Logo

6. Hukuk Dairesi2023/733 E. 2023/1560 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı gerçek kişinin, hakim teşebbüs sıfatıyla tacir olup olmadığı ve iflasa tabi tutulup tutulamayacağı hususunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı gerçek kişinin birden fazla şirkette çoğunluk hissesine sahip olması ve tek başına karar alabilecek durumda bulunması nedeniyle TTK'nın 195. maddesi gereğince hakim teşebbüs ve dolayısıyla tacir sayılması gerektiği, gerçek kişi olmasının tacir sayılmasına engel teşkil etmediği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 17. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2022/1266 E., 2022/1327 K.

DAVACILAR : Müteveffa ...'nün Mirasçıları; 1-...

2-... 3-... 4-...

5-... 6-...

DAVALILAR :1- ...Holdıngs Inc Yetkilisi ...

2- ... Internatıonal Limited Yetkilisi ...

3-... vekili Avukat ...

DAVA İHBAR OLUNAN : ...

DAVA TARİHİ : 27.07.2016

HÜKÜM/KARAR : Esastan Ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi

SAYISI : 2020/339 E., 2022/431 K.

Taraflar arasındaki iflas davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı müteveffa davacı mirasçısı ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan ...’ün diğer davalı iki şirketin de tek ortağı olduğunu, her iki şirketin adresi yurt dışında olmasına rağmen İstanbul’da işlerinin yürütüldüğünü, ...'ün TTK 195/5 uyarınca tacir olduğunu, davacı ile ... arasında imzalanan 01.02.2010 tarihli sözleşmenin adi ortaklık sözleşmesi niteliğinde olduğunu, ancak davalının sözleşme yükümlülüklerine uymadığını, adi ortaklık adına tahsil edilen paraların diğer davalı Off-Shore şirketlerine aktarıldığını, davalar aleyhine başlatılan iflas yolu ile takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın kaldırılmasına ve davaların iflasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davalılardan ...’ün tacir olmadığını, diğer davalıların da şirket merkezlerinin yurt dışında olduğunu, taraflar arasındaki sözleşmenin de adi ortaklık sözleşmesi değil kazanca katılmalı işgörme sözleşmesi olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketlerin şirket merkezlerinin yurt dışında bulunduğu iflas davalarında İİK’nın 154. maddesi gereğince kesin yetki kuralı olduğu gerekçesi ile bu şirketler yönünden davanın usulden reddine karar verilmiş, davalı ... yönünden ise taraflar arasındaki sözleşmenin adi ortaklık olarak nitelendirilemeyeceği, tüzel kişilik perdesinin aralanması ilkesi uyarınca davalı şirketlerin kuruluş tarihleri de dikkate alındığında bu şirketlere para aktarıldığına dair delil bulunmadığı, TTK 195 uyarınca ...’ün hakim teşebbüs sayılarak iflasa tabi olamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacı vekili, taraflar arasındaki sözleşmenin adi ortaklık olduğuna dair mahkeme kararı olduğunu, 5 şirketin birden hakim ortağı olan ...’ün tacir sayılması gerektiği, diğer davalı şirketlerin paravan şirket olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile davalı şirketlerin davalı gerçek kişi tarafından TTK’nın 195 vd. maddeleri uyarınca bir topluluk menfaati doğrultusunda yönetildiklerine dair delil bulunmadığı, davalı şirketlerin merkezlerinin yurt dışı olduğu gerekçesi ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2020/166 Esas sayılı dosyasında yer alan Vergi Denetim Raporunda davalı gerçek kişilerin diğer davalı şirketleri bir nevi paravan şirket olarak kullandığı ve yapılan ticari işlerden elde edilen kârı bu şirketlere aktardığı, şirket merkezlerinin yurt dışı olmadığı nedeni ile denetlenemediği tespitnin yapıldığı, ancak bu dosyanın incelenmediği, davalı ...’ün iş bu dosya davacı aleyhine kendi adı ile alacak davası açtığını, bu davada da diğer davalı şirketler tarafından ...’ye gönderilen paraların tahsilini talep ettiğini, yine 01.09.2010 tarihli sözleşmeye dayalı olarak Malatya Asliye Hukuk Mahkemesinin 2019/352 Esas sayılı dosyası üzerinden iflas davası ikame edildiğini, bu dosyalar incelenmeden karar verilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, İİK’nın 174. maddesi uyarında itirazın kaldırılması ve iflas istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 369 uncu maddesinin birinci fıkrası ile 370 ve 371 inci maddeleri, İİK’nın 174. maddesi, TTK’nın 195. maddesi.

3. Değerlendirme

1.Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı ... vekilinin davalı şirketler yönünden temyiz itirazlar yerinde görülmemiştir.

2.Davalı ... yönünden temyiz itirazlarına gelince, davacı tarafından ...’ün de iflası istenilmiş olup, mahkemece ilgili kurumların cevabi yazılarına göre kişi ticari kaydının olmadığı gibi birden fazla şirket ortaklığı, yönetim kurulu başkanlığı ve temsilciliğinin olmasının tek başına tacir olduğunu göstermeye yeterli olmadığı, ...’ün iflasa tabi şahıslardan olmadığı gerekçesi ile ... hakkındaki iflas talebinin de reddine karar verilmiştir.

