"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/364 E., 2023/861 K.
HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2021/415 E., 2023/21 K.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalı vekilince duruşmalı, davacılar vekilince duruşmasız olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 05.11.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde davacılar vekili Avukat ..., Cem-Sel. Turz. ve Tic. Ltd. Şti şirket yetkilisi ...ile davalı vekili Avukat ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için uygun görülen saatte Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
Davacılar vekili dava dilekçesinde; müvekkilleri ile davalı idare arasında Konya Mavi Tünel İçmesuyu İsale Hattı İnşaatı konulu sözleşme imzalandığını, 2013 yılı için öngörülen ödeneğin aktarılmaması nedeni ile bu kısmın işin sonuna aktarıldığını, ancak 2014 ve 2015 yılları bakımından da öngörülen ödeneğin aktarılmamasına rağmen aynı uygulamanın yapılmadığını, aktarılmayan ödenek bakımından süre uzatımı verilmesi gerektiğine ilişkin resmi tutanaklar olmasına karşın herhangi bir süre uzatımı verilmediğini, idare tarafından gerekli kamulaştırma işlemlerinin zamanında tamamlanmadığını, 8.000,00 metre şehir içi hat güzergâhının kamulaştırma işlemlerinden 600,00 metre hat güzergahının kamulaştırmasının tamamlandığını ve geriye kalan 7400,00 metre hat güzerhahının kamulaştırmasının yapılmadığını, tüm bunlara rağmen davalı idarenin gecikme bakımından müvekkillerine kusur atfederek sözleşmeyi haksız olarak feshettiğini, fesih işlemlerinin durdurulması ile kesin teminat mektubunun nakde çevrilmemesi için tedbir kararı verilmesini, tüm zarar ve ziyanlarının karşılanması amacıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek faiziyle tahsilini talep etmiş, ıslah ile 10.513.750,77 TL tazminatın fesih tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesinde; 2014 ve 2015 yılları için davacıların yaptığı imalat bedellerinin aktarılan ödenek miktarlarından daha az olduğunu, işin feshedildiği tarih itibarı ile nakdi olarak gerçekleşme oranının %62 seviyelerinde olduğunu, davacılara sözleşme kapsamında süre uzatımı verilmesine karşın yerinde yapılan tespitlerde olması gerekenden daha az sayıda çalışan ve ekipman bulunduğunun tespit edildiğini, davacı iş ortaklığının işi tamamlamak için herhangi bir irade göstermediğini, sözleşmenin feshinde davacıların kusurlu olduğunu, bu nedenle zarar tazmini talep etmesinin haksız olduğunu, aksine davacıların sözleşmenin feshine neden olmalarından dolayı idarenin zarara uğradığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, kamulaştırma ve yıl içi gerekli ödeneğin sağlanmaması nedeniyle idarenin davacılara verilmesi gereken süre uzatımlarını dikkate almadığını, kamulaştırma işlemlerinin tamamlanamadığını, sözleşmenin feshinde davacı iş ortaklığının kusuru bulunmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 6.224.169,30 TL net kâr mahrumiyeti, 3.194.845,82 TL ilave süre uzatımından kaynaklanan alacak bedeli ve 788.895,37 TL teminat için hak edişlerden yapılan nakit kesintisi olmak üzere toplam 10.207.910,49 TL alacağın 10.000,00 TL'sine dava tarihi olan 01/08/2016 tarihinden itibaren, 10.197.910,49 TL'sine ıslah tarihi olan 15.02.2019 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
İlk derece mahkemesi kararına karşı taraflar vekillerince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesince dosya kapsamındaki bilgi, belge ve toplanan deliller değerlendirilerek yasal düzenlemelere uygun ve isabetli gerekçeyle karar verilmiş olduğu, ileri sürülen istinaf sebepleri dikkate alındığında özellikle dava dilekçesinde teminat mektuplarının iadesi talebine ilişkin harç yatırılarak açılmış bir dava bulunmamasına ve davalı DSİ harçtan muaf olmakla, mahkeme kararında harç tahsiline ilişkin hükmün 2 ve 5 numaralı bentlerinin maddi hataya dayalı olup, maddi hatanın mahkemesince her zaman düzeltilmesinin mümkün olduğunun anlaşılmasına göre taraflar vekillerinin istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.
