"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2022/383 E., 2024/516 K.
ASIL DAVADA DAVACI : ... vekilleri Avukat ... vd.
ASIL DAVADA DAVALI : ... vekili Avukat ...
BİRLEŞTİRİLEN DAVADA
DAVA TARİHİ : 16.02.2011
KARAR : Asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne
Taraflar arasındaki asıl davada el atmanın önlenmesi, birleştirilen davada tazminat istenmesi üzerine verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Dairemizce mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; asıl davanın reddine, birleştirilen davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı asıl davada davacı vekili ile birleştirilen davada davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. Asıl davada davacı Üniversite vekili, mülkiyeti Hazineye ait ancak Üniversiteye tahsis edilen taşınmazı, davalının Konya Derterdarlığı ile imzaladığı 30.07.2007 tarihli kira sözleşmesine göre kullandığını, iş bu sözleşmenin 30.07.2010 tarihinde süresinin bittiğini, davalının taşınmazı fuzuli şagil olarak işgal ettiğini belirterek el atmanın önlenmesini talep etmiştir.
2. Birleştirilen davada davacı... Ltd Şti vekili, müvekkili ile davalı Üniversite arasında 19.10.2005 tarihli sözleşme yapıldığını, yapılan sözleşmeye göre müvekkil şirketin kafeterya binalarını sözleşmeye uygun olarak yapmak suretiyle edimini yerine getirdiğini ancak davalının 15 yıl bedel ödemeden kafeteryaları işlettirme yükümlülüğünü yerine getirmediğini, 19.10.2005 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunun tespiti ile sözleşmeye göre 15 yıl boyunca herhangi bir bedel ödememesi gerekirken Milli Emlak Müdürlüğü ile davalıya yapılan ödemelerin tahsilini, davalının sözleşmenin 17. maddesine aykırı eylemleri nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL tazminat alacağının tahsilini, bu taleplerinin kabul görmemesi halinde ise müvekkilinin yaptığı kafeteryalardan ve binalardan dolayı harcadığı bedele ilişkin şimdilik 1.000.000 TL'nin yapım tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini, ayrıca müvekkilinin 7 yıl daha kullanım hakkı olan bir kafeteryayı bıraktığı göz önüne alındığında bundan dolayı da şimdilik 100.000,00 TL'nin davalıdan tahsilinin talep etmiştir.
II. CEVAP
1. Asıl davada davalı ... Kaya vekili; müvekkiline husumet yönetilemeyeceğini, ...'nın sahibi olduğu... Limited Şirketi ile davacı arasında 19/10/2005 tarihli sözleşme gereğince kullanıldığını, yapılan sözleşmenin Rektörlük tarafından onayının 20/10/2005 tarihli yazı ile alındığını ancak Maliye Bakanlığı'nın zorlaması üzerine 31/07/2007 tarihinde Milli Emlak Müdürlüğü ile kira sözleşmesi yapıldığını ve bu sözleşmeye müvekkilinin talebi üzerine Tıp Fakültesi Başhekimliği tarafından 19/10/2005 tarihindeki sözleşme ile kira bedeli ödenmeksizin 15 yıl süre ile kiraya verildiğinin şerh düşüldüğünü, müvekkilinin davacı kuruma güvenerek çok ciddi yatırımlar yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
2. Birleştirilen davada davalı Üniversite vekili; davacının dayandığı sözleşmeye konu taşınmazların... Tıp Fakültesi yerleşkesinde yer alıp mülkiyetinin Hazineye ait olduğunu, taşınmazların... Tıp Fakültesine devredilmesinden sonra işletilmesine yönelik olarak Konya Milli Emlak Müdürlüğü ile 27/03/2012 tarihli protokol imzalandığını, davacı şirketin dayandığı sözleşmenin müvekkili açısından geçerli olmadığını, davacı şirket tarafından 31/07/2007 tarihi ve sonraki dönemde ... ile usul ve yasaya uygun olarak birden fazla sözleşme yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 13/01/2021 tarihli ve 2018/515 Esas, 2021/26 Esas Karar sayılı kararı ile asıl davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine; birleştirilen davada, taraflar arasında imzalanan 19.10.2005 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine, davacının taraflar arasında geçerli bulunan