Logo

6. Hukuk Dairesi2022/3448 E. 2024/935 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yapı alacaklısı ipoteği (inşaatçı ipoteği) tesisi davasında, taşınmazın devri nedeniyle yargılama giderlerinden kimlerin sorumlu olacağı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Türk Medeni Kanunu'nun 893/3 ve 895. maddelerinde düzenlenen yapı ipoteğinin yasal koşullarının oluştuğu, yargılamanın devamı sırasında taşınmazın devredilmesi sebebiyle Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 125 ve 326. maddeleri uyarınca yargılama giderlerinden hem devreden hem de devralanın müteselsilen sorumlu olması gerektiği gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2019/57 E., 2021/709 K.

BİRLEŞEN DAVA ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NİN 2019/400 ESAS - 2019/294

KARAR

BİRLEŞEN DAVA ... ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NİN 2020/92 ESAS - 2020/221

KARAR

HÜKÜM/KARAR : Asıl Dava Hakkında Karar verilmesine Yer Olmadığına, Birleşen Dava Ret

Taraflar arasındaki ipotek davasından dolayı bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince asıl dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

1

İlk Derece Mahkemesi kararı davalı ... ile feri müdahil ... vekilince duruşmalı, davacı ...G. Mühenndislik İnşaat San. Tic. Ltd. Şti. vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 17.....2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde feri müdahil vekili Avukat ... ile davacı vekili Avukat ... ve davacı şirket yetkilisi ... geldiler. Tebligata rağmen başka gelen olmadığı anlaşılmakla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.Asıl davada, davalılardan ... ile imzalanan 06.02.2008 tarihli sözleşme ve 15.04.2008, 29.04.2008, 15.05.2008 tarihli ek sözleşmelerle akaryakıt istasyonu imâl ve inşa işinin KDV dahil 665.697,00 TL + 115.845,32 TL + ....558,54 TL + 3.752,40 TL = 819.853,26 TL götürü bedelle üstlenildiği, 27.03.2008 tarihinde işe başlanarak 16.05.2008 ve 24.07.2008 tarihli hakedişlerin düzenlendiği, %30 avans bakiyesi ile hakediş bedelleri ödenmediğinden geçici kabul aşamasında işin durdurulduğu, davalı ...'in aciz halinde olup ödeme yapmadığı, diğer davalıların da alacağı tanımadıkları iddia edilerek TMK'nın 893/3 ve 895. maddeleri uyarınca davalılardan ... adına kayıtlı Bursa ili ... ilçesi ... köyü ... mevkii 13 pafta ... parsel nolu taşınmaz üzerine inşaatçı ipoteği tesis edilmesi talep ve dava edilmiştir.

2.Birleşen 2019/400 E. ve 2020/92 E. sayılı davalar, ... ada, 12 parsel saylı taşınmazın ifraz edilmesi sonucu oluşan 24 ve 25 parselden, 25 parselin davalı ... tarafından ...'ye, daha sonra ise ... tarafından ... Tarım Petrol İnş. Tur. Lojistik San. ve Tic. Ltd. Şti'ye satılması nedeniyle davacı tarafından sırasıyla, ... ve ... Tarım aleyhine yapı alacaklısı (inşaatçı ipoteği) tesciline karar verilmesi istemi ile açılmıştır.

