"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/53 E., 2021/310 K.
DAVA TARİHİ : 25.08.2011
HÜKÜM/KARAR : Red
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen maddi ve manevi tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 15.Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı davacı vekilince tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; 14.01.2011 tarihinde kaza sonucu oluşan hasar nedeniyle 34 FG 3717 plakalı aracı yetkili servis olan davalı şirketin Kartal'da bulunan şubesine teslim ettiğini, teslim edilen aracın sağ ön lastiğinde ve ön kısmından hasarlı olduğunu, tutulan tutanak ile aracı tamir için davalıya teslim ettiğini, tamir sonrası aracını teslim almak için gittiğinde kendisine parça değiştirildiğinin söylendiğini ve 6.368,40 TL hesap çıkarıldığını, bunun 5.300 TL'sini ödediğini, geri kalan kısmını arabayı gördükten sonra vereceğini beyan ettiğini, arabayı incelediğinde teslim edilirken var olmadığı halde sol arka çamurlukta darbe, değiştirildiği bildirilen parçalarda boya çizik ve boya kalkmaları, ton farklılığı olduğunun tespit edildiğini, servise tamir için verilen arabanın eksikliklerinin giderilmediğini, daha önce var olmayan kusurlar ortaya çıktığını ve arabanın değer kaybına uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak koşuluyla 1.000 TL maddi tazminat ile davalının kusurlu davranışından dolayı manevi zarara uğradığını belirterek 6.000 TL manevi tazminatın aracın teslim tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II.CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hukuki dayanaktan yoksun, haksız ve yersiz olarak ikame edildiğini, dava edilen aracın 20/03/2009 tarihinde trafiğe çıktığını, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, araca ilişkin servis kusurunun bulunmadığını, iddiaların tamamının mesnetsiz olduğunu, ayrıca manevi tazminatın koşulların oluşmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 18/02/2016 tarihli ve 2013/209 Esas, 2016/87 Karar sayılı kararıyla; davanın aktif husumet nedeniyle reddine karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay(Kapatılan) 15.Hukuk Dairesi 11.02.2019 tarih 2018/5438 Esas ve 2019/540 karar sayılı ilamında " Mahkemece dava konusu aracın trafik sicil kaydına göre dava dışı üçüncü kişi adına tescilli olması sebebi ile aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir. Her ne kadar mahkemece davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş ise de davacı babasına ait aracı kullanıp hasarlı hali ile davalı şirkete başvurduğuna göre fiili kullanıcı olan davacı ile davalı arasında geçerli bir eser sözleşmesi ilişkisi kurulmuş olup, aracın dava dışı şahsa ait olması sebebi ile davanın aktif husumet yokluğundan reddi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir. Kabule göre de dava öncelikle İstanbul 3. Tüketici Mahkemesi'nde açılmış olup görevsizlik kararının 21.03.2013 tarihinde temyiz edilmeksizin kesinleşmesi ile İstanbul 15. Asliye Hukuk Mahkemesi'ne geldiğinden peşin yatırılması gereken harcın 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 28, 30 ve 32. maddeleri uyarınca tamamlatılması zorunludur. " gerekçesi ile hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde davacı vekilinin 17/12/2020 tarihli dilekçesinde davaya konu aracın üçüncü kişiye satışının yapıldığını açıkladığı bu nedenle araç üzerinde bilirkişi incelemesi yapılamadığı, aracın kaza sonrası davalıya ait servise giriş ve onarım sonrası servisten çıkış fotoğraflarının bulunmadığının anlaşıldığı, davacı tarafından servis çıkışı sonrası, varsa ayıplı ifaların belirlenmesi için araç üzerinde mahkeme kanalıyla uzman bir bilirkişiden rapor aldırılarak delil tespiti yaptırılmadığı, tarafların gösterdiği deliller sunulduktan sonra dosya üzerinden uzman makine mühendisi bilirkişiden rapor ve ek rapor aldırıldığı, bu raporlara göre araçta değişen parçalar ile servis teslim tutanağında belirtilen hasar ile ilgili parçalar olduğu, davalı şirketin araç bakım ve onarımı için davacıdan istediği (KDV dahil) 6.368,40 TL parça, onarım ve işçilik bedelinin kadri maruf olduğu, yani makul ve yerinde olduğunun açıklandığı, bilirkişi ek raporunda değişim yapılan eski parçaların bedelinin davalıdan istenebileceği açıklanmış ise de, davacının dava dilekçesinde eski parçaların aynen iadesi veya bedelinin tazmini yönünde bir talebi bulunmadığından taleple bağlı kalındığı, bu nedenlerle davacı, davalı tarafından ayıplı ifa yapıldığını, kendisinden bakım ve onarım için fazla para tahsil edildiğini mevcut delillerle ispatlayamadığı kabul edilerek buna yönelik maddi tazminat davasının reddine karar verildiği, hukukumuzda manevi tazminat istenebilecek haller sınırlı olarak sayıldığı, TBK’nun 58. Maddesine göre, kişilik hakları hukuka aykırı olarak saldırıya uğrayan kimse manevi tazminata hükmedilmesini isteyebileceği, dava dilekçesinde davacının araç tamirine yönelik eser sözleşmesinden kaynaklı maddi zarardan bahsedilmiş kişilik haklarının saldırıya uğradığına dair maddi bir vakıa ileri sürülmediği, mala karşı verilen zararlar veya malın tamiri için bağıtlanan eser sözleşmesinin ayıplı ifası nedeniyle manevi tazminat istenebilmesi mümkün olmadığı, manevi tazminat için gereken yasal unsurlar somut olayda gerçekleşmediği için açıklanan gerekçeler ile davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle, bilirkişi raporundaki incelemenin yeterli olmadığını, eksik inceleme yapıldığını, sadece davalı tarafından düzenlenen fatura için kadri maruftur şeklinde görüş bildirilmesinin hüküm için elverişli olmadığını, manevi tazminat talebinin incelenmemiş olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 436, 437. maddeleri,
818 sayılı Borçlar Kanununun 355-371. maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen İlk Derece Mahkemesi kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı; dava konusu aracın davacı tarafından dava dışı 3.bir kişiye satıldığı ve davacının dava konusu aracın tamir öncesi ve sonrasına ilişkin fotoğraf, cd vb. belge sunmadığı ve tespit yaptırmadığı, dosyanın mevcut hali ile incelenmesini talep ettiği ancak dosyanın mevcut hali ile incelenmesinde davacının maddi zarara ilişkin iddialarını ispatlar nitelikte olmadığı, yine manevi zararına ilişkin iddiası incelendiğinde de kanunda sayılan manevi tazminata ilişkin sınırlı sayıda sayılan hallerin bulunmadığı anlaşıldığından temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeple;
Davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,
03/10/2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.