"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/343 E., 2022/159 K. Birl. Dava 2013/340 E.
KARAR : Asıl Davanın Kabulü ile Birleşen Davanın Reddi Birleşen Davanın Reddi
Asıl davada davacı vekili; müvekkili arsa sahibi ile davalı yüklenici arasında 5946 ada 3 parsel sayılı taşınmaz üzerinde bina inşa edilmesi için arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığını, 3 parsel sayılı taşınmaz ifraz edilince 4 parsel sayılı taşınmazın davalının elinde kaldığını, mahkeme marifetiyle yapılan tespitte davalının bağımsız bölümleri süresinde teslim edemeyeceği anlaşıldığından 18.06.2007 tarihli ihtarname ile sözleşmenin feshedildiğini ileri sürerek, davalının 4 parsel sayılı taşınmazdaki vaki el atmasının önlenmesine ve sözleşme nedeniyle uğranılan zararın şimdilik 30.000,00 Türk Lirasının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş; yargılama aşamasında tazminat taleplerini atiye bıraktıklarını belirterek ıslah dilekçesiyle sözleşmenin feshine de karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı kooperatif vekili; taraflar arasında akdedilen sözleşmeye göre müvekkiline 3 parsel sayılı taşınmazın satıldığını, bunun karşılığında 12 adet dairenin arsa sahibine verileceğini, inşa edilecek bina için verilen ruhsatın belediyece 6 kattan 3 kata indirildiğini, bu nedenle fiilen teslimin olanaksız hale geldiğini, arsa sahibinin haber vermeden 3 parsel sayılı taşınmazı ifraz ettiğini ve kendi adına 4 parsel sayılı taşınmazın yeni tapusunu aldığını, müvekkilinin taşınmaz üzerinde kooperatif binaları inşa ettiğini, bundan dönülmesinin mümkün olmadığını, arsa sahibinin kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, 4 ve 5 parsel sayılı taşınmazların tapularının iptali ile müvekkili kooperatif adına kayıt ve tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl davada davalı kooperatif vekili, asıl davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dairelerin teslim tarihinin 30.11.2007 olduğu, tespit dosyasındaki bilirkişi raporuna göre 07.05.2007 tarihi itibariyle inşaat seviyesinin % 10 civarında olduğu, yapılan keşifte de arsa sahibine teslim edilmesi gereken dairelerin teslim edilmediği, birleşen dosyada yapılan keşifte 4 parsel sayılı taşınmaz üzerindeki inşaatın teslime hazır hale gelmediği, 5 parsel sayılı taşınmaz üzerinde inşai faaliyetin olmadığının anlaşıldığı, sözleşmenin 11. maddesinde öngörülen bedelin yüklenici kooperatif tarafından arsa sahibine ödendiğinin ispat edilemediği gerekçesiyle, asıl davadaki fesih ve el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne, tazminat talebi atiye bırakıldığından işlemden kaldırılmasına, birleşen davanın da reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı süresinde asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine Dairemiz'in (Kapatılan 23. Hukuk Dairesi) 24.02.2014 tarih, 2013/8349 E. ve 2014/1284 K. sayılı ilamı ile onanmasına karar verilmiş, asıl davada davalı–birleşen davada davacı kooperatif vekilinin karar düzeltme istemi üzerine, Yargıtay (Kapatılan 23. Hukuk Dairesi) 27.02.2015 tarih, 2014/7436 E. ve 2015/1225 K. sayılı ilamı ile, asıl davada taraflar arasındaki sözleşmenin geriye etkili şekilde feshine karar verildiği, bu durumda ayrı bir dava açılmasına gerek olmaksızın sözleşmenin tasfiyesinin de yapılmasının gerektiği, davalı kooperatifin de yargılama sırasında açıkça tasfiyenin yapılmasını talep ettiği, uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile keşif yapılarak, tasfiye talebi ile ilgili rapor alınmasından, rapora itiraz edildiği takdirde, itirazların karşılanması ve asıl davadaki müdahalenin meni isteminin de bu doğrultuda değerlendirilerek sonucuna uygun bir hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle karar düzeltme isteminin kabulü ile, onama ilamının kaldırılarak mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma sonrası verilen kararda, taşınmazda kat irtifakı ve kat mülkiyetinin kurulu olmadığı, fiili zemin üzerinde yapının A ve B Bloktan oluştuğu, her blok' un bodrum dahil 7 katlı olduğu, mevcut yapının imara aykırı ve kaçak yapı niteliğinde olduğu, bu haliyle taraflar arasında yapılmış olan sözleşmenin feshinin uygun olacağı, bununla da bağlı olarak asıl davada davacı arsa sahibinin sözleşmenin feshi ve men-i müdahale davasını açmada haklı ve hukuki yararı olduğu birleşen davada edimini yerine getirmeyen davalı kooperatifin asıl dosyada sözleşmenin feshi kararı verildiğinden açmış olduğu tapu ve iptal ve tescil davasının dinlenemeyeceği gerekçesiyle, asıl davanın kabulü ile sözleşmenin geriye etkili feshine, müdahalenin men’ine, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemenin bozma ilamına uyarak verdiği kararın asıl davada davalı-birleşen davada davacı kooperatif vekili tarafından süresinde duruşmalı temyiz edilmekle 06.11.2023 gününde yapılan duruşmada asıl davada davalı- birleşen davada davacı kooperatif vekili Avukat Rukiye Turan Karaca ile asıl davada davacı- birleşen davada davalı ... vekili Avukat ... 'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulanan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1-a) Somut olayda, taraflar arasında 02.04.2004 tarihinde arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi imzalandığı, sözleşmede, asıl davada davacı- birleşen davada davalı arsa sahibine 12 adet bağımsız bölümün 30.11.2007 tarihinde teslim edilmesinin kararlaştırıldığı, sözleşmeye konu 3 parselin 12.05.2008 tarihli ifraz işlemi neticesinde bölünerek 4 ve 5 parsel olarak tapuya işlendiği, dava tarihi itibariyle 4 parsel üzerinde inşaatın mevcut olup tamamlanma oranının % 10 olduğu, ancak yargılama aşamasında inşaatın yapım sürecinin devam ettiği ve iki bloğun bitirilip oturuma açıldığı anlaşılmıştır.
Dairemizin uygulamasına göre, davadan sonra inşaatın % 90`nın üzerinde bir seviyeye getirilmesi halinde, artık geriye etkili biçimde feshe ( dönme ) karar verilemez. Bu fesih, ileriye etkili olmalıdır. Bu durumda Mahkemece uyulan bozma ilamında fiilen gerçekleşme oranına göre işin tasfiyesinin yapılması gerektiği belirtildiğine göre, sözleşme kapsamına göre yapılan inşaatın gerçekleşen fiziki oranı ile bu imalatın yasal mevzuata uygun hale getirilip getirilemeyeceği araştırılarak sonucuna göre davacının talepleri bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bu nedenle bozulması uygun görülmüştür.
1-b) Bozma nedenine göre, asıl davada davalı - birleşen davada davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1-a) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile kararın asıl davada davalı-birleşen davada davacı kooperatif lehine BOZULMASINA, (1-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, bozma nedenine göre asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin diğer temyiz istemlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına, duruşma tarihi nazara alınarak 17.100,00 Türk Lirası duruşma vekalet ücretinin asıl davada davacı - birleşen davada davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan asıl davada davalı - birleşen davada davacı kooperatife verilmesine, dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2024 tarihinde oy birliği ile karar verildi. .