II. CEVAP

1.Davalı ... A.Ş. vekili cevabında, dava konusu taşınmazın maliki olmayıp intifa hakkı sahibi olduğunu, yapım işini davalı ... San. ve Dış Tic. Ltd. Şti.'ye verdiğini, ...'in yükümlülüklerini yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmesinin feshedildiğini ve hakkında İstanbul 13. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2008/470 Esas sayılı dosyasıyla tazminat davası açıldığını, davacı ile akdi ilişkisinin bulunmadığını, davacının alacağının davalı ...'le imzaladığı sözleşmelerden kaynaklandığını, davacının muhatabının alacak talebi yönünden davalı ..., inşaat ipoteği yönünden ise davalı ... olduğunu, TMK'nın 893/3. maddesine göre kanuni ipotek tesis edilebilmesi için inşaatın tamamlanmış ve 3 ay içinde tescil isteminde bulunulmuş olması gerektiğini, inşaat bitirilmemiş ve teslim edilmemişse kanuni ipotek talebinde bulunulamayacağını, davacının dava dilekçesinde inşaatın tamamlanmadığını ve teslim edilmediğini kabul ve ikrar ettiğini, davacı tarafından yaptırılan delil tespitleriyle de inşaatın tamamlanmadığının ve teslim edilmediğinin sabit olduğunu, intifa hakkına dayanarak davacı hakkında ... Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2008/262 Esas sayılı dosyasıyla müdahalenin önlenmesi davası açtıklarını, dava konusu taşınmazın bu dosyadan verilen ihtiyati tedbir kararı ile kendilerine teslim edildiğini, mahkeme kararıyla tedbiren teslim edilen taşınmazlara kanuni ipotek tesis edilemeyeceğini savunarak haklarındaki davanın taraf sıfatı yokluğu ve esasdan reddini istemiştir.

2.Davalı ... vekili cevabında, davacı tarafından davalılar aleyhine Beyoğlu 2. İcra Müdürlüğü'nün ... sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibe itiraz ettiklerini, davacı tarafından açılan itirazın iptâli davası sonunda Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14.02.2011 tarih 2008/503 Esas-2011/54 Karar sayılı ilamı ile kendisi ve ... hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddedildiğini, davacı tarafından kendisine yöneltilebilecek ayni veya şahsi bir hakkın bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.

3.Davalı ... San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. davaya cevap vermemiştir.

4.Birleşen 2020/92 Esas sayılı dosya davalısı ... vekili cevabında, hak düşürücü süre içerisinde tescil gerçekleştirilmediğinden davanın reddi gerektiğini, davacı işgalci sıfatına haiz olduğundan şayet bir imalat gerçekleştirdiğini ispat etse dahi hukukun işgalciyi korumayacağını, davacının gerçekleştirdiği bir imalatın söz konusu olmadığını, ortada herhangi bir alacak bulunmadığı halde davacı ile davalı ... İnş. Şirketinin muvazaalı hareket ettiklerini belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemecenin 28.03.2013 tarihli ve 2008/213 Esas 2013/127 Karar sayılı kararı ile, "davacının alacağının davalı ...'le imzaladığı sözleşmeden kaynaklandığı, sözleşmeler ancak tarafları arasında borç doğuracağından sözleşmenin tarafı olmayan davalı malik ...'nin borçtan sorumlu olmadığı, nitekim Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14.02.2011 tarih 2008/503 Esas- 2011/54 Karar sayılı kararı ile davalı malik ... ve intifa hakkı sahibi ... hakkındaki davanın sıfat yokluğundan reddedildiği, taşınmazdaki değer artışı davalı malik ile davalı ... arasındaki intifa sözleşmesinden kaynaklandığından sebepsiz zenginleşmenin de meydana gelmediği, yapı ipoteğinin diğer ipotek çeşitleri gibi bir alacak doğurmadığı, bu ipoteğin malik tarafından tanınan veya mahkeme kararıyla sorumlu olduğu tespit edilen yapı alacaklarının teminatı olduğu, somut olayda davacının alacağının davalı malik tarafından kabul edilmediği gibi sorumlu olduğunun mahkemece de tespit edilmediği" gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Birinci Bozma Kararı

