"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2014/403 E., 2022/744 K.
HÜKÜM/KARAR : Kabul
Asıl ve birleşen davalarda davacı vekili, davalının müvekkili kooperatifin üyesi olup, müvekkili tarafından inşaa ettirilen 36 numaralı dairenin tapusunun davalı adına devrinin yapıldığını, müvekkili kooperatifin 26.06.2004 tarihinde yapılan genel kurulda 25.500,00 TL ödemenin yapılması hususunda karar alındığını ve yeni yönetimin seçildiğini, yeni yönetim tarafından yapılan inceleme sonucu kooperatifin yüksek miktarda borcunun olduğunun tespit edilmesi üzerine 16.10.2004 tarihinde olağanüstü genel kurul yapıldığını ve ortaklardan 12 taksit halinde 24.000,00 TL aidat alınması hususunda karar alındığını, ancak davalının 16.10.2004 tarihli olağanüstü genel kurulda alınan aidat borcunu ödemediği için asıl davada 6.000,00 TL asıl, 7.800,00 TL işlemiş faiz toplamı 13.800,00 TL’nin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatına, birleşen davada ise bakiye 17.675,60 TL’nin temerrüt faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl ve birleşen davalarda davalı vekili, müvekkilinin davacı kooperatifin üyesiyken 01.04.2004 tarihinde üyelikten istifa ettiğini ve istifanın davacı kooperatifçe kabul edildiğini, müvekkilinin ayrılma aşamasında tarafların bir araya gelip "İbranamedir" başlığı altında sözleşme imzalandığını ve sözleşmede belirlenen 25.500,00 TL'nin müvekkili tarafından davacı kooperatife tamamen ödendiğini ve hiçbir borcun kalmadığını, ancak davacının kendi üzerine düşen edimlerini yerine getirmediğini, ibranamenin 26.06.2004 tarihli genel kurulda onaylandığını, davacı kooperatif tarafından yapılan 16.10.2004 tarihli genel kurula müvekkilinin de aralarında olduğu birinci etap üyelerinin hiçbirisinin çağrılmadığını, kararların ikinci etap üyelerinin oyları ile alındığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece kooperatif ortaklığının sona ermesinden sonraki bir tarihte 26.10.2004 tarihli genel kurul kararı ile geçmiş dönemlere ilişkin olarak ortaklıktan ayrılanlara yönelik olarak ihdas edilen borçlardan dolayı kooperatifle ilişiği bulunmayan ve ibra edilen davalı ortağın sorumlu tutulması mümkün olmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Bu kararın asıl ve birleşen davalarda davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi’nin 2013/2820 Esas, 2013/4875 Karar sayılı kararı ile davalı kooperatifin 16.10.2004 tarihli genel kurul kararının ve diğer genel kurul kararlarının iptaline ilişkin görülen davanın sonucu kesinleşmediğinden bu davanın sonucu beklenmesi gerektiği, genel kurul kararların yoklukla malul olmadığının mahkemece tespiti halinde yönetim kuruluna genel kurulca yetki verilmedikçe veya yönetim kurulunun bu yöndeki işlemleri genel kurulca onaylanmadıkça farklı statülü ortaklık yaratım işlemlerinin geçerliliğinin bulunmadığı, yönetimce bir kısım ortaklarla imzalanan "İbraname" başlıklı belgeler ve bu belgeler içeriği doğrultusunda sonradan icra edilen işlemlerin icazet anlamında genel kurulca tasvip gördüğü yolunda karar alınmadığı, davacı kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları üzerinde uzman bilirkişilerce inceleme yaptırılarak, 16.10.2004 tarihli genel kurul toplantısında ayrılanlar dahil, herbir ortağın 20.11.2004 tarihinden itibaren oniki eşit taksitle toplam 24.000,00 TL ödenmesine ilişkin 2 no.lu gündem maddesi görüşülerek, alınan karara konu borcun kaynağının belirlenmesi ve bu ödemeyi gerekli kılan borcun davalının ortaklıktan ayrılmasından önceki döneme ait olması halinde davalının ibraname uyarınca kooperatife ödediği 25.500,00 TL'nin 20.11.2004 tarihine taşınarak güncellenmesinden sonra dahi kooperatif borçlarından dolayı payına isabet eden bakiye borcunun kalıp kalmadığının irdelenip ibranamenin davalı ortağın kooperatif borcundan dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıtıp yansıtmadığı ve ayrılan ortakların ibranemeye konu ödemeleri dışında kooperatife borçlarının bulunup bulunmadığı belirlendikten sonra itirazın iptali ve alacak davalarına konu edilen borçtan dolayı davalının sorumluluğunun varlığı ve niceliğine dair karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle, kararın bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davalının yapmış olduğu itirazın 6.000,00-TL asıl alacak ve 2.315,84-TL işlemiş faiz olmak üzere 8.315,84-TL takip çıkış miktarı üzerinden devamına, asıl alacağa takip tarihinden itibaren yasal faiz oranının %100’ünü aşmamak koşuluyla davacı kooperatif genel kurul kararlarında öngörülen oranlarda faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı ve davalı vekillerince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1.Davacı kooperatifin inşaatlarının bitmesi üzerine tapuların ve ibraname adı altında belgelerin düzenlenerek ortaklara verildiği, ortakların istifalarının kooperatifçe kabul gördüğü ancak 16.10.2004 tarihli genel kurul toplantısında ayrılanlar dahil her bir ortağın 20.11.2004 tarihinden itibaren taksitler halinde toplam 24.000,00 TL ödemesi yönünde karar alınması üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
2. Ortaklıktan ayrılanlara verilen ibraname adı altındaki belgeyi düzenleme konusunda kooperatifin genel kurullarında yönetime bu konuda bir yetki verilmediği, yönetimce bir kısım ortaklarla imzalanan "İbraname" başlıklı belgeler ve bu belgeler içeriği doğrultusunda sonradan icra edilen işlemlerin icazet anlamında genel kurulca tasvip gördüğü yolunda karar alınmadığı anlaşılmaktadır.
