Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3247 E. 2024/5266 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yargıtay’ın bozma kararı üzerine dosyanın hangi mahkemeye gönderileceği ve İlk Derece Mahkemesi’nin bozmaya uyma kararı vermesinin hukuki sonuçları uyuşmazlık konusudur.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge Adliye Mahkemesi’nin ilk derece mahkemesi kararını kaldırarak verdiği kararın Yargıtayca bozulması halinde, dosyanın 6100 sayılı HMK’nın 373/2. maddesi gereği Bölge Adliye Mahkemesi’ne gönderilmesi gerekirken sehven İlk Derece Mahkemesi’ne gönderilmesi ve İlk Derece Mahkemesi’nin bozmaya uyma kararı vermesinin usule aykırı olduğu gözetilerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp dosyanın Bölge Adliye Mahkemesi'ne gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2024/41 E., 2024/88 K.

DAVA TARİHİ : 26.04.2017

KARAR : Ret

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, terditli olarak tazminat ile el atmanın önlenmesi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın Yargıtay ilamı kesinleşen talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı-birleştirilen davada davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA- BİRLEŞTİRİLEN DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde; kadastro çalışmalarında 203 ada 16 parsel numaralı taşınmazın ..., 17 parsel sayılı taşınmazın da davalı ... adına tespit edildiğini, tarafların kadastro tespitinden habersiz olarak babalarından kalan taşınmazları taksim ederek 16 ve 17 numaralı parselleri kuzeyden güneye doğru ikiye ayıracak şekilde böldüklerini, doğu tarafının müvekkilde kaldığını, batı tarafının da davalıda kaldığını, müvekkilin 2016 yılında taksim neticesi kendisinin zilyedi olduğu yere malik olduğunu da düşünerek iyiniyetle kendi malzemesi ve emekleri ile bir ev inşa etmiş olduğunu belirterek; uygun bir bedel karşılığında müvekkilin yapmış olduğu evin bulunduğu alan ile söz konusu evden yararlanmak için zaruri olan kısmın tapusunun iptali ve davacı adına tescilini, bu mümkün değil ise söz konusu yapının dava tarihindeki değerinin tespiti ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

2. Davalı-birleştirilen davada davacı birleştirilen dosyadaki dava dilekçesinde; davalının tapulu olan taşınmazına müdahalede bulunduğunu ileri sürerek davalı tarafından taşınmazına yol yapılması ve ev inşaatına başlanılması şeklinde yapılan müdahalenin önlenmesini ve kâl'e karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; taşınmazların babalarından miras kalmadığını, kendisine ait olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 03.03.2022 tarihli 2019/131 Esas, 2022/59 Karar sayılı kararı ile davacı- birleştirilen davalı yönünden iyiniyet koşulunun gerçekleşmediği anlaşılmakla davacı-birleştirilen davalının temliken tescil talebinin reddine, tazminat talebinin asgari levazım değeri üzerinden kabulüne; birleştirilen dava bakımından ise davacı ...'ın dava konusu taşınmazda malik olduğu, davalının taşınmaza ilişkin herhangi bir üstün hakkının da ispatlanamadığı anlaşılmakla, davacının müdahalenin men'i talebinin kabulüne, kâl talebinin ise reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin 03.03.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı-birleştirilen davada davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesi 13.10.2022 tarihli ve 2022/1936 Esas, 2022/2443 Karar sayılı kararında özetle; davacının TMK'nın 724 üncü maddesine dayalı temliken tescil istemi yönünden çapa bağlı taşınmazlarda iyiniyet savunması dikkate alınamayacağından temliken tescil talebinin reddinin isabetli olduğu, TMK'nın 723 üncü maddesine dayalı tazminat istemi yönünden ise kötüniyetli olan davacının asgari levazım bedelini alabileceği alınan bilirkişi raporunda da asgari levazım bedelinin 97.412,62 TL belirlendiği, bu değerin hesaplanmasının usul ve Yasaya uygun olduğu davalı tarafından da bu tazminata yönelik istinaf başvurusu olmadığı, TMK'nın 723 üncü maddesine uygun olarak hükmedilen tazminat tutarına ilişkin davacının istinaf başvurusunun yerinde olmadığı; davacı birleştirilen dava davalısının, birleştirilen dava için yapılan istinaf başvurusuna gelince, davalının davacı taşınmazına el atmasının önlenmesine karar verilmiş olmasının isabetli olduğu ancak el atılan yerin (bilirkişi raporuna göre 121,98x15 TL=1.829,70 TL) değeri üzerinden harç ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken fazla harç ve vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle davacı birleştirilen dava davalısı ... vekilinin istinaf başvurusunun birleştirilen dava dosyası açısından vekalet ücreti ve harç yönünden kabulüne, Kumru Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.03.2022 tarihli ve 2019/131 Esas, 2022/59 Karar sayılı kararının kaldırılmasına ve yeniden hüküm kurulmasına, davacının temliken tescile yönelik talebinin reddine, tazminata yönelik talebinin kabulü ile; mahkeme veznesine depo edilen 97.412,62 TL'nin karar kesinleştiğinde davacıya ödenmesine, birleştirilen dava bakımından davanın kısmen kabulü ile; dava konusu taşınmazdaki 02.11.2021 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide gösterilen toplam 121,98 m²'lik alana yönelik davalının el atmanın önlenmesine, diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin 13.10.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı-birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Dairemizin 27.12.2023 tarihli ve 2022/6612 Esas, 2023/6584 Karar sayılı kararında özetle; temliken tescil şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle talebin reddine dair verilen hüküm usul ve yasaya uygun olduğundan davacı- birleştirilen davada davalı vekilinin bu konudaki temyiz talebinin reddine, terditli olarak talep edilen tazminat bedeline ilişkin istem yönünden ise 10.12.2022 tarihli feragat dilekçesi değerlendirilerek karar verilmek üzere hükmün bozulmasına karar verilmiştir.