Bu karara karşı davalı vekilince duruşmalı, davacılar vekilince duruşmasız olarak süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya duruşmalı olarak incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1-Kamu düzenine aykırılık hallerinin re'sen gözetildiği, istinaf nedenleriyle sınırlı ve usulüne uygun olarak istinaf inceleme ve denetiminin yapıldığı; dosya içeriği, kararın dayandığı gerektirici sebepler ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacılar vekilinin tüm, davalının aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2-Davacı iş ortaklığı ve davalı iş sahibi idare arasında 27.12.2012 tarihli Mavi Tünel İçmesuyu İsale Hattı işine ait, 198.500.000,00 TL götürü bedelli sözleşme imzalanmıştır. KDV sözleşme bedeline dahil olmayıp, idare tarafından yükleniciye ödenecektir. Sözleşmenin 8.2.1 maddesine göre Yapım İşleri Genel Şartnamesi sözleşme eki niteliğindedir.
Sözleşmenin 9. maddesine göre, sözleşmenin imza tarihinden itibaren 15 gün içerisinde yer teslimi yapılır, işin süresi yer tesliminden itibaren 900 gündür. Sürenin hesaplanmasında havanın fen noktasında çalışmaya uygun olmayan dönemi ile resmi tatil günleri dikkate alındığında bu nedenlerle ayrıca süre uzatımı verilmez.
Sözleşmenin 11. maddesine göre hakediş raporları, bu sözleşmenin eki olan YİGŞ’nde düzenlenen esaslar çerçevesinde kanuni kesintiler de yapılarak her ayın ilk beş iş günü içinde düzenlenir. Hazırlanan hak ediş raporları idarece onaylandıktan sonra otuz gün içinde tahakkuka bağlanarak on beş gün içinde ödenir. Bu iş için sözleşme bedeli üzerinden 2013 yılı için %50 ödenek, 2014 yılı için %30 ödenek, 2015 yılı için %20 ödenek tespit olunmuştur. Yüklenici yapım işi için sözleşmede belirtilen ödenekleri iş programına uygun şekilde imalat ve/veya ihzarat olarak sarf etmek zorundadır. Yukarıda belirtilen yıl ödenekleri, toplam sözleşme bedeli içinde kalmak kaydıyla yüklenicinin de görüşü alınarak artırılabilir. Yüklenici artırılan ödenekleri, onaylanan revize iş programına uygun şekilde yılı içinde imalat ve/veya ihzarat olarak sarf etmek zorundadır.
Dosya kapsamının incelenmesinde; yer teslim tutanağının 10.01.2013 tarihli olduğu, sözleşmeye göre işin bitim tarihinin 29.06.2015 olduğu, 18.09.2015 ve 04.12.2015 tarihli karar ile toplamda %3,6450 oranında iş artışı yapılmış olduğu görülmüştür.
Sözleşme kapsamında idare tarafından verilen süre uzatımlarının incelenmesinde;
-24.06.2015 tarihli karar ile 73 gün süre uzatımı ile işin bitim tarihinin 05.09.2015 olduğu,
- 18.09.2015 tarihli karar ile 32 gün süre uzatımı ile işin bitim tarihinin 12.10.2015 olduğu,
- 16.11.2015 tarihli karar ile 92 gün süre uzatımı ile işin bitim tarihinin 12.01.2016 olduğu, bu süre uzatımının 2013 yılı için öngörülenden daha az ödenek aktarımı nedeni ile yapıldığı,
- 11.02.2016 tarihli karar ile 108 gün süre uzatımı ile işin bitim tarihinin 29.04.2016 olduğu, bu süre uzatımının havanın fen noktasında çalışılamayan günlerine karşılık olarak verildiği,
- 18.05.2016 tarihli karar ile 49 gün süre uzatımı ile işin bitim tarihinin 17.06.2016 olduğu, bu süre uzatımının 10.616 metrelik kamulaştırmada sorun yaşanan kısım için verildiği anlaşılmıştır.
