"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2019/109 E., 2022/183 K.
DAVA TARİHİ : 16.09.2013
HÜKÜM/KARAR : Kabul
KARAR
1- Davacı yüklenici vekili, müvekkili ile davalı arsa sahibi arasındaki 06.12.1993 tarihli adi yazılı gayri menkul satış vaadi ve kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği, buna göre davalıya ait taşınmaz üzerine tek katlı anahtar teslim ev yapılması karşılığında aynı yerde 676 m2 hisse alıp üzerine de istediği şekilde ev yapılacağının kararlaştırıldığını, müvekkilinin üstlendiği edimi 30.12.1994 tarihinde yerine getirdiğini, yaklaşık 20 yıldır hak edilen yerin kendisine verilmesi beklenirken 31.07.2013 tarihinde yapılan imar uygulamasından sonra 573 ada 2 parselde bulunan taşınmazda 400,50 m² yer verildiğini, eksik verilen 275,50 m²'lik hissenin değerinin denkleştirici adalet ilkesi gereği şimdilik 10.000,00 TL'sinin faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
2-Davalı vekili, davacının talebinin zamanaşımına uğradığını, sözleşmenin şeklen geçersiz olduğunu, yine de müvekkilinin üzerine düşen edimini yerine getirdiğini, sözleşmeye aykırı fiili bulunmadığını, davacının taşınmazı inşa ederek kullandığını, sözleşme tarihinde imar uygulaması yapılmadığını, imar uygulaması neticesinde %35'lik terk uygulaması sonucunda davacı hissesinin belirtilen miktara inmesinin normal olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
3-Mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin şekil şartlarına uyulmasa da geçerli olduğu, ancak alacağın sözleşme ilişkisine dayandığı, TBK'nın 146. maddesi uyarınca sözleşme tarihi ve davacının edimin yerine getirildiği tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğu, davalı tarafça yasal süresi içerisinde zamanaşımı itirazında bulunulduğu gerekçesi ile zamanaşımı nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
4-Bu karara karşı, davacı vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine Yargıtay (Kapatılan) 23. Hukuk Dairesi'nin 21.03.2016 tarihli, 2015/98 Esas, 2016/1764 Karar sayılı ilamıyla; taraflar arasında adi yazılı arsa payı karşılığı inşaat sözleşmesi yapılmış olmasına rağmen, sözleşmede taahhüt edilen edimlerin yerine getirmiş olması nedeni ile sözleşmenin geçersizliğinden bahsedilemeyeceği, uyuşmazlığa ilişkin TBK'nın 147/6. maddesi uyarınca 5 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği, zamanaşımı süresinin edimin yasal olarak yerine getirildiği tarihten itibaren işlemeye başlayacağı, bu kapsamda tarla vasfında olan taşınmazda yapılan inşaatta imarın kesinleşmesi ve inşaatın hangi tarihte yasal hale geldiğinin dosyadaki mevcut delillerden anlaşılmasının mümkün olmadığından imar işlem dosyası ve onaylı proje getirtilerek, inşaatın yasal hale geldiği tarih ile hukuki ve fiili teslimin gerçekleştiği tarih belirlenip, bu tarihten dava tarihine kadar zamanaşımı süresinin dolup dolmadığının değerlendirilmesinin gerektiği, zamanaşımı süresinin dolması halinde şimdiki gibi davanın reddine, aksi halde işin esasına girilerek konusunda uzman bir bilirkişiden rapor alınıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur.
5-Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; imar işlem dosyası ve onaylı projenin celp edildiği ve keşif yapılıp rapor alındığı, inşaatın 18/09/2012 tarihli imar planı ile arsa haline dönüştüğü ve bu tarihten dava tarihine kadar zamanaşımı süresinin dolmadığı nazara alınarak esas incelemeye geçildiği, hükme esas alınan bilirkişi raporu uyarınca eksik metrekare devri nedeni ile davacının talep edebileceği bedelin 73.080,00 TL olduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 10.000,00 TL'sine dava tarihinden, bakiye miktara ise ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
6- Bu karara karşı davalı vekilince süresinde temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
İlk derece mahkemesince her ne kadar davanın kabulüne karar verilmiş ise de; davacı yüklenicinin dosya kapsamına göre taraflar arasında düzenlenen kat karşılığı inşaat sözleşmesi gereği yapılan inşaatla ilgili olarak belediye nezdinde onaylı proje ile ruhsat başvurusunda bulunmadığı, bu durumun ilgili belediye tarafından mahkemeye gönderilen 01.04.2021 tarihli yazıdan anlaşıldığı, imar mevzuatına uygun ve yasal olarak inşaatın yapılmamış olması karşısında yüklenicinin edimini ifa ettiğinin kabul edilemeyeceği, TBK'nın 97. maddesi gereğince kendi edimini ifa etmeyen tarafın karşı taraftan edimini ifa etmesini isteyemeyeceği dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesi doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın, davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.09.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.