Logo

6. Hukuk Dairesi2022/2417 E. 2023/3721 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin ödenip ödenmediği ve nasıl hesaplanması gerektiği.

Gerekçe ve Sonuç: Taraflar arasındaki sözleşmede iş bedelinin Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu (EPDK) tarafından onaylanan metodolojiye göre hesaplanacağı kararlaştırılmış olup, Danıştay tarafından iptal edilen eski metodoloji yerine yürürlüğe giren yeni metodolojiye göre hesaplanan bedelin davacıya ödendiği ve dava tarihi itibariyle ödenmesi gereken miktarın belli olmadığı gözetilerek, yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2020/248 E., 2022/212 K.

DAVA TARİHİ : 01.11.2016

HÜKÜM/KARAR : Davanın Kabulü

İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2016/833 E., 2019/888 K.

Taraflar arasındaki alacak davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin doğal gaz çevrim elektrik santralinde elektrik üretimi yaptığını, taraflar arasında akdedilen 28.05.2010 tarihli bağlantı anlaşması gereğince müvekkilinin tesisinde üreteceği elektriğin davalıya ait şebekeye aktarılması için enerji nakil hattı tesis edilmesinin müvekkili tarafından üstlenildiğini, tesisin inşasında harcanan tutarın 15.685.498,40 TL olduğunu, müvekkilinin tesisi davalıya devredeceğini, tesisin mülkiyetinin davalıya ait olacağını, tesisin geçici kabulünün 05/12/2011 tarihinde yapıldığını, davalı tarafından 6.704.957,70 TL olarak belirlenen geri ödeme tutarının mahsubundan sonra müvekkiline ödenmesi gereken 8.890.540,70 TL'nin 4628 sayılı Kanunun geçici 14. maddesi uyarınca davalıdan tahsili gerektiğini, davalının geri ödemeye esas değeri hesaplarken tamamen Danıştayca iptal edilen Geri ödeme Metodolojisine dayandığını, Danıştayın iptal kararı ile birlikte davalı TEİAŞ'ın hesaplama şeklinin dayanaksız kaldığını belirterek; şimdilik 500.000,00 TL’nin tesisin geçici kabulünün yapıldığı tarihten itibaren işleyecek ticari faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiş; 03/12/2018 tarihli ıslah dilekçesi ile, alacak miktarını 1.000.000,00 TL’ye ıslah ettiklerini beyan etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; söz konusu iletim tesisine ilişkin gerçekleşen yatırım tutarının, EPDK’nm 26/04/2010 tarih, 2536 sıra no.lu kararı ile yürürlüğe girmiş ancak Danıştay 13. Dairesinin 31.03.2015 tarih ve 2010/2546 Esas- 2015/1256 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiş olan “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi” uyarınca 5.860.977,01 TL olarak belirlenerek, geri ödeme işlemlerinin başlatıldığını, davaya konu EİH tesisi için Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi’ne göre hesaplanan 5.860.977,01 TL Gerçekleşen Yatırım Tutarına ilişkin 28/08/2012 tarih ve 043585 no.lu faturanın düzenlenerek teşekküllerine gönderildiğini, 30.07.2016 tarihli ve 29786 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına İlişkin Yönetmeliğin 2. maddesi ile 28/01/2014 tarihli ve 28896 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Elektrik Piyasası Bağlantı ve Sistem Kullanım Yönetmeliğinin 20. maddesinin 4. fıkrasının değiştirildiğini, ayrıca aynı maddenin sonuna 8. fıkranın eklendiğini, belirtilen yönetmelik değişikliği kapsamında 05.12.2016 tarihi itibariyle davacı Şirketin gerçekleşen yatırım tutarından kalan alacağı ile Ağustos 2016 dönemi sistem kullanım toplam (sabit ve değişken) tutarından yapılan mahsuplaşma neticesinde davacının teşekküllerinden söz konusu tesise ilişkin herhangi bir alacağının kalmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davanın; davalı tarafından hesaplamada esas alınan 26.04.2010 tarihli Metodolojinin Danıştay 13. Dairesince iptal edilmiş olup, iptal gerekçesinde; 4628 sayılı Kanunun Geçici 14.maddesindeki amacın yatırımın gerçek maliyetinin geri ödenmesi olduğu, EPDK tarafından benimsenen metodolojinin tesisin inşa edileceği bölgedeki arazi ve coğrafi zorluklardan kaynaklanan maliyet farkını yansıtan bir düzenleme olmadığı bu durumun hakkaniyete aykırı olduğu, öte yandan metodoloji ile esas alınan benzer sözleşmelerdeki en düşük bedel yaklaşımının da doğru olmadığının belirtildiği, metodoloji hakkında Danıştay 13. Dairesince verilen iptal kararının gerekçesi dikkate alındığında, gerçekleşen fiili yatırım tutarının hesaplamada esas alınması gerektiği, bilirkişi raporlarında hesaplanan tutarların davacının talebinin üzerinde olduğu gerekçesiyle taleple bağlı kalınarak davanın kabulüne, konusu kalmayan 705.214,91 TL tutar yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bakiye 294.785,09 TL'nin davalıdan tahsiline, alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi uygulanmasına karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davalı vekili istinaf başvurusunda; mahkemece “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi”nin bağlayıcı olduğuna ilişkin taraflar arasındaki anlaşma ve yürürlükteki mevzuat hükümleri tamamen gözardı edilerek, fiili yatırım tutarının hesaplamada esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, gerek taraflar arasındaki bağlantı anlaşması (ve eki tesis sözleşmesi) gerekse hali hazırda yürürlükte bulunan mevzuat hükümleri uyarınca EPDK tarafından onaylanan “Geri Ödemeye esas gerçekleşen yatırım tutarı tespit metodolojisi”nin taraflar için bağlayıcı olup, dava konusu tesislere ait geri ödemeye esas yatırım tutarının metodoloji göz ardı edilerek, hesaplanmasının mümkün olmadığının, uyuşmazlığın yürürlükteki metodoloji kapsamında çözümlenmesi