"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/67 E., 2023/731 K.
DAVA TARİHİ : 17.10.2012
KARAR : Davanın reddi
Taraflar arasında görülen el atmanın önlenmesi, kâl, ecrimisil istemine ilişkin davada verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay 8. Hukuk Dairesince hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkiline ait dava konusu 549 ada 8 parsel sayılı taşınmaza davalı tarafından duvar çekmek suretiyle müdahalede bulunulduğunu belirterek, el atmanın önlenmesini, duvarın kâl’ini ve ecrimisil ödenmesini talep etmiştir.
II. CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde, dava konusu edilen duvarın kadastro ile belirlenen sınırlara uygun olarak yapıldığını, bölgede birden fazla kez imar uygulaması yapıldığını, sınırların halen belirlenmemiş olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 31.10.2013 tarihli ve 2012/529 Esas 2013/560 Karar sayılı kararıyla, çekişme konusu taşınmaza davalının taşkın yapılanmak suretiyle müdahale ettiği, imar öncesinde de davalının babasının duvarı taşkın yaptığı gerekçesiyle el atmanın önlenmesine, yıkıma ve ecrimisil isteğinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 24.12.2014 tarihli ve 2014/2841 Esas, 2014/20285 Karar sayılı kararıyla; "dava konusu 549 ada 8 parsel sayılı taşınmazın 2849 sayılı kadastral parsel iken 2001 ve 2004 yıllarında iki kez imar uygulamasına tabi tutulduğu, aynı şekilde davalıya ait taşınmazın da aynı yıllardaki imar uygulamaları neticesinde son halini aldığı, davalının imar öncesi taşınmazda babasından dolayı hak sahibi olduğu, mahkemece, müştemilat ve duvar taşkınlığının imar uygulaması sonucu meydana gelip gelmediğinin tespit edilmediği, mahallinde yeniden uzman bilirkişiler marifetiyle keşif yapılarak davalının çekişme konusu taşınmaza var olan müdahalesinin imar uygulaması sonucu meydana gelip gelmediğinin tespit edilmesi, bilirkişilerden uygulamayı gösterir ve denetime elverişli rapor alınması, hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği" gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
3. Mahkemece bozmaya uyularak verilen 25.04.2017 tarihli ve 2015/959 Esas, 2017/261 Karar sayılı karar ile, dava konusu taşınmaz üzerindeki yapıların imar uygulaması sonucu davaya konu taşınmaza tecavüzlü hale geldiği, bu nedenle davalının iyi niyetli olduğu, davalı yapı sahibine müdahaleli yapıların bedeli olan 4.007,66 TL’nin mahkeme veznesine depo edilmesi için davacı tarafa verilen sürede bedel depo edilmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
4. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.
5. Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 18.01.2021 tarihli ve 2018/7628 Esas, 2021/173 Karar sayılı kararıyla; " İmar ve Şehircilik Müdürlüğü yazı cevabına göre davaya konu parselin oluştuğu 2004 yılı imar uygulamasının iptal edildiği anlaşıldığına göre taşınmazın güncel tapu kayıtlarının dosyaya kazandırılarak taşınmazın 2004 imar uygulaması öncesi duruma dönüp dönmediğinin belirlenmesi, taraflara ait taşınmazların imar öncesinden itibaren paftalarının getirtilmesi, gerek kadastral kayıtlar, gerekse imar kayıtları mahalline keşfen uygulanıp paftalar çakıştırılmak suretiyle mevcut müdahalenin 2001 yılı imar uygulaması nedeniyle oluşup oluşmadığının ve yıkıma konu edilen muhdesatın yer aldığı taşınmazda davalının imar öncesinde hukuken korunmaya değer bir hakkının bulunup bulunmadığının açıklığa kavuşturulması, sonrasında davanın esası hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerektiği" gerekeçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile toplam 96,05 m2 alanın davacıya ait 8 No.lu parsele müdahaleli olduğu, 27.02.2023 tarihli ek rapora göre, müdahaleli bina ve müştemilat kısımlarının 2004 yılında yapılan imar uygulaması sonucunda meydana geldiğinin anlaşıldığı, müdahale davalının iradesi dışında belediyenin imar uygulaması işlemi nedeniyle oluştuğundan davalının iyi niyetli kabul edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyizinde, davalıya ait binanın müvekkiline ait parsele 96,05 m2 taşkın olduğunun belirlendiğini, davanın reddi ile müvekkilinin mülkiyet hakkının ihlal edildiğini, dosya içerisindeki bilirkişi raporlarının çelişkili olduğunu, eksik inceleme ve araştırma ile yetinilerek karar verildiğini, 2004 yılında yapılan imar uygulamasının idare mahkemesi kararı ile iptal edildiğini ileri sürerek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, mülkiyet hakkına dayalı el atmanın önlenmesi, kâl ve ecrimisil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1.6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Mülkiyet hakkının içeriği” başlıklı 683 üncü maddesi, “İyiniyetli olmayan zilyet bakımından” başlıklı 995 inci maddesi.
3. 3194 sayılı İmar Kanunu'nun, "Parselasyon planlarının hazırlanması" başlıklı 18 inci maddesi
3. Değerlendirme
1. Mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmesine rağmen bozma gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir.
2. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu taşınmazın tapu kaydının dayanağı olan 2004 tarihli imar planının iptal edildiği ve buna ilişkin kararın kesinleştiği, ancak Belediye tarafından imar uygulaması öncesi duruma geri dönüşüm işleminin yapılamadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
3194 sayılı İmar Kanunu'nun 18 inci maddesine, 14.02.2020 tarihli 7721 sayılı Kanun'un 7 nci maddesi ile eklenen fıkra ile, imar uygulamasının iptali halinde yapılacak işlemler belirlenmiştir. İlgili hükme göre, “Bu madde kapsamında yapılmış olan imar uygulamalarının kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle; davaya konu parselin imar planı kararları ile umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelmesi veya iptal edilen uygulama ile tahsis ve tescil edilmiş parsellerde hak sahiplerince yapı yapılmış olması ve benzeri hukuki veya fiili imkânsızlıklar nedeniyle geri dönüşüm işlemleri yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon planlarını onaylamaya yetkili idarelerin onay merciince tespiti halinde, öncelikle davaya konu parselin hak sahiplerinin muvafakati alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde idarece uygun bir yer tahsis edilir veya anlaşma olmaması halinde davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değeri ödenir.”
Dava konusu taşınmaza el atma olgusunun iptal edilen imar uygulaması ile oluştuğu belirlendiğine göre, uyuşmazlığın anılan madde hükmüne göre çözümlenmesi gerekmektedir. O halde Mahkemece, süreç içerisinde yeni bir imar uygulaması yapılıp yapılmadığının araştırılması, imar uygulaması yapılmış ise sonucuna göre bir karar verilmesi, yeni bir imar uygulaması bulunmadığının tespiti halinde ise, ilgili madde hükümlerine göre geri dönüşüm işlemlerinin yapılması amacıyla gerekli başvuruların yapılması için taraflara süre verilmesi, işlem sonucunun beklenmesi ve oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile yetinilerek karar verilmesi bozmayı gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeple;
Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın kararı veren Mahkemesine gönderilmesine,
1086 sayılı Kanunu'nun 440 ıncı maddesinin 3 inci fıkrasının 1, 2, 3 ve 4 üncü bentleri gereğince karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
21.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.