"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 19. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2952 E., 2023/137 K.
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/163 E., 2018/139 K.
Dava, asgari ücrette meydana gelen beklenenin üzerindeki artışa dayalı olarak taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi bedelinin uyarlanması istemine ilişkin olup, İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiş ve Dairemizin 26.09.2022 tarihli ve 2021/4369 Esas, 2022/4345 Karar sayılı kararı ile bozulmuştur.
Dairemiz bozma kararına Bölge Adliye Mahkemesi’nce direnilmesi üzerine karar davacı vekili tarafından temyiz edilmekle 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’nun 373 üncü maddesinin beşinci fıkrası gereğince Dairemizce yapılan incelemede;
Dairemizin 26.09.2022 tarihli ve 2021/4369 Esas, 2022/4345 Karar sayılı bozma kararının usul ve kanuna uygun olduğu anlaşıldığından dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
KARAR
Açıklanan sebeple;
Dosyanın YARGITAY HUKUK GENEL KURULUNA GÖNDERİLMESİNE,
25.06.2024 tarihinde kesin olarak oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Davacı vekili, asgari ücrette meydana gelen beklenenin üzerindeki artışa dayalı olarak taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi bedelinin uyarlanmasını dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesi; ‘’Bilindiği üzere asgari ücret İş Kanunun 39. maddesi çerçevesinde Komisyonun vereceği karar sonucu tespit edilerek, resmi gazete de yayınlandıktan sonra, hukuki sonuç doğurmaktadır. 2016 yılından önce asgari ücret 6 aylık dönemler içerisinde belirlendiği halde, 2016 yılında bir yıllık olarak belirlenmiş ve yıl için belirlenen ücretin sorumluluğu davalı yükleniciye 2006 yılının ilk ayından yani Ocak ayından itibaren yansımıştır. Önceki uygulamada belirlenen artışın 6 aylık diliminin yükleniciye yansıması 1 Temmuz'dan itibaren olacağı halde, sözleşme düzenlendiği sırada bu durum bilinmediğinden, her ne kadar Kamu İhale Kanunundan sayılan doğal afetler, kanuni grevi, genel salgın hastalık, kısmi veya genel seferberlik ilanı gibi sebepler somut olayımızda mevcut değil ise de, Borçlar Kanunu 138. maddesinde belirtildiği üzere, sözleşmenin ifasının asgari ücretteki artış sebebi ile yüklenici açısından aşırı ifa güçlüğü olarak değerlendirilmesi gerektiği, bilirkişilerin kök ve ek raporlarındaki mütalaanın da bu kanıyı doğruladığı, dolayısıyla sözleşmenin 14. maddesinin müdahale yetkisini engellemeyeceği göz önüne alındığında, taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin ifa güçlüğü sebebiyle aşağıda yazılı olduğu üzere uyarlanmasına karar verilmesi gerektiği’’ kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi; ‘’Dosyada toplanan deliller, sözleşmenin içeriği ve TBK’nın 138. maddesindeki düzenleme birlikte değerlendirildiğinde, sözleşmede uyarlama yapılabilmesi için sözleşme veya yasada değişen hal ve şartlara dair bir kayıt veya hüküm bulunmaması gerekmektedir. Oysaki taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 14. maddesinde fiyat farkı istenemeyeceğini açık ve net bir şekilde belirlendiği görülmüştür. Aynı zamanda davacı taraf aşırı ifa güçlüğüne yönelik iddiasını da ispatlayamamıştır. Sözleşmeyi imzalayan ve basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacının asgari ücretteki artışı ifa güçlüğüne sebep olduğu yönündeki iddiası taraflar arasında sözleşme serbestîsi kapsamında imzalanan sözleşmeye aykırılık teşkil etmektedir. Tüm bu nedenlerle TBK’da düzenlenen sözleşmenin değişen koşullara uyarlanmasının şartları tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde gerçekleşmediği’’ gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kaldırılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yargıtay 6. Hukuk Dairesi; ‘’Asgari ücret kanunla belirlenmekte olup, belirlenen bu asgari ücret tutarının altında işçilere ödeme yapılması mümkün değildir. Sözleşmelerde asgari ücret altında ödeme yapılmasına ilişkin hükümler bulunması kanuna aykırılık nedeniyle yok hükmündedir. Asgari ücretin altında yapılan ödemeye ihtirazı kayıt konulmadan kabul edildiği gerekçe gösterilerek bu konudaki talebin reddi asgari ücretin kamu düzenine ilişkin olması niteliğine aykırılık teşkil eder.
