fatura sebebiyle %18 KDV ödemesi gerektiğini ancak davalı şirketin yapması gereken tapu ferağ işlemini KDV ödenmiş gibi kendi hesaplarından çıkıp müvekkili şirket hesabına gönderilmesi ve müvekkili şirket hesabından da diğer davalılar ... ve ...'ın hesabına aktarılması şartını ortaya koyarak aşırı yararlanma yolunu seçtiğini, sözleşmenin 8.2 maddesi gereğince müvekkiline devredilecek 13,5 dairenin devrinin işin bitim aşamalarına göre kademeli olarak verilmesi gerektiğini, ancak davalının bunu yapmadığını, 16/01/2014 tarihinde bir adet daire ve 08/10/2015 tarihinde bir adet daire verdiğini, kalan 11,5 dairenin devri için inşaatın tamamlanmasını beklediğini, ve ferağ verme işleminin her iki şirketin ödemesi gereken KDV'ler arasındaki farkın davalı ... ve ...'ın hesaplarına geçirilmesi şartına bağlayarak müvekkilini zor durumda bırakarak aşırı yararlanma yoluna gittiklerini, davalı tarafından müvekkiline 12/12/2015 tarihli KDV'si 27.000,00 TL olan 2.727.000,00 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, müvekkilince davalı şirkete 12/12/2015 tarihli KDV'si %18 (486.000,00 TL) olan 3.186.000,00 TL bedelli faturanın düzenlendiğini, bu faturanın KDV'sinin %17'lik kısmı olan 459.000,00 TL'nin müvekkiline ödenmesi ve müvekkili şirkette kalması gerekirken paranın banka aracılığı ile davalı şirketin hesabından 14/12/2015 tarihinde müvekkilinin hesabına gönderildiğini, sonra da bu paranın davalı şirketin sahipleri olan davalı ... ve ...'ın hesaplarına aktarıldığını, bunun üzerine tapudan ferağ verildiğini, daha sonra bu hususlarda davalılara noterden 18/12/2015 tarihli ihtarnamenin gönderildiğini ve dairelerin ferağ işleminin yapılması için KDV'nin ödenmiş gibi gösterilip kendi hesaplarına aktarım yaptırılan KDV'nin istenildiğini, ancak davalıların ihtarnameye cevap vermediklerini, TBK'nın 28.maddesi gereğince edimler arasındaki aşırı oransızlığın giderilmesinin ya da edimin geri verilmesinin istenebileceğini belirterek, fazla hakları saklı kalmak üzere, müvekkiline eksik ödenen KDV farkı 100.000,00 TL'nin ihtarnamenin tebliğ tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, davacı vekili 02/11/2017 tarihli ıslah dilekçesiyle davadaki talebini 459.000,00 TL'ye yükselterek bu miktardan, davalı ...'ın şirketle birlikte 200.000,00 TL'sinden, davalı ...'ın şirketle birlikte 259.000,00 TL'sinden sorumlu olduğunu, müştereken ve müteselsilen paranın yatırıldığı 14/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar vekili cevap dilekçesinde; davaya konu sözleşmenin müvekkili şirket ile davacı arasında akdedildiğini, şirket ortağı olan davalı ... ile şirketle ortaklık dahil hiçbir ilgisi bulunmayan davalı ...'a husumet yöneltilemeyeceğini ve iddia edildiği gibi bu kişilerin hesaplarına para aktarılmasının da söz konusu olmadığını, davacının dayandığı TBK'nın 28/2 maddesinde belirtilen 1 yıllık hak düşürücü sürede dava açılmadığını, yine TBK'nın 39.maddesinde de tüm irade bozukluklarında hak düşürücü sürenin 1 yıl olduğunun hüküm altına alındığını, dava konusu olayda böyle bir zor durumda kalma veya irade bozukluğu söz konusu olmayıp, olduğu varsayılsa bile 1 yıllık zamanaşımı ve hak düşürücü sürenin dolduğunu, tapu ferağlarının 14/12/2015 tarihinde verildiğini, ihtarnamenin 18/12/2016 tarihli olduğunu, davanın ise 1 yıllık süre geçtikten sonra 23/12/2016 tarihinde açıldığını, olayda TBK'nın 28.maddesi kapsamına giren bir durumun da söz konusu olmadığını, davacı iddialarının yerinde olmadığını, davacı tarafça tapuların daha önce müvekkilinden istenilmediğini, tapu ferağ tarihinde yüklenicinin zorda kaldığı iddiasının gerçek dışı olduğunu, sözleşmenin 7.maddesi gereğince KDV'nin davacı tarafça ödenmesi gerektiğini, bu nedenle aldığı KDV'yi iade ettiğini, aslında taraflar arasındaki sözleşmenin nitelik itibariyle kat karşılığı inşaat sözleşmesi olduğunu, vergi ve KDV mevzuatı açısından KDV'nin müvekkilince davacı hesabına aktarılması gerektiğini, müvekkili şirket hesabında para olmadığından önce ...'