Logo

6. Hukuk Dairesi2023/140 E. 2024/332 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tacirler arasında akdedilen hizmet sözleşmesinin feshi ve sözleşmeden kaynaklanan alacak istemi sebebiyle başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı tarafından sunulan sözleşmenin tarafların son iradesini yansıttığı, bu sözleşmede asgari sözleşme süresi öngörülmediği, davalının sözleşmeyi feshettiği ve fesih sonrasında davacıya bir hizmet verildiğine veya bakiye alacak bulunduğuna dair bir ispat sunulamadığı gözetilerek, davanın reddine ilişkin yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 23.01.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde davacı vekili Avukat ... ile davalı vekili Avukat ... gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında imzalanan 26.05.2011 tarihli Standart Hizmet ve Danışmanlık sözleşmesinin 7. maddesi uyarınca sözleşmenin üç yılın sonunda taraflardan herhangi birinin diğerine 60 gün öncesinden fesih bildirimini yapmadığı sürece anlaşmanın otomatik olarak üç yıl uzayacağının kararlaştırıldığını, davalının sözleşmeyi 60 gün öncesinden feshetmemiş olması nedeniyle sözlemenin 3 yıl uzamış olmasından doğan ödeme yükümlülüklerini yerine getirmediğini, alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki davalı itirazının haksız olduğunu ileri sürerek, itirazın iptali ile %20 oranında icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından sunulan sözleşmenin taraflar arasında yürürlükte ve geçerli olan sözleşme metni olmadığını, geçerli ve yürürlükte olan sözleşmenin 7.1 maddesi gereğince ise anlaşmanın 26.05.2011 tarihinde yürürlüğe gireceğini ve taraflardan herhangi birinin diğerine 60 gün öncesinden fesih bildirimi yapmadığı sürece otomatik olarak uzayacağının düzenlendiğini, sözleşme gereği davacıya fesih ihtarında bulunulduğunu ve fesih tarihine kadar olan ödemelerin yapıldığını savunarak, davanın reddi ile %20 oranında kötüniyet tazminatının tahsilini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile tarafların sözleşmenin 7.maddesine ilişkin ve bu hükümle sınırlı şekilde farklı hükümler içeren iki ayrı sözleşme ibraz ettiklerini, davacı tarafından sunulan sözleşmenin şirket kaşesi taşımadığı ancak her iki tarafın unvanı altında temsilci imzasının bulunduğu, buna karşın davalı tarafından sunulan sözleşme aslında ise her iki taraf temsilcisinin imzasıyla birlikte ayrıca davalı şirket kaşesinin de yer aldığı, yine davalı tarafça sunulan sözleşmedeki tüm sayfalarda davacı parafı yer aldığı halde, davacı tarafından sunulan sözleşmede ise sayfalarda davalıya ait paraf bulunmadığı,öte yandan sözleşmenin imza tarihi tarafların da kabulünde olduğu üzere 26/05/2011 olup bu tarihten yaklaşık 3,5 yıl sonra 05/12/2014 tarihinde davalı şirket tarafından davacıya "sözleşmenin 7. maddesine dayalı olarak" bir ihtarname gönderdiği, davacı şirketin bu ihtarnameye cevap olarak sözleşmenin 7. madde hükmünün haklılığına değinen ya da itiraz eden bir açıklamada bulunmadığı, yine davalı tarafından sunulmuş olan 26/05/2011 tarihli ve ... tarafından davacıya gönderilmiş bulunan elektronik postada, üzerinde konuşulan protokol taslağının gönderildiği belirtilmekte ve elektronik postaya eklenmiş olan sözleşme taslağı metninde sözleşme süresi ve sona erdirilmesine ilişkin hükmün de davalının sunduğu sözleşme metnindeki içeriğe sahip olduğu, davacı tarafça bu elektronik posta ve ekine karşın cevabi mahiyette bir e-posta gönderildiği yönünde bir delile dayanılmadığı, keza elektronik posta tarihi ile sözleşme tarihinin de aynı günü taşıdığı, bu durumda taraflar arasında imzalandığı uyuşmazlık dışı bulunan