1. Mahkeme kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur

2. Yargıtay 15. (Kapatılan) Hukuk Dairesinin 19.11.2014 tarihli 2014/4356 E., 2014/6677 sayılı ilamı ile, "...TMK'nın 893/3. maddesinde “Bir taşınmaz üzerinde yapılan yapı veya diğer işlerde malzeme vererek veya vermeden emek sarf ettikleri için malzeme ve emek karşılığı olarak malik veya yükleniciden alacaklı olan alt yüklenici veya zanaatkarlar”ın kanuni ipotek haklarının olduğu ve bunun tescilini isteyebilecekleri, 895. maddesinde de zanaatkarların ve yüklenicilerin kanuni ipotek haklarının çalışmayı veya malzeme vermeyi yüklendikleri andan başlayarak tapu kütüğüne tescil olunabileceği, tescilin yüklenilen işin tamamlanmasından başlayarak üç ay içinde yapılmış olması gerektiği, tescilin yapılması için alacağın malik tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olmasının şart olduğu, malik yeterli güvence gösterirse tescil istenemeyeceği düzenlenmiştir.

3

Bu hükümler ile bir taşınmaz üzerinde yapılan kalıcı nitelikteki bir yapıya malzeme ve emek vererek veya sadece emek vererek katkıda bulunan, bu suretle taşınmaz malikinin malvarlığında değer artışı sağlayan yapı alacaklılarına kanuni ipotek hakkı tanınmıştır. Yapı alacağı, yalnız emek ile veya hem emek hem malzeme ile yapıya katkıda bulunma nedeniyle doğmuş alacağı; yapı alacaklıları ise, bir yapının inşasında, onarılmasında, genişletilmesi ve değiştirilmesinde eser sözleşmesine bağlı olarak çalışan yüklenicileri, alt yüklenicileri ve zanaatkarları ifade etmektedir. Yapı alacaklılarının ilk grubunu taşınmaz maliki ile aralarında eser sözleşmesi ilişkisi bulunan yükleniciler ve zanaatkarlar oluşturmaktadır. Taşınmaz maliki, yüklenici ve zanaatkarların kendisinden olan yapı alacaklarından sözleşme ilişkisi yanında kanun gereği de sorumlu tutularak bu kimselere ipotek vermekle yükümlü kılınmıştır. Yapı alacaklılarının ikinci grubunu ise taşınmaz maliki ile aralarında doğrudan bir sözleşme ilişkisi bulunmayan alt yüklenici ve zanaatkarlar oluşturmaktadır. Bu kişilerin akdi ilişkisi taşınmaz maliki ile eser sözleşmesi imzalamış olan asıl yüklenicilerdir. Bu kişiler yapım işini ayrı bir eser sözleşmesiyle yükleniciye karşı taahhüt etmişlerdir. Aralarında doğrudan bir eser sözleşmesi olmadığı halde taşınmaz maliki, alt yüklenicinin yükleniciden olan yapı alacaklarından kanun gereği sorumlu tutularak alt yükleniciye ipotek vermekle yükümlü kılınmıştır. Alt yüklenicinin yükleniciden olan alacağı, yüklenicinin taşınmaz malikinden olan alacağından ayrı ve bağımsız olduğundan alt yüklenicinin yapı ipoteği tescilini talep hakkı da, yüklenicinin yapı ipoteği tescilini talep hakkından ayrı ve bağımsız bir haktır. Böylelikle aynı taşınmaz üzerinde iki ayrı kanuni ipotek tesisi mümkündür.

Anılan maddelere göre yapı ipoteğinin yasal koşullarını,

a- Bir yapı alacağının mevcut olması,

b-Alacağın çekişmeli olmaması, yani alacağın taşınmaz maliki tarafından kabul edilmiş veya mahkemece karara bağlanmış olması,

c-Malik tarafından yeterli güvencenin gösterilmemiş olması,

d-Yüklenilen işin tamamlanmasından itibaren en geç 3 ay içinde tescil talebinde bulunulması olarak saymak mümkündür.

Davanın kime yöneltileceği konusuna gelince, aleyhine yapı ipoteği tescil edilecek kişi taşınmazın malikidir. Bu nedenle yapı ipoteği tesisine dair davanın taşınmaz malikine yöneltilmesi gerekir. Malik dışındaki davalıların davada taraf sıfatı (pasif husumet ehliyetleri) bulunmamaktadır.

