"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2023/1831 E., 2024/821 K.
KARAR : Esastan Ret
İLK DERECE MAHKEMESİ : Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
SAYISI : 2022/730 E., 2023/625 K.
1- İlk Derece Mahkemesince; dava şartı olan arabuluculuğa başvurulmadan eldeki davanın 18.07.2022 tarihinde tarihinde açıldığı, Konya 8. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 22.07.2022 tarih 2022/238 E., 2022/258 K. sayılı ilamı ile görevsizlik kararı verilerek dosyanın iş bu mahkemede 09.11.2022 tarihinde esas aldığı, davacı vekili tarafından sunulan 16.08.2022 tarihli dilekçe ekindeki arabuluculuk anlaşmama tutanağında arabuluculuğa başvuru tarihinin 31.07.2022 olduğunun görüldüğü, dolayısıyla dava açılmadan önce arabulucuya başvuru şartının yerine getirilmediği, arabuluculuk dava şartının bu aşamadan sonra tamamlanmasının da mümkün olmadığı gerekçesiyle 6100 Sayılı Kanun'un 114/2 maddesi delaletiyle 6325 Sayılı Kanun'un 18/A-2 ve 6102 Sayılı Kanun'un 5/A-1 maddeleri gereğince dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmiştir.
2- İlk Derece Mahkemesi kararına davacı vekilince istinaf yoluna başvurulması üzerine, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesince; davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
3- Bu karara karşı süresinde davacı vekilince temyiz yoluna başvurulması üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Kamu düzenine aykırılık hallerinin re'sen gözetildiği, istinaf nedenleriyle sınırlı ve usulüne uygun olarak istinaf inceleme ve denetiminin yapıldığı, keza; 7155 sayılı Yasa ile değişik 6325 Sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanununun 18/A maddesinde arabuluculuğa başvurulmadan dava açılması halinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği düzenlenmiş olup, görevsizlik kararı üzerine görevli mahkemede bakılan dava yeni bir dava olmayıp önceki davanın devamı niteliğinde olduğundan ve aksi yönde istisnai nitelikte bir hüküm de bulunmadığından, görevsiz mahkemede açılan davadan önce arabuluculuğa başvurulmadığı anlaşıldığından davacı vekilinin temyiz istemleri yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesi kararına ilişkin davacı vekilinin tüm temyiz istemlerinin reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan kararın ONANMASINA, temyiz harcı davacı tarafından peşin olarak yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Konya Bölge Adliye Mahkemesi 5. Hukuk Dairesine gönderilmesine, 26.11.2024 tarihinde kesin olarak oy çokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
6102 sayılı TTK 5/A maddede dava şartı olarak arabuluculuğa tabi ticari davalar düzenlenmiş olup dava tarihi itibarıyla uyuşmazlığa konu dava da bu kapsamdadır.
Dava şartı olarak arabuluculuğa ilişkin temel düzenleme 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu 18/A maddde yer almaktadır.
Bu maddenin 2. fıkrası hükmüne göre; "Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir."
Genel olarak dava şartlarında, davanın açılabilirliği değil davanın görülebilirliği ön plandadır. Hakim dava şartlarının varlığını dava tarihine göre değil, bu konuda inceleme yaptığı tarihe göre belirler. Çünkü HMK 115. madde dava açılırken bu dava şartlarının bulunmasını bir önşart olarak öngörmemiş ve tamamlanabilme, tamamlandığında dikkate alma esasına göre bu dava şartlarını getirdiğini de açıkça ortaya koymuştur. Somut olaydaki dava şartında ise yasa koyucu bu genel ilkeden ayrılmış ve arabuluculuk dava şartını, davanın görülebilmesi için değil davanın açılabilmesi için bir şart olarak getirdiğini de açıkça düzenlemiştir. Zira maddede arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verileceği hükmü bulunmaktadır.
Bazen arabuluculuğa başvurulup başvurulmadığı hususuna dikkat edilmeksizin davaya devam edilmiş olabilir. Hakim bunu fark ettiğinde davacı, dava açıldıktan sonra başvurduğunu ve anlaşmaya varılamadığına dair son tutanağı sunduğunu beyan etmiş ise dava şartı eksikliği giderilmiş olacak mıdır? Burada HMK 115/3. madde devreye gireceği kabul edilerek inceleme tarihinde arabuluculuk süreci tamamlanmış ve bir eksiklik kalmamış olduğu için davanın sürdürülmesinin mümkün hale geldiği kabul edilmelidir. Bu durum tamamlanabilir dava şartı eksikliğinin tamamlanması değil, dava şartından beklenen amacın gerçekleşerek davanın görülmesine engel kalmamış olmasındandır. Bu şart her ne kadar davanın açılabilirliğine ilişkin bir şart ise de yargılama sürecinde eksiklik farkedilmeyerek anlaşmaya varılmadığını gösteren tutanağın sunulmuş olması, davanın açılabilirliğine ilişkin şartın aranması gereğini de ortadan kaldırmış sayılmalı ve dava görülebilmelidir. Fark edilmeksizin tamamlanma halinde bu dava şartı eksikliği ortadan kalkar ise de yukarıda açıkladığımız nedenlerle yine de bu dava şartı en başta incelenmesi gereken ve eksikliği halinde tamamlatılması için süre verilmesi gerekli olmayan bir dava şartıdır.
