Logo

6. Hukuk Dairesi2023/1614 E. 2023/2915 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı, davalı dernek aleyhine açtığı tahkim davasının reddine ilişkin hakem kararının iptalini talep etmiştir.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının ileri sürdüğü iptal nedenlerinin Milletlerarası Tahkim Kanunu'nun 15. maddesinde sayılan iptal sebepleri kapsamında değerlendirildiği, uyuşmazlığın tahkime elverişli olduğu, hakem kararının kamu düzenine aykırı olmadığı, tarafların eşitliği ilkesinin gözetildiği, hakemin tüm talepler hakkında karar verdiği gerekçesiyle yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi(İlk Derece)

SAYISI : 2022/1 E., 2022/1 K.

HÜKÜM/KARAR : Ret

Taraflar arasındaki tahkim davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı derneğin Suriye'nin Cerablus bölgesinde Zoghra Kampında, derneğe ait prefabrik ofisleri kurmak için davalının 1606 numaralı ihaleyi yaptığını ve 38.400 USD bedelle ihalenin yüklenici olarak müvekkiline kaldığını, müvekkilinin fazladan yaptığı işlerle birlikte işi tamamlayarak teslim ettiğini, davalının 38.400 USD'den gecikme cezası düşerek henüz fatura düzenlemeden Türk Lirası olarak müvekkiline ödeme yaptığını, fakat KDV'yi ödemediğini, KDV, fazladan yapılan iş bedeli ve haksız kesilen gecikme cezasının ödenmesi için taraflar arasında akdedilen sözleşmede yer alan tahkim şartı nedeni ile tahkim yoluna başvurulduğunu ve İstanbul Tahkim Merkezinde 2020ID/240 dosya numarası ile tek hakem tarafından yapılan yargılama sonucu taleplerinin tümden reddine karar verildiğini, söz konusu kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, tek hakem tarafından davalının Suriye'de bir temsilciliği olduğu varsayılarak karar verildiğini, davalı derneğin Suriye'de temsilciliğinin bulunmadığını, davalının ilk başvuruya verdiği cevabında KDV istisnasına ilişkin beyanda bulunmadığını, ön inceleme duruşmasından sonra taraflarına esas hakkında beyanda bulunmak üzere süre verildiğini ve davalının cevap dilekçesinde işin istisna kapsamında kaldığını iddia ettiğini, davalının esasa cevabında belirttiği hususlara tekrardan cevap verme imkanları olmamasına rağmen bu durumun hakem tarafından araştırılmaksızın varsayım ile karar verildiğini, davalının esasa verdiği cevapta ilk kez ileri sürdüğü iddia hakkında delil gösterme haklarının bulunmaması nedeni ile tarafların eşitliği ilkesi gözetilmediğinden 4686 Sayılı Kanunun 15/g maddesi kapsamında kararın iptalinin gerektiğini, faturanın davalı derneğin Türkiye temsilcisi vergi numarasına ve adına kesildiğini, bu hizmetin yurt dışındaki müşteri adına yapılmadığının açıkça anlaşıldığını, ön duruşmada taraflarınca olaya ilişkin bilirkişi ataması yapılmasının istendiğini, hakem tarafından bilirkişi atamasının yapılmayacağı, bilirkişi atamasının çok afaki işlerde mümkün olduğunun belirtildiğini, oysa Milletler Arası Tahkim Kanunun 12/A maddesinde hakem veya hakem kurulunca bilirkişi atanmasının düzenlendiğini, kanunun açık lafzına aykırı olarak bilirkişi atanmasının olanaklı olmadığının söylenmesinin eşit davranma ilkesine aykırı olduğunu, ön duruşmada uzman mütalaası sunulması hususunda karar alınmış olmasına rağmen, sunulan uzman görüşüne hakemce tarafsız olmadığı gerekçesi ile itibar edilmediğini, uzmanın mimar olup hakemce atanmadığı için taraflarınca yakın çevreden temin edildiğini, uzman görüşüne ilişkin Milletlerarası Tahkim Kanununda herhangi bir düzenlemenin