Somut olayda mahkemece, yapı alacaklısı ipoteğinin yasal koşulları sayılmış, alt yüklenici davacı ... Mühendislik İnşaat San. Tic. Ltd. Şti'nin yüklenici davalı ... San. ve Dış Tic. Ltd. Şti ile imzaladığı eser sözleşmeleri uyarınca bu şirketten alacaklı olduğu, yapı alacağının Beyoğlu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 14.02.2011 tarih 2008/503 E., 2011/54 K. sayılı ilamı ile karara bağlandığı ve kararın 25.....2011 tarihinde kesinleştiği kabul edilmiş, ancak diğer davalılar ... AŞ. ve ...'nin sözleşmenin tarafı olmamaları nedeniyle sözü edilen yapı alacağından sorumlu olmadıkları, aynı ilamla haklarındaki davanın pasif husumet yokluğundan reddedilmiş olduğu, yapı ipoteğinin taşınmaz malikince kabul edilen veya mahkeme hükmü ile sorumlu olduğu tespit edilen alacağın teminatı olup kabul edilmeyen ve sorumlu olunmayan alacak nedeniyle ipotek tesis edilerek malikin tasarruf yetkisinin sınırlandırılamayacağı gerekçeleri ile dava reddedilmiştir. Mahkemece davanın 3 aylık hak düşürücü süre içinde açılıp açılmadığı ve malikin yeterli güvence gösterip göstermediği yönlerinden ise bir değerlendirme yapılmamıştır. Yukarıda ayrıntılı bir şekilde açıklandığı üzere, taşınmaz maliki ile alt yüklenici arasında doğrudan eser sözleşmesi ilişkisi bulunmasa bile taşınmaz maliki alt yüklenicinin yükleniciden olan yapı alacaklarından kanun gereği sorumlu olup ona ipotek vermekle yükümlüdür (4721 sayılı TMK m. 893/3 ve 895). Taşınmaz malikinin kanuni ipotek yükümlülüğü, yalnızca akdi ilişki nedeniyle sorumlu olduğu yapı alacakları için akidi olan yapı alacaklılarına karşı değil, kanun gereği sorumlu olduğu yapı alacakları için akidi olmayan yapı alacaklılarına karşı da söz konusudur. Taşınmaz malikinin kanuni ipotek yükümlülüğü akdi ilişki nedeniyle sorumlu olduğu yapı alacak ve alacaklıları ile sınırlı tutulamaz. Mahkemece taşınmaz malikinin kanuni ipotek yükümlülüğünün akdi ilişki dışında kanun gereği sorumlu olduğu yapı alacak ve alacaklılarını da kapsadığı göz ardı edilerek ve taşınmaz maliki dışındaki davalıların davada taraf sıfatlarının olup olmadığı tartışılmayarak tüm davalılar hakkındaki davanın esas yönden reddi doğru olmamıştır.

Mahkemece yapılacak iş, malik dışındaki davalılar hakkındaki davayı sıfat yokluğundan (pasif husumet ehliyetinden) reddetmek, malik hakkındaki davayı ise yapı alacaklısı ipoteğinin yasal koşullarından incelenmemiş olanları inceleyerek ve değerlendirerek sonucuna göre hüküm kurmak olmalıdır."gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin ....05.2017 tarih ve 2016/468 Esas 2017/174 Karar sayılı karar ile, "davalılardan, ... A.Ş. ve ... San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. yönünden taraf sıfatı yokluğu nedeniyle pasif husumetten red, davacının inşaat alacağının tespitinin konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davanın davalı ... yönünden kabulüne" karar verilmiştir.

C. İkinci Bozma Kararı

1.Mahkeme kararı davalı ... vekili tarafından yasal süresinde temyiz edilmiştir.