sözleşmenin içeriği bakımından 7. maddeye ilişkin hükmünün davalı tarafça sunulan metinle aynı içerikte olduğu, sözleşmenin 7. maddesinde buna göre asgari bir süre düzenlemesine yer verilmemiş olup, 60 gün önceden feshi ihbarda bulunulmak kaydıyla sözleşmenin sona erdirilebileceğinden davacı tarafın sözleşmenin yenilendiği yönündeki iddialarının kabul edilemeyeceği, davalı şirketin 05/12/2014 tarihli ihtarnamesiyle ve sözleşmenin 7.1 maddesine dayanarak ve altmış gün sonra geçerli olmak üzere sözleşmenin fesh edildiğini bildirerek sözleşmeyi sona erdirdiği, bu itibarla davacı yanın sözleşmenin 2017 yılı Mayıs ayına kadar uzadığı yönündeki iddiası ile üç yıllık süreye ilişkin edim alacağının tazmini yönündeki talebi yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddi ile kötüniyet tazminatına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı tarafça sunulan sözleşme metninde, davacı şirket temsilcisinin parafı bulunmadığını, esasen, ... bilirkişi ... ... tarafından düzenlenen raporda bu hususta bir değerlendirme yapılmamış olmasının da bu hususu doğruladığını, dosyada her hangi bir somut delili bulunmadığı halde, paraftan söz edilerek gerekçe oluşturulmasının dosya kapsamındaki delil durumuna ve bu nedenle hukuka açıkça aykırı olduğunu, sözleşme suretlerine davalı şirket tarafından itiraz edilmediği, aksine her iki sözleşmenin kendileri tarafından hazırlandığı, ancak sözleşmede sonradan tadilat yapıldığı açıklamasında bulunulduğu dikkate alındığında, ilk derece mahkemesinin taraflarca ileri sürülmeyen bir hususu gerekçeye dayanak kıldığını,bu durumun HMK.'nun (davaya konu maddi vakıaların somutlaştırılması yükümlülüğü, davanın değiştirilmesi ve genişletilmesi yasağı, taraflarca getirilme ilkesi gibi) emredici nitelikli hükümlerine açıkça aykırılık oluşturmakta olup, mahkemenin tarafsızlığına halel getirecek nitelikte olduğunu, mahkemenin tarafsız davranma yükümlülüğüne aykırılık nedeniyle adil yargılanma hakkını ihlal etmiş bulunduğunu, bilirkişi raporlarındaki bir kısım maddi tespitler dikkate alındığında, ... bu davanın ispatlanmış bulunduğunu, esasen, davalı tarafın her iki sözleşmeyi kendisinin hazırlamış olduğu yönünde ikrarının bulunduğu, davalı taraf beyanının aksine, sözleşmenin tadili nedeniyle hazırlanan başkaca yazılı bir sözleşmenin bulunmadığı, sözleşmenin son sayfasında yer alan imzaların üstünde yer alan 26.05.2011 ve 27.05.2011 tarihlerine göre, davalı şirketin maddi vakıa açıklamalarının zamansal olarak uyumlu olmadığı, ancak her halde, 26.05.2014 tarihinden altmış gün (26.03.2014 tarihi) öncesinde feshedilmediğinden, kendiliğinden uzadığı, davalı şirketin, (26.03.2014 tarihi sonrasında) kendiliğinden uzayan ve bu haliyle 26.05.2014-26.05.2017 tarihleri arasında ayakta bulunan sözleşmeden kaynaklanan edimlerin ifasından kaçınamayacağı, taraflar arasındaki sözleşmenin kurulması, yenilenmesi ve feshine dair ... ve işlemlerin kurucu ve yenilik doğurucu nitelikte olduğu, bu nedenle sözleşmenin feshine yönelik 05.12.2014 tarihli ihtarnamedeki irade beyanının geriye etkili değil, ileriye etkili olarak hüküm ve sonuç doğuracağı, ilk derece mahkemesi karar gerekçesinde 26.05.2011-05.12.2014 tarihleri arasında yaklaşık 3,5 yıl süre geçtiği yönündeki ifadenin, açıkça maddi yanılgı içerdiği, taraflar arasındaki sözleşmenin simsarlık sözleşmesi olduğunu, her iki tarih arasındaki sürenin tam olarak 3 yıl, 6 ay 10 gün olduğu, ilk derece mahkemesi tarafından, 26.05.2014 tarihinden itibaren 3 yıllık süre için kendiliğinden uzamış olan sözleşmenin 05.12.2014 tarihli ihtarname ile sona erdiği kabul edilmesine rağmen, karar gerekçesinde (bu