Mahkemece bu eksiklik zamanında fark edilmeyerek bir hafta içinde sunulması için süre verilmediği ve bu süreçte de taraf iradesi ile bu eksiklik tamamlandığı halde, davadan önce alınmalıydı diye davanın usulden reddine karar verilmesinde ne tarafların ne de toplumun bir menfaati vardır. Önceki belge geçerli sayılacaksa süreci uzatıp yeni dava aç demek, bu belge geçerli sayılmayacaksa aynı arabuluculuk sürecini tekrar başlatman gerekiyor demek yargılamanın makul sürede yürütülmesi ve en az giderle yapılmasını düzenleyen usul ekonomisi ilkesiyle de bağdaşmayacaktır. Usul ekonomisi ilkesinin, anayasadaki adil yargılanma hakkının medeni usuldeki teminatı olduğu da düşünüldüğünde, hakimin eksik belgenin sunulması için bir hafta olmak üzere yasa gereği henüz süre vermediği dönemde tamamlanan arabulucuk sürecine değer verilmeyerek davanın usulden reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varmak da çok katı ve şekilci bir yorum olacaktır.
Yukarıda yapılan açıklama ve sözü edilen kurallarla birlikte somut olay değerlendirildiğinde; 18.07.2002 tarihinde asliye hukuk mahkemesine açılan davada 22.07.2008 tarihinde asliye ticaret mahkemesinin görevli olduğu belirtilerek görevsizlik kararı verilmiştir. Davacı tarafın görevsizlik kararı verilmesinden hemen sonra 31.07.2022 tarihinde başvurduğu arabuluculuk, 11.08.2022 tarihinde anlaşmama şeklinde sonuçlanmıştır. Dosyanın görevli mahkeme esasına kaydedildiği tarih 09.11.2022'dir. Mahkemece görevsizlik kararı ile dosya geldiğinde dilekçeler aşamasını başlatan tebliğ işlemleri yapılmış ancak dava şartı eksikliği her aşamada incelenebilir iken bu yönde bir karar verilmeksizin ön inceleme duruşma günü tebliği yapılmıştır. Arabuluculuk dava şartı eksikliğine dayalı usulden red kararı ise ön inceleme duruşmasının yapıldığı 19.10.2023 tarihinde verilmiştir.
Dava tarihinde zorunlu arabuluculuğa ilişkin anlaşmama tutanağı bulunmadığı için dava şartı eksikliği bulunmakta ise de dava tarihinden sonra arabulucuya başvurulmuş ve mahkemece belgenin sunulması için süre verilmeden önce de bu belge sunulmuş olduğundan dava şartı eksikliği ortadan kalkmış ve davanın görülebilmesi için bir engel kalmamıştır.
Davanın asliye hukuk mahkemesinde görüleceğini düşünerek arabuluculuğa başvurmadığı anlaşılan davacı görevsizlik kararı üzerine de bu eksikliği görerek başvurusunu yapmış, arabuluculuk tutanağını görevsizlik kararı kesinleşmeden önce sunmuş, görevsizlik kararı ile dosya gelince dilekçeler aşaması başlatılmış, arabuluculuk dava şartı eksikliğine dayalı olarak 19.10.2023 tarihine kadar herhangi bir karar verilmemiş iken arabuluculuğun sonuçlanmasından 14 ay, dava tarihinden ise 15 ay sonra olmak üzere arabuluculuk dava şartı eksikliği nedeniyle usulden red kararı verilmesinin arabuluculuk dava şartının amacıyla da uyumlu olduğu düşünülemez.
Öte yandan asliye hukuk mahkemesine açılan dava arabuluculuğa tabi değil iken asliye ticaret mahkemesine açılan dava arabuluculuğa tabidir. Asliye hukuk mahkemesi için arabuluculuk dava şartı eksikliğinden söz edilemeyecek olması, bu dava şartının görevli asliye ticaret mahkemesince incelenmesinin gerekmesi, dosya görevli mahkemeye HMK 20. madde prosedürü içinde ilk kez geldiğinde de bu belgenin sunulmuş olmasına göre somut olayın özelliği dahi sunulan bu belgeye itibar etmeyi zorunlu kılmaktadır. Zira Kanun 20. maddesindeki düzenlemeyle görevsiz mahkemede açılan davanın görevli mahkemede görülebilmesini mümkün kıldığına göre davanın görüleceği sonraki mahkeme için aranan arabuluculuk dava şartı eksikliğinin, somut olaydaki gibi tamamlanmış olmasını da yeterli saymak gerekir.
Bu durumda karar tarihinde arabuluculuğa ilişkin dava şartı eksikliği bulunmadığı halde yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle bölge adliye mahkemesi kararı kaldırılarak ilk derece mahkemesi kararının bozulması gerektiği görüşünde olduğumdan kararın onanması yönünde oluşan değerli çoğunluk görüşüne katılamıyorum