2. Yargıtay (kapatılan) 15. Hukuk Dairesinin 04.....2018 tarih ve 2018/2855 Esas, 2018/3585 Karar sayılı ilamı ile, "...Mahkemece temyize konu son karar ile davanın davalı ... yönünden kabulüne karar verilerek Bursa ili ... İlçesi, ... köyü ... Ada 12 parsel ( eski ... parsel) üzerine 650.496,00 TL bedelli kanuni ipotek konulmasına karar verilmiştir. Dava konusu taşınmaz dava açıldığı sırada ... parsel sayılı taşınmaz iken yapılan toplulaştırma ile taşınmazı ... ada 12 parsel olmuş ve bu parsel sonradan yapılan ifraz ile ... Ada 24 ve 25 parsellere ifrazen tescil edilmiştir. İfraz ve tescilden sonra 25 no.lu parsel davalı ... tarafından dava dışı ...'ye satılarak bu 3. kişi adına tescil edilmiştir. Mahkemece bu 3. kişi adına kayıtlı taşınmaz maliki aleyhine usulüne uygun bir dava açılmadan ve usulü işlemler yerine getirilmeden dava dışı 3. kişi adına kayıtlı bulunan taşınmazın tesciline karar verilmesi mümkün değildir. Dava dışı 3. kişi adına kayıtlı olan bir taşınmazla ilgili verilen kararın icra ve infaz kabiliyeti olamaz. İnfaz kabiliyeti olmayan bir karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmamış, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

O halde mahkemece yapılacak iş; üzerine kanuni ipotek tesis edilen ... Ada 25 parsel sayılı taşınmazın son tapu kaydının celp edilerek bu taşınmaza malik olan davanın tarafları dışında maliklerin usulüne uygun şekilde dava açılmasından sonra bu dosya ile birleştirilmesi sağlanarak sonucuna göre karar vermekten ibaret olmalıdır."gerekçesi ile kararın bozulmasına karar verilmiştir.

D. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile,"...Yargıtay bozma ilamında belirtildiği üzere, mahkememizce yapılması gereken iş, davalı ... yönünden, yapı ipoteğinin yasal koşullarından olan ve mahkememizce değerlendirilmeyen şartlar olarak belirtilen "davanın 3 aylık yasal süre içinde açılıp açılmadığının" ve de "malikin yeterli güvence gösterip göstermediği" hususlarının incelenerek sonucuna göre karar verilmesi gerektiğidir.

Dosyadaki tüm belgelerin ve delillerin incelenmesinden, davalı ...'nin herhangi bir güvence bedeli gösterdiğine ilişkin bir kayıt ve delil mevcut değildir. Nitekim davalının da bu yönde (güvence gösterildiği, gösterilmek istendiği vs.) bir savunması ve iddiası da yoktur. Kaldı ki, davalı davanın reddini talep etmiş, aralarında bir hukuki ilişkinin olmadığını beyan etmiştir. Ayrıca davacı tarafından davalıya keşide edilen ihtarname ile teminat gösterilmesi talep edilmiş, ancak davalı tarafça bu teminat ödenmemiştir. Bu husus dosya kapsamında tartışmasız olup, bu olumsuz şartın gerçekleşmediği, başka bir deyişle davalı malik tarafından bir güvence gösterilmemiş olduğu açık olduğundan, bu şartın yerine gelmiş olduğu kabul edilmiştir.