ın kendi şahsi hesabından şirketin hesabına para aktardığını, daha sonra da müvekkili şirket hesabından davacı şirket hesabına paranın aktarıldığını, aslında davacının kestiği faturada KDV oranının %1 olması gerekirken %18 olarak faturayı kestiğini, davacıya karşı müvekkili şirketçe Kayseri 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2016/1509 esas sayılı dosyasında geç teslim nedeniyle tazminat davası açılması nedeniyle işbu davanın açılmış olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Davanın kabulüne, 459.000,00 TL'nin 200.000,00 TL'sinden davalı Erkam İnş. San. Tic. Ltd. Şti. ve davalı ... sorumlu tutularak, 259.000,00 TL'sinden ise davalı Erkam İnş. San. Tic. Ltd. Şti. ve davalı ... sorumlu tutularak söz konusu miktarların ödeme tarihi olan 14/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 22.01.2021 gün ve 2018/2023 esas, 2021/49 karar sayılı kararı ile, "davalılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Kayseri 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 30/10/2018 tarih ve 2016/1002 E., 2018/814 K. sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, davanın kabulüne, 459.000,00 TL'nin 200.000,00 TL'sinden davalı Erkam İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti.ve davalı ... sorumlu tutularak, 259.000,00 TL'sinden ise davalı Erkam İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. ve davalı ... sorumlu tutularak söz konusu miktarların temerrüd tarihi olan 24/12/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacıya verilmesine" karar verilmiştir.

V.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A.BOZMA KARARI

1-Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içerisinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2-Yargıtay 6. Hukuk Dairesinin 01.03.2022 gün ve 2021/1216 esas, 2022/1104 karar sayılı ilamı ile "6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 480. maddesine göre; 'Eser sözleşmesinde bedel götürü olarak belirlenmişse yüklenici, eseri o bedelle meydana getirmekle yükümlüdür. Eser, öngörülenden fazla emek ve masrafı gerektirmiş olsa bile yüklenici, belirlenen bedelin artırılmasını isteyemez'. Toptan götürü bedel kararlaştırılan eser sözleşmelerinde, KDV götürü bedele dahil olduğundan sözleşmede aksine hüküm yoksa yüklenici ayrıca KDV isteyemez. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, davacı altyüklenici ile davalı yüklenici şirket Erkam İnş. San. ve Tic. Ltd.Şti arasında imzalanan 30.05.2013 tarihli Alt Yüklenici Sözleşmesi taraflar arasında ihtilafsız olup, taraflar arasındaki sözleşmenin 7.maddesinde sözleşme tutarına her türlü işçilik ve verginin dahil olduğu, 8.2. maddesinde ise yapılan imalatın tamamına karşılık iş bedeli olarak belirlenen taşınmazların davacıya devredileceği kararlaştırılmıştır. Bu hali ile taraflar arasındaki sözleşme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 480. maddesine göre götürü bedelli eser sözleşmesidir. Davacı altyüklenici tarafından tamamlanan imalat, davalı şirket tarafından 12.12.2015 tarihli tutanak ile teslim alınmış, davacı alt yüklenici , 12.12.2015 tarihli 708478 numaralı, muhatap davalı şirkete yönelik inşaat yapım bedeli açıklamalı 2.700.000,00 TL anapara + %18 KDV 486.000,00 TL olmak üzere toplamda 3.186.000,00 TL'lik fatura düzenlemiştir. Davalı yüklenici şirket ise 12.12.2015 tarihli 010502 numaralı, muhatap davacıya yönelik düzenlemiş olduğu faturada davacıya düşen daireler açıklama olarak belirterek %1 KDV 27.000,00 TL dahil olmak üzere toplamda 2.727.000,00 TL’lik fatura düzenlemiştir. 