Logo

6. Hukuk Dairesi2023/293 E. 2024/2320 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine bağlı olarak tapu iptali ve tescili, bedel ve cezai şart istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı vekilinin geçerli bir mazereti olmasına rağmen mahkemenin, HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını ihlal edecek şekilde davacı vekilinin yokluğunda karar vermesi ve tahkikatın bittiğinin usulüne uygun olarak bildirilmemesi bozmayı gerektirmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Adana Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1233 E., 2022/1326 K.

HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Niğde 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/310 E., 2022/129 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili yüklenici ile davalı arsa malikleri arasında 08.07.2008 tarihli arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, aralarında sonradan 11.08.2009 tarihli ve 14.10.2011 tarihli ek sözleşmeler imzalandığını, müvekkilinin belediyeden kaynaklanan sıkıntıları çözdüğü alanda gecikmeksizin inşaatı bitirerek teslim ettiğini, belirli alanlarda inşaat faaliyetinin belediyeden kaynaklı nedenlerle yapılamaması sebebiyle uzun süre geçtiğinden kooperatifte bulunan üye sayısının azaldığını, kooperatif mali sıkıntıya girdiğinden taraflar arasındaki sözleşme ve ek sözleşmelerin 21.06.2016 tarihli 5044 yevmiye nolu fesihname ile feshedildiğini, noter masrafları fazla olduğundan fesih şartlarının yazılamadığını ve tarafların bu nedenle aralarında anlaşarak noter sözleşmesinin eki niteliğindeki noter sözleşmesi ile aynı tarihte ayrıca yazılı bir protokol düzenlediklerini, davalıların bu protokole göre emlak vergisi borcunu yerine getirdiklerini, ancak diğer edimlerini yerine getirmediklerini ileri sürerek protokol gereği ödenmesi gereken 255.000,00 TL’nin faiziyle tahsilini ve 546 ada 4. kat Güneybatı ve Güneydoğu cephesindeki dairelerin tapu iptal ve tescilini ve 10 adet dairenin günün rayicinden belirlenecek bedelin cezai şart olarak tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının inşaatı yarım bıraktığını, süresinde teslim edememesi üzerine adi protokol yapıldığını, ancak noterde yapılan fesihnamenin eki olmadığını, çünkü fesih sırasında tarafların protokolden vazgeçtiklerini, fesihte protokolden hiç bahsedilmediğini, aksine fesihte ibra olduğunu, protokolün fesihten önce düzenlendiğinin davacı tarafça kabul edildiğini, geçerliliği devam etseydi en azından fesihte protokol hükümlerinin saklı olduğu ibaresinin yer alacağını, fesihten sonra belgenin hükmü kalmadığını, bir an için aksi düşünülse dahi taşınmaz devrini içeren belgenin şekil noksanlığı sebebiyle geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamındaki tarihsiz “Taahhütnamedir” başlıklı ve tarafların imzasını taşıyan belge, adi yazılı olarak düzenlenmiş olup, noterde düzenleme şeklinde yapılan Kat Karşılığı İnşaat ve Satış Vaadi Sözleşmesinin mal sahibine verilecek inşaatın malzeme ve iç yapı özellikleri bölümündeki yüklenicinin edimlerinin aleyhine ve edimleri ağırlaştıracak şekilde değiştirecek olup, sözleşmenin düzenlendiği tarihte yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 12. ve dava tarihi itibari ile yürürlüğe giren 6098 sayılı TBK’nın 13. maddesi gereği noterde düzenleme şeklinde yapılmadığından geçersiz olduğu, geçersiz olan “Taahhütnamedir” başlıklı tarihsiz belge de dikkate alınarak hesaplama yapılan raporun hükme esas alınamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemece ilk karar olarak verilen kısmen kabul kararının istinaf incelemesi sonucu kaldırıldığını, ilk derece mahkemesince kaldırma kararı sonrası adi yazılı olduğundan protokolün geçersiz olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verildiğini, karar celsesi sundukları mazeretlerinin kabul edilmemesinin doğru olmadığını, sözlü yargılama aşamasında beyanda bulunma ve savunma yapma haklarının ellerinde alındığını, karar celsesi hava muhalefeti nedeniyle duruşmaya katılamadığını, valilik tarafından okulların dahi tatil edildiği gün mazeretin haklı kabul edilmesi gerektiğini, yerel mahkemece Bölge Adliye Mahkemesince verilen kaldırma kararına aykırı olarak ilk kararı yok sayarak karar verildiğini, bu hususun adalet duygusuna zarar verdiğini, kararın aksine dava konusu belgenin taahhütname değil protokol olup, tarihinin de olduğunu, protokolün yüklenici edimlerini ağırlaştırmadığını, öncesinde yapılan sözleşmeleri değiştirmediğini, protokolde taraflar arasında bulunan kat karşılığı inşaat sözleşmelerinin feshinden kaynaklı imalatların davacı kooperatife verilmesi hükümlerini içerdiğini, yerel mahkemenin protokolün içeriğini dikkate almadığını, mahkemenin Bölge Adliye Mahkemesi kaldırma kararı gerekçesi dışına çıkarak başka bir karar vermesinin doğru olmadığını, protokolün şekle aykırılık sebebiyle geçersizliğini ileri sürmenin hakkın kötüye kullanılması niteliğinde bulunduğunu, emlak vergisi borcunun protokol imzalandıktan sonra davalılarca ödendiğini, bu durumda adi yazılı şekilde yapılan sözleşmenin geçersizliğinden söz edilemeyeceğini, davalının edimini kısmen yerine getirmesi ile kendisini akitle bağlı sayma iradesini gösterdiğini ileri sürerek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile şekil şartına uyulmaksızın yapılan adi yazılı taahhütnamenin geçerli olduğundan bahsedilemeyecek olup, geçersiz sözleşmeye dayalı olarak talepte bulunulamayacağı gerekçesiyle, istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde, istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü nedenleri temyiz sebebi olarak ileri sürmüştür.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesinin feshine dayalı tapu iptal ve tescil, bedel ve cezai şart istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