Yargıtay ilamında da belirtildiği üzere, incelenmesi gereken diğer husus, 3 aylık hak düşürücü süreye uyulup uyulmadığıdır. Konunun daha iyi çözüme kavuşturulması için öncelikle bu 3 aylık sürenin başlangıcının tespit edilmesi gerektiği açıktır. Madde metninden de anlaşıldığı üzere süre, yüklenilen işin tamamlanmasından itibaren başlayacaktır. Dosya kapsamından da açıkça görüldüğü üzere, yüklenilen iş tamamlanmadan önce sözleşme feshedilmiş, iş bırakılmış ve diğer bir deyişle iş yarıda kalmıştır. Bu durumda, madde metninde belirtilen süre dahi başlamadan önce davanın açıldığı açıktır. Dolayısıyla bu şartın da gerçekleştiği kabul edilmelidir. İşin tamamlanmaması gerekçe gösterilerek sürenin başlamadığınınkabul edilmesi hak ve nefasete aykırı olacağı gibi, genel hukuk mantığına da ters düşecektir. Nitekim, davacının işi bırakması kesinleşmiş mahkeme ilamıyla da sabit olduğu üzere, haklı nedene dayanmakta olup, bunun olumsuz sonuçlarının davacıya yüklenmesinin düşünülmesi de mümkün olmayacaktır. Ancak bir an aksi düşünülse dahi yine de davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır. Nitekim, sürenin başlama tarihi olarak, yüklenilen işin durdurulması tarihi kabul edildiğinde dahi sürenin kaçırılmamış olduğu sabittir. Davacı taraf keşide ettiği Kadıköy Noterliğinin 28/07/2008 tarihli ... yev. Numaralı ihtarnamesi ile alacaklarını talep etmiş ve işin durma noktasına geldiğini bildirmiş, Beyoğlu .... Noterliğinin 28/07/2008 tarih ... yev. Numaralı ihtarnamesi ile, davalının davacıya taşınmazdaki haksız işgalini sonlandırmasını talep ettiği, Beyoğlu .... Noterliğinin 04/08/2008 tarih ... yev. Numaralı ihtarnamesi ile davalının davacıya bu talepleri tekrar edilmiş ve ... ile ... arasındaki sözleşmenin feshedildiği, davacı keşide edilen Kadıköy .... Noterliğinin 07/08/2008 tarih ... yev. Numaralı ihtarnamesi ile edimin ifasından kaçınıldığı davalılara bildirilmiştir. Huzurdaki davanın 12/08/2008 tarihinde açıldığı, iş bırakma tarihi ile dava tarihi arasında ve hatta dosyadaki son hakediş belgeleri ile dava tarihi arasında bile 3 aylık sürenin geçmediği sabit olup, bu şartın da gerçekleşmiş olduğu kabul edilmiştir" gerekçesiyle "Asıl dosyada,davanın davalılar ... A.Ş. ve ... San. ve Dış Tic. Ltd. Şti. yönünden bozmaya konu edilmediğinden karar verilmesine yer olmadığına, davacının inşaat alacağının tespitinin konusuz kalması nedeniyle esası hakkında karar verilmesine yer olmadığına, davacının ipotek tesisi talebinin davalı taşınmazlar maliki ... ve ... Tarım yönünden kabulü ile; TMK'nın 893/3 maddesi uyarınca davacı lehine davaya konu Bursa ili ... ilçesi ... köyü ... mevkii ... ada 24 parsel ve ... ada 25 parsel üzerine 650.496,00 TL bedelli kanuni ipotek konulmasına, kanuni ipotek hakkının tapuya tesciline,birleşen dosyada ...'ye açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeni ile reddine" karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı ... vekili, davacı şirket vekili ve birleşen 2020/92 E.sayılı dosya davalısı ... Tarım Petrol İnş. Tur. Lojistik San. ve Tic. Ltd. Şti vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1-Davacı vekili temyiz dilekçesinde, birleşen 2019/400 E. sayılı ... aleyhine açılan davada, ...'nin yargılama devam ederken gayrimenkulu birleşen 2020/92 E. sayılı dosya davalısı ... İnş. Tur. Lojistik San. ve Tic. Ltd. Şti'ye devretmesi nedeniyle davanın husumetten reddine karar verilmiş ise de, her davanın açıldığı tarihteki koşullara göre değerlendirileceğini, dava açıldığında ...'nin malik olduğunun ve davanın açılmasına sebebiyet verdiğinin nazara alınması gerektiğini, bu davada da davalı ...'nin yargılama giderlerinden ve vekalet ücretinden sorumlu tutulması gerektiğini, yine yargılama devam ederken gayrimenkulü iktisap eden ... İnş. Tur. Lojistik San. ve Tic. Ltd. Şt'ye ikame olunan birleşen 2020/92 E.sayılı dava ile ilgili yargılama giderleri ve avukatlık ücreti yönüyle hüküm kurulmamış olması nedeniyle kararın bozulmasını talep etmiştir.

