Logo

6. Hukuk Dairesi2023/1482 E. 2024/1911 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kooperatiften ayrılan bir ortağın, genel kurul kararıyla sonradan çıkarılan aidat borcundan sorumlu olup olmadığı ve bu borcun tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali.

Gerekçe ve Sonuç: Kooperatiften ayrılan ortaklara verilen ibranamenin ve sonradan yapılan genel kurul kararının, ortaklığın genel kurul tarafından yetkilendirilmediği ve onaylanmadığı, ayrıca bilirkişi raporlarıyla davalı ortağın ibranameyle borcunu ödediğinin tespit edildiği gözetilerek, yerel mahkemenin itirazın iptali ve alacak davasının kabulüne ilişkin kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2014/404 E., 2022/743 K., Bir. 2009/101 E.

HÜKÜM : Asıl dava kısmen kabul, birleşen dava kabul

Taraflar arasında görülen asıl davada itirazın iptali ve birleşen davada alacak davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairece Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı taraflar vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Asıl davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalının genel kurul kararları ile belirlenen borcunu ödemediğini, hakkında başlatılan icra takibine haksız olarak itirazda bulunduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

2. Birleşen davada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 16.10.2004 tarihli genel kurulda kararlaştırılan ödentilerden davalının toplam 16.000,00 TL aidat borcu bulunduğunu ileri sürerek, aylık %10 faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; ibranamedeki miktarın ödenmesi sonucu müvekkilinin davacıya borcunun bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 22.03.2006 tarih ve 2005/95 E., 2006/65 K. sayılı kararı ile kooperatif ortaklığının sona ermesinden sonraki bir tarihte 26.10.2004 tarihli genel kurul kararı ile geçmiş dönemlere ilişkin olarak ortaklıktan ayrılanlara yönelik olarak ihdas edilen borçlardan dolayı kooperatifle ilişiği bulunmayan ve ibra edilen davalı ortağın sorumlu tutulması mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2007/9897 E., 2007/13012 K. sayılı kararı ile kararın onanmasına karar verilmiştir.

3. Daire kararına karşı süresi içinde davacı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

4. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 2007/15183 E., 2008/5036 K. sayılı kararı ile ayrılan ortaklara farklı bir statü sağlayan söz konusu ibranamenin düzenlenmesi hususunda yönetim kuruluna önceki genel kurullarda açık bir yetkinin verilip verilmediği, verilmemiş ise ibranameden sonraki düzenlenen genel kurullarda bu hususun genel kurulda görüşülerek bu şekilde bir ortaklıktan çıkışın genel kurul tarafından kabul edilip edilmediğinin araştırılarak sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. Mahkemece Birinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 08.12.2010 tarihli 2008/275 E., 2010/336 K. Sayılı ilamı ile dava konusu itirazın iptali ve alacağın dayanağı 16.10.2004 tarihli genel kurul kararı ve müteakip genel kurullarda alınan kararların ve ihdas edilen borçların yok hükmünde olduğu, davalı ortak yönünden hiçbir hukuki sonuç doğurmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 23. (Kapatılan) Hukuk Dairesi'nin 2013/1900 E., 2013/4876 K. sayılı kararı ile davalı kooperatifin 16.10.2004 tarihli genel kurul kararının ve diğer genel kurul kararlarının iptaline ilişkin görülen davanın sonucu kesinleşmediğinden bu davanın sonucu beklenmesi gerektiği, genel kurul kararların yoklukla malul olmadığının mahkemece tespiti halinde yönetim kuruluna genel kurulca yetki verilmedikçe veya yönetim kurulunun bu yöndeki işlemleri genel kurulca onaylanmadıkça farklı statülü ortaklık yaratım işlemlerinin geçerliliğinin bulunmadığı, yönetimce bir kısım ortaklarla imzalanan "İbraname" başlıklı belgeler ve bu belgeler içeriği doğrultusunda sonradan icra edilen işlemlerin icazet anlamında genel kurulca tasvip gördüğü yolunda karar alınmadığı, davacı kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları üzerinde uzman bilirkişilerce inceleme yaptırılarak, 16.10.2004 tarihli genel kurul toplantısında ayrılanlar dahil, herbir ortağın 20.11.2004 tarihinden itibaren oniki eşit taksitle toplam 24.000,00 TL ödenmesine ilişkin 2 nolu gündem maddesi görüşülerek, alınan karara konu borcun kaynağının belirlenmesi ve bu ödemeyi gerekli kılan borcun davalının ortaklıktan ayrılmasından önceki döneme ait olması halinde davalının ibraname uyarınca kooperatife ödediği 25.500,00 TL'nin 20.11.2004 tarihine taşınarak güncellenmesinden sonra dahi kooperatif borçlarından dolayı payına isabet eden bakiye borcunun kalıp kalmadığının irdelenip ibranamenin davalı ortağın kooperatif borcundan dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıtıp yansıtmadığı ve ayrılan ortakların ibranemeye konu ödemeleri dışında kooperatife borçlarının bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra itirazın iptali ve alacak davalarına konu edilen borçtan dolayı davalının sorumluluğunun varlığı ve niceliğine dair karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. Mahkemece İkinci Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla, asıl dava yönünden davalının ... 3. icra müdürlüğünün 2005/1162 E. sayılı dosyasına yapmış olduğu itirazın 7.775,60-TL asıl alacak ve 202,96-TL işlemiş faiz olmak üzere 7,978,56-TL takip çıkış miktarı üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz oranının %100’ünü aşmamak koşuluyla davacı kooperatif genel kurul kararlarında öngörülen oranlarda faiz işletilmesine, icra inkar tazminat talebinin reddine, birleşen davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuran

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraflar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu alacağın yeni TBK'nın yürürlüğe girdiği 01.07.2012 tarihinden önce doğduğunu ve TBK m. 88 ve 120 sınırlamaların tacirlere uygulanamayacağı nazara alınarak; asıl davada takip konusu alacağa takip tarihine kadar ve takip sonrasında, birleşen davada alacağa tahakkuk tarihinden itibaren genel kurul kararıyla hüküm altına alınan aylık %10 oranında temerrüt faizi uygulanması, icra inkar tazminatı yönünden kararın düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.

2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde özetle; kooperatifin dava devam ederken 04.11.2015 tarihinde sicilden terkin edildiğini, daha sonra verilen ihya kararı sonrası davacının yeniden vekaletname vererek vekilini davada yetkilendirmesi gerekirken bu husus yerine getirilmediğini, karara dayanak alınan 2014/591 esas sayılı dosyada alınan raporun kooperatifin resmi defter ve kayıtlarına dayanarak hazırlanmadığını, ticari defterler ibraz edilmediğinden bilgisayar kayıtlarının doğruluğunun denetlenemediğini, defter asılları ibraz edilmediğinden noter tasdik durumu ile ilgili bilgi edinilemediğini, bu hususun araştırılması gerektiğini, sonradan oluşturulabilecek kayıtlara dayanılarak hazırlanan bilirkişi raporunun hüküm vermeye elverişli olmadığını, kooperatifin işbirliği içinde olduğu şirketlere borçlu olmadığı halde borçlu gösterildiği ... 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin dosyasında verilen kararla tespit edildiği halde bilirkişinin bu kayıtlar doğruymuş gibi rapor hazırladığını, kooperatifin kendi hazırladığı bilançosuna dahi aykırı olarak işbirliği yaptığı şirketlerle mütemadiyen sözleşme ek sözleşme protokol yaparak kooperatifi borçlandırmasına ilişkin sonradan hazırlanan borçlandırıcı faaliyetlerin dayanağı açıklanmadan bilirkişilerce doğru kabul edildiğini, müvekkili ve istifa eden ortakların vergi sgk borçlarından istifa ettikleri dönem sonrasını da kapsayacak şekilde doğrudan ödeme yaptıklarını buna ilişkin kayıtların dosyaya sunulduğunu, kat karşılığı inşaat sözleşmesinden doğan yükümlülüklerini kooperatife devreden Perspektif İnşaat'ın arsa sahiplerine gecikme tazminatı ödemediğini, arsa sahiplerinin gecikme tazminatı haklarından feragat ettiklerini, buna ilişkin belge dosya sunulduğu halde bilirkişilerce dikkate alınmadığını, ... 7. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2021/740 Esas 2021/824 K. Sayılı dosyasında bu şirkete olan tüm borçların ödendiği gibi 168.750 TL fazladan gecikme tazminatı ödenerek kooperatifin zarara uğratıldığı karara bağlanarak yöneticilerin cezalandırıldığını, Perspektif şirketinin kooperatiften alacağı olmadığı gibi haksız yere ödenen paranın kooperatife iadesi gerektiği, dairenin bu şirkete verilmesinin de dayanağı olmadığını, kooperatifin ... Mühendisliğe borcu olmadığı gibi fazla ödemesi olduğunu, ... A.Ş'ye olan borcun 1. Etap bostanlı üyelerinin bu borçtan sorumluluğu bulunmadığını, bu borcun ... inşaatlarına ait olduğunu, davaların akıbeti belli olmadan %20 üzerinden avukatlık ücreti olarak 100.800,00 TL borç hesabı yapıldığını, avukatlık ücretinin davalar bitmeden yapılan hesaba eklendiğini, 2004 tarihi esas alınarak hesaplama yapılması gerekirken 12 yıl sonrasını içine alacak şekilde tahmini hesaplama yapıldığını, kooperatifin kaba inşaatını yapan ... inşaata borcu bulunmadığını, 2002 yılı itibariyle sözleşmeleri feshedildiğini, kooperatif varsa bu şirketin yaptığı icra takibi ve alacak davası bunu ortaya koyması gerektiğini, dayanak raporda üye ödemesi 134.900TL olarak tespit edilmiş ise de müvekkilinin ödemesinin 142.450 TL olduğunu, SGK ve vergi dairesi ödemeleri ile ödenen meblağın 147.384 TL olduğunu, 2005 yılı Şubat ayına ait mükerrer talepte bulunulduğunu, müvekkilinin 2004 yılı Kasım ayı itibariyle kooperatife borcunun bulunmadığını, kararın usul ve kanuna aykırı bulunduğunu ileri sürerek; kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, asıl davada 16.10.2004 tarihli genel kurul kararı uyarınca aidat alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali, birleşen davada ise bakiye alacağın tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427 nci ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Davacı kooperatifin inşaatlarının bitmesi üzerine tapuların ve ibraname adı altında belgelerin düzenlenerek ortaklara verildiği, ortakların istifalarının kooperatifçe kabul gördüğü ancak 16.10.2004 tarihli genel kurul toplantısında ayrılanlar dahil her bir ortağın 20.11.2004 tarihinden itibaren taksitler halinde toplam 24.000,00 TL ödemesi yönünde karar alınması üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2. Ortaklıktan ayrılanlara verilen ibraname adı altındaki belgeyi düzenleme konusunda kooperatifin genel kurullarında yönetime bu konuda bir yetki verilmediği, yönetimce bir kısım ortaklarla imzalanan "İbraname" başlıklı belgeler ve bu belgeler içeriği doğrultusunda sonradan icra edilen işlemlerin icazet anlamında genel kurulca tasvip gördüğü yolunda karar alınmadığı anlaşılmaktadır.

