"İçtihat Metni"
...
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/236 E., 2021/928 K.
...
...
HÜKÜM/KARAR : Kısmen Kabul
...
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ile mirasçılar vekillerince duruşmasız, davacı vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 16.05.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir..
Belli edilen günde davacı vekili Avukat ..., tereke temsilcisi vekili Avukat ... ve mirasçılar vekili Avukat ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; taraflar arasında Üsküdar 15. Noterliğinin 02.03.2007 tarih ve 05943 yevmiye numaralı "Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi ve Arsa Karşılığı İnşaat Sözleşmesi" düzenlendiği, sözleşmenin 2. maddesi ile ... Mahallesi mevkinde bulunan davalı adına kayıtlı, 2 pafta, 1 ada, 55 parsel sayılı 6624 m2 miktarlı taşınmazın %6'sının davacı yükleniciye satışının vaat edildiği, 415.000,00 TL satış bedelinin davalıya nakden ödendiği, sözleşmede satışı vaat edilen hissenin, sözleşmenin tanzim edildiği 02.03.2007 tarihinden itibaren 7 iş günü içinde, davalı arsa sahibi tarafından davacıya devir ve temlik edilmesinin ön görüldüğü, ayrıca 55 no.lu parselin %49'unun da bedelsiz olarak, aynı şekilde 7 iş günü içinde davacı firmaya devir ve temlik edilmesinin kararlaştırıldığı, tarafların sözleşmeyle davalı adına kayıtlı 55-57 parseller üzerinde kat karşılığı inşaat yapılması hususunda anlaştıkları, davalının, projenin esasını teşkil eden 55 sayılı parselle ilgili yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle, iki yılı aşkın bir süredir inşaatın yapımına başlanamadığı, sözleşmede, yükümlülüklerini yerine getirmeyen taraf için cezai şart tazminatı öngörüldüğü, davalıya, sözleşmeyle üstlendiği yükümlülüklerini yerine getirmesi için ihtarname gönderildiği, ihtarnamenin sonuçsuz kalması üzerine iş bu davanın açılması zorunluluğunun doğduğu belirtilerek, 55 parselin %6’sının tapusunun iptali ile davacı adına tesciline, 55 parselin toplam %55 hissesinin tapu kaydının iptali ile bedelsiz şekilde davacı adına tesciline, davacının fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 300.000,00 USD cezai şart tazminatının 24.01.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesi talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; sözleşme konusu olan 57 no.lu parselin, sözleşmenin imzalanmasından yaklaşık 1 yıl önce icra yoluyla satıldığını, bu nedenle, sözleşmenin uygulanmasının ve edimlerin ifasının mümkün olmadığını, ifa imkansızlığının sözleşme yapılmadan önce var olması nedeniyle, sözleşmenin geçersiz olduğunu, davacının bu nedenle, tescil talebinde bulunamayacağı gibi, cezai şart tazminatı da talep edemeyeceğini savunmuş, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
III. MAHKEME KARARI
Şişli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 07.06.2011 tarihli ve 2010/313 Esas, 2011/281 Karar sayılı kararı ile; taraflar arasında, davalı adına kayıtlı 55- 57 parseller üzerinde "Kat Karşılığı İnşaat Sözleşmesi" yapıldığı, davalının sözleşmeyle, 55 parselin %6'sını 415.000,00 TL bedel karşılığında, %49'unu bedelsiz olarak, sözleşmenin tanziminden itibaren 7 iş günü içinde davacı yükleniciye devir ve temlik etmeyi taahhüt ettiği, %6 hissenin bedelinin davalıya ödendiği hususlarında, bir uyuşmazlık bulunmadığı, davalı vekilinin, sözleşmenin konusunu teşkil eden taşınmazlardan 57 parselin, daha önce icra yoluyla 3. kişiye satılmış olması nedeniyle, sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiğini, bu durumda, sözleşmenin de geçersiz olacağını savunmuş ise de, davalı arsa maliki, sözleşmeyle, kendi adına kayıtlı olmayan bir taşınmaz için de taahhütte