sürenin kabulü anlamına gelmemek ve dilekçelerinin IV-B maddesinde yer alan açıklamaları saklı kalmak kaydıyla) davacı şirketin 26.05.2014 tarihi ile doğmuş ve ödeme zamanı geçmiş bulunan 2014 yılı ücretini talep ve tahsil etme hakkı yönünden değerlendirme yapmayarak, bu döneme ilişkin talebin dahi reddine karar vermiş olmasının ağır bir hak ihlali olduğu, davalı şirketin, davacı şirket ile arasındaki sözleşmeyi 26.03.2014 tarihi itibariyle fesih hakkını kullanmamış olması, davacı şirketin 26.05.2014 tarihli uzayan sözleşme dönemi için de üstlendiği görevi yerine getirdiğinin açık olduğunu, nitekim, davalı şirket ile dava dışı ... arasındaki ticari ilişkinin 26.05.2014 tarihi sonrasında da devam etmiş olduğu, hesap bilirkişisi raporunda açıkça ifade edildiği, esasen, davalı şirketin bu yöne ilişen tek açıklamasının, ...'ın Türkiye'ye olan uçuşlarını durdurmuş olduğu yönünde olup, bu açıklamanın dahi doğru olmadığı, davalı şirketin kendi kayıtları dahil olmak üzere dava dosyası kapsamında ortaya konulduğundan bahisle ... 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 01.11.2018 tarihli kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, yüksek dereceli mahkemece yapılacak yargılama sonucunda, ispat olunan davalarının kabulüyle, davalı tarafın takibe itirazının iptaline, davalı tarafın, %20'den az olmamak üzere icra inkâr tazminatı ödemekle yükümlü tutulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sunulan sözleşmelerdeki düzenleme ve imza tarihleri, imzalayan kişi ve imzaların aynı olup farklı olan hususların sözleşmenin 2 nci ve 7 nci maddeleri olduğu, davanın konusunu 7 nci maddenin oluşturduğu, davacı tarafça sunulan sözleşmenin 7 nci maddesinde sözleşmenin süresinin 3 yıl olduğu ve 60 gün öncesinde fesih edilmezse otomatik olarak 3 yıl daha uzayacağının düzenlendiği, davalı tarafça sunulan sözleşmenin 7 nci maddesinde ise sözleşmenin süresi belirtilmemiş olup 60 gün öncesinden fesih bildirimi yapılarak sözleşmenin sona ereceğinin düzenlendiği, taraflarca uyuşmazlık dışı olan konunun sözleşmelerin davalı tarafça hazırlanması olduğu, taraf ticari defterlerinde borç ve alacağın bulunmadığı, davalı tarafça sunulan sözleşmede davalı tarafın kaşesi ve davacı tarafın parafının bulunması ile davalı tarafın sunduğu sözleşmenin daha sonra hazırlanmış olması göz önünde bulundurulduğunda tarafların son iradesini taşıyan sözleşmenin davalı tarafça dosyaya sunulan sözleşme olduğu işbu sözleşmenin 7 nci maddesinde sözleşme süresinin belirtilmediği ve 60 gün önce ihbar edilerek sözleşmenin feshedileceğinin düzenlendiği, davalı tarafça da bu maddelere uygun olarak sözleşmenin feshedildiği, sözleşmenin feshinden sonra da davacı tarafça davalı tarafa verilen bir hizmet, düzenlenen bir fatuunra veya bakiye alacak bulunmadığı mali müşavir bilirkişi raporuyla da sabit olduğundan ispat olunamayan davanın reddine yönelik ilk derece mahkemesi kararında bir isabetsizlik bulunmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü sebepleri temyiz nedeni olarak ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, tacirler arası hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri,

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları, kararda belirtilen gerekçelere ve özellikle ileri sürülen temyiz sebeplerine göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci

fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Yargıtay duruşmasında vekili hazır bulunan davalı yararına takdir olunan 17.100,00 TL duruşma

vekalet ücretinin, davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

23.01.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.