"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2020/768 E., 2022/490 K.
BİRLEŞEN İSTANBUL 17. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2014/1383 ESAS 2015/151 KARAR SAYILI DOSYASI
HÜKÜM/KARAR : Asıl Dava Kısmen Kabul, Birleşen Dava Karar Verilmesine Yer Olmadığına
Taraflar arasındaki asıl davadaki menfi tespit, birleşen davadaki itirazın iptali isteminden dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak asıl davanın kısmen kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı asıl davada davacı -birleşen davada davalı vekilince duruşmasız, asıl davada davalı birleşen davada davacı vekilince duruşma istemli temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 30.04.2024 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde duruşmalı temyiz talebinde bulunan asıl davada davalı birleşen davada davacı vekili Avukat ... ile temyiz talebinde bulunan asıl davada davacı birleşen davada davalı vekili Avukat ...'in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanarak hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra işin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
ASIL DAVA
I. DAVA
Davacı-birleşen davada davalı vekili özetle; müvekkiline ait ... no.lu “...” gemisinde birtakım tadilat işlemlerinin yapılması amacıyla 16.07.2014 tarihinde davalı ile sözleşme imzalandığını, 47 takvim günü boyunca tersanede kalan gemi için müvekkilinin 650.000 USD tutarındaki tadilat bedelini davalıya ödediğini ancak davalının sözleşmeye aykırı şekilde işin değerinin 926.825 USD olduğundan bahisle bakiyenin ödenmesi için takip başlattığını ve gemi üzerinde hapis hakkı kullanılması adı altında geminin seferden men ettirildiğini, müvekkili tarafından 315.875 USD teminat ödenmek suretiyle geminin sefere çıkmasının sağlandığını, davalının talep etmiş olduğu bedelin fahiş ve haksız olduğunu ileri sürerek icra dosyasına yatırılan 315.875 USD bedelin icra dosyasında muhafaza edilmesine ve müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
II. CEVAP ve BİRLEŞEN DAVA
Davalı-birleşen davada davacı vekili özetle; müvekkili şirket tarafından sözleşme gereği tersanede tadilatı yapılan geminin tadilat bedelinin 965.875 USD olduğunu, yabancı uyruklu armatörün tadilat bedelini ödemeden gitmek istemesi üzerine 965.875 USD bedelli faturaya dayanarak İstanbul Anadolu 1. İcra Müdürlüğü'nün 2014/17166 Esas sayılı dosyası üzerinde gemi üzerine hapis hakkı uygulatılarak geminin yediemine teslim edildiğini ve alacağın tahsili için rehnin paraya çevrilmesi yoluyla icra takibine geçildiğini, müvekkilinin davalı şirketten olan alacağının haklı ve sabit olduğunu ancak takibe kötü niyet ile itiraz edildiğini ileri sürerek, davalının İstanbul Anadolu 1. İcra Müdürlüğü'nün 2014/27166 Esas sayılı icra takibine itirazının iptâline ve asıl alacak üzerinden hesaplanan icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, asıl davanın ise reddini istemiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19/04/2018 tarihli ve 2016/473 Esas, 2018/447 Karar sayılı kararıyla; asıl ve birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-birleşen davada davalı iş sahibi vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (kapatılan) 2018/4850 Esas, 2019/5026 Karar sayılı ve 05.12.2019 tarihli kararıyla; menfi tespit davası devam ederken yüklenicinin itirazın iptâli davası açmasında hukuki yararı bulunmadığı, 100 sayılı HMK’nın 114/1-h