bulunabileceğinden, davalı vekilinin, sözleşmenin başından beri geçersiz olduğu yolundaki savunmasına itibar edilmediği, taraflar arasındaki sözleşme geçerli olduğundan, davalının sözleşmede öngörülen hisse devirlerini gerçekleştirmesi gerektiği, davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğinden, sözleşme uyarınca cezai şart tazminatı ödemesi gerektiği, sözleşmede, bu durumda davalının ödeyeceği cezai şart tazminatı 800 bin USD olarak tespit edildiği, bu miktarın mahkemece fahiş olarak değerlendirildiğinden, B.Y'nın 161/ son maddesi uyarınca indirim yapılarak, davalının sözleşmeye uymaması nedeniyle ödemesi gerekli cezai şart tazminatı 100 bin USD olarak belirlendiği, davacının tapu iptal ve tescil ismenine gelince; taraflar arasındaki sözleşmenin 02.03.2007 tarihli olduğu, sözleşmenin tanzim edildiği tarihten bu yana, yapı izninin alınmadığı ve inşaat başlanmadığı, sözleşmenin konusunu teşkil eden taşınmazlardan 57 parselin halen 3. kişi adına kayıtlı olduğu, bu durumda, sözleşmenin ifasının artık imkansız hale geldiğini kabul etmek gerektiğinden, buna göre, davacının sözleşme uyarınca tescil talep etme imkanının ortadan kalktığı belirtilerek tescil talebinin reddine, cezai şart tazminatı talebinin kısmen kabulü ile 100 bin USD tazminatın 24.1.2009 tarihinden itibarin işleyecek yasal faizi ile birlikte, ödeme gününde geçerli kur karşılığı TL olarak davalıdan alınarak, davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin tazminat talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 26.12.2013 tarihli ve 2013/5467 Esas, 2013/7118 Karar sayılı kararıyla; davacı yüklenicinin ediminin ifası imkânsız hale geldiğinden iş bedeli karşılığı verilmesi taahhüt edilen %49 payın adına tescili koşulları oluşmamış ise de; ek sözleşme düzenleme şeklinde noterde yapılmış olup geçerli olduğu, satış vaadi suretiyle %6 payın yükleniciye devri kabul edildiği ve satış bedeli de tamamen ödenmiş olduğundan mahkemece 55 parselde %6 satışı vaad edilen payla ilgili tapu iptâli ve tescil isteminin kabulü gerekirken bu husus gözden kaçırılarak tapu iptâli ve tescil talebinin tümden reddi doğru olmadığı, davalının temyiz itirazlarına gelince; 02 Mart 2007 gün 5943 yevmiye nolu ek sözleşmenin 2. maddesi 1. fıkrasında 1 ada 55 parselin %49 arsa payının arsa sahibince sözleşme tanzim tarihinden itibaren 7 iş günü içinde bedelsiz olarak tapuda yükleniciye devredileceği kabul ve taahhüt edildiği, sözleşmenin 5. maddesinde de tapu devir ve temliğinin belirtilen zaman dilimi içerisinde yapılmadığı takdirde arsa sahibinin yükleniciye 800.000 USD (Amerikan Doları) cezai şart ödeyeceğinin kararlaştırıldığı, ek sözleşmenin imzalandığı 02.03.2007 tarihine tatil günleri çıkartılarak 7 iş günü eklendiğinde sürenin 13.03.2007 günü dolduğu, davalı arsa sahibinin Beyoğlu 8. Noterliği’nden keşide ettiği ve davacı yükleniciye tebliğ edilen 12.03.2007 gün 4758 yevmiye nolu ihtarnamesi ile tapu işlemlerinin yapılması hususunda hazır olduğunu bildirmesine rağmen davacı tarafça tapuya davet edilmemek suretiyle alıcı yönünden alacaklı temerrüdü gerçekleştiği, davacı 15.01.2009 tarihli ihtarname ile tapu talebinde bulunmuş ise de; alıcının temerrüdü daha önce gerçekleştiği, o tarihe kadar yüklenici sözleşmeyle üstlendiği edimlerin ifasına başlamadığı ve mahkemenin de kabulünde olduğu gibi ifa imkânsız hale geldiğinden %49 pay açısından davalı arsa sahibinin devirden kaçınmakta haklı olduğu, bu durumda alacaklı-alıcı temerrüdü gerçekleştiğinden koşulları oluşmayan cezai şart talebinin tümden reddi yerine kısmen kabulünün e usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek kararın taraflar yararına bozulmasına karar verilmiştir.