B. İlk Derece Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında özetle; mahkeme tarafından, Dairemizin 27.12.2023 tarihli ve 2022/6612 Esas, 2023/6584 Karar sayılı ilamına uyularak, Yargıtay ilamıyla kesinleşen talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına, tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı-birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı-birleştirilen davada davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; eksik inceleme ile karar verildiğini, el atmanın önlenmesi talebinin reddine karar verilmesi gerektiğini, istinaf yolu açık olmak üzere karar verilmesi gerekirken temyiz yolu açık olarak karar verilmesinin hatalı olduğunu belirterek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Asıl dava; tapu iptali ve tescil, ikinci kademe tazminat (TMK 723 ve 724 üncü maddelerine dayalı), birleştirilen dava; el atmanın önlenmesi ve kâl istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 341 inci maddesinin birinci fıkrası, 352, 353, 355, 359, 361 ve 373 vd. maddeleri,

2. Temyiz kanun yolu 6100 sayılı Kanun'un 361 inci maddesine göre kural olarak Bölge Adliye Mahkemelerinin kararlarına karşı başvurulabilen bir kanun yoludur. 362 nci maddesinde ise temyiz edilemeyen kararlar hakkında düzenleme yapılmıştır.

3. Temyiz sebepleri ise Kanun'un 371 inci maddesinde sayılmıştır. Bunlar; hukukun veya taraflar arasındaki sözleşmenin yanlış uygulanmış olması, dava şartlarına aykırılık bulunması, taraflardan birinin davasını ispat için dayandığı delillerin kanuni bir sebep olmaksızın kabul edilmemesi ve karara etki eden yargılama hatası veya eksiklikler bulunması olarak belirtilmiş olmakla birlikte, aynı Kanun’un 369 uncu maddesinin birinci fıkrasındaki hükmü gereğince Yargıtay tarafların ileri sürdükleri temyiz sebepleriyle bağlı olmayıp, kanunun açık hükmüne aykırı gördüğü diğer hususları da inceleyebilir. Temyiz incelemesi sonucunda Yargıtay, taraflarca ileri sürülen veya kendisinin tespit ettiği temyiz sebeplerini yerinde görürse bozma kararı verecektir.