yer almadığını, aynı zamanda hakem tarafından uzman görüşüne itibar edilmese de, uzman tarafından verilen cevaplar aleyhe yorumlanarak karara etkili olduğunu, tarafsız olmadığı iddia edilerek raporuna itibar edilmeyen uzmana sorulan sorunun aleyhlerine karara etki etmesinin yargılama usulüne aykırı olduğunu, tüm talepleri hakkında hakem tarafından karar verilmediğini, fazla yapılan 10 adet iş bedeli talep edilmesine rağmen, bu iş bedellerinin tek ad altında toplanarak fazla yapılan iş bedeli olarak tümden reddedilmesinin hukuka aykırı olduğunu, talep edilen iş bedelleri hakkında tek tek irdelenmek suretiyle karar verilmesinin gerektiğini, sadece iki iş kalemi hakkında inceleme ve değerlendirme yapılarak genel red kararı verilmesinin Milletlerarası Tahkim Kanununun 15/1-e maddesi uyarınca iptal nedeni olduğunu belirterek İstanbul Tahkim Merkezinde görülen İSTAC 2021/DA-540 vaka sayılı 11/01/2022 tarihli tek hakem kararının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının sözleşmesel yükümlülüklerini zamanında sonuçlandırmadığını, bu nedenle müvekkili tarafından sözleşme uyarınca gecikme cezası uygulandığını, ödenecek tutarda gecikme oranında kesinti yapıldığını, davacının sözleşmesel yükümlülüğü kapsamında Türkiye içerisinden temin edilen ürünleri gümrükten geçirmek suretiyle ülke dışına çıkardığını ve hizmetin yurt dışında gerçekleştiğini, söz konusu hususun KDV muafiyeti teşkil ettiğini, hakem kararlarının iptalinin ancak MTK'da sınırlı sayı ilkesi uyarınca belirlenmiş usulü nedenlerin varlığı halinde mümkün olduğunu, kararın esasının incelenmesinin mümkün olmadığını, kararın tahkim süresi içerisinde verildiğini, iptal sebebinin mevcut olmadığını, hakem tarafından yanlızca uyuşmazlık konularında ve tahkim şartına uygun şekilde karar verildiğini, hakemin taraflar arasında kararlaştırılan herhangi bir usul anlaşması olmadığından milletlerarası tahkim alanındaki ilgili hukuki düzenlemelere göre yargılamayı yürüttüğünü ve karara bağladığını, MTK 15/A-f hükmü uyarınca da herhangi bir iptal sebebi bulunmadığını, tarafların eşitliği ve hukuki dinlenilme hakkının tahkim yargılamasının bütün süreçlerinde gözetildiğini, hakem tarafından taraflara eşit sayıda söz verilerek, eşit sürelerle dinlenerek, herhangi birinin cevap hakkı doğması halinde buna uygun hareket edilerek ve tarafların karşılıklı talepleri göz önünde bulundurularak sürecin sonuçlandırıldığını, taraflar arasındaki uyuşmazlığın bedelinin 11.185,00 USD yani yaklaşık 153.234,00 TL olup ISTAC tahkim kurallarına göre değeri 300.000,00 TL'nin altında olan taleplerin çözümünde seri tahkim kuralları uygulandığını, bu hususta tarafların bilgilendirildiğini, tarafların hakem ile birlikte vaka yönetim konferansı (case management congerence) gerçekleştirerek sürecin ne şekilde işleyeceğine ortaklaşa karar verdiklerini, Usuli Talimatlar No.1 ve Usuli Zaman Çizelgesi incelendiğinde tarafların usul konusunda anlaşmaya vardıkları ve sürecin başından itibaren bildiklerinin görüleceğini, bu çerçevede davacının cevaba cevap sunmadığı için hakemin eşitlik ilkesini ihlal ettiğini iddia etmesinin açıkça kötüniyetli olduğunu, taraflarına da ikinci dilekçe teatisi hakkı verilmediğini, bu durumun seri tahkim uygulaması gereği olup, usulüne uygun olduğunu, davacı tarafından dosyaya sunulan çevirilerde hatalar bulunduğunu, tahkim dosyasının tamamının celbine ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

III. BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ (İLK DERECE MAHKEMESİ SIFATIYLA) KARARI

Bölge Adliye Mahkemesinin (İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla) yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "4686 Sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu 15. maddesinde Hakem kararlarına karşı kanun yolu düzenlenmiş olup, hakem kararlarının hangi hallerde iptal edilebileceği tahdidi olarak sayılmıştır. MTK'nın 15. maddesi uyarınca, öncelikle hakem kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olup olmadığının ve hakem kararının kamu düzenine aykırı olup olmadığının mahkememizce resen değerlendirilmesi, akabinde ise davacının ileri sürdüğü iptal sebeplerinin anılan kanunun 15. maddesinde sınırlı olarak sayılan iptal sebepleri kapsamında kalıp kalmadığının değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir. Bir uyuşmazlığın tahkime elverişli olup olmadığı iç hukuk hükümlerine göre belirlenir. HMK'nın 408. maddesi uyarınca, taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklardan veya iki tarafın iradelerine tabi olmayan işlerden kaynaklanan uyuşmazlıklar tahkime elverişli değildir. Somut olayda taraflar arasındaki uyuşmazlık Zoghra Kampında Prefabrik Ofis yapılması ile ilgili Hizmet Sözleşmesine ilişkin olup tahkime elverişlidir. Somut olayda hakem kararının iptalini isteyen, davacı vekilince, taraflarınca esasa ilişkin beyanda bulunduktan sonra davalı tarafça KDV muafiyetine ilişkin iddiada bulunulduğu, söz konusu iddiaya karşı savunmada bulunamadıkları, hakem tarafından davalı Derneğin Suriye'de temsilciliğinin bulunup bulunmadığı, malların gümrükten çekilip çekilmediğinin araştırılmadığı gibi, müvekkili tarafından davalının Türkiye Temsilcisi adına fatura kesildiği, yurt dışı müşteri adına kesilen bir fatura bulunmadığı dikkate alınmaksızın eşitlik ilkesine aykırı olarak karar verildiği belirtilmiş ise de, hakem tarafından tarafların katılımı ile yapılan ön inceleme duruşmasında belirlenen zaman çizelgesine göre işlem yapıldığı, belirlenen sürelere uygun olarak dilekçeler aşamasının tamamlandığı, hakem tarafından taraflar arasındaki sözleşme uyarınca yapılan işin yurt dışında olması, hizmetin yurt dışında kullanılacağı, inşaatta kullanılan malların Türk gümrüğünden ihraç edildiği belirtilerek karar verildiği, bu itibarla tahkim yargılamasının yasada öngörülen usul kurallarına uygun olarak yürütüldüğü, tarafların eşitliği ilkesine aykırılık bulunmadığı anlaşılmıştır. Bunun dışında kalan iddiaların değerlendirilmesinin hakem kararının esasının denetlenmesi niteliğinde olup yerindelik denetimi anlamına geldiği, hukuken mümkün olmadığı anlaşıldığından mahkememizce esasa ilişkin inceleme yapılmamıştır. Davacı tarafça ön inceleme duruşmasında bilirkişi talep edildiği, kanunda açıkça bilirkişi incelemesi yaptırılabileceğinin düzenlenmesine rağmen bu taleplerinin TMK'nın 15/1-f maddesine aykırı olarak reddedildiği belirtilmiş ise de, taraflarca kamusal bir otorite olan devlet yargı sistemi yerine alternatif tahkim sisteminin seçilmiş olması nedeniyle, hakemlerin esasa ilişkin olarak verecekleri kararı sözleşme ile kabul ettiği, Tahkim yargılamasında, hakemin bilirkişi incelemesi yapıp yapmamak konusunda takdir hakkı bulunduğu gibi TMK ve Tahkim Kurallarına uygun olarak yürütülen yargılamada bilirkişi incelemesi yapılmaması hukuki dinlenilme ve savunma hakkının ihlali anlamına gelmediği, nitekim uygulanacak hukuk kurallarının tespiti ve yorumunun hakeme ait olup, iptal davasında, hakem kararının yerinde olup olmadığı veya hukukun doğru uygulanıp uygulanmadığı hususları da değerlendirilemeyeceğinden davacı tarafından ileri sürülen iptal nedenleri kararın esasına yönelik olması nedeni ile yerinde görülmemiştir. Davacı tarafça hakem tarafından tüm talepleri hakkında karar verilmediği, fazla yapılan işlerle ilgili 10 kalem iş talep edildiği, hakemin tüm talepleri reddetmesine rağmen kullanılan demir ve demir kapıya ilişkin taleplerin