Logo

6. Hukuk Dairesi2023/1589 E. 2024/3620 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İcra takibine konu cezai şart alacağının daha önce açılmış ve kesinleşmiş bir davada hüküm altına alınan cezai şart alacağı ile aynı olup olmadığı ve bu nedenle takibin iptali gerekip gerekmediği hususunda uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: İcra takibine konu cezai şartın talep edildiği dönem ile kesin hüküm oluşturduğu kabul edilen önceki davanın cezai şart dönemlerinin farklı olması, önceki davanın kesin delil sayılamayacağı ve mahkemece cezai şart istenen döneme ilişkin esasa girilerek inceleme yapılması gerektiği gözetilerek yerel mahkeme kararının ve istinaf kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1175 E., 2023/218 K.

KARAR : Davacının ek karara ilişkin istinaf başvurusunun kabulü, 05.07.2022 tarihli karara ilişkin başvurusunun esastan reddi

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/331 E., 2022/313 K.

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin babası ... aleyhine davalı kooperatif vekili tarafından Ankara 3. İcra Dairesi'nin 2019/4500 sayılı dosyası ile 1.000.000,00 TL ceza-i şart alacağı hakkında ilamsız icra takibi başlatıldığını, ...'ın vefat etmesi üzerine müvekkilinin mirasçı olarak icra takibine taraf olarak eklendiğini ve takibin kesinleştiğini, müvekkilinin babasının ve kendisinin davalıya takip konusu veya herhangi başka bir borcu bulunmadığını, tebligatın muhtara yapılması nedeniyle takibe itiraz edilemediğini, yerleşik Yargıtay içtihatlarına göre ispat yükünün davalıda olduğunu, müvekkiline ait taşınmazın icra yolu ile satışı aşamasına geçildiğini belirterek; müvekkilinin Ankara 3. İcra Müdürlüğü’nün 2019/4500 E. sayılı dosyasında borçlu olmadığının tespiti ile takibin iptalini, kötüniyetli başlatılan takip nedeniyle davalı aleyhine asıl alacağın %20’sinden az olmamak kaydıyla kötüniyet tazminatı takdirini talep etmiştir.