TBK’nın 470 vd., HMK’nın, 27. maddesi, 184. maddesi

3. Değerlendirme

1.HMK’nın 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun ile değişik 147/2. maddesi uyarınca ön inceleme duruşması ve devam eden tahkikat duruşmasına ilişkin davetiyede tahkikatın sona erdiği duruşmada sözlü yargılamaya geçileceği hususunda bir ihtaratta bulunulması gerekiyor ise de, somut olayda ön inceleme duruşmasının değişiklikten önce 04.12.2018 tarihinde yapıldığı görülmüştür. HMK’nın değişiklikten önceki 186/1. maddesi ise “Mahkeme, tahkikatın bitiminden sonra, sözlü yargılama ve hüküm için tayin olacak gün ve saatte mahkemede hazır bulunmalarını sağlamak amacıyla iki tarafı davet eder. Taraflara çıkartılacak olan davetiyede, belirlenen gün ve saatte mahkemede hazır bulunmadıkları takdirde yokluklarında hüküm verileceği hususu bildirilir” hükmünü içermektedir.

HMK’nın Tahkikatın Sona Ermesi başlıklı 184. maddesi ise “(1) Hâkim, tarafların iddia ve savunmalarıyla toplanan delilleri inceledikten sonra, duruşmada hazır bulunan taraflara tahkikatın tümü hakkında açıklama yapabilmeleri için söz verir. (2) Mahkeme tarafların tahkikatın tümü hakkındaki açıklamalarından sonra, tahkikatı gerektiren bir husus kalmadığını görürse, tahkikatın bittiğini taraflara tefhim eder” hükmü düzenlenmiştir.

Somut olayda, karar duruşmasından önceki duruşma ara kararında tahkikatın bittiğinin taraflara bildirilmediği, karar verilmek üzere dosyanın incelemeye alınmasının belirtilmekle yetinildiği anlaşılmıştır. Davacı vekilince bildirilen mazerete ilişkin olarak yoğun kar yağışı nedeniyle okulların dahi tatil edildiği görüldüğünden mazeretin yargılamayı uzatmaya matuf olmadığı dikkate alındığında, mazeretin reddine ilişkin gerekçede belirtilen “bir önceki celsede karar verileceğinin” bildirilmesinin mazeret konusunun gelişmesine ve olayların günlük akışına da uygun olmadığı anlaşıldığından davanın esası hakkında HMK’nın 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkını da ihlal edecek şekilde davacı vekilinin yokluğunda karar verilmiş olması doğru görülmemiş, karar bozmayı gerektirmiştir.

2. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin

Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

3. Bozma nedenine göre, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer

olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye

Mahkemesine gönderilmesine,

27.06.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.