irdelendiği bu hususun ...nun 15/1-2 maddesi uyarınca iptal nedeni olduğu belirtilmiş ise de, Hakem tarafından taraflar arasında düzenlenen sözleşmenin 16. maddesi dikkate alınarak, davalının ek bir meblağ ödemek için ek çalışma talep ettiğinin kanıtlanamaması, davacının ekstra iş olarak yaptığı işin, yapılan işin düzeltilmesine ilişkin olduğu, sözleşme kapsamında yapılması gereken işlerden olduğu belirtilerek örnekseme yolu ile demir kapının kendi başına ayakta durmaması, destek direklerinin yapımının zorunlu olduğu ve kullanılan demir bedelinin öncesinde inşaatın özellikleri nazara alınarak tespitinin mümkün olduğu, davacının su tankını tutmak için yeterli desteği kullanmasının taraflar arasında kararlaştırılan çalışmanın kapsamı içinde olduğunun belirtildiği, hakem tarafından davacının fazla iş nedeni ile sözleşme kapsamında talepte bulunamayacağının açıkça belirtildiği, sadece örnekseme yolu ile söz konusu hususlara açıklık getirildiği, davacının gecikme olmadığını veya gecikmeyi haklı çıkartan herhangi bir kanıt sunmadığı belirtilerek gecikmenin davalı tarafından talep edilen ekstra çalışma nedeniyle olduğu yönündeki davacı iddiasının yerinde olmadığı belirtilerek davacının tüm talepleri hakkında değerlendirme yapıldığı anlaşılmıştır. İptal davasında resen incelenmesi gereken kamu düzenine aykırılık ve tahkime elverişli olmama hali bulunmadığı gibi, ileri sürülen iptal nedenleri yerinde olmadığı, bir kısım iptal nedenlerinin ise işin esasına girilmesini gerektirip, hakem kararının iptali yargılamasında esasa ilişkin sebeplerin iptal sebebi yapılamayacağı" gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz başvurusunda bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde; kararın hukuka aykırı olarak verildiğini, davalı derneğin Suriye'de temsilciliği bulunmadığını, Suriye'de sadece yapılacak yardımları yürütmek için kamp inşa edildiğini, hakem kararında 3065 sayılı KDV Kanununun 12/2 maddesinde yer alan "Yurt dışındaki müşteri tabiri, ikametgahı, işyeri, kanuni ve iş merkezi yurt dışında olan alıcılar ile yurt içinde bulunan bir firmanın yurt dışında kendi adına müstakilen faliyet gösteren şubelerini ifade eder" hükmü gerekçe gösterilerek davalının Suriye'de temsilciliği olmamasına rağmen, olduğu varsayılıp yapılan işin ihracat kapsamına sokulduğunu, tahkim yargılaması sırasında taraflarla ön inceleme duruşması yapıldıktan sonra esas hakkında beyanda bulunmak için kendilerine süre verildiğini, esas hakkında beyanda bulunduktan sonra davalının cevap dilekçesinde işin istisna kapsamında kaldığını iddia ettiğini, bu hususta tekrar cevap verme hakları olmadığından esas duruşmada buna ilişkin beyanda bulunduklarını, davalının esasa verdiği cevapda ilk kez öne sürdüğü iddia hakkında delil getirme haklarının olmadığını, bu şekilde tarafların eşitliği ilkesi gözetilmediğinden Milletlerarası Tahkim Kanununun 15/g maddesi kapsamında kararın iptali gerektiğini, sözleşmede yazılanlardan başka iş yapılıp yapılmadığı ile ücretinin ödenip ödenmeyeceği hususunda hakem tarafından verilen ret kararının hukuka aykırı olduğunu, hakemin teklif listesinde yazan işe göre teklif verildiğini ve sahada sözleşmede yazandan daha fazla iş yapıldığı gerçeğini göz ardı ettiğini, bilirkişi deliline tüm başvuru ve esas beyanlarında yer vermiş olmalarına rağmen hakem tarafından bilirkişi atanmasının yapılmayacağı, bilirkişi atamasının çok afaki işlerde mümkün olduğunun beyan edildiğini, Milletlerarası Tahkim Kanununun 12/A maddesinin açık lafzına aykırı olarak bilirkişi atanmasının olanaklı olmadığının söylenmesinin eşit davranma ilkesine aykırı olduğunu, hakem tarafından tüm talepler hakkında karar verilmediğini, istemin tamamı hakkında karar verilmemesinin Milletlerarası Tahkim Kanununun 15/1-e maddesi gereğince iptal sebebi olarak sayıldığını belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, hakem kararının iptali istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununun 15. maddesinin 2. fıkrası,