Davalı vekili; müvekkili kooperatif ile davacının murisinin başkanı olduğu yüklenici S.S. İlksen Konut Yapı Kooperatifi arasında düzenlenen inşaat sözleşmesi ile mülkiyeti müvekkili kooperatife ait Ankara ili, Çayyolu Mahallesi, 18038 ada 1 parsel üzerine 4 blok'tan ibaret inşaatın ikmal edilerek 3.ve 4. blokların müvekkiline iskânı alınmış olarak tesliminin kararlaştırıldığını, işbu sözleşmeye davacının murisi ...'ın yüklenici kooperatifi temsilen ve ayrıca kendi adına asaleten müşterek borçlu ve müteselsil kefil sıfatı ile imza attığını, inşaat sözleşmesinin V/A. maddesi ile inşaat süresinin 01/04/2000 tarihinden itibaren 20 ay olarak kararlaştırıldığını, maddede işin bitirilmesinin iskân ruhsatına müracaat tarihi olarak kabul edildiğini ve yüklenicinin eksik ve kusurları nedeniyle iskânının alınamaması halinde bu süre içinde ceza-i şart uygulamasının iskân ruhsatının alındığı tarihe kadar devam edeceği açıklanarak gecikme halinde gecikilen her gün için 500,00 USD ceza-i şart ödeneceğinin kabul edildiğini, yüklenici müşterek borçlu ve müteselsil kefil ... tarafından işin sözleşme ile belirtilen süre içinde bitirilmemesi ve iskânın alınmaması nedeniyle sözleşmenin V/D. maddesi gereğince fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak, işlemiş ceza-i şarta mahsuben ceza-i şart ödenmesi istemi ile Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/390 E. sayılı dosyası üzerinden dava açıldığını, yapılan yargılama sonucunda, inşaatın tamamlanmamış ve iskân ruhsatının alınmamış olduğu tespit edilerek günlük 500,00 USD üzerinden dava tarihi itibariyle hesaplanan ceza-i şartın dava edilen kısmının dava tarihi itibariyle davalıdan tahsiline karar verildiğini ve bu kararın Yargıtay 23. Hukuk Dairesi'nin 27/02/2017 tarih ve 2015/1183 E.-2017/573 K. sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiğini, davacının murisi aleyhine kesinleşen ilam hükmünün Ankara 7. İcra Müdürlüğü'nün 2014/26012 sayılı takip dosyası üzerinden icra takibine konulduğunu, takibin borçlunun vefatı nedeniyle mirasçıları Meltem ve Bora Doğanay aleyhine yürütüldüğünü ve dosya borçlusu ... tarafından ödenerek kapatıldığını, davacının sorumluluğu ve müvekkili kooperatifin alacağının sözleşme, mahkeme, Yargıtay ilamları ve sair belgelerle sabit olduğundan davacının takibin durdurulmasına ilişkin talebinin haksız, takibi sürüncemede bırakma amacına yönelik ve kötüniyetli olduğunu belirterek; davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece; Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/390 E., 2014/617 K. sayılı dosyasının incelenmesinde; "Davacı ile davalılardan S.S. İlksen Konut Yapı Kooperatifi arasında Ankara 17. Noterliği'nin 12/04/2000 gün 13270 yevmiye no ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi düzenlendiği, taraflar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereğince davacı kooperatife ait Ankara, Çayyolu, 18038 ada 1 parsel sayılı taşınmaz üzerine inşa edilecek olan blok'lardan 3 ve 4 no.lu blok'ların davacı kooperatife ait olacağı, diğer blokların ise yüklenici üzerinde kalacağı, davalı ...Turizm Yat. Gıda Tic. San. Ltd. Şti.ile diğer davalı ...'ın müştereken borçlu ve müteselsil kefil olarak kat karşılığı inşaat sözleşmesini imzaladıkları, davacıya ait olması gereken ve inşa edilen 3 ve 4 no.lu blok'ların iskân ruhsatının alınmadığı, iskân ruhsatı alınmaması nedeniyle davacının su bedelini iskân alındığında ödenmesi gerekenden fazla ödediği, taraflar arasındaki sözleşmede ceza-i şarta ilişkin bedelin günlük 500,00 USD olarak kararlaştırıldığı, davacı tarafın su kullanımına ilişkin talep edebileceği fark bedelin hükme esas alınan bilirkişi raporuna göre 24.020,53 Türk Lirası hesaplandığı, davacının bu konudaki talebinin 10.000,00 Türk Lirası olup ıslah dilekçesi ile 24.000,00 Türk Lirası'na yükselttiği, raporda ceza-i şartın 1385 gün üzerinden 1.398.157,50 Türk Lirası olup davacının 10.000,00 Türk Lirası olarak talep ettiği ceza-i şartı ıslah dilekçesi ile 100.000,00 Türk Lirası'na yükselttiği, sözleşme gereğince iskân alınmamış olmasından kaynaklı su fark bedeli ile cezai şart bedelini davacının davalılardan talep edebileceği anlaşıldığından davanın kabulü ile... " şeklinde hüküm kurulduğu, hükmün Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 27/02/2017 tarih ve 2015/1183 E.-2017/573 K. sayılı ilamı ile onanarak kesinleştiğinin anlaşıldığı, tüm dosya içeriği, bilirkişi raporu, icra dosyası birlikte değerlendirildiğinde; davacının, ...'ın mirasını reddettiğine dair bir beyan ve itirazı, redde dair bir işleminin bulunmadığı, sadece davacı ve murisinin davalı kooperatife herhangi bir borçları bulunmadığı yönünde iddialarının mevcut olduğu, yapılan sözleşme gereği muris ...'ın sorumluluğunun bulunduğu, murisin mirasını reddetmeyen davacının da murisin borçlarından dolayı davacıya karşı diğer mirasçılarla birlikte müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı, ayrıca taraflar arasında görülen Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2013/390 Esas sayılı dosyası kesin delil niteliğinde olduğu gerekçesiyle; davacının ispatlanamayan davasının reddine karar verilmiştir.

İlk derece mahkemesi kararına karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi tarafından istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bu karara karşı davacı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş ise de; iş bu menfi tespit davasına konu icra takibinin 25.03.2014 ile 25.03.2019 tarihleri arasında işleyen ceza-i şarta ilişkin olarak başlatıldığı, kesin hüküm oluşturduğu kabul edilen Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/390 esas sayılı dosyasında ise; 11.02.2010 ile 27.11.2013 tarihleri arasında işleyecek ceza-i şartın bedeli talep edildiği ve o dönem için inceleme yapıldığı; her iki davadaki talep edilen cezai şart dönemlerinin farklı olduğu bu hali ile Ankara 13. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2013/390 esas sayılı dosyasının iş bu dava yönünden kesin delil oluşturmayacağı, her iki davadaki ceza-i şart dönemlerinin farklı olduğu, bu nedenle mahkemece iş bu davada ceza-i şart istenilen döneme ilişkin esasa girilerek inceleme yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığından esastan redde ilişkin istinaf davası kararının kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesi kararı ile bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle HMK'nın 373/1. maddesi gereğince Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi kararı KALDIRILARAK; Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2020/331 E., 2022/313 K. sayılı kararının BOZULMASINA, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin de Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi’ne gönderilmesine, peşin alınan harcın ilgilisine iadesine, oy birliği ile 22.10.2024 tarihinde kesin olarak karar verildi.