maddesi uyarınca hukuki yarar, dava şartı olduğundan birleşen davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunun denetime elverişli olmaması nedeni ile mahkemece HMK’nın 266. maddesi hükmüne uygun olarak aralarında gemi inşa mühendisinin de bulunduğu yeni bir teknik bilirkişi heyeti oluşturularak 16.07.2014 tarihli sözleşmenin 7. maddesi hükmü gereğince gönderildiği anlaşılan teklif de değerlendirilmek suretiyle iş bedelinin sözleşme fiyatlarıyla, sözleşme dışı imalât yapılmış olması halinde bu imalâtların yapıldığı yıl piyasa fiyatlarına göre bedelinin bilirkişiler aracılığıyla belirlenmesi, davalı ve birleşen davada davacı yüklenicinin talepleri arasında imalat bedeli yanında havuz işgal bedeli, havuza gemi alınmaması sebebiyle iş kaybı bedeli, rıhtım işgaliye bedeli ve pompa kirası da bulunduğundan bu kalemlerin değerlendirilmesinin iş sahibinin temerrüde düşmesi halinde mümkün olduğu gözetilerek sözleşme hükümleri de dikkate alınarak iş sahibinin temerrüde düşüp düşmediği belirlenmeli, oluşacak sonuç çerçevesinde asıl davada davacı iş sahibinin borçlu olmadığı miktar saptanarak buna göre hüküm kurulmalı, birleşen davanın ise, hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiği belirtilerek kararın bozulmasına karar verilmiştir. Bu karara karşı davalı birleşen dosya davacısı vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
3. Yargıtay 15. Hukuk Dairesi (kapatılan) 2020/917 Esas, 2020/3079 Karar sayılı ve 24.11.2020 tarihli kararıyla; davalı-birleşen davada davacı vekilinin diğer karar düzeltme taleplerinin reddi ile menfi tespit davasından sonra dahi olsa itirazın iptâli ile alacak davası açmakta hukuki yararı bulunduğu, mahkemece denetime elverişli olmayan, tarafların itirazlarını karşılamayan, hesap yöntemi usul ve yasaya uygun bulunmayan, dava öncesi yaptırılan delil tespiti sonucu alınan raporu değerlendirmeyen bilirkişi raporu esas alınarak hüküm kurulmasının doğru olmadığı, mahkemece, HMK’nın 266 ve 281/3. maddeleri hükümlerine uygun olarak aralarında gemi inşaat mühendisinin de bulunduğu konusunda uzman yeni bir teknik bilirkişi kurulu oluşturularak, 16.02.2014 tarihli sözleşmenin 7. maddesi hükmü gereğince gönderildiği anlaşılan teklif de değerlendirilmek suretiyle iş bedelinin sözleşme fiyatlarıyla, yapılmış ise sözleşme dışı imalâtların vekâletsiz iş görme hükümleri gereğince yapıldığı yıl mahalli piyasa rayiçleriyle hesaplattırılması, davalı-birleşen davada davacı yüklenicinin talepleri arasında imalât bedeli yanında havuz işgal bedeli, havuza gemi alınmaması sebebiyle ile iş kaybı bedeli, rıhtım işgaliye bedeli ve pompa kirası da bulunduğundan iş sahibinin temerrüde düşmesi halinde bu alacak kalemlerinin değerlendirilmesi mümkün olduğu gözetilerek, sözleşme hükümleri de dikkate alınmak suretiyle iş sahibinin temerrüde düşüp düşmediği belirlenip, bu alacak kalemleri ile ilgili de bedelin hesaplattırılarak asıl ve birleşen davada sonucuna uygun karar verilmesi gerektiği, bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile asıl ve birleşen davada, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmadığı, mahkeme kararının bu gerekçe ile bozulması gerekirken, eksik inceleme yanında yüklenicinin menfi tespit davası açıldıktan sonra itirazın iptâli davası açmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesi ile de bozulduğu bu kez, yapılan incelemede anlaşıldığından, yüklenicinin buna ilişkin karar düzeltme talebinin kabulü ile bozma ilamının kaldırılarak yerel mahkemece asıl ve birleşen davada kurulan hükmün değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile dosya kapsamında alınan 22/06/2021 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alınması neticesinde;
