Logo

6. Hukuk Dairesi2022/2137 E. 2023/2060 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine yapılan itirazın iptali talebi.

Gerekçe ve Sonuç: Sözleşmede belirtilen niteliklere aykırı çalıştırılan personel nedeniyle davacı idarece fazla ödenen tutar üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesinde, icra inkar tazminatı talebinin alacağın yargılama gerektirmesi nedeniyle reddinde ve belirlenen vekalet ücretinde hukuka aykırılık bulunmadığı gözetilerek, istinaf başvurusunun reddine ve yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1491 E., 2022/247 K.

DAVA TARİHİ : 17.03.2016

HÜKÜM : Esastan Red

İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2016/120 E., 2021/32 K.

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi karar araf vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkili ile davalı arasında 13/09/2007 tarihli hizmet sözleşmesi imzalandığını, davalının sözleşme ve eklerinde yer alan görev tanımına uygun olmayan 26 personel çalıştırdığının tespit edildiğini, bu hali ile davalıya fazladan yapılan 2.932.925,40 TL’nin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali ve alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; sözleşme konusu işin tamamlandığını ve davacıya teslim ettiğini, kabul heyetinin herhangi bir eksiklik bulmadığını, davacının çalıştırılan personeli onayladığını, kusurlu ya da eksik ifanın söz konusu olmadığını, davacının tamamlanan işten kaynaklı herhangi bir alacağının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile sözleşme eki danışmanlık Hizmet Alımı İdari Şartnamesindeki dava konusu kadrolar için ön görülen nitelik ve deneyim süreleri belirlenmiş olduğu, bilirkişi raporunda açıklanan işçilerin çalıştığı pozisyon itibariyle sahip olmaları gereken nitelik ve deneyim sürelerinin şartnameye uygun olmadığı belirlendiği, davalı yüklenici tarafından sunulan çalışanlar listesine göre davacı asıl işveren tarafından uygun görülün 26 işçinin diploma ve kurs belgelerinden sözleşme ve şartnamenin istediği özelliklere sahip olmadığı, davacı ... vasıfları yetersiz kişilerin çalıştırılmasına onay vermiş, davalı Şirket de vasıfsız işçilerle hizmeti gerçekleştirmiş, davalının sözleşmedeki şartları taşımasa dahi bu kişilerce hizmeti gerçekleştirmiş ve eksiksiz teslim etmiş olduğu, davalı ihale şartnamesine ve sözleşmeye aykırı olarak bir miktar işçi çalıştırıp hizmet vermiş olması nedeniyle hizmet bedeline hiç hak kazanmadığı iddiasının yerinde olmadığı, ancak davalı nitelikli işi, daha niteliksiz işgücü kullanarak ifa etmesi nedeniyle aradaki fark kadar haksız zenginleşmiş olduğu, ihalede belirtilen nitelikte olmayan 26 kişiye ödenen tutarın tamamının değil, vasıf noksanlığından kaynaklanan fark ücret kadar haksız zenginleşme söz konusu olduğundan bu miktarın hesaplanması gerektiği, söz konusu farkın hesabına ilişkin 20/10/2020 tarihli bilirkişi raporunun usul va yasaya uygun olduğu, anılan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere sözleşmeye aykırı çalıştırılan 26 personel için davacı idarece fazla ödenen tutarın 475.637,00 TL olduğu hesaplandığı, işlemiş faiziyle birlikte toplam alacak tutarını takip tarihi itibariyle 486.192,23 TL olduğu belirtilerek bu miktar üzerinden davanın kısmen kabulüne, alacak yargılama gerektirdiğinden icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili; 20/10/2020 tarihli bilirkişi raporunun değerlendirme sonuç kısmında; müvekkil belediyenin, 486.192,23 TL fazladan ödenen miktar belirtildiği ancak hesaplanan bu miktar eksik ve hatalı olarak hesaplanmış olup, kabulü mümkün bulunmadığını, davalı şirket yetkilisi tarafından kesin kabul tutanağı karşılıklı imzalanmadan, hukuken işin sözleşme hükümlerine uygun olarak tamamlandığı düşünülemeyeceği dolayısıyla işin kesin kabulü bitmediğinden, bilirkişi raporunda belirtilen işin veya hizmetin alındığı ve itiraz edilmediği hususu gerçeği yansıtmadığını; ayrıca, davalının istihdam ettiği personelin sözleşme şartlarını taşımadığı muayene ve kabul tutanağında açıkça belirtildiği, raporda ilgili kurumlardan talep edilen tekniker, teknisyen ve teknik ressam ücretlerinin hangi yıllara ait olduğu da belirtilmediği ve anlaşılamadığını, diğer bir husus, zaten talep edilen miktar fazla yapılan farka ilişkin miktardır ki bu farkın da davalıdan istenebileceği hususu her iki raporda da teyit edildiğini, müvekkil belediye komisyonunca yapılan kesin hesap incelemelerinde sözleşme ve şartnameye uygun olmayan şekilde görevlendirilmiş ve davalı şirket personeline fazladan 2.932.925,40 TL tutarında hakediş ödendiği tespit edildiğini, davalı şirket sözleşme ve idari şartnamede öngörülen nitelikte personel çalıştırmamak suretiyle, sözleşme ve eklerine aykırı davranarak haksız kazanç elde ettiğini, davalıdan KDV talep edilemeyeceği hususunda taahhüt şeklinde yapılan inşaat ve onarım ve hizmet işlerinde, işi yapan açısından işin teslimini, işi yaptıran yönünden ise işin teslim alındığı gösteren ve içeriği her iki tarafça da kabul edilerek onaylanan bir belge olan hakediş belgesinde yer alan katma değer vergisinin mükellefin vergiye tabi işlemleri üzerinde hesapladığı vergilerden indirilebilmesi için hakediş belgesinden ayrı olarak fatura düzenlemesi gerektiği yani müvekkil KDV tutarını davalı şirkete ödediğini, bilirkişinin değerlendirmesi haksız ve mesnetsiz olup bilimsel olarak gerekçelendirilmediğini; usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olarak şartnameye uygun olmayan personel çalıştırıldığını, talep edilen miktar zaten ödenen tutarların tamamı d eğil, hizmet işi yüklenici şirkete ödenen fazla miktar olup yüklenici davalı şirket yeterli sayıda mühendis veya teknik personel istihdam etmesi gerekirken, alakasız vasıflarda veya vasıfsız personel istihdam ederek, o personele daha az ücret ödediği halde, müvekkil idareden hakedişlerin tamamını tahsil ettiğini, ayrıca, davalı yararına hükmedilen 109.000 TL vekalet ücreti AAÜT 13. madde ve devamı bendleri ile mevzuat hükmüne aykırı olduğu, her halükarda reddedilen kısım vekalet ücreti, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemeyeceğini beyan ederek, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, yeniden rapor alınması, davanın kabulü ile icra takip dosyasına yapılan itirazların iptali ile %20'den aşağı olmamak üzere davalının icra inkâr tazminatı ödemesine, tehiri icra taleplerinin kabulüne, yargılama ve vekalet ücretinin davalı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ederek, istinaf başvurusunda bulunmuştur.