Somut olayda, davacı ile davalı arasında 55 Adet Sürücülü Hizmet Aracı Kiralama Sözleşmesi imzalandığı, davacı tarafça sözleşme bedelinin asgari ücretteki artış doğan fiyat farkı nedeniyle uyarlanmasının talep edildiği anlaşılmaktadır.
Az yukarıda belirtildiği şekilde, asgari ücret kamu düzenine ilişkindir. İşçiye asgari ücretten az ücret ödenmesi halinde devlet kamu gücünü kullanarak ücretin asgari ücret seviyesine çıkartılmasını sağlamalıdır. Tarafı kim olursa olsun sözleşmelerde asgari ücret fiyat farkı ödenmesinin önüne geçen hükümler konulması veya birtakım gerekçelerle bunun önüne geçmeye çalışılması asgari ücretin kamu düzeni niteliğiyle bağdaşmaz.
Bu durumda mahkemece, alanında uzman bilirkişi marifetiyle şoförler için sözleşme ile belirlenen ücretlerin, %22'lik fark miktarı hariç tutularak, eski ve yeni brüt asgari ücret tutarları arasındaki fiyat farkının hesaplanması ile tespit edilecek miktar üzerinden sözleşmenin uyarlanmasına karar verilmesi gerekir’’ gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesi önceki kararında direnmiştir.
Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunca, direnme hükmünün bozulması görüşüyle dosya Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesine oyçokluğuyla karar verilmiştir.
Aşağıda açıklanan nedenlerden dolayı Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunun bu kararına katılmıyorum.
Dava, asgari ücrette meydana gelen beklenenin üzerindeki artışa dayalı olarak taraflar arasındaki hizmet sözleşmesi bedelinin uyarlanması istemine ilişkindir.
Uyuşmazlık, ifa imkânsızlığı şartlarının oluşup oluşmadığı noktasında toplanmaktadır.
6098 sayılı TBK’nın 138. maddesine göre;
‘’Madde 138 – Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.
Bu madde hükmü yabancı para borçlarında da uygulanır’’.
Taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 5. 1 maddesine göre, ... İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğünde kullanılmak üzere 55 adet sürücülü evde sağlık hizmeti alımı sözleşmesinin yapıldığı, sözleşme süresinin 24 ay olduğu, sözleşmenin 9. maddesine göre işe başlama tarihinin 01.01.2016, bitim tarihinin ise 31.12.2016 tarihi olduğu, sözleşme bedelinin 4.072.200,00 TL olduğu anlaşılmaktadır.
Sözleşmenin yürürlükte olacağı tarihler 01.01.2016 ile 31.12.2016 tarihi olup dava tarihi dikkate alındığında, davacının TBK'nın 138. maddesinde düzenlenen sözleşmeden dönme hakkını kullanmamıştır.
Somut olayda, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 14. maddesinde fiyat farkı istenemeyeceği açık ve net bir şekilde belirlenmiştir. Aynı zamanda davacı taraf aşırı ifa güçlüğüne yönelik iddiasını da ispatlayamamıştır. Sözleşmeyi imzalayan ve basiretli bir tacir gibi davranması gereken davacının asgari ücretteki artışın ifa güçlüğüne sebep olduğu yönündeki iddiası, taraflar arasında sözleşme serbestîsi kapsamında imzalanan sözleşmeye aykırılık teşkil etmektedir.
Tüm bu nedenlerle; TBK’da düzenlenen sözleşmenin değişen koşullara uyarlanmasının şartları, tarafların iddia ve savunmaları birlikte değerlendirildiğinde gerçekleşmediğinden, sözleşme hükmü taraflar için bağlayıcı olup sözleşmenin 14. maddesi de gözetildiğinde, Bölge Adliye Mahkemesinin davanın reddine ilişkin kararının yerinde olduğundan, direnme hükmünün onanması gerektiği görüşüyle Yüksek Özel Daire Sayın Çoğunluğunun, direnme hükmünün bozulması görüşüyle dosyanın Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderilmesi kararına katılmıyorum. 25.06.2024