3.Davacı vekili davalı ...’ün TTK’nın 195/2 maddesi uyarınca tacir sayılması gerektiğini ileri sürerek kararı temyiz etmiştir.

4.Davalı ...’ün iflasa tabii kişilerden olup olmadığı ve hakkında iflas kararı verilip verilemeyeceğinin belirlenmesi öncelikle tacir sayılmasına bağlıdır. Bu kapsamda öncelikle anılan borçlunun gerçek kişi tacir sayılıp sayılmayacağı hususunun şirketler topluluğuna ilişkin 6102 sayılı TTK’nın 195. maddesindeki düzenlemeler göz önünde bulundurularak değerlendirilmesi gerekmektedir.

5.Bu kapsamda 6762 sayılı eski Ticaret Kanununda şirketler topluluğu düzenlenmemiş olmasına karşılık Avrupa Birliğinde ‘’Konzern’’ kavramı ve Amerika Birleşik Devletlerinde ise "affiiliated company/affiiliated group" kavramlarından hareketle Yeni Türk Ticaret Kanunu tasarısında hem hukuki olması hem de kavramı tanıtma gücünün bulunması ve toplumdaki yaygınlık kazanmasından hareketle ‘’şirketler topluluğu’’ kavramı kullanılmış ve hukukumuza pozitif düzenleme olarak girmiştir.

6-Şirketler topluluğu kavramı; Türk Ticaret Kanunu'nun gerekçesinde genel olarak "bir şirket diğer bir şirketi (şirketleri) oy çoğunluğu veya diğer hakimiyet araçları ile kontrol ediyor ise, şirketler topluluğundan söz edilir" şeklinde tanımlanmıştır. (Gerekçeli Türk Ticaret Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı, Ankara, Eylül 2022)

7-6102 sayılı Türk Ticaret Kanununun 195. maddesinde ise, doğrudan bir şirketler topluluğu tanımı yapılmadan şirketler topluluğunun varlığından bahsedebilmek ve şirketler topluluğuna ilişkin kuralların uygulanmasına ilişkin kriterler belirlenmiştir.

TTK’nın 195.‘’(1) a) Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketinin, doğrudan veya dolaylı olarak;

1. Oy haklarının çoğunluğuna sahipse veya

2. Şirket sözleşmesi uyarınca, yönetim organında karar alabilecek çoğunluğu oluşturan sayıda üyenin seçimini sağlayabilmek hakkına haizse veya

3. Kendi oy hakları yanında, bir sözleşmeye dayanarak, tek başına veya diğer pay sahipleri ya da ortaklarla birlikte, oy haklarının çoğunluğunu oluşturuyorsa,

b) Bir ticaret şirketi, diğer bir ticaret şirketini, bir sözleşme gereğince veya başka bir yolla hâkimiyeti altında tutabiliyorsa, birinci şirket hâkim, diğeri bağlı şirkettir.

c)Bu şirketlerden en az birinin merkezi Türkiye’de ise, bu Kanundaki şirketler topluluğuna ilişkin hükümler uygulanır‘’ düzenlemesiyle şirketler topluluğunun varlığından bahsedebilmek için hangi koşulların varlığının gerektiği sayılmıştır.

d)Aynı maddenin 2. fıkrasında ise ‘’1. fıkrada öngörülen haller dışında, bir ticaret şirketinin başka bir ticaret şirketinin paylarının çoğunluğuna veya onu yönetebilecek kararları alabilecek miktarda paylarına sahip bulunması, birinci şirketin hakimiyetinin varlığına karinedir’’ denilmek suretiyle bir ticaret şirketinin başka bir ticaret şirketinin paylarının çoğunluğuna veya onu yönetebilecek kararları alacak miktarda bir pay çoğunluğuna sahip olması hakimiyetin varlığına karine kabul edildikten sonra aynı maddenin 4. bendinde ‘’hakim şirkete doğrudan veya dolaylı olarak bağlı bulunan şirketler onunla birlikte şirketler topluluğunu oluşturur hükmüne yer verilmiştir.

e)Aynı maddenin 5. bendinde ise ‘’şirketler topluluğunun hakiminin, merkezi veya yerleşim yeri yurt içinde veya yurt dışında bulunan, bir teşebbüs içinde olması halinde de, 195 ila 209. maddeler ile bu Kanundaki şirketler topluluğuna ilişkin hükümler uygulanır‘’ denildikten sonra son cümlede ‘’hakim teşebbüs tacir sayılır’’ hükmüne yer verilmiştir.

f) TTK’nın 195. maddesinin 6.fıkrasında ise ‘’Şirketler topluluğuna ilişkin hükümlerin uygulanmasında “yönetim kurulu” terimi limited şirketlerde müdürleri, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketler ile şahıs şirketlerinde yöneticileri, diğer tüzel kişilerde yönetim organını ve gerçek kişilerde gerçek kişinin kendisini ifade eder‘’ denilmek suretiyle bir gerçek kişinin şirketler topluluğu hükümlerine göre hakim teşebbüs olması halinde aynı maddenin 5. maddesine göre tacir sayılacağı hususu açık bir şekilde ifade edilmiştir.

