Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3237 E. 2025/1798 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil talebi ile sözleşmenin iptali talebi üzerine açılan birleştirilen davalarda, imar uygulamaları sonucu oluşan parselasyon değişiklikleri, satış bedelinin tespiti ve vaad borçlusu mirasçılarının payları oranında satış bedelinin ödenmesi hususlarında yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazların imar uygulamaları sonucu uğradığı değişimlerin tespiti için gerekli tapu kayıtları ve şuyulandırma cetvellerinin getirtilmemesi, satış bedelinin dava tarihinden itibaren vadeli mevduat hesabında değerlendirilmesi gerektiği halde bu hususun gözetilmemesi ve vaad borçlusu mirasçılarının hisseleri oranında değil mirasçılık belgesindeki payları oranında satış bedeli ödenmesine karar verilmesi gibi hususlar gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2022/85 E., 2023/483 K.

Mahkeme kararı bir kısım davalılar ve davalı birleştirilen davada davacı vekili ile davacı birleştirilen davada davalılar vekili tarafından duruşma istemli olarak temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 08.04.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.

Belli edilen günde duruşmalı olarak temyiz eden davacılar vekili Avukat ..., davalılar ... vekili Avukat ..., davalı asil ... ile vekili Avukat ... geldiler. Başka gelen olmadı. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA VE BİRLEŞTİRİLEN DAVA

1. Asıl davada davacı vekili; müvekkilinin 2032 parseldeki ...’ün hissesini 17.08.1998 tarihli düzenleme şeklinde taşınmaz mal satış vaadi sözleşmesi ile satın alınıp parasını ödediğini belirterek, tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya tescilini dava ve talep etmiştir.

2. Davalı-davacı ... vekili birleştirilen dava ile; Adana 1. Noterliğinin 17.08.1998 tarihli 16660 yevmiye numaralı satış vaadi sözleşmesinin iptalini istemiştir.

II. CEVAP

Bir kısım davalılar; satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olduğunu, teminat amaçlı düzenlendiğini, bedelinin ödenmediğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 06.03.2015 tarihli ve 2015/8956 Esas, 2015/9538 Karar sayılı kararıyla; davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 06.03.2015 tarihli ve 2015/8956 Esas, 2015/9538 Karar sayılı kararına karşı süresi içinde davalı-davacı ... ile davalılar ..., ..., ... vekili temyiz etmişlerdir.

2. Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 27.10.2015 tarih ve 2015/8956 Esas, 2022/9538 Karar sayılı ilâmında; "birleştirilen satış vaadi sözleşmesinin iptaline ilişkin davanın davacısı ...'ün satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı düzenlendiğine yönelik temyiz itirazları reddedilmiş, diğer temyiz itirazlarına gelince; satış vaadini kabul eden ... tarafından satış bedelinin ödendiği kanıtlanamadığından Borçlar Kanununun 81. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın satış vaadine konu kısmının dava tarihindeki rayiç değeri belirlenerek satış vaadinde bulunan ...'ün mirasçıları adına depo ettirilmesi için davacıya süre verilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerektiği" belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

3.Mahkemenin 02.07.2019 tarihli ve 2016/798 Esas, 2019/86 Karar sayılı kararıyla; bozma ilâmına uyularak yapılan yargılamanın sonucunda, birleştirilen davayla ilgili bozma hükmü olmadığından hükmün yeniden kurulmasına yer olmadığına, asıl davanın kısmen kabul, kısmen reddine karar verilmiştir. Hükmü, davalı-birleştirilen dava davacısı ve bir kısım davalılar vekili temyiz etmiştir.

4. Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 02.03.2021 tarih ve 2021/251 Esas, 2021/1403 Karar sayılı ilamında; ” 'bozmaya uyularak tesis edilen hükmün, tüm istekleri karşılar şekilde yeniden yazılması gerekir. Mahkemece bu husus gözetilmeden, “birleştirilen davayla ilgili bozma hükmü olmadığından hükmün yeniden kurulmasına yer olmadığına' şeklinde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.

Ayrıca, dava konusu taşınmazlarda imar uygulaması yapılmış olup mahkemece kapalı tapu kayıtları üzerinden karar verilmesi de yerinde değildir.