- Asıl davanın kısmen kabulü ile; davacı-karşı davalı iş sahibinin İstanbul Anadolu 1. İcra Dairesinin 2014/17166 Esas sayılı takip dosyasında istenen 315.875 USD asıl alacaktan 195.219,33 USD lik ek iş bedeli alacağının mahsubu ile 120.655,67 USD borçlu olmadığının tespitine, fazla istemin reddine karar verilmiş ancak davacı vekili tarafından 06/09/2021 tarihli dilekçe ekinde sunulan İstanbul Anadolu 1. İcra Dairesinin 2014/17166 Esas sayılı dosyası ödeme belgesi dikkate alınarak ve menfi tespit isteyen davacının icra takip dosyasında önceki karar gereğince 288.176,00 USD üzerinden ödeme yaptığı düşünülerek, istirdada dönen 92.956,67 USD nin davalıdan istirdadına, bu ödeme nedeniyle itirazın iptali isteminde karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş,
- Birleşen dava bakımından 315.875 USD asıl alacaktan hesaplanan 195.219,33 USD lik ek iş bedeli alacağı üzerinden itirazın iptaline, takibin devamına fazla istemin reddine davacının icra inkar tazminatı talebinin alacak eser sözleşmesinden doğduğundan İİK md. 67/2 koşulları oluşmadığından reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl ve birleşen davada taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı birleşen davada davalı vekili özetle; asıl dava bakımından istirdadına karar verilen bedel üzerinden kabul edilmesine ve bakiye bedel üzerinden bozularak davanın kabulüne karar verilmesini, Yargıtay 15. Hukuk Dairesi’nin bozma ilamında birleşen davanın hukuki yarar yokluğundan reddine ilişkin olmasına karşın bozma ilamına aykırı olarak karar verilmesine yer olmadığına karar verildiğini, bu bakımdan birleşen davada gerekçenin düzeltilerek davanın reddine karar verilmesini, asıl davada müvekkilince sözleşme konusu ve dışı tüm işlemlerin bedelinin ödendiğini, hükme esas alınan raporun SGK bilirkişisi tarafından kayıtlar olmadan düzenlendiğini ve yüklenici davalı şirkette çalıştığı dahi ispatlanmayan işçilerin ücretlerinin müvekkiline yansıtılmasının hatalı olduğunu, müvekkili tarafından 25/09/2014 tarihinde teminat tutarı olarak takip dosyasına yatırılan 703.576,00 TL bedelden 682.083,56 TL’sinin yerel mahkemenin 19/04/2018 tarihli 288.176,00 USD borçlu olunduğuna dair ilk kararı sonrası davalı karşı davacı tarafça tahsil edildiğini, dosyada alınan raporun denetime el verişli olmadığı, tespit raporuna aykırı hususlar bulunduğu, haksız olarak rıhtım ücretinin tahsil edildiği, anılan nedenlerle asıl davanın kabulüne ve aleyhe olan hususların bozulmasına, birleşen davanın gerekçesinin düzeltilerek reddine karar verilecek şekilde düzeltilerek onanmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı birleşen dosya davacısı vekili özetle; asıl davada kuruluna hükmün maddi hataya dayanan yanlış bir karar olduğunu, takip dosyasında yatırılan 288.176,00 USD gibi bir bedelin söz konusu olmadığını, davacı birleşen davada davalılar tarafından takip konusu 315.875 USD alacağın 25/09/2014 tarihindeki Türk Lirası olan 703.576,00 TL’lik karşılığının dosyaya teminat olarak yatırıldığını, bu bedel dışındaki tüm bedellerin taraflarınca faizli olarak değerlendirme taleplerinin