"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1682 E., 2022/1664 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tük. Mah. Sıf.)
SAYISI : 2019/702 E., 2022/139 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilin burnundaki kırıklık, şekil yamukluğu ve nefes problemi rahatsızlığı üzerine, davalı hastanede 20.09.2016 tarihinde ameliyat olduğunu, bu ameliyat için 1.500,00 TL ödediğini, ameliyattan sonra tamponları çıkarmak için gittiğinde burnundaki yamukluğun halen gitmediğini, doktorun ödemler ve şişliğin inince bunun düzeleceğini söylediğini, 2 yıl sonra tekrar hastaneye gittiğinde yapılan muayene sonucunda, ilk yapılan ameliyatın başarılı olmadığı, burnunun düşük olduğu, kalkması gerektiği, sol tarafa doğru kayık olduğu, burnun kemer kısmının törpülenmesi, burun kanatlarının açık ön tarafa dağılmış olduğu ve toplanması gerektiği, nefes alma sorunu da olmak üzere tüm bu sonuçların ikinci bir ameliyatla düzeltilebileceğinin söylenmesi üzerine 27.08.2018 tarihinde ikinci kez ameliyat olduğunu ve bu ameliyat için de 7.000,00 TL ödeme yaptığını, ama bu ameliyatın da başarısız geçtiğini, rahatsızlıkların giderilmediğini, doktorların ve davalı hastanenin tam kusurlu olduğunu, davacı müvekkilinin mağduriyetinin giderilmesi için yeni bir ameliyat olmak zorunda olduğunu belirterek, şimdilik 1.000,00 TL (tedavi giderleri ve yeni ameliyat masrafı) maddi tazminat ile 20.000,00 TL manevi tazminatın davalı hastaneden tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı hastane vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının 05.09.2016 tarihinde Kulak Burun Boğaz Uzmanı Doktor ... tarafından muayene edildiğinde solunum sıkıntısına neden olan patoloji nedeniyle kendisine ameliyat olması önerildiğini, ameliyatla ilgili gerekli bilgilendirmenin yapıldığını, komplikasyonlarının açıklandığını, hastanın kabul ettiğini, bu ameliyatın başarılı şekilde gerçekleştiğini, daha sonra ameliyatla ilgili herhangi bir sorunun davalıya bildirilmediğini, ikinci ameliyatın 27.08.2018 tarihinde Estetik Plastik Rekonstrüktif Cerrahi Uzmanı Doktor ... tarafından yapıldığını, bu ikinci ameliyatın estetik amaçlı yapıldığını, burun orta bölgesindeki eğriliğin başarılı bir şekilde düzeltildiğini, ameliyat sonrası kontrolde herhangi bir şekil bozukluğu ya da deformasyon ile karşılaşılmamasına rağmen “gülerken sağ burun kanadım daha çok çekme yapıyor, burun ucum daha kalkık olsa gibi” şikayetlerle periyodik olarak doktor ile haberleşme araçları vasıtasıyla iletişime geçtiğini, hastada herhangi bir problem ve rahatsızlık olmadığını, rahatsız olduğu bir durum varsa bile düzeltilmesine yönelik her türlü işlemin hastanelerince yeniden uygulanacağı belirtildiğini ama hastanın hastaneye başka bir başvurusunun olmadığını, ikinci ameliyatın yapılmasının ilk ameliyatın hatalı olduğu anlamına gelmediğini, bunun bir hata değil beklenebilir komplikasyon olduğunu, bu tür ameliyatlarda istenilen sonucun her zaman elde edilemeyeceğini, birinci ameliyatta septum düzeltildiğini ancak septum deviasyonu ameliyat sonrası dönemde tekrarlanması sıklıkla karşılaşılan bir durum olup, geçen zaman içinde tekrarlandığını hastaya ameliyat öncesi risklerin ayrıntılı olarak açıklandığını, teşhis ve tedavinin tıp kurallarına uygun olduğunu, hekim ve hastanenin hukuki sorumluluğu gerektiren bir kusurunun bulunmadığını belirterek, davanın reddini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; alınan bilirkişi raporları doğrultusunda davacıya uygulanan operasyonlar kapsamında tıp biliminin kurallarına veya aydınlatma yükümlülüğüne bir aykırılık durumu bulunmadığından davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararını davacı vekili istinaf etmiştir.