Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3240 E. 2024/4204 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasçılardan birinin, diğer mirasçıların ön alım hakkını ihlal ederek, miras payını üçüncü kişiye satması nedeniyle açılan tapu iptali ve tescil davasında, taşınmazda fiili taksim olup olmadığı ve davacının hakkını kötüye kullanıp kullanmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tereke temsilcisinin atanmasıyla mirasçıların tek başına temyiz hakkı ortadan kalktığı ve tereke temsilcisinin temyiz dilekçesinin süresinde olduğu, ayrıca mahkemece fiili taksim bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de davacı mirasçının fiilen kullandığı bir yer tespit edilemediği için hakkın kötüye kullanıldığından bahsedilemeyeceği gözetilerek yerel mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

EK KARAR TARİHİ : 04.01.2024

SAYISI : 2018/519 E., 2023/98 K.

DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...

DAVALILAR : ..., ... vekilleri Avukat ... vd.

DAVA TARİHİ : 13.05.2015

KARAR : Davanın reddi

Taraflar arasındaki ön alım hakkına dayalı tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesince, Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın, davacı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Mahkemece 04.01.2024 tarihli ek karar ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

Ek karar, tereke temsilcisi ve davacı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı 13.05.2016 tarihli dilekçesi ile 4 sayılı parselde (180.300 m² tarla cinsli) taşınmazda muris olan annesi Bekir kızı ...'un paydaş olduğunu, bir kısım paydaşların paylarının 05.03.2015 tarihinde 48.300,00 TL bedel ile davalı ...'e satıldığını, onun da bu payı 23.03.2015 tarihinde davalı ...'e 270.000,00 TL muvazaalı bedelle sattığını, taşınmazda davalıların kullandığı bir yer bulunmadığını ileri sürerek davalı ...'e devredilen payın iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... davaya cevap vermemiştir.

2. Davalı ... vekili davalının taşınmazı 270.000.00 TL bedelle aldığını, taşınmazda fiili taksim bulunduğunu, davacının bu fiili taksimden haberdar olduğunu, ... ile davalı arasındaki satışta muvazaa bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. MAHKEME KARARI:

Mahkemenin 14.07.2016 tarihli ve 2015/357 Esas, 2016/1080 Karar sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazın yıllar önce fiili taksime konu edildiği, herkesin kendine ayrılan yeri kullandığı, davacının devirlerden ve kullanım durumundan haberdar olduğu, fiili taksim ve öğrenme durumu gözetildiğinde önalım hakkının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin 14.07.2016 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 07.11.2017 tarihli ve 2016/16812 Esas, 2017/8206 Karar sayılı ilamında; dava konusu 4 sayılı parselde davacının dayandığı pay kendi adına değil murisi annesi Bekir kızı ... adına kayıtlı olup, elbirliği halinde mülkiyet hükümlerine tabi olduğundan öncelikle diğer mirasçıların davaya muvafakatlarının sağlanması, mümkün olmazsa terekeye temsilci atanarak taraf teşkili tam olarak sağlandıktan sonra esası hakkında bir karar verilmesi gerektiği belirtilerek hüküm bozulmuştur.

B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkeme, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında; taşınmazlar arasında farklı ürünlerin ekilmesinden kaynaklanan doğal sınırın bulunduğu ayrıca insan eli ile oluşturulmuş bir ayrım olmadığı ancak taşınmaz üzerinde buğday, mısır ve okaliptüs ağacı ekili alanların bulunduğundan bölüntülü şekilde ayrı ayrı kullanıldığı belirtilerek; fiili taksim olgusunun bulunduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

C. Ek Karar

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili süresinde temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Mahkemece 04.01.2024 tarihli ek karar ile; davacının dayandığı payın kendi adına değil murisi Bekir kızı ... adına kayıtlı olduğundan bahisle terekeye temsilci atandığı, bu durumda tereke ortağının ya da ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisinin ortadan kalktığı gerekçesiyle temyiz talebinde bulunan mirasçıların ve vekillerinin karara karşı tek başlarına kanun yoluna başvurma imkanlarının bulunmadığı açıklanarak davacı ... vekilinin temyiz dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve tereke tesmsilcisi temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davacı vekili ek karara karşı temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesince davacının davayı takip yetkisinin ortadan kalktığına ilişkin bir hüküm kurulmadığını, gerekçeli kararın davacı vekiline tebliğ edilmesi nedeniyle temyiz ettiklerini, ayrıca temsilcinin muvafakat verdiğini, taşınmazda hissedar olan tanık beyanlarına göre hissedarların tamamı arasında fiili bir taksim olmadığına ilişkin beyanların esas alınmadığını, harç ve vekalet ücretinin de fahiş olduğunu beyanla kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Tereke temsilci ek karara karşı temyiz dilekçesinde özetle; kendisine yapılan tebligatların usulsüz olduğunu, davacı vekili temyizine muvafakat verdiğini beyanla davacı vekilinin temyizinde ileri sürdüğü nedenleri tekrarla ek kararın kaldırılmasını, asıl kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, ön alım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 732, 733 ve 734 üncü maddeleri.

