"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1326 E., 2024/1230 K.
KARAR : Davanın Kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : Bursa 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2023/168 E., 2023/341 K.
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı şirketin %33.33 hissedarı olan babasının vefat etmesi üzerine, kız kardeşi ile mirasçılık sıfatı kazandığını, müvekkilinin ve kız kardeşinin davalı şirkete başvurarak murisin şirkette sahip olduğu hisselerinin mirasçılar adına pay defterine kaydedilmesini talep ettiğini, davalı şirketin bu talebi, TTK’nın 493/4. maddesi hükmü uyarınca reddettiğini, müvekkilinin davalı şirketten alacaklı hale geldiğini, muristen gelen paylar üzerindeki iştirak halindeki mülkiyet haklarını paylı mülkiyete çevirdiklerini, davalı şirket tarafından müvekkilinin payı için yapılan teklifin kabul edilmediğini ve TTK'nın 493/5. maddesi uyarınca değer tespiti için dava açıldığını, davalı şirketin bilirkişi incelemesine olanak tanımaması nedeniyle açılan davanın reddedildiğini, davanın reddi üzerine davalı şirket tarafından müvekkiline babasından intikal eden paylarının şirket adına kaydedilerek aynı gün hisselerin Hollanda merkezli Yıldırım International Investment Holding BV'ye devredildiğini, bu işlemin alacaklılardan mal kaçırmak için yapıldığını, davalı şirketin yasanın doğrudan iflas sebebi saydığı işlemleri gerçekleştirdiğini ileri sürerek davalı şirketin iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; doğrudan doğruya iflas talep edilebilecek hallerin İİK’nın 177. maddesinde sınırlı olarak sayılmış olduğunu, bu şartların gerçekleşmediğini, mirasçıların şirket tarafından kendilerine teklif edilen değeri uygun bulmayarak değer tespiti talebiyle dava açtıklarını, açılan davanın reddedildiğini, hisselerin değerinin henüz belirlenmemiş olduğunu, davacının talep edebileceği bir alacak tutarının ortaya çıkmadığını, işbu davanın hakkın kötüye kullanılması teşkil ettiğini, İİK’nın 177. maddesinin gerektirdiği anlamda bir alacak hakkının bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince; alacaklıların İİK’nın 177. maddesi uyarınca doğrudan doğruya iflas isteminde bulunması halinde öncelikle alacaklı sıfatının bulunup bulunmadığının incelenmesi gerektiği, alacaklı sıfatının bulunduğu kabul edildiği takdirde İİK’nın 177. maddesindeki şartların gerçekleşip gerçekleşmediğinin değerlendirileceğini, davacının Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2022/637 E. (birleşen 2022/689 E.) sayılı dosyasında davalı şirketin yönetim kurulu kararının iptali ile pay sahibi olduğunu ileri sürerek hisselerin iadesi suretiyle kendi adına davalı şirket pay defterine kaydedilmesini talep ettiği, davanın derdest olduğu, davacının bu aşamada alacaklı olduğundan söz etmenin mümkün olmadığı, davacının alacaklı sıfatının bulunmadığı, bu nedenle reddedilmesi gerektiği belli olan bir dosyada iflas ilanının yapılmasının da davalı şirkete zarar vermekten başka hiçbir yararı olmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi tarafından TTK' nın 494/2. maddesinde anonim şirketlerde borsaya kote edilmemiş nama yazılı payların miras, mirasın paylaşımı, eşler arasındaki mal rejimleri hükümleri veya cebri icra gereği iktisap edilmeleri halinde bunların mülkiyeti ve bunlardan kaynaklanan malvarlığına ilişkin hakların derhal, genel kurula katılma haklarıyla oy haklarının ise ancak şirketin onayıyla birlikte devralana geçeceğinin hükme bağlandığı, kanunda açıkça, payların miras yoluyla geçişinde, malvarlığına ilişkin hakların derhal mirasçılara geçeceğinin düzenlendiği, davalı şirketin, TTK'nın 493/4. maddesi gereğince kendisine tanınan kaçış klozunu kullanarak payları gerçek değeri üzerinden devralmayı önerdiği, bu durumda payların gerçek değerinin tespiti ile payların bedelinin mirasçılara ödenmesine kadar miras yoluyla mirasçılara intikal eden payların mülkiyetinin oydan ve genel kurula katılma hakkından yoksun olarak mirasçıda kalacağının kabulü gerektiği, miras yoluyla intikal eden hisselerin mülkiyetinin davacıda olduğu ve hisse devrinin gerçekleşmediği kabul edilmekle, davacının, dava tarihi itibariyle alacak hakkının henüz doğmadığı, alacaklı sıfatını henüz kazanmadığı gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği, davacı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiş ise de, hükmün gerekçesinde değişiklik yapıldığından, davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesinin kararının kaldırılmasına, yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekilince duruşmasız, davalı vekilince duruşmalı temyiz edilmişse de; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyize konu edilen kararın niteliğinin duruşma istenebilecek davalardan olmadığı anlaşılmıştır.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369 ncu maddesinin ikinci fıkrası uyarınca duruşma isteminin reddine, temyiz dilekçesinin kabulü ile incelemenin dosya üzerinde yapılmasına karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Bölge Adliye Mahkemesince, davacının alacaklı sıfatı bulunmadığı, İİK’nın 177. maddesi gereğince doğrudan doğruya iflas davası açamayacağı gerekçesiyle, dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiş ise de; davacı babasından miras yolu ile intikal eden şirket hisselerinin adına pay defterine kaydedilmesini talep etmesi üzerine, davalı şirket tarafından TTK 493/4. maddesini işletilerek davacıya miras yolu ile intikal eden hisselerin gerçek değerinden devralmayı önererek davacının onay isteminin reddedildiği, 03.02.2022 tarihli 2022/3 sayılı yönetim kurulu kararı ile payların şirkete devrine karar verildiği, dolayısı ile bu kararla birlikte davacının alacaklı sıfatının doğduğu, sadece alacağın miktarının belirlenmesi gerektiği dolayısıyla aktif dava ehliyetinin bulunduğu öte yandan dosya kapsamında davacının bu davadan önce 01.06.2022 tarihinde Bursa 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2022/637 esas (birleşen 2022/689 esas) sayılı dosyasından dava açarak davalı şirketin payların şirkete devrine ilişkin yönetim kurulu kararının ve hisselerin Hollanda merkezli Yıldırım International Investment Holding BV'ye devrine ilişkin yönetim kurulu kararının iptalini talep ettiği anlaşılmakla bu dava dosyası celp edilerek bu dosyadaki bilgi ve belgelerle eldeki dava birlikte değerlendirilerek İİK'nın 177/1 yer verilen borçlu/şirket yetkilisinin ''... alacaklının haklarını ihlal eden, hileli muamele sayılan veya bunlara teşebbüs sayılan...'' muamelelerinin bulunup bulunmadığı değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve kabul görmeyen gerekçe ile karar verilmesi doğru olmamıştır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesinin, ilk derece mahkemesince verilen karar kaldırılarak yeniden esas hakkında verdiği karar usul ve yasaya aykırı görüldüğünden BOZULMASINA, HMK’nın 373/2. maddesi gereğince dosyanın Bursa Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine GÖNDERİLMESİNE, peşin alınan harcın istek halinde temyiz edenlere iadesine, 11.11.2024 tarihinde kesin olarak oy birliği ile karar verildi.