sözleşmeye rağmen davalıya ödemiş bulunduğu 1.200.000 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davalının taraflar arasında geçerli bulunan sözleşmeye rağmen sözleşme hükümlerine aykırı olacak bir biçimde sözleşmenin 17. maddesindeki işleri kendisinin yapması ve başkalarına yaptırması sebebiyle 10.000,00 TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 13/01/2021 tarihli kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı Üniversite vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 28.06.2021 tarihli ve 2021/1861 Esas, 2021/4352 Karar sayılı kararıyla Selçuk Üniversitesi ile Erkar Gıda Ltd. Şti. arasında kafeteryaların işletme süresinin 15 yıl olarak düzenlenmesine ilişkin 19/10/2005 tarihli sözleşme yapılmış ise de Konya Milli Emlak Müdürlüğü'nün 13/09/2007 tarihli yazılarından anlaşılacağı üzere taşınmazı kiraya verme görev ve yetkisi Maliye Bakanlığına ait olup bahse konu 19/10/2005 tarihli sözleşmenin bağlayıcılığının bulunmadığı, bu nedenle mahkemece 2005 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine dair hükmünün isabetli olmadığı, birleştirilen davada davacı 19/10/2005 tarihli sözleşmeye rağmen muaraza çıkarmadan ve herhangi bir ihtirazi kayıt ileri sürmeden ... ile kira sözleşmesi akdetmiş olduğundan halen geçerli olan sözleşmenin kafeteryaların kiralanmasına ilişkin bu sözleşme olduğunun kabulü gerektiği, davacının 19/10/2005 tarihli sözleşmede yaptığı imalatlardan dolayı herhangi bir tazminat talebinin bulunmadığı, birleştirilen davada uyuşmazlığın 31/07/2007 tarihli kira sözleşmesi esas alınarak çözümlenmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulmasının doğru görülmediği belirtilerek hüküm bozulmuştur.
3. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin bozma ilamına karşı birleştirilen dava davacı... Gıda Şirket vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
4. Dairemizin 01.03.2022 tarihli ve 2021/7576 Esas, 2022/1549 Karar sayılı kararıyla davaya konu kafeteryaların yapımı ve işletilmesi için ...'nın ortağı olduğu... Ltd Şti ile davacı üniversite arasında 19.10.2005 tarihli sözleşmenin imzalandığı, Rektörlük tarafından 20.10.2005 tarihli yazı ile sözleşmeye "olur" verildiği,... Ltd Şti’nin müstecir olarak dava konusu yerleri sözleşme şartlarına uygun olarak inşa edip kullanmaya başladığı, daha sonra Maliye Bakanlığı'nın isteği ve yazıları üzerine sözleşmeye konu yerlerle ilgili 31.07.2007 tarihinde Milli Emlak Müdürlüğü ile şirket ortaklarından ... arasında yeni bir kira sözleşmesi yapıldığı, iş bu sözleşmeye, şirketin itirazları ve talebi üzerine Tıp Fakültesi Başhekimliği tarafından "...19.10.2005 tarihindeki sözleşme ile kira bedeli ödenmeksizin 15 yıl süre ile kiraya verildiği..." hususunun şerh olarak düşüldüğü, birleştirilen davadaki temel uyuşmazlığın, Başhekimlik ile... Ltd Şti arasında yapılan 19.10.2005 tarihli sözleşmenin geçerliliği noktasında toplandığı, bu sözleşme ile; şirket, kendi sağlayacağı finans ile sözleşmede belirtilen usullere uygun bir eser meydana getirmeyi, sözleşme süresince kullandıktan sonra üniversiteye devretmeyi taahhüt ettiği, üniversitenin ise belli bir süreye kadar şirketin yaptığı eseri bedel ödemeksizin işletmesine imkan sağlamayı taahhüt ettiği, sözleşmenin niteliği itibariyle yap-işlet-devret sözleşme tipine benzerliği görülse de üniversite kendi mülkiyetinde bulunmayan tahsis kararıyla kullanımında olan yerler için sözleşme yaptığından tam olarak yap-işlet-devret sözleşmesi tipine uymadığı, yine de tarafların, karşılıklı bir takım edimlerden oluşan ve kanunda belli bir tipi olmayan bu tarz bir sözleşme imzalamaları sözleşme serbestliği ilkesine göre mümkün olduğu, bu nedenle sözleşme, geçerli bir sözleşme olarak kurulmuş olup feshedilmediği ya da iptaline ilişkin bir dava açılmadığı sürece geçerli olacağı, ancak Üniversite ile