"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2018/1388 E., 2022/838 K.
DAVA TARİHİ : 22.04.2016
HÜKÜM/KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/385 E., 2017/1008 K.
Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davalının istinaf başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 24.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ...’nun gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili yüklenici ile davalı işveren arasında 06.03.2015 tarihli hizmet alım sözleşmesi imzalandığını ve müvekkilinin çalışmaya başladığını, davalının Ağustos 2015 dönemine ilişkin olarak müvekkilinin (5) no.lu hak edişinden işçilerin Ağustos maaşlarının 5 gün geç ödenmesi nedeniyle 17.09.2015 tarihinde 268.890,36 TL kesinti yaptığını, yapılan ceza-i işlemin haksız olduğunu, zira müvekkilinin Ağustos 2015 maaşlarının aynı ay içinde elden tüm işçilere ödediğini, oysa ödemenin Eylül ayı içinde yapılması gerektiğini, bu nedenle herhangi bir gecikmenin söz konusu olmadığını, taraflar arasındaki teknik şartnamenin ceza-i hükme ilişkin 9.3 bendinin yanlış yorumlandığını, çalışan 79 personelden 70 tanesinin ücretinin gününde yatırıldığını, 9 tanesinin ise geç yatırıldığını, oysa davalının tüm personel üzerinden ceza-i şart uyguladığını, işlemin sözleşme, hakkaniyet ve dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu ileri sürerek 268.890,36 TL'nin kesinti tarihinden itibaren reeskont faizi ile tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşme eki olan teknik şartnamenin 9.3.maddesi uyarınca davacının işçilerinin ücretlerini 5 gün geç ödediğinin tespit edildiğini, bunun üzerine dava konusu cezai yaptırımın uygulandığını, yapılan işlemin sözleşme ve eki olan teknik şartnamenin ilgili hükmüne uygun olduğunu, davanın haksız açıldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, davacının çalıştırdığı işçilerin Ağustos ayı işçilik maaşlarını beş gün geç olarak ve banka harici ödediği, ceza kesintisinin sözleşme ile eki şartname hükümlerine ve ceza-i şart müessesine aykırı bulunmadığı, ancak hesap edilen ceza miktarının sözleşme tüm bedeli nazara alındığında yüksek olduğu, hesap edilen ceza miktarından % 30 oranında indirim yapılması gerektiği gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, 80.667,39 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
1. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; bilirkişi raporunun iddialarını doğrular nitelikte olduğunu, müvekkilinin işçilere Ağustos ücretini elden gününden önce ödediğini, dolayısıyla geç ödemenin söz konusu olmadığı için cezai şart uygulanmasının hukuka aykırı olduğunu, cezai şart miktarının toplam işçi maaşının iki katı olduğunu, davalı idarenin cezai şartı sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullandığını, sözleşmede çalışan başına sözleşme bedeli üzerinden hesaplama yapılması gerektiğini, ortada işçilere ödenmeyen bir bedel olmadığını, sadece maaşın geç ödenmesi ile ilgili bir ceza-i şart durumunun mevcut olduğunu, bilirkişi raporunda hesaplama yönteminin doğru olduğunu belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
2. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece davanın reddi gerekirken kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığını, sözleşmenin tarafların iradesi ile kurulduğunu, sözleşme hukukunun hakim eliyle değiştirilmesinin mümkün olmadığını, davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla kısmen kabul halinde, takdiri indirim yapıldığından karşı vekalet ücretine hükmedilemeyeceğini, davanın reddi gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların tacir olduğu ve cezai şart miktarının davacı şirketin ticari hayatının mahvına neden olacak şekilde fahiş olmadığı, bu nedenle mahkemece 6098 sayılı TBK’nın 182.maddesi uyarınca yapılan indirimin doğru olmadığı, taraflar arasında akdedilen sözleşme ve eki teknik şartname uyarınca davalı işverenin davacı yüklenici hakkında uyguladığı ceza-i şartın şartlarının gerçekleştiği ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden hüküm tesisi ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; müvekkilinin işçilere gününden önce maaşları ödediğini, işçilerin maaşları gününde aldıklarına dair beyanlarının mevcut olduğunu, bilirkişinin hesap metodunun doğru olduğunu, mahkemece dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, davalının ceza-i şartı sebepsiz zenginleşme aracı olarak kullandığını, sözleşme hükmünün açık olduğunu, hesaplamada sözleşme bedelinin çalışan başına bölünmesi gerektiğini, ceza-i şartın müvekkil firmanın mahvına sebep olmadığı belirtilmiş ise de, teknik bir konu olduğundan bilirkişi incelemesi yaptırılması gerektiğini belirterek kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, taraflar arasındaki hizmet alım sözleşmesinden kaynaklanan cezai şartın iadesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 182 nci maddesi, 6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 22 nci maddesi
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine
Aşağıda yazılı harcın temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.