3. Değerlendirme

1. Davacı vekilinin ek karara yönelik temyiz isteminin incelenmesinde; somut uyuşmazlıkta, dava konusu 4 sayılı parselde davacının dayandığı payın kendi adına olmadığı, murisi ... adına kayıtlı olduğu ve Kozan Sulh Hukuk Mahkemesinin 2019/521 Esas, 2022/1982 Karar sayılı ilamıyla çok sayıda mirasçısı bulunan muris ...'un terekesine temsilci olarak mirasçılardan ...'un tayin edildiği, bu durumda davanın tereke temsilcisi huzuruyla sürdürülmesi gerektiği, tereke temsilcisinin atanması ile tereke ortağının ya da ortaklarının terekeyi temsil ve davayı takip yetkisi ortadan kalktığı için hükmü temyiz hakkı tereke temsilcisine geçmiş olup, temyiz talebinde bulunan mirasçının veya vekilinin karara karşı tek başına kanun yoluna başvurma imkanı bulunmamaktadır. Mahkemece, davacı ... vekili tarafından sunulan temyiz dilekçesinin ek karar ile reddedilmesi, açıklanan nedenlerle yerinde görülmüş, ek kararın onanmasına karar verilmiştir.

2. Tereke temsilcisinin ek karara yönelik temyiz itirazlarına gelince; tereke temsilcisi İlk Derece Mahkemesi kararının kendisine usule uygun tebliğ edilmediğini iddia etmiştir. Gerçekten de, incelenen terekeye temsilci atama dosyasında, temsilci ...'a yapılan gerekçeli karar tebliğinin adresten taşındığından bahisle iade edildiği ve sonrasında herhangi bir tebligat işlemi yapılmadığı görülmüştür. Eldeki davada temsilci olarak atandığından haberi olmayan davacı ...'a yapılan gerekçeli karar tebligatları da mernis şerhli olarak muhtara bırakılmış olsa da, temsilci olduğundan haberi olamayan davacının eldeki davada da usule uygun haberdar edildiğine ilişkin evraka rastlanmadığından temyiz başvurusu için yasal süre işlemeye başlamamış kabul edilmelidir. Bu durumda, kararı öğrendiği tarih itibariyle yaptığı temyiz başvurusu süresinde yapılmış sayılacağından her ne kadar ek karara yönelik temyiz dilekçesi başlıklı dilekçe sunmuş olsa da, dilekçe içeriğinde asıl karara yönelik temyiz istemleri de yer aldığından incelemeye asıl karara yönelik temyiz itirazları yönünden devam edilmesi gerekmiştir.

3. Eldeki dava, ön alım hakkına dayalı tapu iptal ve tescil davasıdır. Ön alım davasına konu payın ilişkin bulunduğu taşınmaz paydaşlarca özel olarak kendi aralarında taksim edilip her bir paydaş belirli bir kısmı kullanırken bunlardan biri kendisinin kullandığı yeri ve bu yere tekabül eden payı bir üçüncü şahsa satarsa, satıcı zamanında bu yerde hak iddia etmeyen davacının tapuda yapılan satış nedeniyle önalım hakkını kullanması TMK’nın 2 nci maddesinde yer alan dürüst davranma kuralı ile bağdaşmaz. Kötüniyet iddiası 14.02.1951 tarihli ve 17/1 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca davanın her aşamasında ileri sürülebileceği gibi mahkemece de kendiliğinden nazara alınması gerekir. Bu gibi halde savunmanın genişletilmesi söz konusu değildir. Eylemli paylaşmanın varlığı halinde davanın reddi gerekir.

4. Bu açıklamalardan sonra; mahkemece yapılan keşifte dinlenen mahalli bilirkişi ve tanık beyanlarına göre davalının fiilen kullandığı yer tespit edilmişse de, davacının taşınmazda fiilen kullandığı herhangi bir yer belirlenememiştir. Böyle bir durumda hakkın kötüye kullanılmasından bahsedilemeyeceği dikkate alınmaksızın, davanın fiili taksim varlığı nedeniyle reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

01.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.