"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/661 E., 2022/397 K.
DAVA TARİHİ : 19.02.2018
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Antalya 5. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/77 E., 2020/2 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 24.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davacı (temlik alan) vekili Avukat ... ile davalılar vekili Avukat Kader Bozkurt'un gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında noterde 23.10.2012 tarihli gayrımenkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi yapıldığını, müvekkilinin işi bitirip 11.08.2015 tarihli yapı kullanıma izin belgesi alarak inşaatı davalılara teslim ettiği halde, davalıların sözlü ve yazılı uyarılara rağmen 1, 3 ve 4 numaralı daireler ile 11 numaralı dükkanın tapusunun davacıya devretmedikleri gibi bedelini de ödemediklerini ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklarının saklı tutularak bu bağımsız bölümlerin rayiç değerlerinin tespiti ile şimdilik 100.000,00 TL alacağın davalılara gönderilen 02.10.2017 tarihli ihtarnamenin son tebliğ tarihi olan 05.10.2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsili ile 403,78 TL ihtarname masrafının tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı yüklenicinin sözleşmede belirtilen bir yıllık süre içerisinde inşaatı tamamlamadığı gibi inşaatı yarım bırakarak iskanını almadan terk ettiğini, davalılar tarafından davacıya gönderilen 27.05.2014 tarihli ihtarname ile eksiklerin tamamlanması ve iskan ruhsatının alınması istenmiş ise de, ihtarnamenin sonuçsuz kaldığını, müvekkillerinin inşaatın geciktirilmesinden kaynaklanan mahrum kalınan kira kaybının ödenmesi için davacıya gönderdikleri 10.02.2015 tarihli ihtarnamenin de karşılıksız kalması nedeniyle, davacı yüklenici aleyhine mahrum kalınan kira bedellerinin tahsili için üç ayrı icra takibi başlatıldığını, ancak şirketin hiç bir mal varlığının bulunamadığını ve ticareti terk ettiğinin anlaşıldığını, davacı tarafın müvekkillerini ikna yoluyla kira alacaklarından ve taleplerinden vazgeçirmeye çalıştığını, 11 numaralı bağımsız bölüm üzerinden ibraname düzenleyerek hiç bir hak talebinde bulunmayacağını, sözleşmeden kaynaklanan tüm haklarını davalılardan ...'a devrettiğini beyan ederek davalı arsa sahiplerini ibra ettiğini, davacının yaptığı inşaattaki eksiklerin davacı tarafından giderilmediğini, davacı şirketin 11 numaralı bağımsız bölümü dava dışı İmam Çiftçi isimli şahsa sattığını, bu nedenle bu bölüm hakkında hak sahibi olmadığını, diğer yandan 3 ve 4 numaralı bağımsız bölümlerin davacı şirketin borçlu olduğu Hezni Aslan isimli şahsa borçlarına mahsuben verdiklerini ve bu iki bölümün Hezni Aslan'ın eşi ... adına tapuda devir işlemi yapıldığını, yine 1 numaralı bağımsız bölümün de davacı şirket tarafından Kadriye Akkaya isimli şahısa satıldığını, şirketin talebi doğrultusunda bu şahsa tapuda devrettiklerini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dinlenen davalı tanıkları ve dosya kapsamına sunulan ibranameler birlikte değerlendirildiğinde; dava dışı temlik eden müteahhit Halil İbrahim Işık'ın söz konusu taşınmaz bedellerini taşınmaz satın alan 3. kişilerden aldığı, muvazaalı şekilde tapu devirlerini üzerine almayarak davalı arsa sahipleri üzerinden satışları yaptığı, her ne kadar davalı arsa sahipleri tarafından tapuda devir işlemleri yapılmış ise de dinlenen tapu maliklerinden taşınmazı satın alan 3. kişilerin söz konusu tapuları müteahhitten aldıkları ve bedellerini yine müteahhide ödemiş oldukları anlaşılmış olup, temlik eden müteahhidin dava konusu bağımsız bölümlerden alacağı bulunmadığı sabit olduğu kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasındaki kat karşılığı inşaat sözleşmesinin hatalı uygulandığını, 26.02.2015 tarihli ibranamenin muvazaalı olduğunu, bu durumun da davalılar tarafından inkar edilmediğini, davacının dayandığı delillerin kabul edilmeyerek davanın dayandığı muvazaalı ibraname ve tanık beyanlarına itibar edildiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, kat karşılığı inşaat sözleşmesindeki noterde resmi şekilde düzenlendiğini bu sözleşmeye karşılık tanık dinlenemeyeceğini, davalıların tanık dinlenmesine muvafakat etmediklerini, ancak mahkemece tanık dinlendiğini, davalının dayandığı 31.08.2015 tarihli sulh ve ibra sözleşmesinin sahte olduğunu, zira temlik eden davacı şirket ismi altında imzası bulunan şahsın şirketi temsile yetkili olmadığını, esasen davalıların vekili olan Şehmuz Kurt isimli şahsa ait olduğunu, dava konusu taşınmazların davalı arsa sahipleri yada vekilleri aracılığıyla üçüncü kişilere satıldığını, davacının muvafakatına ilişkin yazılı bir belge sunulmadığını, davalı vekilinin 12.03.2018 tarihli cevap dilekçesinde sunduğu delil dilekçesinin ve 29.01.2019 tarihli duruşmanın 2 numaralı ara