14.12.2015 tarihinde ise davalı şirket tarafından kendi düzenlediği faturadaki KDV bedeli mahsup edilmek sureti ile 459.000,00TL davacı altyükleniciye gönderilmiş, devamındaki işlemler ile bu bedel davalı şirket ve diğer davalılara iade edilmiş ve sözleşmede iş bedeli olarak kararlaştırılan bağımsız bölümler davacı altyükleniciye devredilmiştir. Davacı altyüklenici tarafından düzenlenmiş olan imalat bedeline ilişkin fatura karşılığında, taraflar arasındaki götürü bedelli eser sözleşmesinde KDV dahil olarak belirlenmiş iş bedeli karşılığında kararlaştırılan bağımsız bölümlerin davacıya devri ile davalı şirket sözleşme gereği bedel ödeme borcunu yerine getirmiş olup, yukarıda da belirtildiği üzere bu bedele KDV dahil olduğundan davalı şirketin ayrıca bir KDV borcu ya da diğer bir deyişle davacının ayrıca bir KDV alacağı bulunmamaktadır. Yerel mahkeme kararı Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesince kaldırılarak yeniden karar verildiğinden, Bölge Adliye Mahkemesince yukarıda yer verilen gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi gerekir" gerekçesiyle kararın temyiz eden davalılar yararına bozulmasına karar verilmiştir.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "Davacı altyüklenici ile davalı yüklenici Erkam İnş. San. ve Tic. Ltd.Şti arasında akdedilen 30.05.2013 tarihli sözleşmenin 7.maddesinde sözleşme tutarına her türlü işçilik ve verginin dahil olduğu, 8.2. maddesinde ise yapılan imalatın tamamına karşılık iş bedeli olarak belirlenen taşınmazların davacıya devredileceği kararlaştırılmış olup, buna göre taraflar arasındaki sözleşme 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 480. maddesine göre götürü bedelli eser sözleşmesidir. Davacı altyüklenici tarafından tamamlanan imalat, davalı şirket tarafından 12.12.2015 tarihli tutanak ile teslim alınmış, davacı alt yüklenici tarafından düzenlenmiş olan imalat bedeline ilişkin fatura karşılığında, taraflar arasındaki götürü bedelli eser sözleşmesinde KDV dahil olarak belirlenmiş iş bedeli karşılığında kararlaştırılan bağımsız bölümlerin davacıya devri ile davalı şirket sözleşme gereği bedel ödeme borcunu yerine getirmiş olduğundan ve bu bedele KDV dahil olduğundan davalı şirketin ayrıca bir KDV borcu ya da davacının ayrıca bir KDV alacağı bulunmadığından hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince davanın reddine karar verilmesi gerekmiştir." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, davaya konu uyuşmazlıkta götürü bedelin söz konusu olmadığını, sözleşmede kararlaştırılan bedelin götürü bedel olduğuna dair bir ibare bulunmadığını, uyuşmazlıkta 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun değil, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu'nun hükümlerinin uygulanması gerektiğini, sözleşmede belirlenen bedelin götürü bedel olduğu hususunun ispat edilmediğini, bu hususta herhangi bir beyan ya da talep dahi bulunmadığını, 6. Hukuk Dairesinin genel hükümleri esas alarak verdiği bozma kararı ve bu bozma kararına uyan Bölge Adliye Mahkemesi kararının hatalı olduğunu, sözleşmede KDV dahil ya da hariç ibareleri bulunmadığını, zaten davanın konusunun da bu ibarelerin olmamasından ortaya çıktığını, davalıların sebepsiz zenginleşmesinin söz konusu olduğunu ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 470 ve devamı maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde, hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalılara verilmesine,

Aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

17.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.