Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3310 E. 2024/4205 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil davasında, imar uygulaması sonucu parsel büyüklüğünün değişmesi nedeniyle hükümde belirtilen alan ile tapu kaydındaki alan uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacıların talep ettiği alan ile imar uygulaması sonrası oluşan parsel alanının uyumsuzluğu ve mahkemenin tapuda infazı mümkün olmayan bir hüküm kurması gözetilerek yerel mahkeme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2017/168 E., 2021/330 K.

DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...

DAVALILAR : ... mirasçıları ... vd. vekili Avukat ... ..., ... vekili Avukat ..., ... vd.

DAVA TARİHİ : 30.03.2015

KARAR : Davanın kabulü

Taraflar arasında görülen gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı, bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar vekili dava dilekçesinde; murisleri Nazife Lökçe ve davalıların mursileri arasında noterde düzenleme şeklinde yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile taşınmazı fiilen teslim aldıklarını, üzerine üç katlı bina yapıp kullanmakta olduklarını, bedelin tamamen ödendiğini belirterek 130 m²'sinin tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescilini, ıslah dilekçesi ile tapu iptal ve tescil taleplerinin kabul görmemesi halinde taşınmazın bilirkişilerce belirlenecek değerinin tahsilini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalılar ..., ... ve ... vekili cevap dilekçesinde; dava harcının eksik alındığını, satış vaadi sözleşmesine konu yer ile davacıların kullandıkları yerin aynı olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, murisin sözleşme tarihinde 68 yaşında olup yaşlılığından faydalanıldığını sözleşme bedelinin tamamının ödenmediğini ve 44 yıl sonra açılan davada iyi niyetli olunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.

2. Davalı ..., davanın öncelikle usulden aksi takdirde esastan reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI

Mahkemenin 06.04.2015 tarihli ve 2015/82 Esas, 2015/135 Karar sayılı kararıyla; ölü kişi aleyhine dava açılamayacağı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 06.04.2015 tarihli kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 15.02.2017 tarihli ve 2015/18088 Esas, 2017/1091 Karar sayılı ilamında; davacılar vekili tarafından dava dilekçesinde davalı olarak "... mirasçılarının" gösterildiği, açıklamalarında da ...'un ölü olduğu ve mirasçılarının davaya dahil edileceğinin belirtildiği hususları açıklanarak davacılara ...'un mirasçılık belgesini temin etmek üzere yetki ve süre verilmesi, mirasçıları belirlendikten sonra usulüne uygun taraf teşkilinin sağlanması; ondan sonra işin esasına girilip bir karar verilmesinin uygun olacağı gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemece, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; davacıların sözleşmeye istinaden taşınmazı fiilen teslim alıp kullandıklarına dair tanık beyanları karşısında davalıların zamanaşımı itirazının yerinde olmadığı, davalıların muvazaa iddialarının ispatlanamadığı, sözleşmenin geçerli ve ifa edilebilir olduğu belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ..., ... ve ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Bir kısım davalılar vekili temyiz dilekçesinde özetle; davanın zamanaşımına uğradığını, muris tarafından yapılan bir teslimin bulunmadığını, davacıların haksız işgalci olduklarını, tanık beyanlarının 48 yıl öncesine ilişkin olduğu, uzun zaman öncesine yönelik beyanlara itibar edilemeyeceğini, murisin akıl sağlığının yerinde olup olmadığının araştırılmadığı, mirasçılardan mal kaçırdığına yönelik itirazın dikkate alınmadığı, sözleşme aslının kasada bulunduğundan bahisle noterden getirilmesine yönelik talebin reddinin hatalı olduğu, ıslah dilekçesinin ve ek raporun tebliğ edilmediğini, sözleşmenin ifa olanağının olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un A.1 inci maddesi "Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten önceki fiil ve işlemlere, bunların hukuken bağlayıcı olup olmadıklarına ve sonuçlarına, bu fiil ve işlemler hangi kanun yürürlükte iken gerçekleşmişse, kural olarak o kanun hükümleri uygulanır..." düzenlemesine göre dava konusu uyuşmazlıkta dikkate alınması gereken Kanun 818 sayılı Borçlar Kanunu olacaktır.

2. Borçlar Kanunu'nun 22 inci maddesindeki düzenlemeden doğan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanunu'nun 213 üncü maddesi ile Türk Medeni Kanunu'nun 706 ıncı ve Noterlik Kanunu'nun 89 uncu maddesi hükümleri uyarınca noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan, tam iki tarafa borç yükleyen ve kişisel hak sağlayan sözleşme türüdür. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanunu'nun 716 ncı maddesi uyarınca açacağı tapu iptali ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir.

3. Öte yandan, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2 nci maddesi gereğince; hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır, hükmün hedefine ulaşmasını engeller, kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.

3. Değerlendirme

1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre bir kısım davalılar vekilinin aşağıdaki paragrafın kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2. Davaya konu 27.04.1971 tarihli satış vaadi sözleşmesinde yer alan 212,38 m² alanlı, 485 ada 18 parsel sayılı taşınmazın, imar uygulaması sonucu 193 m² alanlı, 1483 ada 4 parsele isabet ettiği anlaşılmıştır. Buna karşılık davacılar vekilinin dava dilekçesinde; satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil talebini 130 m² ile sınırlandırdığı görülmüştür. Bu durumda; mahkemece tapuda kayıt maliki olan davalılar murisi Mürüvet Çaluk hissesinin karşılığı olan 193 m² üzerinden, talebe konu 130 m²'ye tekabül eden hisse belirlendikten sonra tapu kaydının iptali ile davacılar adına miras payları oranında tescili gerekmekte iken, tapuda infazı mümkün olmayacak şekilde 212,38 m² üzerinden talep konusu miktarın oranlaması suretiyle belirlenen hisseler üzerinden tapu iptal ve tescil hükmü kurulması doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Karar tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

01.10.2024 tarihinde

oy birliğiyle karar verildi.