"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kayseri Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/1789 E., 2022/1793 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kayseri 2. Tüketici Mahkemesi
SAYISI : 2020/157 E., 2022/280 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkiline davalı tarafından 2013 yılı Ağustos ayında yapılan implantın dış kaplamasının Aralık ayında takıldığını, tedavi bedeli olarak 450,00 Euro ödediğini, bu tarihten sonra müvekkilinde davaya konu sağlık sorunlarının baş gösterdiğini, Almanya'ya döndüğünde müvekkiline sedef teşhisi konulduğunu, Almanya’da sigortanın karşılamadığı 216.03 Euro ödeme yaptığını, son olarak iltihaplandığından implantını çıkarıldığını ve üç dişinin çekildiğini, yapılan testte implantın üretildiği titanyum metalinin alerji yaptığının anlaşıldığını, sadece dişlerinde değil kas ve cilt dokusunda iltihaba neden olduğunu, alerjik olduğu bilinen metali yeterli ve gerekli teknik araştırma yapmadan uyguladıklarından davalı hekim ile adam çalıştıran davalı işletmenin sorumlu olduğunu ileri sürerek, 666,03 Euro maddi tazminat ile 60.000 Euro manevi tazminatın ödeme günündeki TL değerinin yasal faizi ile birlikte tahsilini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalılar vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sunduğu rapor sonucunda “hücresel duyarlılık içermemektedir” denilmiş olup, davacı söylemini doğrulamadığını, alerjik reaksiyonun en geç meydana geldiği durumun 48 saat olduğunu, asıl diş etine uygulanan implantın Ağustos ayında olup aralık ayında yapılan dış kaplamanın reaksiyona neden olmayacağını, davacının bunu bildiği halde kaplamadan sonra olduğunu iddia ettiğini, dış kaplamadan 8 ay sonra yine müvekilline gelerek diğer dişlerini yaptırdığını, bu sırada çekilen radyografide implantla ilgili olumsuzluğa rastlanmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya içinde İmmünoloji, çene cerrahisi ve ATK uzmanı bilirkişi heyetlerinden alınan her üç raporda da davalı hekim ile davalı sağlık kuruluşunun yapılan tıbbi tedaviden dolayı kusurlu bulunmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; en son bilirkişi raporunda bilirkişi heyeti üyelerince bir tedavi sırasında görülme olasılığı çok çok az olan ve hastayı tedaviden kaçındıracak olan bilgilerin aydınlatma kapsamında olmadığı şeklide değerlendirmesinin dahi heyet mensuplarının ne derece yanlı ve hukuki mesnetten yoksun değerlendirmelerde bulunulduğunun kanıtı olduğunu, davalı hekimce hukuka uygun yapılmayan aydınlatmanın 70'li yıllardan bu yana istikrar kazanmış Yargıtay kararlarına ne derece ters düştüğünün taraflarınca duraksamaya yer verilmeyecek şekilde yansıtıldığını, bilirkişi heyetinin hiçbir açıklamaya dikkat vermediğini, müvekkilinde yapılan implant işlemi sonrasında bir çok bulguya rastlandığını, meydana gelen rahatsızlıkların ne kadar sürede ortadan kalkabileceğine ilişkin hiçbir değerlendirme bulunulmadığını, salt bir iyileşme görülmediğini, illiyet bağının koparılmaya çalışılmasının müvekkilinde yıllardır süren mağduriyetin eksik bir incelemeyle olduğu bittiye getirildiğini, tüm bu nedenlerle yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasına, davanın kabulüne, mahkemenin aksi kanaatte olması halinde yerel mahkeme kararının kaldırılarak müvekkilinin güncel sağlık durumunu gösteren delillerin toplanmasına, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ilk derece mahkemesince Dairemiz kaldırma kararı doğrultusunda ve dosya kapsamına uygun şekilde 09.03.2022 tarihli uzman bilirkişi heyeti raporu alındığı, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; titanyum alerjisinin egzama ve kilo kaybına neden olduğunu, bu konuda makale bulunduğunu, alerjik reaksiyonların 3-4 ay ile sınırlandırılamayacağını, aile alerji öyküsü olmasa bile alerji testi yapılması gerektiğini, özen yükümlülüğüne aykırı davrandığını, aydınlatma yükümlülüğünün re’sen incelenmesi gerektiğini, aydınlatmanın yapılmadığını, aydınlatma onamının hukuka uygunluğunu hukukçu bilirkişinin değerlendirebileceğini, dermatolojik rahatsızlıklara hiç değinilmediğini, meydana gelen rahatsızlıkların ne kadar sürede ortadan kalkacağına dair değerlendirme yapılmadan salt bir iyileşme görülmemiştir ifadesiyle illiyet bağının koparılmaya çalışıldığını, müvekkil şikayetleri ve güncel sağlık durumunun nazara alınmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 50, 56, 58, 470-486. maddeleri,
3. Değerlendirme
Bir davada dayanılan maddi olguları hukuksal açıdan nitelendirmek ve uygulanacak yasa hükümlerini bulmak ve uygulamak HMK’nın 33. maddesi gereği doğrudan hakimin görevidir. Somut olayda, davacı ile davalı arasındaki implant yapımına ilişkin sözleşmenin niteliği itibariyle hekim ile hasta arasında tıbbi zorunluluk sebebiyle gerçekleştirilen tedaviye ilişkin vekalet sözleşmesinden farklı olduğu ve eser sözleşmesi hükümlerin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Eser sözleşmesinde, işin uzmanı sayılan yüklenici, yapımını yüklendiği işi, özen borcu gereği olarak fen ve sanat kurallarına, sözleşme hükümlerine, kendisine duyulan güvene ve beklenen amaca uygun şekilde yapmakla ödevlidir.