Davalı idare tarafından Ankara 58. Noterliği’nin 20.05.2016 tarih ve 09008 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kamulaştırma işlemlerinin 06.05.2016 tarihi itibarı ile halledildiği, işin devamına engel bir hususun kalmadığı, kamulaştırma sorunu yaşanan kısmın 10.616 metrelik kısım olduğu, ancak işin tamamlanma oranının %61 olduğu, işin 17.06.2016 tarihine kadar bitirilmesi, aksi halde işin feshedileceği ihtar edilmiştir.
Davacı iş ortaklığı cevap ihtarnamesinde, revize sonucu belirlenen birim fiyatları kabul etmediklerini, yeni birim fiyat belirlenmesini, hendek dolgu imalatlarında yanlış pozdan ödeme yapıldığını, nakliye imalatlarında yanlış poz uygulandığını, belirli yerlerdeki isale hatları ve servis yollarında yanlış poz uygulandığını, kamulaştırma işlemlerinin 06.05.2016 tarihi itibarı ile halledildiği, bu nedenle çelik borulara ait sac siparişi verileceğinden ek süre verilmesi gerektiğini, revizelerden dolayı ek süre verilmesi gerektiğini, Konya Büyükşehir Belediyesi imzalı tutanaklara göre 237 gün ek süre verilmesi gerektiğini, kamulaştırma işlerinden kaynaklı gecikmelerden dolayı ek süre verilmesi gerektiğini, 2014 ve 2015 yılları sonuna aktarılan iş tutarları nedeni ile toplamda 234,26 gün ek süre verilmesi gerektiğini, Apa barajı geçişine denk gelen kısmın yapılmayacağı, yapılsa dahi hattın çalışmayacağı, proje değişikliği nedeni ile ek süre verilmesi gerektiğini ihtar etmiştir.
Konya 4. Bölge Müdürlüğü’nün 16.06.2016 tarihli yazı ekindeki tespite göre, 15.06.2016 ile 16.06.2016 tarihinde yerinde yapılan incelemelere yüklenicinin çağrılmasına karşın gelmediğini, arazide 1 vinç, 2 ekskavatör ve 1 adet jeneratör ile iki ekipte toplam 8-9 kişi olduğu, güzergahtaki sanat yapılarından 2 tanesinde ekipman montaj çalışmalarının devam ettiği, 2 tanesinin ekipmanlarının da yerlerine nakledildiği, diğer sanat yapılarında herhangi bir faaliyete rastlanmadığı, şantiyede ise bekçiden başka kimse bulunmadığı belirtilmiştir.
Davalı idarenin 29.06.2016 tarihli karar ve olur ile işin nakdi gerçekleşme oranının %62,18 oranında kaldığı, pompa istasyonu inşaat imalatlarına başlanılmadığı, bu kapsamdaki imalatlardan sadece pompa teminlerinin yapıldığı, toplam yaklaşık 120 km’lik boru döşeme imalatlarından yaklaşık 60 km’lik kısımda herhangi bir imalat yapılmadığı, yüklenicinin fabrika onayı verilmemiş üreticilerden düktil boru temin edilmesi teklifinin ise test, muayene, onay ve nakliye süreçlerinin 4-5 ay, döşeme işlemlerinin de 4-5 ay süreç alacağı, döşeme işlemi yapılmamış yerler için çelik boru siparişi dahi verilmemiş olduğu, işin ilerlemesi için gerekli çalışmanın yapılmadığı ve tamamlama için irade gösterilmediği belirtilerek Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 47. maddesine göre sözleşmenin feshedildiği belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesince, hükme esas alınan 24.10.2022 tarihli ek raporda, yapım işlerini konu alan ihaleler açısından, ihaleye çıkılması yeterli ödeneğin teminine ek olarak arsanın temin edilmiş veya gereken hallerde kamulaştırmanın yapılmış olmasının gerektiği, kamulaştırması yapılmayan arsalarda herhangi bir inşai faaliyette bulunulamayacağı, kamulaştırma işleri tamamlanmadan ihaleye çıkılan işin gecikmesinde davalı idarenin sorumluluğunun bulunduğu belirtilmiş ise de, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 62/c maddesinde ‘‘... Arsa temini, mülkiyet ve kamulaştırma işlemlerinin tamamlanması şartı, baraj ve büyük sulama, içmesuyu isale hattı, enerji nakil hattı, trafo, trafo merkezleri, şalt tesisleri, kaptajlar, su depoları, karayolu, liman ve havaalanı, demiryolu, petrol ve doğalgaz boru hattı projelerinde aranmaz.’’ düzenlemesinin mevcut olduğu, dava konusu işin belirtilen madde kapsamında kalan içme suyu isale hattı olduğu ve salt kamulaştırma işlemleri tamamlanmadan ihaleye çıkılmasının davalıyı doğrudan kusurlu hale getirmeyeceği, bu doğrultuda anılan gerekçe ile davalının kusurlu olduğunun kabulünün hatalı olduğu anlaşılmıştır. Ancak; taraflar arasındaki sözleşmenin 27.12.2012 tarihli olduğu değerlendirildiğinde davalının sözleşme sürecinde kamulaştırma işlemlerini 2016 yılında tamamladığı, bu hali ile davalının kamulaştırma işlemlerini makul sürede tamamlamadığı ve bu gerekçe ile kusurlu olduğu anlaşılmıştır.