2-Davalı vekili ... vekili temyiz dilekçesinde, üç aylık sürenin -kesin veya geçici- tescil yapılmaksızın geçirilmesi nedeni ile tescil ettirme hakkının sona erdiğini,somut olayda üç aylık hak düşürücü sürede inşaatçı ipoteğinin tescili yapılmadığı gibi inşaatçı ipoteğinin tescili ile ilgili geçici şerh veya geçici tescilin de yapılmadığını,mahkemenin davadan 13 yıl 2 ay 20 gün sonra inşaatçı ipoteğinin tesciline karar veremeyeceğini, üç aylık süre içerisinde tescil başvurusunun yeterli olmadığını, tescilin veya geçici tescilin yapılmış olması gerektiğini, dosyada herhangi bir tescil ve tedbir olmadığını,sırf bu nedenle mahkeme kararının bozulması gerektiğini, üzerine inşaat yapılmayan 24 parsel sayılı taşınmaz hakkında inşaatçı ipoteği talep ve dava olunamayacağını, böyle bir taşınmaz olsada üç aylık hak düşürücü sürenin -kesin veya geçici- tescil yapılmaksızın geçirilmesi nedeni ile tescil ettirme hakkının da TMK'nın 895/2 maddesi gereği sona erdiğini, bu davanın niteliği itibarı ile bir tespit davası olduğunu, inşaatçı ipoteği -yapı ipoteği-ne ilişkin davaların maktu harca ve maktu vekalet ücretine tabi olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

3-Davalı ... İnş. Tur. Lojistik San. ve Tic. Ltd. Şti. vekili temyiz dilekçesinde, davacı tarafından 3 aylık süre içerisinde geçici tescil davası açılıp geçici tescil gerçekleştirilmediğini, davacının, kesin tescil davasını açıp ihtiyati tedbir talep ettiğini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesinin ise tedbir yoluyla tescil istenemeyeceğinden bahisle yerel mahkemenin tedbir kararını bozduğunu, dolayısıyla, mevcut hukuki durumda 3 aylık süre içerisinde geçici tescil şartının sağlanmamış olduğunu bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, mahkemenin, TMK'nın m.893 te yer alan "Tescilin yüklenilen işin tamamlanmasından başlayarak üç ay içinde yapılmış olması gerekir"hükmünü "üç ay içinde dava açılır" şeklinde kanun koyucunun yerine geçip tadil etmesinin düşünülemeyeceğini, davacı şirketin, ... firmasıyla birlikte haksız menfaat elde etmek için her zaman düzenlenebilecek mahiyette muvazaalı adi yazılı tutanaklar tanzim ettiğini,yerleşik Yargıtay kararları uyarınca inşaatçı ipoteği davasında maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, oysa mahkemenin davacı lehine nispi vekalet ücretine hükmettiğini, bu hususun da bozma nedeni olduğunu, dava konusu mahkeme kararının infaz kabiliyeti olmadığını,zira halihazırda dava konusu taşınmazın malikinin ... tarım şirketi olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 893 ve devamı maddelerinde düzenlenen yapı alacaklısı ipoteği (inşaatçı ipoteği) tesciline ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3 ncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 427 nci ve devamı maddeleri.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına ve özellikle intifa hakkı sahibi davalı ... A.Ş'nin davacıya gönderdiği 28.07.2008 tarihli ihtarnamesi ile davacı taşeronun dava konusu inşaatçı ipoteği tesisi istenilen taşınmazdaki işgal ve müdahalesine son vermesini istediği, davacının en geç anılan ihtarnameye cevap verdiği 07.08.2008 tarihi itibariyle bu talepten haberdar olduğu, bu durumda 07.08.2008 tarihinin Türk Medeni Kanun'un 895. maddesinde yer alan 3 aylık sürenin başlangıç tarihi olarak kabul edilmesi gerektiği, temyize konu davanın 12.08.2008 tarihinde anılan maddede belirtilen 3 aylık hak düşürücü süre içinde açıldığı ve TMK nın 893/3 ve 895. maddelerinde düzenlenen yapı ipoteğinin yasal koşullarının oluştuğu, yine inşaatçı ipoteği tesisi istemine ilişkin davalarda maktu harç ve vekalet ücreti alınacağına ilişkin yasal düzenleme bulunmadığı anlaşılmış olup, bu açıklamalara göre davalı ... ve birleşen dosya davalısı ... vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Hukuk Muhakemeleri Kanununun 125/1 maddesinde "Davanın açılmasından sonra, davalı taraf dava konusunu üçüncü bir kişiye devrederse davacı aşağıdaki yetkilerden birini kullanabilir" hükmüne yer verildikten sonra "a)" bendinde "isterse, devreden tarafla olan davasından vazgeçerek, dava konusunu devralmış olan kişiye karşı davaya devam eder. Bu takdirde dava, davacı lehine sonuçlanırsa, dava konusunu devreden ve devralan yargılama giderlerinden müteselsilen sorumlu olur" hükmü yer almıştır. Yine, yargılama giderlerinin, aleyhine hüküm verilen taraftan alınmasına karar verilir (HMK'nın 326/1). Davada iki taraftan her biri kısmen haklı çıkarsa, mahkeme yargılama giderlerini tarafların haklılık oranına göre paylaştırır (HMK'nın 326/2). Aleyhine hüküm verilenler birden fazla ise, mahkeme yargılama giderlerini, bunlar arasında paylaştırabileceği gibi, müteselsilen sorumlu tutulmalarına da karar verebilir (HMK 326/3).