gerektiğini, yürürlükteki metodoloji kapsamında hesaplanan “Geri Ödemeye esas gerçekleşen yatırım tutarı” nın davacı şirkete tamamen ödenmiş olup, mahkeme kararında belirtildiğinin aksine davacının herhangi bir tesis alacağı bulunmadığını, metodoloji kapsamında güncellenen tutar üzerinden tespit edilen 626.300,09 TL ilave yatırım tutarının ise 28.09.2018 tarihli faturaya istinaden 31.10.2018 tarihinde sistem kullanım bedelini mahsup edilmek suretiyle tamamen ödendiğini, aynı konu hakkında müvekkili idare aleyhine açılan davalarda yürürlükteki 26.11.2016 tarihli metodoloji kapsamında hesaplanan “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı”nın taraflar için bağlayıcı olduğunun tespitine yönelik yargı kararları bulunduğunu, ayrıca davayı kabul anlamına gelmemek kaydıyla mahkemece ıslah talebine ilişkin zaman aşımı def'ilerinin dikkate alınmamasının ve dava ve ıslah tarihi ayrımı yapılmaksızın hükmedilen alacağa dava tarihinden itibaren avans faizi yürütülmesinin de usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek; mahkeme kararının kaldırılmasına, haksız davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile taraflar arasında düzenlenen Tesis Sözleşmesi'nde açık bir şekilde iş bedelinin 26.04.2010 tarih ve 2536 Sayılı EPDK Kararı ile onaylanan “Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi”ne göre tespit edilerek ödeneceğinin kararlaştırıldığı, davacıya, sözleşme ile uygulanacağını kabul ettiği metodoloji kapsamında ve bu metadolojinin Danıştay 13. Dairesinin iptal kararından sonra düzenlenen 26.11.2016 tarih ve 29900 Sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan "Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi"ne göre yeniden hesaplanan iş bedelinin ödendiği, sözleşme serbestisi ilkeleri uyarınca davacının sözleşme ile uygulanacağını kabul ettiği metodolojiye göre bakiye bir alacağının kalmadığı, davada, dava tarihi öncesi itibariyle ödenen bedelin dışında alacak olduğu iddiası ile ıslah dahil 1.000.000,00 TL üzerinden talepte bulunulduğu, bu miktarın KDV dahil 705.214,91 TL olarak dava tarihinden sonra 31.10.2018 tarihinde davacının sistem kullanım bedelinden mahsuplaşma yapılmak suretiyle ödendiği, bu miktar yönünden davanın konusunun kalmadığı, bu miktar yönünden konusu kalmayan davanın esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiği, yargılama sırasında yeni metodoloji kapsamında yapılan hesaplamaya göre ödeme yapıldığından, yönetmelik değişikliği uyarınca ödenme şekli de nazara alınarak dava tarihi öncesi itibariyle ödenir durumda olan rakam belli olmadığından, davalı tarafça yargılama sırasında ödenen kısım yönünden dava açılmasına sebebiyet verilmediğinden bu miktara ilişkin taraflarca yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerlerinde bırakılmasına ve bu miktar yönünden taraflar lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, bakiye reddedilen miktar yönünden davalı lehine vekalet ücreti takdir edilmesine karar verilmesi gerektiği belirtilerek davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, Ankara 7. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 27.11.2019 tarih ve 2016/833 Esas- 2019/888 Karar sayılı kararının 6100 sayılı HMK'nın 353/1-b.2 maddesi gereğince kaldırılmasına, konusu kalmayan 705.214,91 TL yönünden karar verilmesine yer olmadığına, kalan 294.785,09 TL yönünden davanın reddine dair karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili; 2010 ve 2016 metodolojilerinin lisans sahiplerine gerçek yatırım tutarının altında geri ödeme yapılmasına ilişkin hükümlerinin hukuka aykırı bulunarak iptal edildiğini, metodolojide belirlenen hesaplama yöntemi ile yapılan hesaplamanın, lisans sahibi tarafından bağlantı anlaşmasına konu tesisler için yapılan yatırımın gerçek bedelinin altında kaldığı, geri ödenecek tutarda müvekkilinin fiili yatırım bedelinin esas alınması gerektiği, istinaf mahkemesinin sözleşme serbestisi gereği metodoloji uyarınca hesaplama yapılması gerektiği yönündeki değerlendirmesinin hatalı olduğunu, metodolojiler esas alınarak tesis masraflarının ödenmesinden kaçınılmasının, taraflar arasındaki sözleşmenin yorumuna, genel işlem koşullarının içerik denetimi hükmüne aykırılık teşkil etmekte olduğunu, Bağlantı Anlaşmasının 23 üncü maddesinin amaca uygun ve doğru yorumuna göre, Tesis Anlaşmasının 2 nci maddesindeki Metodoloji atfı, ancak bu Metodoloji 4628 sayılı Kanuna (ve sonradan kabul edilen 6446 sayılı Kanuna) uygun olması şartıyla hüküm ifade edeceği gibi; bundan sonra Enerji Piyasası Düzenleme Kurulu kararıyla çıkacak metodolojiler yine aynı Kanunun geçici madde 14 (b) maddesine aykırı olmamaları şartıyla, bu atıf çerçevesinde uygulanabileceğini, Tesis Sözleşmesinin 2. maddesi genel işlem koşulu hükmünde olduğundan her halükârda geçersiz sayılması gerektiği, Tesis Sözleşmesi’nin diğer standart hükümleri gibi, 2. madde hükmünün de müvekkili şirkete hiçbir pazarlık ve tartışma hakkı verilmeksizin kabul ettirildiği, ayrıca sözleşme hükmünün sadece müvekkilinin aleyhine olmakla kalmayıp, dürüstlük kuralına aykırılık teşkil edecek derecede, müvekkilinin durumunu ağırlaştıran hükümler içerdiğini, konusuz kalan kısım yönünden müvekkili lehine vekalet ücretine ve yargılama giderine hükmedilmemesinin hukuka aykırı olduğunu belirterek kararı temyiz etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesinden kaynaklanan bakiye iş bedelinin tahsili istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri.