Yukarıda anlatıldığı üzere, davalı iş sahibi idarenin kamulaştırma işlemlerini makul sürede tamamlamadığı ve bu hali ile sözleşmenin feshinde kusurlu olduğu anlaşılmış ise de, davacı yüklenici iş ortaklığının, kamulaştırma işlemleri tamamlanan veya kamulaştırmaya gerek olmayan yerlerdeki sözleşme konusu işleri zamanında ve sözleşme hükümlerine uygun şekilde yapıp yapmadığı, bu hususta kusurlu olup olmadığının araştırmasının yapılmadığı görülmüştür.
Davacının dava dilekçesinde, Konya Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nın 8000 metre şehir içi hat güzergahının kamulaştırma işlemlerinden sadece 600 metresini tamamladığını ve 7400 metre hat güzergahının kamulaştırma işlemlerinin tamamlanmadığını belirtmiş, davalı idarenin davacıya yönelik keşide ettiği Ankara 58. Noterliği’nin 20.05.2016 tarih ve 09008 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile kamulaştırma işlemlerinin 06.05.2016 tarihi itibarı ile halledildiği, işin devamına engel bir hususun kalmadığı, kamulaştırma sorunu yaşanan kısmın 10.616 metre olduğunu belirttiği, yine davalının dosya kapsamına sunduğu belgelerde fesih itibarı ile işin fiziki gerçekleşme oranlarında hattın toplam uzunluğunun 122,072 km olduğu, tamamlanan kısmın ise 62,5 km olduğunun belirtildiği, hamsu pompa istasyonu bakımından ise sadece pompa temini yapılmış olduğu belirtilmiştir. Proje metrajı 122,072 km’lik olan işte kamulaştırılacak olan güzergahın uzunluğunun tespiti ve bu işlemlerin söz konusu işe olan etkisinin tespiti zaruridir.
Mahkemece yapılacak iş, aralarında harita mühendisi bilirkişinin de bulunduğu yeni oluşturulacak bir bilirkişi heyeti aracılığı ile sözleşmeye konu iş güzergahının uzunluğu ile kamulaştırmaya konu olan güzergahın ne kadar olduğunun dava dilekçesi, ihtarname ve dosya kapsamındaki belgeler değerlendirilmek sureti ile netleştirilmesi, bundan sonra kamulaştırmaya ihtiyaç duyulmayan alanlar bakımından davacı yüklenicinin iş programına uygun hızda imalat yapıp yapmadığı, uzatma süreleri içerisinde kamulaştırma işlemi tamamlanan alanlar bakımından bir çalışmanın bulunup bulunmadığı, kamulaştırma işlemlerinin işin gecikmesine olan etkisi ile idarece verilen sürelerin karşılaştırılması, fesihte yüklenicinin iş programının gerisinde kalıp kalmadığına bağlı olarak kusurlu olup olmadığının belirtilen ilkeler çerçevesinde araştırılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken fesihte sadece davalının kusurlu olduğu gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bununla birlikte, sözleşmenin haksız feshi nedeniyle yüklenicinin uğradığı kâr mahrumiyeti alacağının, sözleşme ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı TBK'nın 408. maddesindeki kesinti yöntemine uygun ve denetime elverişli biçimde hesaplandığından da söz edilemez. Yukarıda anlatılan incelemeler tamamlandıktan sonra sözleşmenin feshinde davacının bir kusurunun bulunmadığının tespiti halinde ise kâr mahrumiyetinin kesinti yöntemine göre hesaplanması gerekmektedir.
