Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3161 E. 2023/4013 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Eser sözleşmesinin ifa edilmemesi nedeniyle ödenen bedelin iadesi ile maddi ve manevi tazminat taleplerine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, davalı ile arasında sözlü bir eser sözleşmesi bulunduğunu iddia etmesine rağmen, davalının sözleşmeyi inkâr etmesi ve davacının sözleşmenin varlığını ve ödemeleri HMK m.200 ve devamı maddeleri uyarınca ispatlayamaması gözetilerek, mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 31. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/202 E., 2022/430 K.

DAVA TARİHİ : 23.01.2015

HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Amasra Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/159 E., 2021/261 K.

Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davacının İstanbul ilinde yaşayan bir ev hanımı ve Bartın ili Kurucaşile ilçesi Ovatekkeönü Köyü Tekke Arkası Mevkii 101 ada 5 parselde kayıtlı taşınmazın maliki olduğunu, bu taşınmazın onarımı konusunda davalı mimar ... ile 160.000,00 TL+KDV fiyat üzerinden anlaştıklarını, yapıdaki mevcut değişiklikler ve taşınmaza ilişkin işlemlerin takibi için tarafların yeni bir anlaşma tanzim ettiklerini, sözlü anlaşma gereğince davalının belirlenen süre içerisinde işi teslim etmediğini, 25/11/2014 tarihinde Amasra ilçesine geldiklerinde yapının yıkıldığını gördüklerini, davalı yanın sözlü olarak yapılan sözleşme hükümlerine aykırı hareket ettiğini, davalıdan noter aracılığı ile yapılan ödemelerin iadesinin talep edildiğini, ancak davalının bu ihtara cevap vermediğini, davalının mevcut yapının onarımı ve aşamaları hakkında davacıya hiçbir şekilde bilgi vermediğini ileri sürerek, davalı yana ödenen 250.000,00 USD'nin (550.000,00 TL) temerrüt tarihinden itibaren işleyecek reeskont avans faizi ile iadesine, davalı tarafından mevzuata aykırı olarak yapılan ve gerekli izinleri alınmayan faaliyetler nedeni ile davacının hak kaybına ve yıkım işlemi tesis edilmesine neden olunduğundan fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi zararın davalıdan tazminine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalının kim olduğunun dava dilekçesi ile tam olarak belirtilmediğini, müvekkilinin şirket yetkilisi olarak mı yoksa şahsi olarak mı davalı olduğu hususunun da belirsiz olduğunu, davacı ile müvekkilinin yazılı ya da sözlü bir anlaşma yapmadıklarını, davacının söz konusu tek katlı eski kargir binanın onarımı işi ve tüm bu işlemlerle ilgilenmesi için ...'a düzenleme şeklinde vekalet verdiğini, tüm bu olayların müsebbibinin sorumlusunun davacının vekalet verdiği ... olduğunu, Arif'in gerekli izinleri almaksızın başlattığı işlemlerin Bartın İl Özel İdaresi yetkililerince durdurulduğunu, para cezaları kesildiğini, inşaatın her aşamasında usulsüz ve kaçak olarak yapımından kaynaklı olarak defalarca tutanak tutulduğunu, davacı ile müvekkili arasında bir eser sözleşmesi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; davacının, davalıya 21.05.2014 tarihinde 20.000,00 USD, 80.000,00 USD, 11.08.2014 tarihinde 100.000,00 USD ve 21.07.2014 tarihinde 50.000,00 USD ödeme yaptığını iddia etse de bu ödemeleri yaptığını gösterir bir belgeyi dosyaya sunamadığı, bu hususun ispat edilemediği ayrıca, 21.07.2014 ve 11.08.2014 tarihlerinde yapıldığı iddia edilen toplamda 150.000,00 USD olan ödemlerle ilgili iki ayrı not kağıdı üzerindeki imzaların davalıya ait olup olmadığı noktasında alınan ATK raporunda belgeler üzerindeki imzanın davalının el ürünü olmadığının tespit edildiği, böylelikle söz konusu ödemlerin davalıya yapılmadığının ispat edildiği, taraflar arasında eser sözleşmesi bulunduğunun ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Ankara Bölge Adliye Mahkemesinin 2020/321 E., 2021/11 K. sayılı ilamı ile eser sözleşmesi olduğu iddia edilen belgede davalıya atfedilen imzaların davalıların eli ürünü olmadığından bahisle davanın reddedilmiş ise de davacı tarafça gönderildiği iddia edilen e postaların delil başlangıcı olarak kabul edilerek tanık dinlenerek karar verilmesi gerektiğinden bahisle mahkeme kararının kaldırılmasına karar verildiği, bunun üzerine yapılan incelemede e-posta yazışmaları dosyaya sunulmadığından delil başlangıcı olarak kabul edilememekle birlikte davacı tarafça ispatlanamadığından davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; mahkeme kararının bir gerekçe içermediğini, yerel mahkemenin kaldırma sonrası yaptığı tensip tutanağında davalı tarafa e-posta yazışmalarını sunması için 2 haftalık süre verdiğini, ancak 14/07/2021 tarihli celsede ise davalıya süre verildiğinden bahisle taleplerini reddettiğini, bu hususun çelişkili olduğunu, mahkemenin kendilerinden e - posta yazışmalarını talep etmediğini, Bölge Adliye Mahkemesi Dairesinin kaldırma kararının gereklerinin de yerine getirilmediğini, ...'ın davacının kardeşi olduğunu, mahkemece ticari defter ve belgeler incelenmeden bir karar verilmesinin doğru olmadığını, davalı tarafın müvekkiline göndermiş olduğu mail yazışmaları incelendiğinde taraflar arasında akdedilen eser sözleşmesi, ve dava konusu alacaklarının tespit edileceğini ileri sürerek, yerel mahkemenin kararının istinaf incelemesi yapılarak kaldırılmasını ve davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dosya kapsamı, mevcut delil durumu ve ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı, davalının eser sözleşmesinin varlığını ispat etmesi halinde dahi, davalıya 250.000,00 USD ödediği iddiasını yazılı delillerle ispat edemediği, bu hususta yemin deliline de dayanmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz başvuru dilekçesinde istinaf dilekçesi içeriğini tekrar ederek hükmün bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, eser sözleşmesinin ifa edilmemesi nedeniyle yapılan ödemelerin iadesi, maddi ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 200 vd., 369, 370 ve 371. maddeleri, 6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri,