5784 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanununa eklenen geçici m.14/1-b bendi;

"b) Herhangi bir dağıtım merkezine bağlanmadan doğrudan iletim tesisi şalt sahalarının dağıtım gerilimi seviyesindeki fiderlerine doğrudan bağlanması Kurul tarafından uygun görülen ve sadece ilgili üretim tesisinin şebekeye bağlanması amacıyla tesis edilecek olan bağlantı hatları, üretim faaliyeti gösteren ilgili tüzel kişiler tarafından tesis edilir ve bu tesisler münhasıran söz konusu üretim tesisinin üretiminin nakli için kullanıldığı sürece bu tüzel kişiler tarafından işletilir. Bu konuya ilişkin bağlantı ve sistem kullanım anlaşmaları Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi ile yapılır. Bu tesisler için kamulaştırılan taşınmazlar Hazine adına tescil edilir. Bu bağlantı hatlarının üretim faaliyeti gösteren başka bir tüzel kişi tarafından da kullanılması veya dağıtım sistemi ile irtibatlanması halinde hatlar, Maliye Bakanlığının görüşü alınmak kaydıyla ilgili dağıtım şirketine devredilir. Bu tesislerin devrine ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından yayımlanacak bir tebliğ ile düzenlenir.

31/12/2015 tarihine kadar, üretim tesislerinin sisteme bağlantısı için yeni iletim tesisi ve bu tesisin sisteme bağlanabilmesi için yeni iletim hatlarının yapılmasının gerekli olduğu hallerde; bu tesislerin yapımı için Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketinin yeterli finansmanının mevcut olmaması durumunda, söz konusu yatırımlar, bu tesise bağlantı talebinde bulunan tüzel kişi veya kişilerce müştereken yapılabilir veya finanse edilebilir. Yapılan yatırımın tutarı ilgili tüzel kişi veya kişiler ile Türkiye Elektrik İletim Anonim Şirketi arasında yapılacak tesis sözleşmesi ile bağlantı ve sistem kullanım anlaşmaları çerçevesinde geri ödenir. Geri ödeme süresi en fazla on yıldır. Bu konuya ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak tebliğ ile düzenlenir."