1)Başvuruyu yapan taraf;

a) Tahkim anlaşmasının taraflarından birinin ehliyetsiz ya da tahkim anlaşmasının, tarafların anlaşmayı tâbi kıldıkları hukuka veya böyle bir hukuk seçimi yoksa Türk hukukuna göre geçersiz olduğunu,

b) Hakem veya hakem kurulunun seçiminde, tarafların anlaşmasında belirlenen veya bu Kanunda öngörülen usule uyulmadığını,

c) Kararın, tahkim süresi içinde verilmediğini,

d) Hakem veya hakem kurulunun, hukuka aykırı olarak yetkili veya yetkisiz olduğuna karar verdiğini,

e) Hakem veya hakem kurulunun, tahkim anlaşması dışında kalan bir konuda karar verdiğini veya istemin tamamı hakkında karar vermediğini ya da yetkisini aştığını,

f) Tahkim yargılamasının, usul açısından tarafların anlaşmalarına veya bu yönde bir anlaşma bulunmaması halinde, bu Kanun hükümlerine uygun olarak yürütülmediğini ve bu durumun kararın esasına etkili olduğunu,

g) Tarafların eşitliği ilkesinin gözetilmediğini, İspat ederse veya,

2)Bölge Adliye Mahkemesince;

a) Hakem veya hakem kurulu kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olmadığı,

b) Kararın kamu düzenine aykırı olduğu, Tespit edilirse."...hakem kararı iptal edilebilir.

3. Değerlendirme

1.Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2.MTK’ya göre yapılan tahkim yargılamasında verilen kararlara karşı iptâl davası açılabilecektir. MTK’nın 15. maddesinde iptâl nedenleri tek tek sayılmıştır. Birinci bölümde yer alan iptâl sebepleri; tarafların ileri sürüp ispat edecekleri sebepler, ikinci bölümde ise; iptâl davasına bakacak mahkemenin de resen dikkate alacağı sebepler yer almaktadır. Uyuşmazlığın tahkime elverişli olmaması ve kamu düzenine aykırılık resen dikkate alınabilecek sınırlı iki sebeptir.

3.Bölge Adliye Mahkemesince iptal davası görülürken, resen dikkate alınacak iptal sebepleri olan uyuşmazlığın tahkime elverişli olmaması ve kararın kamu düzenine aykırı olması hususlarının incelenerek taraflar arasındaki uyuşmazlığın Suriye'deki Zaghra kampında prefabrik ofis yapılması ile ilgili hizmet sözleşmesinden kaynaklandığı ve tahkime elverişli olduğu tespit edilmiştir. Milletlerarası Tahkim Kanununa göre Türkiye'de bulunan taşınmaz mallar üzerindeki ayni haklar tahkime elverişli değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık taşınmaz üzerindeki ayni haktan doğmamıştır. Bu yönü ile uyuşmazlık tahkime elverişlidir. Taşınmazlar dışındaki uyuşmazlıkların tahkime elverişli olmalarındaki temel ölçüt, uyuşmazlığın tarafların iradelerine tabi olmasıdır. Temel kıstasın tarafların üzerinde tasarrufta bulunacakları uyuşmazlıklar olduğu dikkate alındığından hakem kararına konu uyuşmazlığın, taraflarca hizmet sözleşmesi olarak nitelendirilmişse de, sözleşme içeriği incelendiğinde Cerablus'daki Zaghra kampında "Suriyeli mülteci nüfusuna sığınma evleri (prefabrik ofis) yapılması" işini konu alan eser sözleşmesinden kaynaklandığı, tarafların iradelerine tabi olup tahkime elverişli olduğu anlaşılmaktadır.

4.Hakem kararının kamu düzenine aykırı olması da kararın iptalini gerektiren nedenlerdendir. Milletlerarası Tahkim Kanununun uygulaması bakımından kamu düzenine aykırılığın Türk kamu düzenine göre değerlendirilmesi gerekir. Kanununun açıkça emredici olan hükümlerine aykırılık kamu düzenine de aykırılık oluşturur. Bu anlamda hakem kararının konusunun ahlaka aykırı olması, kişilik haklarına aykırılık teşkil etmesi durumunda kamu düzenine aykırı olacağı söylenebilecektir. Hakem kararının konusunun anılan yönler itibariyle kamu düzenine aykırı olmadığı görülmektedir.