Davalı vekili; yüklenime konu İşin kapsamı; davacı ... tarafından gerek duyulan işlere ait uygulama projelerinin ve ihale dosyalarının hazırlanması ve yapım işleri kontrollük hizmetlerinin ifası olup söz konusu iş kapsamında proje müdürü, uzman mühendis, mühendis, tekniker, teknisyen vb. kadrolar görevlendirilmiş ve hakedişler çalıştırılan personelin çalıştığı sürenin ilgili birim fiyat ile çarpılması ile hesaplandığı, yüklenici davalı tarafından iş 10 Şubat 2012 tarihinde tamamlandığını, gerekçeleri ile kesin hesap raporunda; belirtilen kişiler için müvekkil şirkete ödenen tüm bedeller için müvekkil şirket borçlandırılarak, bu miktarın davacı idareye iadesi talep edildiği, müvekkil şirket, kesin hesap raporunu kabul etmediğini davacı iş sahibine bildirmesine ve kesin hesap raporunu imzalamamasına rağmen, önce icra takibi yapılmış, vak’ i itirazımız üzerine de itirazın iptali davası açıldığını, hukuki dayanaktan yoksun davacı yanın istinaf istemlerinin reddine karar verilmesi gerektiğini, davacı tarafındandan kesin kabul tutanağı düzenlenmediğini, müvekkil şirket tarafından haksız kazanç elde edilmediğini, davacı tarafından sözleşmede belirlenen niteliklere uygun olmadığı iddia edilen personelin tamamının projelerde çalıştırılacağı, bunların çalıştırılması nedeni ile sözleşmede belirlenen adam/ay ücretlerinin miktarı ve öğrenim durumlarını da içeren özgeçmişleri müvekkil tarafından davacıya yazılı olarak bildirilmiş, bunların büyük çoğunluğunun çalıştırılmasına davacı tarafından yazılı onay-izin verildiği, bir kısmı için yapılan onay başvurularına 21 gün içerisinde itiraz edilmeyerek, bunlara zımnen onay verildiğini, arz ve izah edilen nedenlerden dolayı, 26 adet personelin davacıya bilgi verilmeden ve iş emri olmadan çalıştırıldığı iddiası gerçek dışı olup bu 26 adet personelin katılımı ile ortaya çıkan iş ve işlemler davacı idare tarafından kabul edilmiş iken, müvekkilin haksız kazanç elde ettiğini ileri sürmeye imkan olmadığını, davacının isteminin kabulü halinde haksız zenginleşmesi sonucu ortaya çıkacağını, KDV müvekkil şirket bünyesinde alıkonmamış, vergi olarak devlete ödenmiş iken, bunun iadesine karar verilmesi hukuken mümkün bulunmayacağını, vekalet ücretindeki yanlışlık yerel mahkeme kararının ortadan kaldırılmasını gerektirecek mahiyette olmadığını, kabul anlamına gelmemekle; böyle bir yanlışlık var ise, bunun istinaf yolu ile dosya ele alındığında heyetçe düzeltilmesi mümkün bulunduğunu, davanın tümden reddi gerektiğini zira, davacı yanın isteminin kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı bulunduğunu, davacının talebi imzalanan sözleşme hükümlerine aykırılık oluşturduğunu beyan ederek, davacının istinaf taleplerinin reddine, yerel mahkeme kararının kaldırılmasına, davanın reddine, masraf ve vekalet ücretinin davacıya aidiyetine karar verilmesini talep ederek istinaf başvurusunda bulunmuştur.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile ilk derece mahkemesi gerekçesinde de isabetli şekilde belirtildiği üzere; taraflar arasında 2007/18560 ihale kayıt no.lu “ Birim Fiyat Götürü Bedel Danışmanlık Hizmet Alımı İhalesi” kapsamında 13/09/2007 tarihli sözleşmenin imzalandığı, davacı belediyenin vasıfları yetersiz kişilerin çalıştırılmasına onay verdiği, davalı şirketin de vasıfsız işçilerle hizmeti gerçekleştirdiği, davalı şirketin sözleşmedeki şartları taşımasa dahi bu kişilerce hizmeti gerçekleştirip eksiksiz teslim ettiği, davalının ihale şartnamesine ve sözleşmeye aykırı olarak bir miktar işçi çalıştırıp hizmet vermiş olması nedeniyle hizmet bedeline hiç hak kazanmadığının söylenemeyeceği, ancak davalı şirketin nitelikli işi, daha niteliksiz işgücü kullanarak ifa etmesi nedeniyle aradaki fark kadar haksız zenginleştiği, ihalede belirtilen nitelikte olmayan 26 kişiye ödenen tutarın tamamının değil, vasıf noksanlığından kaynaklanan fark ücret kadar haksız zenginleşmesinin söz konusu olduğu, farkın hesabına ilişkin 20/10/2020 tarihli bilirkişi raporunun dosya kapsamı delillere uygun ve denetlemeye elverişli olduğu, anılan bilirkişi raporunda açıklandığı üzere sözleşmeye aykırı çalıştırılan 26 personel için davacı idarece fazla ödenen tutarın 475.637 ,00-TL olduğu , işlemiş faiziyle birlikte toplam alacak tutarının takip tarihi itibariyle 486.192,23- TL olduğu, anılan miktar ölçüsünde haksız zenginleşen davalıdan istirdatı yönünde takibin devamının gerektiği ve itirazın bu miktar yönünden haksız olduğu, alacağın likit olmadığı, reddedilen miktar üzerinden davalı yararına hükümde belirtilen miktarda vekalet ücretine karar verilmesinin de doğru olduğu, zira davanın maddi tazminat istemli olmadığı ve olayda A.A.Ü.T'nin 13-(1) (3) maddesinin uygulanma yerinin bulunmadığı , ilk derece mahkemesi kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı gerekçesi ile taraf vekillerinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve resen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın kabulüne karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