4. Üç aşamalı yargı sistemine geçilmesi nedeniyle Yargıtayın bozma kararı üzerine dosyayı derece mahkemelerinden hangisine göndereceği ise 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinde düzenlenmiş olup anılan madde;

"(1) Yargıtay ilgili dairesinin tamamen veya kısmen bozma kararı, başvurunun Bölge Adliye Mahkemesi tarafından esastan reddi kararına ilişkin ise Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren İlk Derece Mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneği de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilir.

(2) Bölge Adliye Mahkemesinin düzelterek veya yeniden esas hakkında verdiği karar Yargıtayca tamamen veya kısmen bozulduğu takdirde dosya, kararı veren Bölge Adliye Mahkemesi veya uygun görülen diğer bir Bölge Adliye Mahkemesine gönderilir.

(3) Bölge Adliye Mahkemesi, 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir.

(4) Yargıtayın bozma kararı üzerine İlk Derece Mahkemesince bozmaya uygun olarak karar verildiği takdirde, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.

(5) İlk Derece Mahkemesi veya Bölge Adliye Mahkemesi kararında direnirse, bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır. Direnme kararı öncelikle incelenir. Daire, direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.

(6) (Ek: 17/4/2013-6460/1 md.) Davanın esastan reddi veya kabulünü içeren bozmaya uyularak tesis olunan kararın önceki bozmayı ortadan kaldıracak şekilde yeniden bozulması üzerine alt mahkemece verilen kararın temyiz incelemesi, her hâlde Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır.

(7) Hukuk Genel Kurulunun verdiği karara uymak zorunludur" hükmünü taşımaktadır.

5. Görüleceği üzere Yargıtay'ın bozma kararı Bölge Adliye Mahkemesinin İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen kararı kaldırıp düzelterek verdiği bir karar veya İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırıp davanın esası hakkında yeniden verdiği bir karara ilişkin ise dosya kararı vermiş olan Bölge Adliye Mahkemesine veya uygun görülen başka bir bölge adliye mahkemesine gönderilecektir.

6. Ancak bozma kararı, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından verilen istinaf başvurusunun esastan reddi kararına ilişkin ise Bölge Adliye Mahkemesi kararı kaldırılarak dosya, kararı veren İlk Derece Mahkemesine veya uygun görülecek diğer bir İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneği de Bölge Adliye Mahkemesine gönderilir.

7. Burada iki durum arasındaki fark şu noktadadır: Birincisinde (6100 sayılı Kanun md. 373/2), Bölge Adliye Mahkemesi İlk Derece Mahkemesi kararını yanlış bulup yeni bir karar vermiştir; ikincisinde ise (6100 sayılı Kanun md. 373/1), Bölge Adliye Mahkemesi İlk Derece Mahkemesi kararını doğru bularak istinaf başvurusunu reddetmiştir. Birincisinde, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi normaldir. Çünkü artık İlk Derece Mahkemesinin bir kararı mevcut değildir, bozulan karar Bölge Adliye Mahkemesinin kararıdır, dosya kararı bozulan mahkemeye gönderilmektedir. İkincisinde ise her ne kadar bozma kararı Bölge Adliye Mahkemesi kararına ilişkin olsa da, özünde İlk Derece Mahkemesinin kararı bozulmuştur; çünkü bu durumda istinaf aşamasında bir karar verilmemiş, sadece İlk Derece Mahkemesinin kararı doğru bulunmuş ve istinaf başvurusu reddedilmiştir. İstinafın kararı bozulmakla, aslında İlk Derece Mahkemesinin kararı yanlış bulunduğundan dosya İlk Dereceye gönderilmektedir (Hakan Pekcanıtez, Muhammet Özekes, Mine Akkan, Hülya Taş Korkmaz, Pekcanıtez Usûl Medeni Usûl Hukuku, C. III, İstanbul 2017, s. 2302). Dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilmiş ve İlk Derece Mahkemesi bozma kararına uymuş ise, bozmaya uyularak verilen karara karşı temyiz yoluna başvurulabilir.

8. Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderildiği durumlarda Bölge Adliye Mahkemesi, 6100 sayılı Kanun'un 360 ıncı maddesinin atfıyla İlk Derece Mahkemelerinde uygulanan yargılama usulüne göre 344 üncü madde uyarınca peşin alınmış olan gideri kullanmak suretiyle, kendiliğinden tarafları duruşmaya davet edip dinledikten sonra Yargıtayın bozma kararına uyulup uyulmayacağına karar verir. Gerek İlk Derece Mahkemesi, gerekse Bölge Adliye Mahkemesi bozma kararına direnirse bu kararın temyiz edilmesi durumunda inceleme, kararına direnilen dairece yapılır ve daire direnme kararını yerinde görürse kararını düzeltir; görmezse dosyayı Yargıtay Hukuk Genel Kuruluna gönderir.

9. Bölge Adliye Mahkemesinin, İlk Derece Mahkemesi kararını kaldırarak düzelterek yeniden karar vermesi durumunda 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki açık hüküm nedeniyle dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi gerektiği kuşkusuzdur. Dolayısıyla Bölge Adliye Mahkemesinin düzelterek verdiği kararın bozulması nedeniyle dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi mümkün olmadığı gibi, dosya yanılgı sonucu İlk Derece Mahkemesine gönderilse dahi, İlk Derece Mahkemesinin bozma kararı hakkında uyma yahut direnme kararı vermesi bir sonuç doğurmayacaktır. Zira böyle bir durumda bozma kararına uyma yahut direnme kararını verme yetki ve yükümlülüğü Bölge Adliye Mahkemesine aittir. İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden hüküm kurulması nedeniyle hüküm mahkemesi sıfatı devam eden Bölge Adliye Mahkemesinin, kararın bozulması durumunda bozmaya uyma ya da direnme şeklinde uyuşmazlığı sona erdirecek, infaza elverişli bir karar vermesi gerekir.

3. Değerlendirme

Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; İlk Derece Mahkemesi kararının istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince davacı birleştirilen dava davalısı ... vekilinin istinaf başvurusunun birleştirilen dava dosyası açısından vekalet ücreti ve harç yönünden kabulüne, mahkeme kararının kaldırılmasına ve davacının temliken tescile yönelik talebinin reddine, tazminata yönelik talebinin kabulü ile; mahkeme veznesine depo edilen 97.412,62 TL'nin karar kesinleştiğinde davacıya ödenmesine, birleştirilen dava bakımından davanın kısmen kabulü ile; dava konusu taşınmazdaki 02.11.2021 tarihli fen bilirkişi raporuna ekli krokide gösterilen toplam 121,98 m²'lik alana yönelik davalının el atmanın önlenmesine, diğer taleplerinin reddine karar verilmiştir. Kararın davacı birleştirilen dava davalısı ... vekili tarafından temyizi üzerine Dairemiz tarafından karar bozulmuş ve dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesini müteakip İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak Yargıtay ilamıyla kesinleşen talepler hakkında karar verilmesine yer olmadığına tazminat talebinin feragat nedeniyle reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesince İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılmak suretiyle yeniden kurulan hükme ilişkin Dairemizin bozma kararı sonrası dosya İlk Derece Mahkemesine gönderilmiş ise de, 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrası gereğince dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi gerekli ve zorunlu iken, sehven dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmiş olması, Bölge Adliye Mahkemesinin 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin üçüncü fıkrası kapsamında bozma kararına karşı uyma veya direnme kararı verme yetkisini ortadan kaldırmayacağı gibi bu yetkinin İlk Derece Mahkemesine geçeceği sonucunu da doğurmaz. Başka bir anlatımla İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak davanın reddi adı altında verilen kararın bir sonuç doğurduğundan ya da tarafların leh ve aleyhine usule ilişkin hak bahşettiğinden söz edilemez.

Yapılan açıklamalar karşısında, Dairemizin bozma kararı sonrasında dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin ikinci fıkrasına aykırı olarak İlk Derece Mahkemesine gönderilmesi üzerine İlk Derece Mahkemesince, bozma kararı hakkında aynı maddenin üçüncü fıkrası çerçevesinde bir karar vermek üzere dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesi gerekirken, Kanun hükmüne aykırı şekilde bozma ilamına uyularak davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, anılan İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve işin esası bakımından karar verilmek üzere dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.

VI. KARAR

Açıklanan nedenlerle,

İlk Derece Mahkemesi kararının KALDIRILMASINA,

Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,

Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

26.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.