3.Yargılamanın devamı sırasında 25 parsel sayılı taşınmaz davalı ... tarafından ...'ye, ... tarafından da ... İnş. Tur. Lojistik San. ve Tic. Ltd. Şti.'ye devredilmiş, bu nedenle ... ve ... Tarım aleyhine açılan 2019/400 E. ve 2020/92 E. sayılı davalar asıl dava ile birleştirilmiştir. Bu durumda 6100 sayılı HMK'nın 125 ve 326. maddeleri uyarınca yargılama giderlerinden dava konusunu devreden ve devralanın müteselsilen sorumlu olması gerektiğinden, mahkemece yargılama giderlerinden ... ve ... Tarım Petrol İnş. Tur. Lojistik San Tic. Ltd. Şti'nin de diğer davalı ... ile birlikte müteselsilen sorumlu tutulmaları gerekir. Mahkemece davalılar ... ve ... Tarım Petrol İnş. Tur. Lojistik San Tic. Ltd. Şti.'nin yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaması doğru olmamıştır.

4. Kararın açıklanan nedenlerle bozulması gerekmiş ise de, yapılan bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden 6100 sayılı HMK'nın geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK'un 438/7. maddesi gereğince düzeltilerek onanması uygun bulunmuştur.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalı ... ve birleşen dosya davalısı ... İnşaat Turizm Lojistik Sanayi vekilinin tüm, davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine,

2. Davacı vekilinin temyiz itirazlarının 2.,3. ve 4. bentler uyarınca kabulü ile, temyiz olunan kararın hüküm fıkrasının birleşen dosya başlıklı kısmının 2. maddesinin 2. satırında, 6. maddesinin ilk satırında ve 7. maddesinin 2. satırında yer alan "...davalı ...'den..." kelimelerinin çıkartılarak yerine "...asıl dosyada davalı ..., birleşen 2019/400 E.sayılı davada davalı olan ... ve birleşen 2020/92 E.sayılı davada davalı olan ... İnş. Tur. Lojistik San. ve Tic. Ltd. Şti'den müteselsilen..." kelimelerinin yazılmasına, hükmün değiştirilmiş bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalılardan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davacıya verilmesine,

Peşin alınan harçların istek halinde temyiz edenlere iadesine,

Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

18.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.