"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/239 E., 2023/736 K.
İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak verilen karar; davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili; miras payının devri sözleşmesi, muvazaaya dayalı ve ölünceye kadar bakma akdi karşılığında miras payının devrinden kaynaklı tapu iptali ve tescil talebinde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalılar ..., ..., ölü ... mirasçıları ..., ..., ..., ..., ... ve ..., davalılardan ..., ...; davanın reddini savunmuşlardır.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; “davanın reddine” karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 8. Hukuk Dairesince; “davacılar murislerinden intikal eden 696 ada, 6, 7, 9, 12, 57 ve 58 parsel sayılı taşınmazlardaki miras paylarının, miras payının devri sözleşmesinden ve ölünceye kadar bakma akdinin karşılığı olarak tapu iptali ve tescil davası açtığına göre davacılar murisi ... mirasçılarından olan ...’ün davada taraf olarak yer alması gerektiği halde taraf olarak yer almadığı, mirasçı ...’ün de davaya dahil edilip taraf teşkili sağlanarak işin esasının incelenerek karar verilmesi gerektiği halde taraf teşkili sağlanmadan esas hakkında karar verilmesinin doğru olmadığı; kabule göre de TMK’nin 676. maddesine ilişkin açıklamadan hareketle davalıların savunma olarak getirdikleri 05.03.2011 tarihli protokolde tüm mirasçıların katılımı ile yapılmış bir taksim söz konusu olmadığına göre geçerli bir miras taksim sözleşmesinin varlığının kabulünün mümkün olmadığı, Mahkemece işin esası incelenmesi gerekirken protokol ile önceki miras payının devri sözleşmesinden dönülmüş olduğundan bahisle red kararı verilmesinin doğru olmadığı” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemece bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “Kırşehir Noterliğinin 31.05.1979 keşide, 10967 yevmiye No.lu miras temlik senedinin incelenmesinde; temlik eden ... 'ün, lehine temlik edilen ....'ün temlik eden babası ... oğlu, ...'den kendisine irsen ve teselsülen ve şayian intikal eden ve edecek olan Kırşehir ili ve tekmil mülhakatı hudutları dahilindeki bilimum gayrimenkullerdeki miras hissesinden MK.612 md. gereğince (davacılar murisi) ...'e 25.000,00 TL bedelle devir, teslim ettiği, meblağı meskuru aldığını, senet tarihinden itibaren 1 sene içerisinde intikal muamalelerini tekemmül ile alakalı ferağa takdirlerini vereceğini, temlikin kat’i olup rücu hakkının bulunmadığını, lehine temlik yapılanın ise miras temlikinin 25.000,00 TL bedelle devir ve teslim aldığını, zilyetlik haklarından mahallen ve fiilen de devir ve teslim aldığını, temlikin kat’i olup rucü hakkının bulunmadığını beyan ettikleri;
Kırşehir Noterliğinin 31.05.1979 keşide, 10979 yevmiye No.lu re’sen ölünceye kadar bakma sözleşmesinin incelenmesinde; ölünceye kadar bakma sözleşmesinde bakılacak olan (tarafların murisi) ... 'ün, kocasından irsen teselsülen ve şayian intikal eden ve edecek olan Kırşehir ili, Kındam mahallesinde bulunan 696 ada, 58 parsel, 696 ada, 6 parsel, 696 ada, 7, parsel 696 ada, 9 parsel, 696 ada, 57 parsel, 696 ada, 12 parseldeki gayrimenkullerdeki miras hisselerini ölünceye kadar bakma kaydı ile davacılar murisi ... 'e temlik ettiği;
Tapu kayıtlarının incelenmesinde taşınmazların malikinin ölü ... oğlu (kök muris) ... olduğu ve 20.06.2012 tarihinde veraseten iştirak halinde mülkiyete çevrildiği;
(davalılar murisi) ... ile (davacılar murisi) ... arasında ... 'ün miras payının bedel karşılığı ... 'e devretme hususunda miras payının devri sözleşmesi yapıldığı, ... 'ün vefat etmesi üzerine mirasçılarının paylarını 28/06/2012 tarihinde davalı ...'e devrettiği, dinlenen tanıkların hiçbirinin muvazaanın varlığına dair beyanda bulunmadığı;