şirket arasında imzalanan 19.10.2005 tarihli sözleşmeye göre şirket kafeteryaları işletmeye başlamışken, Hazine ile şirket ortaklarından biri olan ... arasında, aynı kafeteryaların kiralanmasına ilişkin 31.07.2007 tarihli sözleşme imzalanmış olmasının, aynı yerlere ilişkin önceki tarihli sözleşmeye etki edip etmeyeceği tartışılması gerektiği, 31.07.2007 tarihli kira sözleşmesinin tarafları Hazine ile ... olup ...'nın sözleşme imzalanırken... Ltd Şti adına hareket ettiğine dair bir beyanı ya da bildirimi olmadığı gibi 31.07.2007 tarihli sözleşmede de bu yönde bir ibare bulunmadığı, 31.07.2007 tarihli sözleşme içeriğinde, 19.10.2005 tarihli sözleşmeye yönelik bir atıf ya da düzenleme de bulunmadığı, o halde ... tarafından imzalanan kira sözleşmesinin, 19.10.2005 tarihli sözleşmenin yerine geçecek nitelikte yeni bir sözleşme olduğunu veya sonraki tarihli kira sözleşmesi ile 19.10.2005 tarihli karma sözleşmenin feshedilmiş sayılmasına yönelik bir hüküm bulunduğunu söylemek mümkün olmadığı, başka bir deyişle, her iki sözleşme, aynı yerlere ilişkin yapılmış olsa da tarafları tamamen farklı ve birbirinden bağımsız sözleşmeler olduğu, dava dışı Hazine'nin mülkiyet hakkına dayanarak, şirketin kiracılık hakkı ile bağdaştırılamayan bir iddiada bulunması, şirketin sözleşme gereği kafeteryaları bedel ödemeden işletme hakkına yönelik bir zapt oluşturduğu, Üniversitenin 31.07.2007 tarihli kira sözleşmesinin altına "...19.10.2005 tarihli şirketle imzaladıkları sözleşme gereğince sözleşme konusu yerleri şirketin bedel ödemeden 15 yıl kullanım hakkı olduğunu..." şerh düşerek, 19.10.2005 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunu ve bu sözleşmeye göre sorumluluğu bulunduğunu kabul ettiği, buna göre; şirketin kafeteryaları bedel ödemeden kullanacağı süreler içerisinde, 31.07.2007 tarihli sözleşmeler nedeniyle Hazineye ödemek durumunda kaldığı miktarlar nedeniyle oluşan zararlarını üniversiteden tahsil etme hakkı olduğu, ayrıca sözleşme geçerli olduğundan, sözleşme hükümlerine aykırı olacak biçimde, üniversitenin tespit dosyasında belirlendiği üzere, sözleşmenin 17. maddesindeki işleri kendisinin yapması ve başkalarına yaptırması sebebiyle de şirkete karşı sorumluluğu olduğu, tüm bu açıklamalar sonucunda; mahkemece 19.10.2005 tarihli sözleşmenin geçerliliğine ilişkin tespitinin yerinde olduğu, oluşan zararlar için birleştirilen davada davacı şirketin, Üniversiteden zararlarının giderilmesini talep etme hakkı olduğu, mahkemece zararın yeni bir bilirkişi heyeti tarafından duraksamaya mahal vermeyecek şekilde, denetime elverişli olarak hesaplanmasından sonra hüküm kurulması gerektiği gerekçesiyle karar düzeltme isteminin kabulüne, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 28.06.2021 gün ve 2021/1861 Esas, 2021/4352 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, mahkeme hükmünün değişik gerekçe ile bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile bozma ilamı doğrultusunda bilirkişi incelemesi yapıldığını, Hazineye ödenen bedellerin davalıdan talep edilebileceği ve ödenen bedelin 770.139,21 TL olduğu, sözleşmenin 17. maddesi uyarınca davacı tarafın talep edebileceği miktarın tespitinde ise, 30/01/2024 tarihli ek raporda işçi giderleri maliyete dahil edilmeksizin kazanç kaybının sözleşme tarihi olan 19.10.2005 tarihinden dava tarihi olan 20.12.2013 tarihine kadar 80.079,17 TL olarak hesaplandığı, taleple bağlı kalınarak 10.000,00 TL üzerinden hüküm kurulacağı gerekçesiyle asıl dava yönünden davanın husumet yokluğu nedeniyle reddine, birleştirilen dava yönünden davanın kısmen kabulüne taraflar arasında imzalanan 19/10/2005 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine, sözleşmenin 17 ve 21. maddesinden kaynaklanan 10.000,00 TL tazminatın 20/12/2013 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, davacı tarafın işbu tazminattan kaynaklanan fazlaya ilişkin haklarının saklı tutulmasına, davacı tarafın tazminat talebinin kısmen kabulüne, 770.139,21 TL'nin ödeme tarihlerinden itibaren işleyecek reskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı vekili ve birleştirilen davada davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