3. Bu dosyada ve emsal dosyalarda davacı kooperatifin tüm kayıt, defter, belge ve dayanakları üzerinde uzman bilirkişilerce inceleme yaptırılarak 16.10.2004 tarihli genel kurul toplantısında alınan karara konu borcun kaynağının belirlenmesi ve ibranamenin davalı ortağın kooperatif borcundan dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıtıp yansıtmadığı hususunun tespiti için kararın bozulmasına karar verilmiştir.
4. Mahkemece bozmaya uyularak dosya bilirkişi heyetine tevdi edilmiş olup alınan ilk raporda kooperatifin defter ve belgeleri incelenmiş alacakların borçları fazlasıyla karşıladığı tespit edilmiştir. Rapora itirazlar üzerine alınan ikinci raporda davalının kooperatiften ayrıldığı tarihte bilanço ve kayıtlarda yer alan borç ile 16.10.2004 tarihinde yapılan genel kurulda kararlaştırılan ödentiye esas borcun aynı olduğu, toplam güncel borcunun 478.513,94 TL olduğu, 21 ortağın kişi başına düşen miktarın 22.786,33 TL olup, ibralaşma itibariyle kararlaştırılan üye başına 25.500,00 TL ödentinin bile bu borcun tamamını karşıladığı tespit edilmiştir.
5. 6100 sayılı HMK hükümlerine göre; mahkeme, çözümü hukuk dışında, özel veya teknik bilgiyi gerektiren hallerde, taraflardan birinin talebi üzerine yahut kendiliğinden, bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir (266/1). Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler (281/1). Mahkeme, bilirkişi raporundaki eksiklik yahut belirsizliğin tamamlanması veya açıklığa kavuşturulmasını sağlamak için, bilirkişiden, yeni sorular düzenlemek suretiyle ek rapor alabileceği gibi, tayin edeceği duruşmada, sözlü olarak açıklamalarda bulunmasını da kendiliğinden isteyebilir (281/2). Mahkeme, gerçeğin ortaya çıkması için gerekli görürse, yeni görevlendireceği bilirkişi aracılığıyla, tekrar inceleme de yaptırabilir (281/3) Bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu ve bu çelişkinin giderilmesi teknik bilgiyi gerektirdiği takdirde, hakim bu çelişkiyi giderecek rapor almalıdır. Somut olayda dosyadaki raporlar arasında çelişki bulunmadığı ve birbirini teyit eden iki rapor bulunduğu halde emsal dosyada üçüncü heyetten alınan raporun taraflara tebliğ edilerek hükme esas alınması doğru görülmemiştir. Dosyada bulunan her iki raporda yapılan tespitlere göre ibranamenin davalı ortaklıktan ayrılan üyenin kooperatif borcundan dolayı ödemesi gereken payını hakkaniyet ve eşitlik ilkesine göre yansıttığı usulünce belirlenmiş olup, talep edilen ödentilerin inşaat maliyeti ile ilgili olmadığı üyelerden ibraname ile tahsil edilen bedellerin ilgili yerlere zamanında ödenmediği, yüklenici ile yapılan protokoller uyarınca ödenmesine karar verilen ceza-i şart ve faiz alacaklarına ilişkin olduğu da anlaşıldığına göre, davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi nedeniyle kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz başvurusunun kabulü ile kararın BOZULMASINA, peşin alınan harçların istek halinde temyiz eden taraflara iadesine, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine, 07.11.2024 gününde oy birliğiyle karar verildi.