sonucu aylık yatan faiz miktarları olduğunu, yerel mahkemenin 19/04/2018 tarihli ilk kararı ile 288.952,02 USD üzerinden takibin devamına karar verilince 07/06/2018 tarihinde icra dosyasında kapak hesabı yaptırıldığını ve o tarih itibarı ile alacağın karşılığının 1.606.740,14 TL olduğunu, 703.576,00 TL borçlu tarafından yatırılan para ile toplam faizleri olan 776.075,35 TL’nin mahsubu ile bakiye 830.664,79 TL’nin tahsili için 07/06/2018 tarihli muhtıranın davacı birleşen davalıya gönderildiğini, 20/06/2018 tarihinde müvekkiline 683.083,56 TL ödeme yapıldığını, kapak hesabı tarihiyle bu bedelin 149.667,73 USD’ye tekabül ettiğini, bu işlemler dışında davacı birleşen davalının dosyaya yatırdığı bir bedel olmadığını, kısmi ödemenin de öncelikle fer'i nitelikteki alacaklara sayılması gerektiğini ve her halükarda davacı birleşen davada davalının dolar borcu bulunduğunu, istidadı gerektiren bir alacak bulunmadığını, esasa ilişkin ise tespit raporunun hasımsız olduğundan değerlendirmeye esas alınamayacağını, hükme esas alınan raporun itirazları karşılamadığını, sözleşme dışı yapılan ilave işlerin bir kısmının bedelinin alacakta hesaba katılmamasının hukuka aykırı olduğunu, kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, asıl dava iş sahibi tarafından yüklenici aleyhine açılan borçlu bulunmadığının tespiti, birleşen dava ise yüklenici tarafından iş sahibi aleyhine açılan alacağın tahsili için yapılan ilamsız icra takibine itirazının iptâli takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemlerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 436, 437. maddeleri, 6098 sayılı TBK 470-486 maddeleri, 2004 sayılı İİK 67-72. maddeleri
3. Değerlendirme
1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması 1086 sayılı Kanunun 437 nci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Dosyadaki yazılara ve mahkemece uyulan bozma kararı gereğince inceleme yapılarak hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve bozmanın şümulü dışında kalarak kesinleşen cihetlere ait temyiz itirazlarının incelenmesinin artık mümkün olmamasına göre taraflar vekillerinin aşağıdaki bentler kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar verilmiştir.
2.1. Davalı birleşen davada davalı tarafından İstanbul Anadolu 14. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2014/92 D.iş sayılı dosyasında tespit raporu istenmiş, bilirkişi gemi mühendisi tarafından düzenlenen 02/10/2014 tarihli raporda ilave işler bakımından 21.650,00 USD belirlenmiş olup, hükme esas alınan raporda ilave işler 73.000,00 USD olarak belirlenmiştir. Tespit raporu ile hükme esas alınan raporda aynı kalem ilave işler bakımından belirlenen bedeller arasındaki fark fahiş nitelikte ve çelişkili olup, ilave işler bakımından aradaki çelişkiyi giderecek şekilde yeniden rapor alınıp karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır.
2.2. İlave ya da sözleşme kapsamında bir işin fiyatı hesaplanırken, belirlenen fiyatın içerisinde tüm maliyetler ve yüklenici kârının olduğu kabul edilmelidir. Bu bakımdan asıl ve birleşen dava konusu sözleşme kapsamında ya da ilave işler bakımından taraflar arasındaki sözleşme ve teklif tablosunda fazla mesainin ayrı bir alacak kalemi olarak belirtilmediği, sözleşme kapsamındaki işlerde ve ilave işler için belirlenen piyasa fiyatının içerisinde maliyet kalemi olarak işçiliğe ilişkin kalemin bulunduğunun kabulü gerekmektedir.