Müspet zarar olan kâr kaybı, yukarıdaki hükümlerin de sonucu olarak kâr elde edememek nedeniyle mal varlığındaki gerçek eksilme esas alınarak belirlenmelidir. Gerçek eksilmenin belirlenmesi konusunda hizmet sözleşmeleriyle ilgili olarak TBK'da düzenlenen 408 ve 438. maddelerdeki kesinti yöntemi esas alınmalıdır. 408. maddede iş sahibinin temerrüdü nedeniyle istenebilecek ücret hesabı, 438. maddede ise iş sahibinin sözleşmeyi haksız feshetmesi nedeniyle istenebilecek zarar hesabı düzenlenmiştir. 408. madde işverenin engellemesi sebebiyle yapmaktan kurtulunulan giderler ile başka bir iş yaparak kazanılan veya kazanmaktan bilerek kaçınılan yararların indirilmesini, 438. madde ise sözleşmenin sona ermesi yüzünden tasarruf edilen miktar ile başka bir işten elde edilen veya bilerek elde etmekten kaçınılan gelirin indirileceğini düzenlemiştir. Her ikisi de indirim unsurları olarak benzer düzenleme içermekte olup, öğreti ve uygulamada bu hesaplama, kesinti yöntemi olarak adlandırılmaktadır. TBK'daki kesinti yöntemi hizmet sözleşmelerine ilişkin olmasına rağmen, diğer sözleşmelerin haksız feshi halinde de kıyasen uygulanması gerekir. Hukuk Genel Kurulu'nun 12.05.2010 tarihli, 2010/14-244 Esas, 2010/260 Karar sayılı ilâmında da iki taraflı sözleşmelerin karşı tarafça haksız feshedildiği hallerde, kâr kaybı zararına uğrayan tarafın isteyebileceği zararın saptanmasında kıyasen Borçlar Kanunu'ndaki kesinti yönteminin uygulanması gerektiği kabul edilmiştir.
Kesinti yöntemine göre yüklenicinin fesih sebebiyle yapamadığı sözleşme konusu işlerin geri kalan kısmından dolayı mahrum kaldığı kâr kaybının, öncelikle yapılmayan işin sözleşmenin feshi tarihindeki bedelinin (eser tamamlanmış, borç ifa edilmiş olsaydı yüklenicinin eline geçecek bedel ile sözleşmesine göre yapılan imalât sebebiyle yükleniciye ödenen ya da ödenecek bedel farkı) tespit edilmesi, bulunacak bu bedelden, yüklenicinin işi fesih sonucu tamamlamaması sebebiyle sağladığı tasarruf (malzeme, işçilik, sigorta, vergi vs. masraflar) ile bu süre içinde başka bir iş yapıp çalışmışsa ya da başka bir iş yapmaktan kaçınmışsa, kazanabileceği miktarlar belirlenip, bulunacak bu miktarların ilk olarak bulunan yapılmayan iş bedelinden çıkartılarak hesaplanması gerekir. Dosya kapsamında anılan şekilde kâr mahrumiyeti hesaplamasının da yapılmadığı görülmüştür.
3-Yüklenicinin 24.08.2015, 16.10.2015 tarihli yazılarında, ödenek kısıtlamalarından kaynaklanan gecikmelere süre uzatımı verilmesi ve yüklenici iş ortaklığından kaynaklanmayan gerekçelerle harcanamayan ödeneklerin ileri yıllara aktarılması, 2013 yılı için 87,6 gün süre uzatımı verilmesi, 2014 yılı için 118,20 gün süre uzatımı verilmesi talep edilmiş, dava dilekçesinde 2015 yılı için 78,86 gün süre uzatımı verilmesi gerektiği belirtilmiştir.