Bu durumda hakem kararına konu uyuşmazlığın Türk hukukuna göre tahkime elverişli olduğu ve hakem kararının kamu düzenine aykırı olmadığı anlaşıldığından Bölge Adliye Mahkemesince Milletlerarası Tahkim Kanununun 15. maddesininin 2. bölümü uyarınca resen yapılan inceleme sonucu verilen karar yerinde olmuştur.

5.Davacı vekili tarafların eşitliği ilkesinin gözetilmediğini belirterek bu hususu temyiz itirazı olarak ileri sürmüştür.

Çekişmeli ve çekişmesiz yargı işlerinde, bu yargılamalarla bağlantılı geçici hukuki korumalarda, icra takiplerinde, tahkim yargılamasında ve hatta alternatif uyuşmazlık çözüm yollarında, her bir yargılama ve çözüm yolunda uyuşmazlığın niteliğiyle bağlantılı şekilde tarafların eşitliği ilkesi ve hukuki dinlenilme hakkına uygun davranılmalıdır (Yargıtay 20. HD.'nin 07.02.2012 gün, 2011/15852 Esas, 2012/1321 Karar sayılı ilamı). Bu ilkeler sonucu tahkim yargılamasında hakemlerce taraflara eşit davranılması ve hukuki dinlenilme hakkının hakem yargılaması sürecinde devam etmesi gerekir. Bu husus kamu düzeni ile ilgili olmadığından hakemlerce taraflara eşit davranılmadığı ve hukuki dinlenilme hakkına uyulmadığı hakem kararının iptâlini talep eden tarafça ileri sürülüp ispatlanmadıkça iptâl davasına bakan mahkemece kendiliğinden gözetilip hakem kararının iptâl edilmesi mümkün değildir. Doktrin ve Yargıtay uygulamalarında tarafların eşitliği ilkesinden, gerek hakemler gerekse mahkemeler ya da alternatif uyuşmazlık çözüm yolunu yürütenler tarafından yapılan yargılama ve çözüm üretiminde tarafların iddia ve savunmalarını sunmaları konusunda her bir tarafa eşit olanak ve süre tanınması, tarafsız davranılıp, tarafsızlığın yargılama süresince korunması ve tarafsızlık şüphesini uyandıracak hal ve davranışlardan kaçınılmasının anlaşılması gerektiği kabul edilmektedir (Prof. Dr. İbrahim Özbay Tahkim s. 236, 239, Prof. Dr. Turgut Kalpsüz, Türkiye'de Milletlerarası Tahkim s. 41)

Hukuki dinlenilme hakkı da hak arama hürriyetinin, iddia ve savunma hakkının bir görünümü olarak ortaya çıkmakta olup, yargılama süresince tarafların iddia ve savunmalarını ve hukuki konulara ilişkin görüşlerini ifade edebilmelerini ve yargıya erişim hakkını kapsar. Anayasa'nın 36. maddesinin birinci fıkrasında yer alan herkesin meşru vasıta ve yollardan faydalanmak suretiyle yargı mercileri önünde davacı ve davalı olarak iddia ve savunma ile adil yargılama hakkına sahip olduğuna ilişkin ifadeler hukuki dinlenilme hakkının anayasal dayanağını göstermektedir. Bu ilkenin yasal dayanağını da HMK 27. maddesi oluşturmaktadır. HMK'nın 27. maddesinin 2. bendine göre bu hak yargılama ile ilgili bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içerir. Bu ilke gereğince taraflar sözlü veya yazılı beyanda bulunabilecek, yargılamada yer alabilecek, karşı tarafın iddialarına karşı cevap verebilecek, sunulan belgeleri inceleyebilecek, görüşlerini ve itirazlarını bildirebileceklerdir.