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yapılan estetik içerikli müdahalelerde sonucun taahhüt edildiğini bu yüzden hekim ve hasta arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olduğunu, eser sözleşmesinde hekimin sonuçtan tamamen sorumlu olduğunu, davacı müvekkilinin 30.03.2022 tarihinde tekrar ameliyat olmak zorunda kaldığını belirterek, kararı istinaf etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile özetle; yargılama aşamasında alınan raporlarda doktora atfedilebilecek bir kusurun bulunmadığının belirtildiği, davacının 05.09.2016 ve 17.08.2018 tarihli onam formları ile geçireceği operasyon ile ilgili bilgilendirilmiş olduğu, davanın reddi yönünde hüküm kurulmasının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararını davacı vekili temyiz etmiştir.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesindeki gerekçelerle kararı temyiz etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesi niteliğinde estetik müdahaleden kaynaklanan maddi ve manevi tazminatın tahsili istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
TBK 470 vd. maddesi
3. Değerlendirme
1. Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Taraflar arasında 6098 sayılı TBK'nın 470 ve devamı maddelerinde düzenlenen eser sözleşmesi ilişkisi bulunduğu ihtilaf konusu değildir. Sözleşme ile davacıya estetik müdahalelerde bulunulması kararlaştırılmıştır. Davacı ile davalı arasındaki sözleşmenin niteliği itibariyle hekim ile hasta arasında tedaviye ilişkin sözleşmeden farklı olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır. Eser sözleşmesini düzenleyen TBK'nın 470. maddesi uyarınca yüklenicinin edimi bir eser meydana getirmeyi; iş sahibinin edimi ise, karşılığında bedel ödemeyi üstlenmesidir.
Eser sözleşmelerini, diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisi de sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Burada, vekâlet akdindeki gibi sonuç taahhüt edilmeksizin sadece bir işin görülmesi taahhüdü bulunmamakta, bir eserin-sonucun yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu borcun altına giren taraf, yani yüklenici, TBK'nın 471/1 maddesi ve işin mahiyeti gereği, işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapma ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınması anlamını taşır.
Eser, yüklenicinin sanat ve beceriyi gerektiren, bir emek sarfı ile gerçekleştirilen sonuçtur. Yüklenicinin eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmesi, davalı yüklenicinin hem sadakat hem de özen borcunu kapsar. Burada belli bir sonucun ortaya çıkması amaçlanır. Meydana getirilen eserin iş sahibinin beklentisini karşılamaması halinde ise, sözleşmedeki yarar dengesi iş sahibi aleyhine bozulmuş olur. Bu bakımdan eserin fen ve sanat kurallarına uygun, iş sahibinin beklentilerini karşılar özellikleri taşıması aranır. Aksi halde eserin ayıplı olduğu kabul edilir. Ayıplı eseri meydana getiren yüklenici ise, ortaya çıkan ayıp ve eksiklerden sadakat ve özen borcu nedeniyle sorumludur. Yüklenici, hangi yöntemi kullanırsa kullansın eserin ayıpsız olarak ortaya çıkması gerekmekte olup, diğer bir deyişle eser sözleşmesinin niteliği gereği yüklenici sonucu garanti etmektedir.
Davacı estetik amaçlı olarak davalı hastaneye başvurmuş olduğuna göre, estetik ameliyat yapılmak suretiyle istenilen ve kararlaştırılan amaca uygun güzel bir görünüm sağlanması ve sürecin sağlıklı bir şekilde neticelendirilmesi hususlarının taraflar arasındaki eser sözleşmesinin konusu olduğu açıktır. Burada yüklenici, eseri iş sahibinin yararına olacak şekilde ve ona hiçbir zarar vermeden meydana getirmek yükümlülüğü altındadır. Komplikasyonlarda ise aydınlatma yükümlülüğü ve komplikasyon yönetiminin doğru yapılması yine yüklenicinin sorumluluğundadır.