...'in ... 'ün yeğeni olmasının tek başına muvazaanın varlığını kanıtlamadığı, ...'in iyi niyetli üçüncü kişi olarak kabul edilmesi ve kazanımının korunması gerektiği, muvazaa iddiasının ispatlanamadığı, ancak ... ve ... arasındaki sözleşmenin resmi şekil şartlarına uygun düzenlenmiş olması nedeniyle sözleşmeye itibar edilmesi gerektiği, sözleşmeye konu edilen dava konusu taşınmazlardaki ...'ün hissesine isabet eden kısmın dava tarihindeki değerinin (130.601,50 TL) ... 'ün mirasçıları olan davalılar tarafından davacılar murisi olan ... 'ün mirasçılarına verilmesi gerektiğine” değinilerek ... ve ... mirasçılarına karşı açılan tapu iptali ve tescil davasının reddine,
... mirasçılarına karşı açılan tazminat davasının kabulüne;
“kök muris ...'ün eşi müteveffa ... ile davacılar murisi ... arasında 31.05.1979 tarihinde, bakım alacaklısının ... , bakım yükümlüsü ... olan, dava konusu taşınmazlardaki ... 'e kök muris ...'den intikal edecek olan payın ... 'e devredileceği hükmü bulunan ölünceye kadar bakım sözleşmesi akdedildiği, dinlenen tanıkların beyanlarında ... 'ün ... 'e karşı olan bakım yükümlülüğünü yerine getirdiğini belirttiği, sözleşme gereği ... 'ün miras payının ... 'e devredilmesi gerektiği, bu itibarla ... 'ün kök muris ...'ün terekesinde 1/4 payı olduğu” gözetilerek ... 'ün mirasçılarının dava konusu taşınmazlardaki 1/4 hissesinin iptal edilerek ... mirasçıları adına tesciline karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekillerince temyiz isteminde bulunulmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; dava tarihinden itibaren faiz istenmesine karşın faizin karar tarihinden verilmesinin hatalı olduğunu, davalı ...’ye karşı muvazaa iddiasına dayalı olarak açılan davanın bekletici mesele yapılması gerektiğini belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.
Davalı ... ve ... F. vekili temyiz dilekçesinde; dava dilekçesinde 20.000,00 TL tazminat talep edildiğini muris ...’e yönelik olarak, murisin payı değeri üzerinden karar verilmesinin hatalı olduğunu, ıslah işlemi de bulunmadığını, mahkemece eksik araştırma yapıldığını, mahkemece hüküm altına alınan miktarın yüksek olduğunu, dava tarihindeki değerden hesap yapmanın hatalı olduğunu, payın dava tarihine göre değil yapılan senet tarihine göre belirlenmesi gerektiğini; ölünceye kadar bakma sözleşmesine dair kararın da hatalı olduğunu, tanık beyanlarının yanlı olduğunu, bilirkişi raporlarının taraflarına tebliğ edilmemiş olduğunu, taleplerin zamanaşımına uğradığını, hak düşürücü süreden reddi gerektiğini, yargılama giderlerinin hatalı hesaplandığını belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
Davalı ..., ... ve ... temyiz dilekçelerinde; muris ...’nin bakıma muhtaç olmadığını, tüm mülkleri davacılar murisi ...’ın kullandığını, muris ...’e bedelin tam ödenmediğini, kendisinin bedeli iade ettiğini, sözleşmelerin geçersiz olduğunu belirterek kararın bozulması istemiyle temyiz başvurusunda bulunmuştur.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dava, miras payının devri sözleşmesi, muvazaaya dayalı ve ölünceye kadar bakma akdi karşılığında miras payının devrinden kaynaklı tapu iptali ve tescil taleplerine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
4721 sayılı TMK’nin “İyiniyetli üçüncü kişilere karşı” başlığını taşıyan 1023. maddesi: “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.”, “İyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı” başlığını taşıyan 1024. maddesi: “Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise, bunu bilen veya bilmesi gereken üçüncü kişi bu tescile dayanamaz. Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur. Böyle bir tescil yüzünden aynî hakkı zedelenen kimse, tescilin yolsuz olduğunu iyiniyetli olmayan üçüncü kişilere karşı doğrudan doğruya ileri sürebilir.” düzenlemelerini ihtiva etmektedir.
