Logo

6. Hukuk Dairesi2023/906 E. 2023/4050 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı ile borçlu arasındaki alacağın muvazaalı olup olmadığına ve bu nedenle sıra cetvelinin iptal edilip edilmeyeceğine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davalının, dayandığı alacağın varlığını ispatlayamaması ve muvazaa iddiasına karşı savunma yapamaması gözetilerek, mahkemece sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 23. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1808 E., 2022/1996 K.

DAVA TARİHİ : 03.02.2017

HÜKÜM/KARAR : Kabul

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 21. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/56 E., 2022/280 K.

Taraflar arasındaki sıra cetvelinin iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak gerekçesi değiştirilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı ile borçlu arasında gerçek bir alacak ilişkisi olmadığını, muvazaalı olarak takip başlatıldığını, sıra cetvelinde yer almasının hatalı olduğunu ileri sürerek sıra cetvelinin iptalini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; dava dışı borçluya borç para verdiğini, alacağının gerçek olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile muvazaadan söz edilebilmesi için kural olarak muvazaalı olduğu ileri sürülen alacağın, kendisinden mal kaçırıldığı iddia edilen alacaktan daha sonra veya yakın tarihlerde doğmuş olması, yani muvazaalı tasarrufun diğer alacaklı lehine yapılan borçlandırıcı işlemden sonraki tarihi taşıması gerektiği, davacı alacaklının takibe dayanak munzam kambiyo senedinden kaynaklı Mualla Çelik Hıdıroğlu'dan doğan alacağının en geç takip tarihi olan 26.08.2010 tarihinde ve en erken müflis şirketten banka kredileri dolayısı ile aynı zamanda kredilerin kefil olan Mualla Çelik Hıdıroğlu'dan olan alacağın doğum tarihinin, davacı banka ile dava dışı borçlu Be-He-Şe İnşaat Tic. San. Ltd. Şti. ile olan kredi sözleşmeleri akit tarihinde doğmuş olduğunun anlaşıldığı, davacı alacağının davalı alacağından iflas erteleme tedbir kararına bakıldığında daha öncesinde doğmuş olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz etmiştir.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili cevap dilekçesindeki gerekçelerle kararı istinaf etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile alacakların doğum tarihleri ilke olarak gerek sıra cetveline itiraz davalarında ve gerek tasarrufun iptali davalarında mutlak bir karine ya da faraziye olmadığı gibi özel bir dava şartı da olmadığı, bu husus ancak davalının ispat yüküne ve ispat hakkına ilişkin ilkeler çerçevesinde ileri sürmesi ve duruma göre tarafların karşılıklı bu yöndeki iddiaları ve buna uygun gösterecekleri deliller kapsamında değerlendirme konusu yapılabileceği, mahkemenin başkaca hiçbir delil toplamayıp, sırf alacakların ve tasarrufların doğum tarihine göre karar vermesi doğru olmadığı, ancak somut dosyada davalı alacağını para ödüncü sözleşmesine dayandırmış ancak bu sözleşmeyi ispatlayamadığı, davanın bu gerekçe ile kabulüne karar vermek gerekirken yasal dayanağı olmayan varsayım ve hesaplamalarla kabulünde isabet görülmemiş; İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilmesi ve bu değişik gerekçe ile yeniden esas hakkında hüküm kurularak davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı vekili temyiz dilekçesinde dava dilekçesi içeriğini tekrar ederek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muvazaa nedenine dayalı sıra cetvelinin iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, İİK’nın 142. ve 277. maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere, ispat yükü üzerinde olan davalının alacağın varlığını ispat edemediğinin sabit olmasına göre usul ve kanuna uygun olup, davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

04.12.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.