Ayrıca, 04.04.1997 tarihinde imzalanan ve 09.12.2003 tarihinde 25311 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanıp yürürlüğe giren ve iç hukukumuzun bir parçası haline gelen AVRUPA BİYOTIP SÖZLEŞMESİ 16.03.2004 tarihinde onaylanmış olup, sözleşmenin "Meslek Kurallarına Uyma" başlıklı 4. maddesinde, "araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir." düzenlemesi karşısında, davacıya tıbbi müdahalede bulunulduğuna göre bu sözleşme hükümleri de esas alınarak uyuşmazlığın çözümü zorunludur. Sözleşmenin 4. maddesinde kastedilen standardın da, tıbbi standart olduğu tartışmasız olup, tıbbi standartlara aykırılık teşhis ya da tedavi aşamasında ya da müdahale sonrasındaki süreçte noksanlık ya da yanlışlık şeklinde gerçekleşebilir. “Tıbbi Standart” hekimin tedavinin amacına ulaşması için gerekli olan ve denenerek ispatlanmış bulunan, hekim tecrübesi ve doğa bilimlerinin o anki ulaştığı düzeyi ifade etmekte olup, denenmiş ve bilinen temel meslek kurallarıdır. Sözleşmenin eser niteliğindeki “estetik müdahalelerde” de uygulanacağının kabulü zorunludur.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; her ne kadar mahkemece alınan raporlar neticesinde hekim hatası bulunmadığı kanaatine varılmış ise de; eser sözleşmesinde sonuç taahhüdü söz konusudur. Sonucun gerçekleşmemesi halinde yüklenicinin edimi ifa etmediğinin kabulü gerekir. Davaya konu olayda da, davacıya burun estetiği ameliyatı yapılmış olup, burnun istenilen şekle kavuşmasının sağlanması gerekmektedir. Bilirkişi incelemesi yapılarak bu hususun, yani istenilen sonucun gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirilmesi gerekir. Bu konuda komplikasyon olup olmaması tek başına sonuca etkili değildir. Yüklenicinin edimini ifa edip etmediği değerlendirilirken, tıbbi bir müdahaledeki gibi doktorun yükümlülüğünden öte, taahhüt edilen sonucun gerçekleşip gerçekleşmediği aranmakta ve bu sonucun gerçekleşmemesindeki yüklenicinin kusuru dikkate alınmaktadır. Yüklenici işi kabul ederken, davaya konu olayda olduğu gibi, burun estetiği edimini üstlenirken sonucu taahhüt etmektedir. Bu sonucun gerçekleşmesi fen ve bilime, yasal kurallara göre mümkün değilse TBK'nın 476. maddesine göre işi kabul ederken iş sahibini uyarma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bu işi kabul ettiğine göre, sonucu taahhüt etmekte olup, edimin ifa edildiğinin kabulü için sonucun gerçekleşmesi gerekmektedir. Aksi takdirde edimin ifa edildiği kabul edilemeyeceğinden ücrete hak kazanılamayacağı gibi TBK'nın ilgili hükümleri gereği doğan zararın tazmini gerekir.
Bu durumda mahkemece yapılacak iş; dosyanın üniversitelerin plastik ve rekonstrüktif cerrahi ve kulak burun boğaz rinoplasti uzmanı öğretim üyelerinden oluşturulacak bilirkişi kuruluna tevdi edilerek, taraflar arasındaki sözleşmenin eser sözleşmesi olup yüklenicinin sonuç taahhüdünün olduğu ve yine eser sözleşmelerinde yüklenicinin ayıptan TBK’nın 475. maddesine göre sorumlu olması için kusurlu bulunması gerekmediği gözönünde tutularak; estetik amaçlı ameliyatın, tıbbın gereklerine ve taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine uygun şekilde yapılıp yapılmadığı, yapılan işlemin amacına ulaşıp ulaşmadığı, eserin ayıplı olarak yapılıp yapılmadığı, ameliyat nedeniyle davacının burnunda geçici veya kalıcı bir rahatsızlığın ortaya çıkıp çıkmadığı hususlarında gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp, davacının maddi ve manevi tazminat istemlerinin değerlendirilerek hüküm kurulmasından ibarettir.
Belirtilen hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme sonucu, yeterli olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın reddi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
VI.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.“Değerlendirme” bölümünün “2” nci bendi uyarınca davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan ilk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
2.Dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk
Dairesi’ne gönderilmesine,
04.06.2024 tarihinde oybirliği ile karar verildi.