8. Hakim teşebbüsün gerçek kişi olması halinde de tacir sayılacağına ilişkin hükmün konulmasının amacı kanunun gerekçesinde başta Almanya olmak üzere diğer Avrupa Birliği üyelerinden farklı olarak şirketler topluluğunun sadece sermaye şirketlerinden oluşmasının benimsenmediği şirket sıfatı taşımayan kişi topluluklarının şahıs şirketlerinin, tek kişinin, dernek veya ihtisati devlet teşekkülleriyle gerçek kişilerin teşebbüs kavramına dahil olmasının kabul edildiği bir şirketler topluluğunun tepesinde sermaye şirketi olmayan herhangi bir özel veya kamu tüzel kişisi, gerçek kişi bulunması halinde de bu topluluğunun şirketler topluluğu olarak kabul edilmesinin benimsendiği, topluluğun sadece şirketlerden oluşmasına ilişkin dar yorumun bazı sakıncalar doğurabileceği düşünülerek TTK’nın 195. maddesindeki geniş bir yorumun tercih edildiği, gerçek kişinin hakim teşebbüs olması halinde tacir sayılacağı benimsenmiştir. (Gerekçeli Türk Ticaret Kanunu, Türkiye Cumhuriyeti Adalet Bakanlığı, Ankara Eylül 2022, sayfa 247)

9.Yukarıda yer verilen yasal düzenleme ve gerekçesi göz önünde bulundurulduğunda kanun koyucu TTK'nın 195. maddesinde şirket topluluklarına ilişkin hükümlerin uygulanmasında gerçek kişilerin "kendisinin" esas alınacağını ve bu gerçek kişinin hakim teşebbüs olması halinde anılan maddenin 5. bendine göre "tacir" sayılacağını açıkça düzenlemiş bulunmaktadır.

10.Bu açıklamalardan sonra somut olay göz önünde bulundurulduğunda; bazı şirket ve teşebbüsler dosyada mevcut 23.10.2021 tarihli bilirkişi heyeti ek raporunda davalı ...’ün ... Dış Tic. A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı olduğu ve %100 hisse sahibi olduğu, T.H. ... Turizm ve Yat. İşl. Tic. A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı ve %96 hisse sahibi olduğu, ...İnş. Gıda ve Tarım Ürünleri San. Tic. Ltd. Şti’nin genel müdürü ve şirket müdürü olduğu ve %70 hisse sahibi olduğu, T.H. ... Int. İnş. Dış Tic. ve San. Ltd. Şti.’nin genel müdürü ve şirket müdürü olduğu ve %100 hisse sahibi olduğu, ... Alm. San A.Ş. ve ...Holding A.Ş.’nin yönetim kurulu üyesi iken daha sonra ayrıldığı, ... Madencilik A.Ş.’nin yönetim kurulu başkanı ve %100 hisse sahibi olduğu tespitlerine yer verilmiştir.

11.Yukarıdaki bentte bahsedilen hisse durumları gözönünde bulundurulduğunda bazı şirket ve teşebbüsle merkezi veya yerleşim yeri yurt dışında olsa dahi davalı ...’ün tek başına karar alabilecek oy hakkı veya oy çokluğuna sahip olduğu ve yönetim yetkisi nedeniyle topluluk içindeki diğer şirketleri doğrudan ve dolaylı olarak kontrol edebildiği, bazı şirketlerin tek ortağı ve %100 payına sahip olduğu, diğer bir kısım şirketlerde ise rahatlıkla istediği kararı alabilecek oy çoğunluğuna sahip olduğu, dolayısıyla davalının tek başına veya çoğunluk pay sahibi olduğu şirketler hakkında TTK’nın 195/2. maddesi gereğince hakimiyetin varlığına ilişkin yasal karinenin mevcut olduğu aynı maddenin 5. fıkrasına göre şirketler topluğuna ilişkin kurallar uygulanacağı, hakim teşebbüs konumunda olan davalı ...’ün aynı maddenin 6. maddesi kapsamında hem yönetim kurulu, hem şirket müdürü, hem de gerçek kişi sıfatıyla şirketler topluluğunun hakim teşebbüsü olması nedeniyle TTK’nın 195/5. bendindeki ‘’Hakim teşebbüs tacir sayılır’’ hükmü gereğince tacir sayılacağı aynı maddenin 6. fıkrasına göre gerçek kişi olmasının tacir sayılmasına engel teşkil etmediği anlaşılmaktadır.

Bu durumda mahkemece ...’ün tacir ve iflasa tabi şahıslardan olduğunun kabulü ile gerekli inceleme ve araştırma yapılıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ... yönünden davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin

Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,

2. İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye

Mahkemesine gönderilmesine,

02.05.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.