2.2.1. Yerel mahkemece, fazla mesai ücreti olarak 101.426,33 USD tespit edildiği, 16/12/2021 tarihli sosyal güvenlik uzmanı raporunda, davalı birleşen davada davacının konuya ilişkin herhangi bir SGK kaydı veya dökümü sunmadığı, davalı birleşen davada davacının, 11/11/2021 tarihli celsede dava konusu edilen işlerde 8 alt işverenin çalıştırıldığını beyan ettiği, bu alt işverenlere yönelik olarak ise el yazısı ile her zaman ikmal edilebilecek belgeler sunduğu, bu belgelerle fazla mesai ücret hesabının yapılmasının mümkün olmadığı belirtilmiş ve raporun devamında geminin tamirat tadilat işlerinin yapıldığı 31/07/2014-17/09/2014 tarihleri arasında davacı birleşen davalının SGK dosyasında bildirilen tüm çalışanların hepsinin dava konusu işte çalışmış olduğu varsayılarak bir hesaplama yapıldığı görülmüştür. Söz konusu hesaplama yönteminin de hukuka aykırı ve kabul edilebilir bir yanının olmadığı görülmüştür. Anılan nedenlerle, davalı birleşen davada davacı yüklenicinin hak ettiği iş bedeli hesaplanırken fazla mesai kaleminin alacak kalemi olarak kabul edilmemesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmamıştır.
2.3. Yerel mahkemece verilen 19/04/2018 tarihli karar sonrasında, icra dosyası üzerinden bir kısım ödemenin yapılmış olduğu, mahkemece icra dosyasının güncel hali tetkik edilmeden ve ilgili belgeler getirilmeden gerekçeli kararda yer alan ifadelerle ‘’ menfi tespit isteyen davacının icra takip dosyasında önceki karar gereğince 288.176,00 USD üzerinden ödeme yaptığı düşünülerek’’ istirdada dönen 92.956,67 USD nin davalıdan istirdadına, bu ödeme nedeniyle itirazın iptali isteminde karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
2.3.1. Dava tarihinden sonra yapılan ödemeler bakımından; 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 100. maddesi gereğince dava ya da takipten sonra alacağın bir kısmının ödenmesi halinde, ödenen miktar ve tarih belirtilerek yapılan ödemenin belirtilen yasa maddesi hükümleri gözetilerek icra müdürlüğünde infaz aşamasında dikkate alınmasına şeklinde hüküm kurulması gerekirken, yüklenicinin bu yöndeki savunmasına rağmen ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılmaması, icra dosyasının güncel durumunun tetkik edilmemesi ve 6098 sayılı TBK 100. maddesinin uygulanması bakımından olumlu ya da olumsuz herhangi bir karar verilmemiş olması doğru olmamıştır.
2.4. Mahkemece yapılması gereken iş; ek rapor alınarak ilave işler bakımından tespit raporu ile hükme esas alınan rapor arasındaki çelişkinin giderilmesi, önceki bozma ilamı da dikkate alınarak yüklenicinin hak ettiği iş bedeli hesaplanırken fazla mesai kaleminin dikkate alınmaması, yüklenicinin hak ettiği iş bedelinin bulunarak icra takibi ve dava öncesinde yapılan ödemelerin mahsubu ile bakiye iş bedelinin hesaplanması, ulaşılan sonuca göre yüklenicinin hak ettiği bir bedel var ise davadan sonra yapılan ödemeler bakımından icra takip dosyasının tetkiki sonrasında TBK 100. maddesi gereğince ödenen miktar ve tarih belirtilerek yapılan ödemenin belirtilen yasa maddesi hükümleri gözetilerek icra müdürlüğünde infaz aşamasında dikkate alınması gerektiğine dair karar verilmesinden ibaret olup, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
VI. KARAR
Yukarıda 2. bentte açıklanan nedenlerle taraflar vekillerinin 2.1 ve devamındaki bentler dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
Taraflar vekillerinin temyiz itirazlarının 2.1. ve devamındaki bentler kapsamında açıklanan nedenlerle kabulü ile temyiz incelemesine konu kararın taraflar lehine BOZULMASINA,
Peşin alınan harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
17.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin Yargıtay duruşmasında vekille temsil olunan taraflardan karşılıklı alınarak birbirlerine verilmesine,
Karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine,
30/04/2024 tarihinde oy birliği ile karar verilmiştir.