3.İstanbul 10. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.05.2014 tarihli ve 2014/97 Esas, 2014/170 Karar sayılı kararı ile; Yargıtay Bozma İlamı doğrultusunda; cezai şart tazminatı isteğinin reddine karar verilmesi gerektiği, davacının tescil istemine gelince; önceki kararda ; tescil isteminin reddine dair hüküm tesis edilmiş, Yargıtay 15. Hukuk Dairesince; % 6 pay yönünden tescil şartlarının oluştuğunu kabul ederek, bu oran itibari ile tescil isteğinin kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirtildiği, dava dilekçesinde; %55 pay itibari ile tescil talebinde bulunulduğu, davacının %6 payın bedelini ödemiş olup, taraflar arasında noterde düzenlenen ek sözleşmede, satış vaadi sureti ile %6 payın yükleniciye devredileceğinin ön görüldüğü, önceki kararda da belirtildiği gibi, davacı yüklenicinin, sözleşme ile üstlendiği edimlerini yerine getirmediği ve sözleşme konusu 57 parsel sayılı taşınmazın 3 kişi adına kayıtlı olması nedeni ile sözleşmenin ifası imkansız hale geldiği, her ne kadar ek sözleşmede; %6 payın davacıya devri taahhüt edilmiş ise de; davacının, sözleşme ile üstlendiği taahhütlerini yerine getirmediğinden, davalı arsa malikinden hisse devri talep etmesinin mümkün olmadığı, iki taraflı sözleşmelerde; bir taraf edimini yerine getirmeden diğer taraftan edimini yerine getirmesinin istenemeyeceği, taraflar arasında yapılanın mücerret bir satış vaadi sözleşmesi değil, eser sözleşmesi olduğu, açıklanan nedenlerle; bu husus yönünden Yargıtay bozma ilamının yerinde olmadığı sonucuna varılarak davanın tümden reddine karar verilmiştir.
4. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesinin 20.11.2015 tarihli ve 2014/10927 Esas, 2015/7442 Karar sayılı kararıyla; mahkemece, 06.05.2014 tarihli duruşmada, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi'nin bozma ilamının usul ve yasaya uygun bulunduğu gerekçesiyle uyulmasına karar verildiği ancak, aynı oturumda bozmaya uyulmasına rağmen davanın tüm talepler yönünden redddine karar verildiği, oysa, mahkemece bozmaya uyulmakla, bozma ilamında bahsedilen doğrultuda davacı yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu, mahkemece oluşan bu usuli kazanılmış hakkın ihlâli suretiyle aksi yönde karar verilmesinin mümkün olmayıp, hükmüne uyulan bozma ilamı doğrultusunda karar verilmesi zorunluluğu bulunduğu, hal böyleyken, bozma ilamına uyulduktan sonra bozma ilamının yerinde olmadığından bahisle davanın tümüyle reddine karar verilmesinin açıkça usul ve yasaya aykırı olduğu belirtilerek, hükmün tekrar bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; bozma ilamına uyularak Tapu Sicil Müdürlüğüne müzekkere yazılarak taşınmazın güncel kaydı istenmiş tapu kaydının incelemesinde; taşınmazın tam hissesinin 29/06/1970 tarih 6307 yevmiye numaralı satış işlemi ile ... adına kayıtlı olduğu, yargılama sırasında davalı ...'nin vefat ettiği, Edremit 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/8 Tereke sayılı dosyasının incelemesinde; dosyanın davacılar ...,... tarafından müteveffa ...'nin terekesinin tespiti talepli olduğu, dosyanın derdest olduğu 19.10.2021 tarihli ara karar ile ...'ın murisin terekesine temsilci olarak atandığı, dosya kapsamı toplanan deliller bozma ilamı birlikte değerlendirildiğinde, davacının %49 pay ve cezai şart taleplerinin reddine, davanın kısmen kabulü ile; ... 55 parsel no.lu taşınmazın davalı adına kayıtlı tam paydan 6/100 payın iptali ile davacı adına tapuya tesciline, geriye kalan payın davalı uhdesinde bırakılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı, davalı tereke temsilcisi ve davalı mirasçıları vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1.Davacı Vekilinin Temyizi
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu parselin %49'una yönelik tescil talebinin reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, her hangi bir gerekçe gösterilmeden ceza taleplerinin reddedildiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
2.Davalı Tereke Temsilcisi Vekilinin Temyizi
Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; davacının sözleşme ile üstlendiği taahhütlerini yerine getirmemesi dolayısıyla arsa malikinden hisse talep edemeyeceği, taraflar arasında yapılan muamelenin satış vaadi sözleşmesi olmayıp eser sözleşmesi olduğu, önceki mahkeme kararında tamamen dava reddedildiği halde Yüksek Yargıtay 15. Hukuk Dairesi Başkanlığının bozma kararından işbu temyize konu kararın verilmesi gereği anlaşılmadığı halde davanın kısmen kabulüne karar verilip ... parsel no.lu taşınmazın 6/100 payının iptaline karar verilmesinin bozma nedeni olduğu, yargılama giderlerinin ve vekalet ücretinin hatalı hesaplandığı, dosya kapsamında davacı taraf temerrüde düştüğünden sözleşme ve ek sözleşmenin bir bütün olarak değerlendirilmesi ve davacının tüm talebinin reddi doğrultusunda hüküm oluşturulması gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3.Davalı Mirasçıları Vekilinin Temyizi
Davalı mirasçıları vekili temyiz dilekçesinde özetle; kısa karar ile gerekçeli karar arasında çelişki bulunduğunu, davacının tapu iptal ve tescil talebi yönünden harcı tamamlamadığını, yargılama giderleri ve vekalet ücreti bakımından kabul - ret oranına aykırı olarak hüküm tesis edildiğini, taraflar arasındaki sözleşmede ifanın imkansızlığı tespit edildikten sonra sözleşmeye dayalı olarak tescil kararı verilmesinin hatalı olduğunu, davacının tapu iptal ve tescil talebinin dayanağı aynı sözleşme olup kabul edilen tescil talebi yönünden sözleşmenin taşınmaz satış vaadi sözleşmesi olarak kabul edilmesinin hatalı olduğunu, davalının keşide etmiş olduğu ihtarname ile sözleşmeye konu edilen tüm taşınmazlar bakımından devir yükümlülüğüne hazır olduğunu beyan ettiğini, davalı tarafın bu hususta gereken müracaatları yapmadığından bahisle alıcı temerrüdüne düştüğünü, alacaklının temerrüde düşmesi ve ifa imkansızlığı bir arada bulunan huzurdaki dava bakımından davacının tescil talebi yönünden hüküm tesisinin hukuken mümkün olmadığı belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat yapım sözleşmesi uyarınca tapu iptâli, tescil ve cezai şart alacaklarının tahsili istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası,
6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 470 vd. maddeleri.