Kabule göre de, Mahkemece 12.06.2014’te yapılan keşif sonrasında bilirkişilerce dava konusu 16 adet taşınmazın dava tarihindeki değeri 35.753.062,2 TL olarak belirlenmiş, davacı tarafından bilirkişi raporuna itiraz edilmemiş ve bu miktar üzerinden 30.10.2014’te tamamlama harcı yatırılmıştır. Dairemizin 27.10.2015 tarihli, 2015/8956-9538 Esas-Karar sayılı bozma ilâmında satış bedelinin ödenmediği belirtilerek hüküm bozulmuştur. Mahkemece bozma ilâmına uyulmakla taraflar açısından dava konusu 16 adet taşınmazın dava tarihindeki değerinin 35.753.062,2 TL olduğunun kabulüyle bu bedelin depo edilmesine karar verilmesi gerekirken sonraki tarihlerde yapılan keşifler sonrasında verilen bilirkişi raporları esas alınarak düşük miktarda satış bedelinin depo edilmesine karar verilmesi doğru değildir.

Dava konusu edilen 4632 ada 1 parsel ve 4626 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarda davalılar ... ve ......... ½’şer olan miras hisselerini 26.09.2003’te .........’a devretmiştir. Sonrasında ... ....’dan 4632 ada 1 parsel sayılı taşınmazı 12.07.2005’te davalılardan ...’ün, 4626 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 3483/7470 hissesini davalılardan ...’ün, 1330/7470’er hissesini ise davalı ..., ... ve ...’ün 12.07.2005’te satın aldığı görülmektedir. Bu temlik işlemlerinin muvazaalı olduğu kanıtlanamamış olduğundan adı geçen taşınmazlardaki davalılara ait payların da iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesi yerinde değildir.

Davalılardan ...’e ait 4660 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 1637/2400 hissesi murisinden intikalen gelmektedir. 643/2400 hissesinin 23.09.2009’da, 1/20 hissesinin ise 02.05.2014’te tapuda yapılan satış işlemiyle adına tescil edildiği gözetilmeden hükümde nasıl hesaplandığı anlaşılamayan nispetteki payın iptaliyle davacı adına tesciline karar verilmesi de doğru görülmemiştir.” gerekçeleriyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesi, başlıkta tarih ve sayısı belirtilen kararında; davanın kısmen kabulüne, birleştirilen davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Sebepleri

1.Davacılar- birleştirilen dosya davalılar vekili; vekalet ücretinin hatalı hesaplandığını, 4632 ada 1 parsel ve 4626 ada 1 parsel sayılı taşınmazlarda davalıların temyiz olmadığını bu parseller yönünden de davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirterek kararı temyiz etmiştir.

2. Davalı-birleştirilen dosya davacısı ve bir kısım davalılar vekili; satış bedelinin hatalı dağıtıldığını, tapuda paydaş olmayanlara satış bedelinden pay verildiğini, satış vaadi sözleşmesinin muvazaalı olduğunu, depo kararında belirtilen rakam hatalı olmak yanında depo edilen bedelin ödeneceği davalı isimlerinin tamamen hatalı olduğunu, bedelin güncellenmesi gerektiğini, olmazsa nemalandırılması gerektiğini, alacağın temliki hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığını belirterek kararı temyiz etmişlerdir.

B. Değerlendirme ve Gerekçe

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, birleştirilen dava sözleşmenin iptali isteğine ilişkindir.

Satış vaadi sözleşmesine konu 2032 parsel sayılı taşınmazın 1998 yılında imar uygulamasıyla çeşitli parsellere gittiği, bu parsellerde 2019 yılında tekrar imar uygulaması yapıldığı,1998 yılında yapılan imar uygulaması nedeniyle 2032 parselin gittiği anlaşılan taşınmazların tapu kütük sayfaları ve şuyulandırma cetveli getirtilerek dava konusu parselin gittiği parseller tespit edilmiş ancak yargılama sırasında 2019 yılında yapılan imar uygulamasıyla dava konusu taşınmaların gittiği parseller 06.09.2023 tarihli tapu müdürlüğü yazısı ve 02.10.2023 tarihli bilirkişi raporuyla tespit edilerek mahkemeye bildirilmiş, yeni parsellerin tapu kayıtları getirtilmiş ancak tapu kütük sayfaları ve şuyulandırma cetveli getirtilmediğinden bilirkişi raporu denetlenememiştir.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 02.03.2021 tarih ve 2021/251 Esas, 2021/1403 Karar sayılı ilamında belirtildiği gibi davalılardan ...’e ait 4660 ada 1 parsel sayılı taşınmazda 1637/2400 hissesi murisinden intikalen geldiği, 643/2400 hissesinin 23.09.2009’da, 1/20 hissesinin ise 02.05.2014’te tapuda yapılan satış işlemiyle adına tescil edildiği anlaşılmış, adı geçen parselin 2019 yılında yapılan imar uygulamasıyla 14878 ada 7 parsele gittiği bilirkişi raporunda belirtilmiş, mahkemece 14878 ada 7 parsel sayılı taşınmazda davalı ...’ün hisselerinin tamamının iptali ile 161799/550950 hissenin ... üzerinde bırakılmasına karar verilmiştir. 14878 ada 7 parselde davalı ...’ün iptal edilen hisselerinin muristen intikalen gelen paya ilişkin olduğu mahkeme gerekçesinde belirtilmiştir ancak ...’ün iptal edilen hisselerinin muristen intikalen gelen paya ilişkin olup olmadığı da denetlenememektedir.