3. Bu dosyada ve emsal dosyalarda davacı kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları üzerinde uzman bilirkişilerce inceleme yaptırılarak 16.10.2004 tarihli genel kurul toplantısında alınan karara konu borcun kaynağının belirlenmesi ve ibranamenin davalı ortağın kooperatif borcundan dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıtıp yansıtmadığı hususunun tespiti için kararın bozulmasına karar verilmiştir.

4.Mahkemece bozmaya uyularak dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup alınan ilk raporda kooperatifin defter ve belgeleri incelenmiş alacakların borçları fazlasıyla karşıladığı tespit edilmiştir. Rapora itirazlar üzerine alınan ikinci raporda davalının kooperatiften ayrıldığı tarihte bilanço ve kayıtlarda yer alan borç ile 16.10.2004 tarihinde yapılan genel kurulda kararlaştırılan ödentiye esas borcun aynı olduğu, toplam güncel borcunun 478.513,94 TL olduğu, 21 ortağın kişi başına düşen miktarın 22.786,33 TL olup ibralaşma itibariyle kararlaştırılan üye başına 25.500 TL ödentinin bile bu borcun tamamını karşıladığı tespit edilmiştir.

5. 6100 sayılı HMK hükümlerine göre; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (266/1). Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler (281/1). Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir (281/2). Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir (281/3) Bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu ve bu çelişkinin giderilmesi teknik bilgiyi gerektirdiği takdirde, hakim bu çelişkiyi giderecek rapor almalıdır. Somut olayda dosyadaki raporlar arasında çelişki bulunmadığı ve birbirini teyit eden iki rapor bulunduğu halde emsal dosyada üçüncü heyetten alınan raporun taraflara tebliğ edilerek hükme esas alınması doğru görülmemiştir. Dosyada bulunan her iki raporda yapılan tespitlere göre ibranamenin davalı ortaklıktan ayrılan üyenin kooperatif borcundan dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıttığı usulünce belirlenmiş olup talep edilen ödentilerin inşaat maliyeti ile ilgili olmadığı üyelerden ibraname ile tahsil edilen bedellerin ilgili yerlere zamanında ödenmediği, yüklenici ile yapılan protokoller uyarınca ödenmesine karar verilen ceza-i şart ve faiz alacaklarına ilişkin olduğu da anlaşıldığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.

6. Bozma sebeplerine göre davacı vekilinin temyiz sebeplerinin incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan harcın istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

03.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.