3. Değerlendirme

1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.Dava, eser sözleşmesinden doğan uyuşmazlığa ilişkin olup davacı iş sahibi, davalı yüklenicidir. Davacı, davalı ile aralarındaki sözleşmenin ifa edilmemesi nedeniyle ödediği bedelin iadesini, uğradığı maddi, manevi zararın tazminini istemiş, davalı aralarında herhangi bir hukuki ilişki bulunmadığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.

3.Davacı dava dilekçesinde davalı ile aralarında akdî ilişki bulunduğunu iddia etmiş ise de; davalı akdî ilişkiyi inkâr etmiş, davacı bunun ispatına yarar yazılı bir belge sunamamıştır. Kurulduğu iddia edilen temel hukuksal ilişki TBK'nın 470. maddesinde tanımlanan eser sözleşmesidir. Kural olarak, eser sözleşmesi, zorunlu şekil koşuluna bağlı değildir. Ancak, sözlü yapılan sözleşme inkâr edildiği takdirde, sözleşmenin yapıldığı zamandaki miktar veya değeri HMK'nın 200. maddesindeki miktardan fazla ise akdî ilişkinin anılan yasa hükmü gereğince davacı tarafından yazılı delille kanıtlanması zorunludur. HMK’nın 202. maddesindeki delil başlangıcı bulunmaması ve 203. maddesindeki tanıkla ispatı mümkün olan hallerin varlığının da ileri sürülüp kanıtlanmaması halinde tanık beyanı ile akdi ilişkinin varlığının ispatı mümkün değildir. Nitekim karşı tarafın tanık dinlenmesine muvafakati de bulunmamaktadır. Davacı, davalı tarafından gönderilen elektronik postalar bulunduğunu iddia etmiş ise de, davalı bu yazışmaları kabul etmemiş, davacı da bu maillerin davalı tarafından gönderildiğini, aralarındaki bağlantıyı ispatlayamamıştır. Bu durumda yazılı delil başlangıcının varlığından da söz edilemeyecektir. Davacının incelenmesini talep ettiği ticari defterler de HMK 222/3 maddesi gereğince tek başına iddiasını ispata yeterli değildir. Davacı tarafça açıkça yemin deliline de dayanılmadığından yemin teklifi hakkının hatırlatılmasına da gerek bulunmamaktadır. Davacı akdi ilişkinin varlığını kesin ve yasal delillerle ispatlayamadığı gibi aksi durumda da davacının davalıya yaptığını belirttiği ve iadesini talep ettiği ödemeleri de az yukarıda açıklandığı üzere HMK m. 200 ve devamı madde hükümleri çerçevesinde ispatlayamadığından davanın reddine karar verilmesinde isabetsizlik bulunmamaktadır.

4.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

30.11.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.