Mahkemece yapılması gereken, dava konusu taşınmaza ilişkin geldi- gitti kayıtlarıyla denetlenebilir şekilde tapu kütük sayfalarını ve 2019 yılında yapılan imar uygulamasına ilişkin şuyulandırma cetvelini getirterek satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazlar ve malikleri denetime elverişli bilirkişi raporuyla tespit ettirdikten sonra işin esası hakında hüküm kurmak olmadır.

Vaad borçlusu mirasçılarının dosya içerisinde bulunan tapu kayıtlarından dava konusu taşınmazları aralarında taksim ettikleri anlaşılmaktadır. Yukarıda bahsedildiği gibi satış vaadi sözleşmesine konu taşınmazlar ve malikleri tespit edildikten sonra, depo edilen satış bedelinden her bir hisseye düşen bedel tespit edilmeli ve iptal edilen hisse malikine ödenmesine karar verilmesi gerekirken, vaad borçlusunun mirasçılık belgesindeki payları oranında ödenmesine karar verilmesi ve payı iptal edilmeyen ... ve ... .......’e depo edilen bedelden pay verilmesi doğru görülmemiştir.

Yargıtay 14. Hukuk Dairesinin 02.03.2021 tarih ve 2021/251 Esas, 2021/1403 Karar sayılı ilamında dava konusu 16 adet taşınmazın dava tarihindeki değerinin 35.753.062,2 TL olduğunun kabulüyle bu bedelin depo edilmesine karar verilmesi gerektiğinin belirtilmesi üzerine mahkemece kabul edilen taşınmazların bedeli olan 28.153.322,44 TL depo ettirilerek davanın kabulüne karar verilmiş ise de, dava konusu taşınmazların dava tarihindeki rayiç değerinin makul süre içerisinde depo edilmemesi ve vadeli bir mevduat hesabında değerlendirilmemesi nedeniyle vaad borçlusu davalı fakirleştirecektir. Davacıyı amaç dışında zenginleştirecek yorum ve sonuçlardan kaçınılmalıdır. Hakkın kullanılması hiçbir zaman davalının zararına olmamalıdır. Davanın açıldığı tarih ile satış bedelinin depo edildiği tarih arasında uzunca bir zamanın geçtiği; davacının amacı dışında zenginleştirildiği, nemalandırılmayan dava tarihindeki rayiç bedelin depo edilmesi nedeniyle enflasyon oranında veya faiz getirisinden mahrum kalınması oranında davalının da fakirleştiği, bir tarafın diğer taraf zararına azımsanamayacak derecede oransız bir çıkar sağladığı, bu durumun 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırı olacağı açıktır. Mahkemelerce, dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmazların dava tarihindeki rayiç bedelinin, vadeli bir mevduat hesabında depo edilmesine karar verilerek yargılama sürecinin uzaması nedeniyle meydana gelecek değer kaybının önüne geçilmesi sağlanmış olacaktır.

Somut olayda; dava konusu taşınmazların dava tarihindeki rayiç değeri olan 5.003.964,06 TL bedelin 02.07.2018 tarihinde 23.149.358,38 TL bedelin 19.10.2023 tarihinde aylık vadeli mevduat hesabına depo edilmiştir.

Ne var ki, Mahkemece yapılması gereken iş, konusunda uzman bilirkişiden denetime elverişli şekilde rapor alınarak; kabule edilen dava konusu taşınmazların dava tarihindeki rayiç bedeli toplamı olan 28.153.322,44 TL'nin dava tarihi olan 30.10.2006 tarihinden itibaren 5.003.964,06-TL’nin depo edildiği 02.07.2018 ile 23.149.358,38 TL’nin depo edildiği 19.10.2023 tarihine kadar geçen sürede vadeli bir mevduat hesabına yatırılması hâlinde getireceği nemanın bilirkişiye hesaplattırılarak tespit edilecek bedel depo edildikten sonra işin esası hakkında bir hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi de doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Bozma gerekçesine göre davacı birleştirilen dosya davalılar vekilinin tüm, davalı-birleştirilen dosya davacısı ... ve bir kısım davalılar vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Yargıtay duruşma vekalet ücreti 28.000,00 TL'nin davacıdan alınarak davalı-birleştirilen dosya davacısı ..., davalılar ..., ..., ..., ...’e verilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

08.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.