Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3427 E. 2024/4591 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Başkasına ait arsaya yapılan binanın temliken tescili veya bedelinin tahsili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Yapının arzın mütemmim cüzü olduğu ve mülkiyet hakkının arsa sahibi davalıda bulunduğu, davacının binayı yaparken davalının rızası olsa dahi temliken tescil koşullarının oluşmadığı ve sebepsiz zenginleşen davalının mirasçılarının tazminattan sorumlu olduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2023/299 E., 2024/76 K.

DAVALILAR : ... mirasçıları; ... vekili Avukat ..., ... vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 14.08.2013

HÜKÜM/KARAR : Temliken tescil yönünden davanın reddi, tazminat yönünden davanın kabulü

Taraflar arasındaki temliken tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın temliken tescil talebi yönünden reddine, tazminat talebi yönünden kabulüne karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının, müvekkilinin kayınpederi olduğunu, 30 yıldan fazla bir süre önce 3482 parselde kayıtlı arsasını ev yapması için öz kızına ve müvekkiline verdiğini, verirken de "burada ev yapın oturun tapusunu da sonra vereceğim" dediğini, bunun üzerine başka evi bulunmayan müvekkilinin 30 yıl önce davalının onayı ile bu arsaya yaklaşık 100 m²'lik ev inşa ettiğini, o günden bu güne kadar müvekkilinin ailesi ile birlikte oturduğunu, son bir kaç yıldır da evde müvekkilinin kiracısının bulunduğunu, 30 yıldır hiç bir şekilde bu evin inşasına ve müvekkili tarafından kullanımına itirazı olmayan davalının evin tapusunu vermediğini ve müvekkilini uzaklaştırmaya çalıştığını,... 3. Noterliğinin 26.07.2013 tarih ve 16364 yevmiyeli ihtarnamesi ile davalının müvekkiline karşı "özel mülke tecavüz suçlamasıyla" konuta yaklaşmamasını ihtar ettiğini, davacının iyi niyetli olarak davalının rızası ile mülkiyetin kendisine geçeceği inancıyla arazi üzerine yaptığı binanın değeri, arazinin değerinin üzerinde olduğundan davanın kabulü ile davacının evinin üzerinde bulunduğu davalı adına kayıtlı arazinin mülkiyetinin müvekkili adına tapuya tesciline, olmadığı takdirde bina değeri olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 87.500,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

2. Davacı vekili, 12.09.2013 tarihli dilekçe ile; davalı ...'nin dava konusu taşınmazdaki payını 11.06.2013 tarihinde ...'a devrettiğini, devralan ...'ın muvazaalı işlem yaptığını ileri sürerek ...'ı davaya dahil etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu taşınmazdaki hissesini, davacının kaynı, müvekkili davalının ise oğlu olan Tahsin Aşkar'dan 01.04.2013 tarihinde satın aldığını, dava açılmadan önce de 11.06.2013 tarihinde sattığını, davacının 30 yıl önce yaptığını iddia ettiği inşaatın bedelini ne müvekkilinden önceki malikten ne de son kayıt malikinden istemek yerine art niyetli olarak müvekkilinden talep etmiş olmasının hiç bir haklı yanının bulunmadığını, davacı dava konusu taşınmazın zilyetliğinin kendisinde olduğunu iddia etse de davacı ve ailesinin dava konusu taşınmazdan yaklaşık 10 yıl önce taşındığını, davacının aradan 10 yıl geçtikten ve zilyetlik ilişkisi kesildikten sonra kendisine ait olmayan arsaya yapmış olduğu evin bedeli isteminin zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, davacı tarafından inşa edildiği belirtilen binanın, müvekkilinin muvafakati ile yapıldığı iddiasını kabul etmediklerini, davacının tapu iptali ve tescil talebinin dava konusu taşınmazın müvekkili tarafından devredilmiş olması sebebiyle mümkün olmadığını, dava konusu taşınmazın değerinin müvekkilinden istemesinin ise hukuken mümkün olmadığını, talep edilen bedelin fahiş olduğunu, binanın kaçak yapılmış olması nedeniyle ekonomik değerinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin dava konusu taşınmazdaki payı tapu kaydına güvenerek satın aldığını, muvazaa iddiasının doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

1. Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile yapının kaçak olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

2. Davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 15.03.2021 tarihli ve 2017/3843 Esas, 2021/1773 Karar sayılı ilamı ile "... davacının temliken tescil hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil talebi dava konusu yapının kaçak olduğu gerekçesiyle reddedilmiş ise de; dosyanın geçirdiği aşama ve imar mevzuatındaki değişiklikler de dikkate alınarak ilgili Belediye Başkanlığı'ndan dava konusu inşaatın alanı ve zorunlu kullanım alanının dava konusu 3482 parsel sayılı taşınmazdan ifrazının mümkün olup olmadığı ve binanın ruhsata bağlanıp bağlanamayacağı sorulmalı, yazı cevaplarına göre temliken tescil koşullarının bulunmaması halinde ise tescil istemi yönünden davanın reddine; ikinci kademedeki tazminat istemi yönünden yapı değerinin davacıya ödenmesine karar verilmesi gerekirken davanın tümden reddinin doğru görülmediği" gerekçesiyle karar bozulmuştur.

3. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacının temliken tescil talebinin reddine, davacının tazminat talebi yönünden davalı ...’a karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı ...’a karşı açılan davanın kabulü ile 87.500,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.

4. Dahili davalı ... vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 20.02.2023 tarihli ve 2022/6841 Esas, 2023/979 Karar sayılı ilamı ile "... dava konusu 3482 parsel sayılı taşınmaza yapının yapıldığı tarihte davalı ...’ın taşınmazda paydaş olduğunun, davacının davalı ...’nin muvafakati ile çekişmeli taşınmazda binasını yaptığının, davalı ...’nin taşınmazdaki payını 11.06.2013 tarihinde davalı ...’a devrettiğinin anlaşıldığını, davada temliken tescil koşullarının oluşmadığı gözetilmek suretiyle tapu iptal ve tescil talebinin reddinde isabetsizlik olmadığı, binanın arzın mütemmim cüzü olup, arzın mülkiyetine tâbi olduğundan, davalı ...'nin taşınmazdaki payını davalı ...’a devrederken üzerindeki bina ile beraber sattığının , davalı ...'ın da üzerindeki bina ile beraber taşınmazı satın alarak dava konusu taşınmazda paydaş olduğunun anlaşıldığını, olayın meydana gelişi dikkate alındığında, davacının yaptığı bina nedeniyle sebepsiz zenginleşenin davalı ... olduğunu, davalı ...’nin 13.06.2016 tarihinde vefat ettiği ve tek mirasçısının ... olduğunu ve muris Suphi’nin külli halefi olduğundan tazminattan da ...'ın sorumlu tutulması gerektiği" gerekçesiyle karar bozulmuştur.

5. Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davacının temliken tescil talebinin reddine, davacının tazminat talebi yönünden davanın kabulü ile 87.500,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı ...'dan alınarak davacı tarafa verilmesine karar verilmiştir.

IV. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilin murisi Suphi'nin, binanın bulunduğu arsa hissesini 01.04.2013 tarihinde Tahsin Aşkar'dan satın alıp 11.06.2013 tarihinde diğer davalı ...'a sattığını, davacının bina değerini, müvekkilin murisine bu hisseyi satan kişiden değil de müvekkilin murisi ve müvekkilin murisinin sattığı kişiden istemesinin haksız ve kötü niyetli olduğunu, husumete yönelik itirazların dairece dikkate alınmadığını, davaya konu binanın 30 yılı aşkın süredir zilyetliğinde olduğunu iddia eden davacının, binanın bedelini müvekkilin murisinden önceki malikten istemeyip, müvekkilden istiyor olmasının kötü niyetin göstergesi olduğunu, davacının, müvekkilin murisinin malik sıfatını haiz olduğu dönemde zilyetlik iddiasının bulunmadığının, davacı ve ailesinin davaya konu taşınmazdan yaklaşık 20 sene önce taşındığının, dairenin bedelini isteme hakkının zamanaşımı nedeniyle düştüğünün ortada olduğunu, binanın müvekkilin murisinin muvafakati ile yapılmadığını, müvekkilin murisinin, davaya konu taşınmazı satın aldığı tarihte, taşınmazda ... ... adında bir kiracıya yeni malik sıfatıyla söz konusu kiracıya ihtar çekerek kira bedelini talep etmiş olduğunu, bu durumda murisin taşınmazı satın almış olduğu tarihlerde davaya konu binaya zilyetliğinin bulunmadığını, bu sebeple de binanın bedelini müvekkilden talep etmesinin haksız olduğunu, müvekkilin murisinin böyle bir muvafakati taşınmazda hissedar olan Tahsin Aşkar'ın da muvafakati olmadan vermesinin mümkün olmadığını, muvafakati, damadı olan davacı yerine kızına vermesinin de hayatın olağan akışının gereği olduğunu, kızına vermiş olduğu muvafakat ile de davacının bina inşa etmesinin hukuken mümkün olmadığını, bina kaçak olduğundan davacının davaya konu binanın karşılığını talep etme hakkının mevcut olmadığını, kaçak yapının ekonomik değeri olmadığını belirterek Mahkeme kararının müvekkili lehine bozulmasını talep etmiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, temliken tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası,

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 684 ve 718 inci maddeleri hükümleri gereğince yapı, üzerinde bulunduğu taşınmazın mütemmim cüzü (tamamlayıcı parçası) haline gelir ve o taşınmazın mülkiyetine tâbi olur. Ancak, yasa koyucu somut olaydaki taşınmazların durumunu genel hükümlere bırakmamış, bu konumdaki taşınmazların maliki ile yapıyı yapan kişi arasındaki ilişkiyi TMK’nın 722, 723 ve 724 üncü maddelerinde özel olarak düzenlemiştir. Uyuşmazlığın bu kapsamda değerlendirilmesi gerekecektir.

3. Değerlendirme

1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukuken imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz edenin sıfatına göre, temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

V. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davalı ... vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

16.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.