Elektrik Piyasasında İletim ve Dağıtım Sistemlerine Bağlantı ve Sistem Kullanımı Hakkında Tebliğ Geçici 6.madde:

"(1) 26/7/2008 tarihinden sonra bağlantı anlaşması yapan ve üretim lisanslarına derç edilmiş tesis tamamlanma tarihi 31/12/2015’e kadar olan üretim tesislerinin sisteme bağlantısı için yeni iletim tesisi yapılmasının gerekli olduğu hallerde; bu tesislerin yapımı için TEİAŞ’ın yeterli finansmanının mevcut olmaması durumunda, söz konusu yatırımlar, sisteme bağlanması uygun görülen lisans sahibi tüzel kişi veya kişiler tarafından, TEİAŞ’la imzalanacak tesis sözleşmeleri kapsamında, münferiden veya müştereken yapılabilir veya yaptırılabilir. Yapılan tesis ve hatlar TEİAŞ’a aittir.

(2) Müştereken yapılacak iletim tesislerinin yatırımları, ilgili tüzel kişiler tarafından üretim lisanslarına konu üretim tesislerinin lisanslarına derç edilen elektriksel kurulu güçleri oranında paylaşılır. Uygulamaya ilişkin usul TEİAŞ tarafından belirlenir.

(3)4748 Müştereken veya münferiden yapılacak iletim tesisine ilişkin geri ödemeye esas yatırım tutarı, TEİAŞ tarafından hazırlanıp Kurul tarafından onaylanan metodolojiye göre hesaplanır. Söz konusu yatırım tutarına ilişkin geri ödemelere, takip eden uygulama döneminde başlanır. Ödemeler her ayın son iş günü, iletim sistemi sistem kullanım ve sistem işletim bedellerine ait fatura tutarları düşülerek yapılır. Geri ödeme süresi, söz konusu iletim tesisinin TEİAŞ tarafından geçici kabulünün yapıldığı tarihten itibaren en fazla 10 yıldır. Geçici kabul tarihi ile bunu takip eden uygulama döneminin başladığı tarih arasındaki süre 10 yıldan düşülür. Geri ödemeler, her uygulama dönemi içinde aylık eşit taksitler halinde yapılır. Konu iletim tesisinin TEİAŞ tarafından geçici kabulünün yapıldığı ayı takip eden aydan itibaren, vadesinde geri ödemesi yapılmamış tutara 3095 sayılı Kanuni Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanun hükümlerine göre uygulanacak kanuni faiz oranı uygulanır."

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Sözleşme kapsamında davacı yüklenici tarafından yapılan tesisin tamamlanarak geçici kabulünün yapıldığı hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmamaktadır. Yine taraflar arasındaki Tesis Sözleşmesinin 2. maddesinde geri ödemeye esas yatırım tutarının tespitinin 26.04.2010 tarih ve 2536 sayılı EPDK Kararı ile onaylanan "Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi"ne göre yapılacağı da sabittir. Bu metodoloji Danıştay 13. Dairesinin 31.03.2015 tarih ve 2010/2546 Esas- 2015/1256 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş olup, EPDK nın 16.11.2016 tarihli kararı ile yeni metodoloji kabul edilmiş, dosya kapsamından EPDK'nın 16/11/2016 tarih ve 6593-20 Sayılı Kurul Kararıyla onaylanarak 26/11/2016 tarih ve 29900 Sayılı Resmi Gazetede yayınlanan "Geri Ödemeye Esas Gerçekleşen Yatırım Tutarı Tespit Metodolojisi"ne göre yeniden hesaplanan toplam tesis bedelinin dava tarihinden sonra KDV dahil 705.214,91 TL olarak 31.10.2018 tarihinde sistem kullanım toplam tutarından mahsuplaşma yapılmak suretiyle ödendiği anlaşılmaktadır.

2.2. Yargılama sırasında yeni metodoloji kapsamında yapılan hesaplamaya göre ödeme yapıldığından, yönetmelik değişikliği uyarınca ödenme şekli de nazara alınarak dava tarihi öncesi itibariyle ödenir durumda olan rakam belli olmadığından, davalı tarafça yargılama sırasında ödenen kısım yönünden dava açılmasına sebebiyet verilmediği anlaşılmış olup davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

3.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeple;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

07.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.