Logo

7. Hukuk Dairesi2024/3667 E. 2024/4417 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacılar tarafından, üzerinde yapıların bulunduğu taşınmazın mülkiyetinin kendilerine ait olduğunun tespiti talebiyle açılan davada, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunup bulunmadığı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Muhdesatın aidiyetinin tespiti için kural olarak eda davası açılması gerektiği, somut olayda ise taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumların olmadığı gözetilerek, davacıların tespit davası açmasında hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/3996 E., 2024/1257 K.

DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ...

DAVALILAR : ... vd., ... vekili Avukat ...

DAVA TARİHİ : 15.03.2021

KARAR : Esastan ret

İLK DERECE MAHKEMESİ : ... 3. Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/119 E., 2022/16 K.

Taraflar arasındaki muhdesatın aidiyeti davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.

Kararın davacılar vekilince istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun esastan reddine verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkillerinin ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 310 ada 1 No.lu parselde kayıtlı taşınmazın üzerinde bulunan 3 adet evin sahibi olduklarını, ...'ın arsayı satın aldığı tarihte her üç davacının taşınmazın bir kısmını eski sahibinden satın aldıklarını, ancak adlarına tescil ettirmediklerini, ...'ın ... Tarımın kredi kefili olarak davalı bankadan kredi kullanılacağı zaman arsanın tamamı üzerine ipotek tesis ettirdiğini, ancak sadece ön tarafta bulunan iki yapının arsası üzerinde kullanılacak kredi dosyasında kıymet takdiri yaptırdığını, bankanın ödenmeyen kredi için ... İcra Müdürlüğünün 2020/63485 Esas sayılı dosyası ile icra takibi başlattığında arsa üzerinde bulunan tüm taşınmazlar için kıymet takdiri yaptırdığını, tüm taşınmazları ile beraber satışa çıkaracağını bildirdiğinden, dava konusu taşınmazların davacılara ait olduğunun tespitini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı Türkiye İş Bankası vekili cevap dilekçesinde; davalı bankanın taşınmaz üzerinde yalnızca ipotek hak sahibi olup malik sıfatına haiz olmadığından davada taraf sıfatı bulunmadığını, bu nedenle davalı banka yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, taşınmaz üzerinde kül halinde ipotek tesis edildiğini, taşınmazın tapu kayıtlarında bugün itibari ile dahi arsa vasfında olduğunu, arsanın üzerinde yer alan mütemmim cüzlerin taşınmazdan ayrı olarak düşülmesinin imkan dahilinde olmadığını belirterek, haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesi yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, yapı malikinin tespiti istemli davada tapuya güven ilkesi gereği davacıların tespit davası açmakta güncel hukuki yararının bulunmadığı, davacının eda davası açması gerektiği anlaşıldığından, açılan davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. İstinaf Sebepleri

Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; müvekkillerinin taşınmaz üzerindeki malvarlığının sahibi olduklarını kanıtlamak için bu davanın açıldığını, davalı ... yönünden sebepsiz zenginleşme olduğunu, mahkemece hukuki yarar bulunmadığı gerekçesiyle müvekkillerinin ıslah ile davalarını eda davasına dönüştürmelerine fırsat verilmesi gerektiğini, dava dilekçesi karşı tarafa tebliğ edilmeden de bu kararın verilebileceğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile, dava konusu taşınmazın arsa vasfı, 1.398,89 m2 yüzölçümlü olarak ..., ..., ..., ..., ..., ..., ... adlarına hisseli olarak kayıtlı olduğu, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumların bulunduğunun ileri sürülmediği, aksine ... tarafından çekilen kredinin geri ödenmemesi üzerine banka tarafından ... İcra Dairesinin 2020/63485 Esas sayılı takip dosyası üzerinden icra işlemleri yürütüldüğünün ileri sürüldüğü, muhdesatın aidiyetinin tesipiti bakımından güncel hukuki yararın bulunmadığı gibi icra takibi yapılmasının da hukuki yararın varlığı için yeterli olmadığı, eda davası açılması gerekir iken tespit davası açıldığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacılar vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesinde mevcut sebeplerle hükmün bozulmasına karar verilmesini istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Dava, muhdesat aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

1. Bir şeye malik olan kimse, o şeyin bütünleyici parçalarına da malik olur (4721 s.lı TMK. mad. 684/1). Arazi üzerindeki mülkiyet, kullanılmasında yarar olduğu ölçüde, üstündeki hava ve altındaki arz katmanlarını kapsar. Bu mülkiyet kapsamına, yasal sınırlamalar saklı kalmak üzere kalıcı yapılar, bitkiler ve kaynaklar da girer (TMK mad. 718). 22.12.1995 tarih ve 1/3 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında da vurgulandığı gibi Eşya Hukukunda, muhdesattan, bir arazi üzerinde kalıcı yapı ve tesisler ile bağ ve bahçe şeklinde dikilen ağaçları anlamak gerekir. Muhdesat, şahsi bir hak olup (TMK 722, 724, 729 m.ler), sahibine arazi mülkiyetinden ayrı bağımsız bir mülkiyet veya sınırlı bir ayni hak bahşetmez. Taşınmaz üzerindeki kalıcı yapı, ağaç gibi bütünleyici parça niteliğindeki muhdesatların taşınmazın arzından ayrı bir mülkiyetinin varlığından söz edilemez. Açıklanan bu ilke ve esaslara göre, kural olarak muhdesatın arz malikinden başkasına aidiyetinin tespiti istenemez.

2. Tespit davası, kendine özgü davalardan olup dava sonucunda istihsal edilecek ilamın icra ve infaz kabiliyeti bulunmamaktadır. Bunun doğal sonucu olarak da bu davaların uygulama alanı sınırlıdır. Bilindiği üzere, tespit davalarının görülebilmesi için güncel hukuki yararın bulunması (6100 s.lı HMK mad.106/2) ve dava sonuçlanıncaya kadar da güncelliğini kaybetmemesi gerekir. Tespit davaları eda davalarının öncüsüdür, bu nedenle eda davası açılmasının mümkün olduğu hallerde, tespit davası açılmasında hukuki yararın bulunmadığı kabul edilmektedir. Hukuki yararın bulunması dava şartı olup, yargılamanın her aşamasında taraflarca ileri sürülebileceği gibi, hakim tarafından da re'sen gözetilir. Hukuki yararın bulunmadığının tespiti halinde davanın, dava şartı yokluğu gerekçesiyle usulden reddine karar verilmelidir. (HMK mad.114/1-h, 115).

3. Öğretide ve Yargıtayın devamlılık gösteren uygulamalarında, taşınmaz hakkında derdest ortaklığın giderilmesi davasının, kentsel dönüşüm uygulamasının ya da kamulaştırma işleminin bulunması gibi istisnai durumlarda muhdesatın tespiti davasının açılmasında güncel hukuki yararın bulunduğu kabul edilmektedir.

3. Değerlendirme

1. Bölge Adliye Mahkemelerinin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen karar; tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile özellikle Bölge Adliye Mahkemesinin kararında belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte bulunmamıştır.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca ONANMASINA,

Onama harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,

10.10.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.