"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2019/629 E., 2022/624 K.
DAVA TARİHİ : 26.02.2016
HÜKÜM/KARAR : Esastan Red
İLK DERECE MAHKEMESİ : Kocaeli 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2016/251 E., 2018/76 K.
Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli temyiz edilmekle kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 24.10.2023 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davalı vekili Avukat Özgün Can Geçim gelmiş. Tebligata rağmen başka gelen olmadığı anlaşıldığından onların yokluğunda duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında Haziran 2012 tarihli güvenlik hizmet sözleşmesi düzenlendiğini, davalının 15.01.2016 tarihli fesih ihtarnamesi ile personel ücretlerinin müvekkiline brüt ücretler üzerinden ödenmesine rağmen müvekkili şirketin personeline asgari ücret üzerinden ödeme yaptığı gerekçesiyle sözleşmeyi tek taraflı feshettiğini, ancak sözleşmenin 6. maddesinde personele asgari ücret ödeneceğinin kararlaştırılması nedeniyle personele ödenen ücrette sözleşmeye aykırı bir durum bulunmadığını, sözleşmenin 8. maddesinde yazılı ihtara rağmen tarafların yükümlülüklerini yerine getirmemesi halinde fesih imkanı tanınmasına rağmen davalının daha önce yazılı ihtarı bulunmadığını, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle 8. maddeye göre fesih nedeniyle verilen müvekkilinin zarar ve ziyanının tazmini, ayrıca aylık hizmet bedelinin 10 katı tutarında ceza-i şart ödenmesi gerekeceğini ileri sürerek şimdilik 1.000,00 TL kâr mahrumiyeti zararı ile 10.000,00 TL ceza-i şartın fesih tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, 22.11.2017 tarihli ıslah dilekçesi ile talebini kâr mahrumiyeti yönünden 9.368,00 TL'ye, ceza-i şart yönünden ise 193.897,00 TL'ye yükseltmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; taraflar arasında 01.07.2015 tarihli üçüncü bir sözleşme düzenlendiğini, davacının geçerliliği bulunmayan Haziran 2012 tarihli sözleşme hükümlerine dayandığını, davacının ceza-i şart ve tazminat talebine dayanak yaptığı maddenin sonradan yapılan sözleşmede yer almadığını, müvekkilinin davacıya personel maaş ödemelerini brüt ücretler üzerinden yapmasına rağmen, davacının personele asgari ücret ödediğini, bu hususta toplantı yapılması taleplerinin karşılanmadığını, davacının maaş ödemelerindeki farkı lehine kullandığını, müvekkilinin haklı nedenle sözleşmeyi feshettiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, sözleşmeye göre mahrum kalınan beş aylık süre için belirlenen ortalama satış tutarı üzerinden kârlılık oranına göre hesaplanan kâr kaybı tutarının 9.368,21 TL olduğu, fesih döneminde geçerli son sözleşmede ilk sözleşmede yer alan fesih ve ceza-i şart başlıklı maddeye yer verilmediğinden ceza-i şart talep edilemeyeceği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, kâr mahrumiyeti talebi 9.368,00 TL'nin dava tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, ceza-i şart talebinin reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; mahkemenin kâr mahrumiyeti talepleri yönünden davanın kısmen kabulüne karar vermişse de bu taleplerinin ıslah edilen tutar dikkate alındığında tamamen kabul edildiğini, kâr mahrumiyeti alacaklarının eksik hesaplandığını, ilk sözleşmenin bitiminden sonra yapılan sözleşmelerin ilk sözleşmenin yerine geçmediğini ve asıl sözleşmeyi ortadan kaldırmadığını, sonradan yapılan sözleşmelerde 2012 tarihli ilk sözleşmeyi ortadan kaldıracak irade beyanı bulunmadığını, 2014 ve 2015 tarihli sözleşmelerin 5188 sayılı Yasa ve ilgili yönetmelik gereği sözleşmenin devam ettiğini göstermesi bakımından düzenlendiğini, bu nedenle 2012 tarihli sözleşme hükümlerinin geçerli olduğunu ve ceza-i şartın hesaplanması gerektiğini belirterek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, tarafların ilk sözleşmenin süresinin bitiminden 2 ay önce fesih bildiriminde bulunmayarak ilk sözleşmeyi yenileme imkanı bulunmasına rağmen, iradelerini yeniden sözleşme düzenlemek yönünde kullandıkları, tarafların serbest iradeleri ile kararlaştırdığı sözleşme hükümlerinin tarafları bağlayacağı açık olup, son yapılan sözleşmede cezai şarta dair bir hüküm bulunmadığı, davacının süresi dolan sözleşme hükümlerine göre cezai şart talep etmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekilince istinaf dilekçesinde ileri sürülen gerekçeler ve res'en dikkate alınacak nedenlerle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulması talep edilmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, hizmet sözleşmesinin haksız feshi iddiasına dayalı kâr mahrumiyeti ve ceza şart tazminatı ödenmesi istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 369 ncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 nci maddeleri, 5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanunun 5 nci maddesi
3. Değerlendirme
1.Bölge adliye mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanunun 371 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2.Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanunun 370 nci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalı yararına takdir olunan 17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
24.10.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.