Davalı vekili; istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve re'sen dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılması ve davanın reddine karar verilmesi istemi ile temyiz yoluna başvurmuştur.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hizmet sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun (6100 sayılı Kanun) 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Taraflar arasında 13/09/2007 tarihli 13. 445.280,00 TL birim fiyatlı “ Danışmanlık Hizmet Alımı Sözleşmesi “ imzalanmıştır.

2.1. Dosya kapsamında hükme esas alınan 20/10/2020 tarihli raporda, sözleşmede belirtilen niteliklere aykırı olarak çalıştırılan 26 personel bakımından, ilgili birimlerce sunulan tekniker, teknik ressam ücretleri ile sözleşmesel ücretin ortalaması üzerinden hesaplanan birim fiyatlar ile yapılan hesaplama neticesinde davacı idarece fazla ödenen tutar olan 475.637,00 TL bakımından takip tarihinden itibaren işlemiş olan faiz üzerinden itirazın iptali ile takibin devamına karar verilmesinde, icra inkar tazminatının alacağın yargılama gerektirmesi nedeni ile reddinin ve davanın itirazın iptali davası olduğu, bu hali ile vekalet ücreti takdirinde hata bulunmadığı, ara hakedişlerde yapılan yanlışlıkların sonardan kesin hakediş aşamasında düzeltilebileceği değerlendirildiğinde yerel mahkemece verilen kararda hukuka aykırılık bulunmamıştır.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup taraf vekillerince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Temyiz harcı taraflar tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın ilk derece mahkemesine, karardan bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesine,

29/05/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.