Muvazaa; kısaca irade ve beyan arasında bilerek yaratılan uyumsuzluk şeklinde tanımlanabilir. Muvazaada taraflar üçüncü kişileri aldatmak amacıyla gerçek iradelerine uymayan, aralarında hüküm ve sonuç doğurmayan bir görünüş yaratmak için anlaşarak bazen aslında bir sözleşme yapma iradesi taşımadıkları halde görünüşte bir sözleşme yapmaktadırlar (mutlak muvazaa). Veya gerçek iradelerine uygun olarak yaptıkları sözleşmeyi iradelerine uymayan görünüşteki bir sözleşme ile gizlemektedirler (nisbi muvazaa). Taraflar, ister salt bir görünüş yaratmak için, ister başka bir sözleşmeyi gizlemek amacıyla sözleşme yapsınlar, görünüşteki sözleşme gerçek iradelerine uymadığından, tabandaki sözleşme de tapulu taşınmazlarda şekil koşullarını taşımadığından geçersizdir.
Her ne kadar, muvazaayı düzenleyen 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 19. (818 sayılı Borçlar Kanununun 18.) maddesinde ve öteki kanun hükümlerinde muvazaalı sözleşmelerin hüküm ve sonuçları hakkında bir açıklık bulunmamakta ise de, taraflar arasında alacak ve borç ilişkisi doğurmayacağı, muvazaanın varlığının hiçbir süreye bağlı olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği, mahkemece kendiliğinden (re’sen) göz önünde bulundurulması gerektiği, belirli bir sürenin geçmesi, sebebin ortadan kalkması veya ilgililerin olur (icazet) vermesi ile geçerli ... gelmeyeceği, uygulamada ve bilimsel görüşlerde ortaklaşa kabul edilmektedir.
Hemen belirtilmelidir ki, muvazaa nedeniyle geçersiz sözleşmeye dayanılarak bir taşınmazın tapuda temliki yapılmışsa bu tescil yolsuz bir tescil hükmündedir. Tapuda yapılan temlik ve tesciller illî işlemler olduğundan, tapunun dayanağı sözleşme geçersiz ise, tapu kaydının da Türk Medeni Kanununun 1025. maddesine göre iptali gerekir. Ayrıca muvazaalı sözleşmeler yapıldığı andan itibaren taraflar arasında hüküm ve sonuç doğurmayacağından; açılan dava sonunda verilen karar yenilik doğurucu (inşaî) bir hüküm değil, açıklayıcı (ihdasî) bir hüküm durumundadır.
2. Değerlendirme
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davalılar vekillerinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2. Her ne kadar mahkemece dinlenen tanıkların hiçbirisinin muvazaanın varlığına dair beyanda bulunmadığı, davalılardan ...'in iyi niyetli üçüncü kişi olarak kabul edilmesi gerektiğine değinilerek, davalılar murisi ... ile davacılar murisi ... arasında akdedilen miras payı devir sözleşmesine dayalı talebe konu taşınmazların bilahare ... mirasçıları tarafından diğer davalı ...’ye muvazaalı olarak satışına dair tapu iptali ve tescil talebinin reddine hükmedilmiş olsa da, bu görüşe katılma olanağı bulunmamaktadır.
3. Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere davalılardan ..., miras payı devir sözleşmesinin tarafı olan ...’in yeğeni olup, miras payı devir sözleşmesinden haberdar olduğu, davacı tanığı ... ’nun; “... ve ... miras hisselerini ... 'e devretti. ... karşılığında oğlunu evlendirmek için parasını aldı. Tüm mirasçıların bu devirlerden haberi vardı. Hiç kimsenin itirazı olmadı, ... 'e ölene kadar ... baktı. ... de miras hissesini ... 'e devretti. Ben ...'in mirasçıların tamamından vekalet alarak taşınmazları vekalet görevini kötüye kullanıp tüm taşınmazları kendi üzerine geçirdiğini biliyorum. ... ve ... 'ün hissesini devrettiğini bilmesine rağmen o devri yok sayarak yeni vekalet ile kendi adına işlem yapmıştır.” şeklindeki beyanlarına göre davalı ...’nin TMK’nin 1023. maddesi kapsamında iyi niyetli olduğu değerlendirilemeyeceği için muvazaaya dayalı tapu iptali ve tescil talebinin kabulü gerekirken yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm tesis edilmiş olması doğru görülmemiş, bu sebeple hüküm bozulmuştur.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Yukarıda (1) numaralı paragrafta açıklanan nedenlerle davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının REDDİNE,
2. (2) ve (3) No.lu paragraflarda açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA,
Peşin yatırılan harcın yatıranlara iadesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
08.01.2025 tarihinde oybirliği ile karar verildi.