Tahkim dosyasının incelenmesinde, hakemin taraflara tahkim yargılaması süresince eşit olarak iddia ve savunmalarını ve itirazlarını ileri sürme imkanı tanıdığı, Bölge Adliye Mahkemesi kararında da belirtildiği gibi, hakem tarafından tarafların katılımı ile yapılan ön inceleme duruşmasında belirlenen zaman çizelgesine göre işlem yapıldığı, belirlenen sürelere uygun olarak dilekçeler aşamasının tamamlandığı, tahkim yargılamasının yasada öngörülen usul kurallarına uygun olarak yürütüldüğü, ispat yükümlülüğüne ilişkin maddi ve usul hukuku kurallarına göre değerlendirme yapılarak karar verilmiş olduğu, bu kapsamda bilirkişi incelemesi talebinin reddinin tarafların eşitliği ve hukuki dinlenilme hakkınının ihlalini oluşturmayacağı, uygulanacak hukuk kurallarının tespiti ve yorumunun hakeme ait olduğu, iptal davasında hakem kararının yerinde olup olmadığı veya hukukun doğru uygulanıp uygulanmadığı hususlarının değerlendirilemeyeceği dikkate alındığında davacı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazlarının yerinde görülmeyip reddi gerekmiştir.

6.Davacı vekili, hakem tarafından 3065 sayılı KDV Kanununun 12/2 maddesinde yer alan hüküm gerekçe gösterilerek, davalının Suriye'de temsilciliği olmamasına rağmen, olduğu varsayılıp yapılan işin ihracat kapsamına sokulduğunu, yine davacı vekilinin sözleşme ve teklif listesinde yazan işe göre teklif verildiğinin ve sahada sözleşmede yazandan daha fazla iş yapıldığı gerçeğinin tek hakem tarafından göz ardı edildiğini belirterek bu hususları temyiz itirazı olarak ileri sürmüştür.

Hakem kararının iptali davalarında iptal sebepleri tahdidi olarak sayıldığından, kararın esası yönünden hukuka uygun ve yerinde olup olmadığının incelenmesi mümkün değildir. Uygulamada da hakem heyeti kararının esasının, yerinde olup olmadığının, hakemlerin hukuku doğru uygulayıp uygulamadığı gibi hususların hakem heyeti kararının iptali istemli davada tartışma konusu yapılamayacağı kabul edilmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesi, 22.06.2016 gün, 2016/4931 Esas, 2016/6886 Karar, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi, 20.06.2019 gün, 2019/1122 Esas, 2019/2896 Karar)

Bu açıklamalar kapsamında davacı vekilinin temyiz itirazı olarak ileri sürdüğü hususlar işin esası ile ilgili ve maddi hukuka ilişkin olup bu konularla ilgili uygulanacak hukuk kurallarının tespiti ve tahlili hakeme aittir. Bu nedenle davacı vekilinin bu yöndeki temyiz itirazı da yerinde görülmeyip, reddi gerekmiştir.

7.Davacı vekili, istemin tamamı hakkında karar verilmemesinin Milletlerarası Tahkim Kanununun 15/1-e maddesi gereğince iptal sebebi olduğunu, hakemin tüm talepler hakkında karar vermediğini temyiz sebebi olarak ileri sürmüştür. Hakem veya hakem kurulunun, açılan davada ileri sürülen iddia ve savunmaları değerlendirerek tüm talepler hakkında bir karar vermesi gerekir. Taleplerin tamamı hakkında karar verilip verilmediği en iyi şekilde hüküm kısmından anlaşılabilecektir. Davacı tahkim yargılamasında sunduğu dava dilekçesinde, yapılan işle ilgili KDV bedeli, davalı yararına fazladan yapılan iş bedeli ve haksız olarak kesilen gecikme cezası tutarını talep etmiş, hakem kararında da davacının taleplerinin tümü hakkında değerlendirme yapılıp karar verilmiştir. Bu açıklamalar ve Bölge Adliye Mahkemesi kararında anılan iptal nedeni bakımından gösterilen gerekçe dikkate alındığında davacının istemin tamamı hakkında karar verilmediğine ilişkin temyiz itirazının reddi gerekmiştir.

8. Temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere ve özellikle 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanununun 15. maddesindeki düzenlemeler gözetilmek üzere hakem kararının iptali talebi, Bölge Adliye Mahkemesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla uygun biçimde inceleme yapılıp, bir isabetsizlik bulunmaksızın karar verilmiş olmasına, Milletlerarası Tahkim Kanununun 15. maddesinde yer alan iddia sebepleriyle sınırlı yapılan incelemede dava şartları ve hukukun uygulanması bakımından da hükmün bozulmasını gerektirir bir neden bulunmamasına, kararda belirtilen ve yukarıdaki maddelerde yer alan açıklamalara göre usul ve kanuna uygun olup, davacı vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Aşağıda yazılı onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,21.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.