Eser sözleşmelerini diğer iş görme sözleşmelerinden ayıran önemli hususlardan birisi sonuç sorumluluğu, yani tarafların iradeleri doğrultusunda yüklenici tarafından bir sonucun meydana getirilmesi taahhüdüdür. Zira; eser sözleşmesinde bir eserin, sonucun yaratılıp teslim edilmesi borcu altına girilmektedir. Bu borcun altına giren taraf yani yüklenici, işin mahiyeti gereği işi sadakat ve özenle yerine getirmek zorundadır. Sadakat borcu, yüklenicinin iş sahibinin yararına olacak şeyleri yapması ve ona zarar verecek her türlü eylemden kaçınmasıdır.
Eserin, sözleşmede kararlaştırılan niteliklerine, ya da iş sahibinin beklediği amaca uygun olmaması veya lüzumlu bazı vasıflardan bir ya da bir kaçının bulunmaması halinde ayıplı yapıldığının kabulü gerekir.
Eser sözleşmesinde, yüklenici belli bir sonucu (eser) taahhüt ettiğinden sonuç gerçekleşirse, yüklenici borcunu ifa etmiş sayılır ve ücrete hak kazanır.
Buna göre yüklenici, davacının zarar görmemesi için mesleki tüm şartları yerine getirmişse; somut durumun gerektirdiği tedbirleri noksansız biçimde almışsa, uygun müdahaleyi belirleyip uygulamışsa, müdahalede nadir de olsa görülebilecek olumsuz sonuçlara dair davalıyı aydınlatıp uyarmış ve davalının bu hususta rızasını almışsa, eserini iş sahibi davalının ondan beklediği amaca uygun olarak tamamlayarak teslim etmişse ücrete hak kazanır.
İş sahibinin ayıptan doğan hakları TBK'nın m. 475'te düzenlenmiştir. Bu haklar; sözleşmeden dönme, ayıp oranında bedelden indirim ya da ücretsiz onarım isteme hakları ile genel hükümlere göre tazminat isteme hakkıdır. Bunlarda ilk üçü, yani dönme, bedelden indirim ve ücretsiz onarım isteme hakları seçimlik haktır. Tazminat isteme hakkı ise, iş sahibinin zarar görmesi şartıyla her üç seçimlik hakla birlikte istenebilir. Bu haklar sınırlı olarak sayılmış olduğu için bunlar genişletilemez.
Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında;
Davacıya, davalı yüklenici tarafından titanyum implant materyali uygulanmıştır. Dosyadaki 26.06.2015 tarihli teste göre davacının titanyum alerjisi olduğu tespiti yapılmıştır. Dosyada mevcut bilirkişi raporlarında davacıda meydana gelen klinik bulgular ile titanyum alerjisi arasında illiyet bağı kurulamamıştır. Ne var ki, davacıya uygulanan titanyum implant çıkarıldığından taraflar arasındaki sözleşmedeki sonuç taahhüdünün gerçekleşmediği, davalı yüklenici tarafından dosyaya onam formu sunulmadığı ve uygulanan tedavide nadir de olsa görülebilecek olumsuz sonuçlara dair davacının aydınlatılarak uyarıldığının da ispatlanamadığı dikkate alındığında davalı yüklenicinin kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
Bu durumda mahkemece, davacının dava dilekçesinde implant yapım bedeli olarak ödediğini belirttiği 450,00 Euro ile implanta dayalı uygun bir manevi tazminata Türk Lirası üzerinden karar verilmesi gerekirken, davanın tümden reddi doğru olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin
Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye
Mahkemesine gönderilmesine,
27.06.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.