kararı uyarınca dosyaya sunduğu dilekçesinin deliller kısmının 17.bendinde yer alan isticvap deliline dayanılmadığının da açığa çıkmış olduğu, HMK'nın 145. maddesi uyarınca tarafların kanununda belirtilen süreden sonra delil gösteremeyeceklerini, bu durumun savunmanın genişletilmesi yasağı kapsamında kaldığını, müvekkilinin kat karşılığı inşaat sözleşmesi uyarınca işi bitirip davalılara teslim ettiği halde hak ettiği bağımsız bölümlerin tapularının verilmemiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile mahkemenin dosyadaki mevcut delillere göre yaptığı değerlendirmeye, takdire ve ortaya koyduğu gerekçeye göre ve ayrıca, temlik eden yüklenici şirkete düşen bağımsız bölümlerin tapuda arsa sahipleri tarafından devredilmesinin, yüklenicinin talimatı ve bilgisiyle gerçekleştiği, gerçek satışı yapanın yüklenici olduğu, ibraname, tanık beyanları ve tüm dosya kapsamından anlaşılmış olmasına göre HMK'nın 355.maddesi kapsamında yapılan istinaf incelemesi sonucu davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; hukuk ve sözleşmenin hatalı uygulandığını, mahkeme hukuku ve taraflar arasındaki sözleşme yanlış uygulanarak, davalıların hakkını kötüye kullanılması koruyacak şekilde sonuca gidildiğini, Antalya 12. Noterliğinin 23.10.2012 tarihli ve 31630 yevmiyeli Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesinin kesin delil olduğunu, temlik eden davacı mütahidin hakedeşi olan dairelerin, tapu satışlarının davalı arsa sahiplerince yapıldığını, davacı mütahidin bu satışlara hiçbir dahli, katkısı olmadığını, anılan taşınmazların alıcıları ile temlik eden davacı mütahidin herhangi bir alacağın temlikini içeren ne resmi ne de adi yazılı sözleşmesinin olmadğını, devir ve temlikine ilişkin sözleşmenin asgari olarak adi yazılı şekilde olması gerektiğini, akdi ilişkilerin inkar halinde ispatı için tanık dinlenemeyeceğini, 31.08.2015 tarihli Sulh ve İbra Sözleşmesinin, davacının imzasını taşımayan ve sahte olarak hazırlanıp mahkemeyi aldatan davalı tarafın sunulan sahte bir belge olduğunu, Antalya 12. Noterliğinin 26.02.2015 tarihli, 05782 yevmiyeli düzenleme şeklinde ibraname de, taraflar arasında muvazaalı yapılan bir ibraname olduğunun açıkça ortaya konulduğunu, davacının dayandığı delilleriin gereği yerine getirilmeden davalının sahte ve muvazaalı belgesi ile yasak kapsamında kalan tanık beyanına itibar edilmesinin hatalı olduğunu, mahkemece, tapudan resmi satış senetlerinin getirtilmesini istemelerine rağmen getirtilmeyerek karara etki eden yargılama hatası ve eksikliği ile sonuca gidildiğini, bununla birlikte senede karşı tanıkla ispat yasağı kuralları ihlal olunarak, davalılar ile işbirliği içinde olan ve davanın neticesinden menfaatleri bulunan tanıkların subjektif beyanlarına dayanılarak hatalı yorum ve yaklaşım ile verilen bu kararın hakka, hukuka, kanuni düzenlemeye açıkça aykırı olduğunu, yazılı ve resmi belgeye karşı tanık dinlenmesinin usulsüz olduğunu, tanık dinletilmesine izin ve muvafakatlerinin olmamasına rağmen senede dayanan davacının taleplerine karşılık, tanık dinlenmesinin ve bu tanıkların beyanına uyarlı hüküm kurulmasının usulsüz olduğunu, davalının dayandığı düzenleme şeklinde ibranamenin gerçek bir satış ve devir belgesi niteliğinde olmadığını, davalının dayandığı sulh ve ibra sözleşmesinin davacıyı bağlamayacağını ve sahtedi olduğunu, davacının yaptığı işten dolayı, davalılardan tazminat talebinde bulunmasından dolayı hatalı bir yorum ve yaklaşım ile tazminat sonucunu doğuran fiil olarak değerlendirme yapıldığı ve tanıkla ispata imkan veren bir durum olarak değerlendirildiği, sözleşme taraflarının birbirlerine karşı muvazaa iddialarını mutlaka yazılı olarak ispat etmeleri gerektiğini, davalıların ikinci delil listesinin kabul edilemeceğini, davalının ilk inceleme tutanağında sunulması istenilen delillerin, daha önce listesinde belirttiği ve fakat sunmadığı delillere ilişkin olduğunu, yargılamanın aşamalarının izlenmediğini herhangi bir tahkikat yürütülmediğini, kararda gerekçe olmadığını, yetersiz gerekçeye ve yanılgılı değerlendirmeye dayanılarak ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinden kaynaklanan tazminatın tazmini istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 maddesi,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 vd. maddeleri.
3. Değerlendirme
1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle tanık beyanlarından, adi şekilde düzenlenen belgeyi imzalayan kişinin şirketin yetkilisi gibi davrandığı, bunun teamül haline geldiği ve maliklerinden taşınmazı satın alan 3. kişilerin söz konusu tapuları müteahhitten aldıkları ve bedellerini yine müteahhide ödemiş oldukları anlaşılmakla usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine,
Aşğıda yazılı temyiz harcının temyiz eden ilgiliden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.