6100 sayılı Hukuk Muhakemesi Kanunu'nun 50 ve 165/1. maddeleri.
3. Değerlendirme
Dava ehliyeti davada taraf olma ehliyetidir. 6100 sayılı HMK’nın 50. maddesinde medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların, davada taraf ehliyetine de sahip olacağı hüküm altına alınmıştır. Yasa hükmünde belirtildiği üzere taraf ehliyeti, medeni hukuktaki hak ehliyetinin usul hukukunda büründüğü şekildir. Maddede gerçek ve tüzel kişi ayırımı yapılmaksızın, medeni haklardan yararlanma ehliyetine sahip olanların davada taraf ehliyetine de sahip olacağı belirtilmiştir.
Türk Medeni Kanunu'nun 28. maddesinde ise; gerçek kişinin ölümüyle medeni haklardan yararlanma ehliyeti ve buna bağlı olarak da taraf ehliyetinin sona ereceği belirtilmiştir. Dava tarihinden sonra ölüm nedeniyle şahsiyeti son bulan kişi taraf ehliyetini yitireceğinden mirasçılık belgesi temin edilerek mirasçılarının davada davalı olarak yer almalarının sağlanması ve taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilerek bir karar verilmesi gerekir.
Tüm bu anlatımlar çerçevesinde somut olay değerlendirildiğinde; davalı ... , dava açıldıktan sonra vefat etmiş olup, davalının Edremit 2. Noterliğinde bulunan vasiyetnamesi açıldığında; çocuklarının tamamını mirasından çıkarttığına dair vasiyetname düzenlendiği, mirasçılar tarafından Edremit 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/38-43-42 Esas sayılı dosyalarında mirasçılıktan çıkarmanın iptali davası açıldığı, 16.11.2022 tarihinde vasiyetnamenin iptaline ilişkin davanın reddine, mirasçılıktan çıkma hükmünün iptaline ilişkin davaların kabulü ile vasiyetnamenin saklı payı dışında yerine getirilmesine karar verildiği, kararın henüz kesinleşmediği anlaşılmıştır.
Bu durumda; her ne kadar Edremit 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2021/8 Tereke sayılı dosyası ile muris ...'nin tüm çocuklarını mirasından ıskat etmesi nedeni ile terekesine temsilci atanmış olsa da mirasçılar tarafından mirasçılıktan çıkarmanın iptali davası açıldığı ve henüz davaların kesinleşmediği anlaşılmakla 6100 sayılı HMK'nın 165/1. maddeye göre bir davada hüküm verilebilmesi, başka bir davaya, idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir hükmü gereği Edremit 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2020/38-43-42 Esas sayılı dosyalarında verilen kararın sonucunun bekletici mesele yapılarak davada taraf olma ehliyetinin kimde olduğunu tespit edilip taraf teşkili sağlandıktan sonra karar verilmesi gerekirken hem tereke temsilcisi hem de mirasçılar davaya dahil edilerek yargılama yapılması hatalı olmuştur.
Açıklanan nedenlerle, tarafların diğer temyiz itirazları incelenmeksizin kararın bozulması uygun bulunmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan Mahkeme kararının temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA,
Bozma sebebine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden ilgililere iadesine,
Taraflar Yargıtay duruşmasında vekille temsil edildiklerinden 8.400,00 TL duruşma vekalet ücretinin taraflardan karşılıklı alınarak birbirlerine ödenmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzletme yolu açık olmak üzere
16.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.