2013 yılı iş programına göre 98.408.395,30 TL yıllık harcama tutarı öngörülmesine rağmen 2013 yılı içi başlangıç ödeneğinin 740.000,00 TL olarak belirlendiği, yıl içerisinde toplamda işe 79.077.362,00 TL ödenek belirlendiği ve bu ödeneğin tamamının harcandığı, buna göre idare tarafından öngörülenden daha az ödenek aktarımı nedeni ile 16.11.2015 tarihli karar ile yüklenicinin talep ettiğinden daha fazla olan 92 gün süre uzatımı verilerek işin bitim tarihinin 12.01.2016 olarak güncellendiği görülmüştür.
2014 yılı için yapılan incelemede ise, başlangıç ödeneğinin 34.052.000,00 TL olarak belirlendiği, yüklenici tarafından ise 22.214.788,04 TL harcama yapıldığı, 2015 yılı için yapılan incelemede ise sözleşme ve iş programına göre 39.700.000,00 TL harcama tutarı öngörüldüğü, başlangıç ödeneği olarak davalı idare tarafından 30.000.000,00 TL aktarıldığı ancak davacı yüklenicinin 18.12.2015 tarihli 20 nolu hak edişe göre KDV’siz 22.306.025,025 TL harcama yaptığı anlaşılmıştır.
Yukarıda anlatımına yer verildiği üzere taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesinde ‘‘...Yüklenici yapım işi için sözleşmede belirtilen ödenekleri iş programına uygun şekilde imalat ve/veya ihzarat olarak sarf etmek zorundadır.’’ düzenlemesinin mevcut olduğu, ayrıca sözleşme eki olan Yapım İşleri Genel Şartnamesi’nin 29/4 maddesinde ‘‘İdarenin, sözleşmenin ifasına ilişkin yükümlülüklerini Yüklenicinin kusuru olmaksızın yerine getirmemesi (yer teslimi, projelerin onaylanması, iş programının onaylanması, ödenek yetersizliği gibi) ve bu sebeple sorumluluğu Yükleniciye ait olmayan gecikmelerin meydana gelmesi, bu durumun taahhüdün yerine getirilmesine engel nitelikte olması ve Yüklenicinin bu engeli ortadan kaldırmaya gücünün yetmemiş olması halinde, işi engelleyici sebeplere ve yapılacak işin niteliğine göre, işin bir kısmına veya tamamına ait süre en az gecikilen süre kadar uzatılır’’ düzenlemesinin mevcut olduğu,
Buna göre her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda 2014 ve 2015 yılları için öngörülen ödeneğin iş sonuna aktarılmamasından dolayı verilmesi gereken ilave süre uzatımından kaynaklı davacı iş ortaklığının alacaklı olduğu belirtilmiş ise de, 2014 ve 2015 yılları için davacı yüklenicinin, öngörülenden daha az olmasına karşın başlangıç ödeneğini karşılar ya da aşar nitelikte bir imalatının bulunmadığı, bu hali ile yüklenicinin ödenek yetersizliğinden ve ileri yıllara aktarılmamadan kaynaklı bir ifa güçlüğü ile karşılaşmasının mümkün olmadığı, KDV’nin sözleşme bedeline dahil olmamasına karşın bilirkişi raporunda tefe-tüfe-KDV oranları düşülerek hatalı bir şekilde yapılması gereken harcama tutarı belirlendiği, bu nedenle 2014 ve 2015 yılları için öngörülen ödeneğin iş sonuna aktarılmamasından dolayı verilmesi gereken ilave süre uzatımından kaynaklı bir alacağının bulunmadığı anlaşıldığından, bu talebin reddine karar verilmesi gerekirken kabulünün doğru olmadığı anlaşılmıştır.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm, davalı vekilinin 2. ve 3. bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı ile bu karara karşı yapılan istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olması nedeniyle HMK'nın 373/1. maddesi gereğince Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesi kararının KALDIRILARAK; Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2021/415 Esas, 2023/21 Karar sayılı ve 24.01.2023 tarihli kararının BOZULMASINA, 28.000,00 TL duruşma vekalet ücretinin davacılardan alınarak Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan davalıya verilmesine, aşağıda yazılı harcın temyiz eden davacılardan alınmasına, dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 27. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 05.11.2024 gününde kesin olarak oy birliği ile karar verildi.