1. Asıl davada davacı Üniversite vekili temyiz dilekçesinde özetle; yargı yolunun caiz olmadığını, davanın idari yargıda görülmesi gerektiğini, sözleşmeye konu yerin mülkiyetinin Hazineye ait olması nedeniyle 19.10.2005 tarihli sözleşmenin geçersiz olduğunu, Yargıtay'ın benzer davalarda sözleşmenin geçersizliğini kabul ettiğini, davalı şirketin basiretli tacir gibi davranması gerektiğini, dava konusu yerin Hazineye ait olduğunu bilerek sonraki yıllarda Defterdarlık ile kira sözleşmesi imzaladığını bu nedenle 19.10.2005 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunu iddia etmenin iyiniyet kurallarına aykırı olduğunu, sözleşmenin 17 ve 21. maddeleri doğrultusunda yapılan hesaplamanın doğru olmadığını,... Tıp Fakültesi’nin 14 bloktan oluşan geniş bir alanda hizmet verdiğini, davacının kiraladığı yerden personelin çalışmakta olduğu binalara konum olarak uzak olduğu, fiziken imkan da bulunmadığı, bu yerlerde personele sunulan çay hizmetinin ticari bir faaliyet olmadığı, müvekkil idarenin kendi personelinin ihtiyacını en ekonomik şekilde gidermesi gerektiğini, personel haricinde kimseye hizmet vermediğini, kaldı ki geçersiz olan bir sözleşmeye dayanarak tazminat talep etme imkanı bulunmadığını, ayrıca Hazineye ödenen kira bedelleri konusunda ... tarafından ödenen kira bedellerinin birleştirilen dosya davacısı... Ltd Şti tarafından müvekkil idare aleyhine açılan davada talep edilemeyeceğini, müvekkil idare tarafından 2013 yılında yapılan kira sözleşmesine istinaden... Ltd Şti’nin hür iradesiyle katılarak 19.10.2005 tarihli sözleşmeyi ilga ettiğini, 2013 yılında yapılan sözleşmenin 19. maddesine göre müstecirle hastane yönetimi arasında yapılan 2005 tarihli sözleşme kapsamında idare ila halen devam etmekte olan dava sonucuna göre değiştirme ve kaldırma hakkının idare ve müstecir için saklı olduğunu, dolayısıyla birleştirilen dava tarihinden önce imzalanan bu sözleşme ile önceki protokolün geçersizliğinin kabul edildiğini, Yargıtay'ın karar düzeltme üzerine verdiği kararın kazanılmış hak oluşturmayacağını, birleştirilen dava yönünden yapılan sözleşmenin geçerli olduğunun tespitine ilişkin kararla birlikte davacı lehine ayrı vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının ve zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
2. Birleştirilen davada davacı... Ltd Şti vekili temyiz dilekçesinde özetle; birleştirilen dava yönünden 2005 tarihli sözleşmenin geçerli olduğunun Yargıtay'ca kabulüne karar verildiğini, şirket tarafından dava tarihine kadar 770.139,21 TL değil toplamda 1.135.000 TL ödendiğini, bu miktar üzerinden davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Dosya içeriğine, bozmanın mahiyeti ve kapsamına göre taraflar arasındaki uyuşmazlık, asıl davada el atmanın önlenmesi, birleştirilen davada tespit ve tazminat istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi, 438 inci maddesinin yedi, sekiz ve dokuzuncu fıkraları ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrası.
2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun, “Mülkiyet hakkının içeriği” başlıklı 683 üncü maddesi.
3. 6098 sayılı Borçlar Kanunu maddeleri.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Asıl davada davacı vekili ile birleştirilen davada davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Onama harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
19.11.2024 tarihinde oy çokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY
Dairemizin 01/03/2022 tarihli ilamında yazılı karşı oy gerekçesiyle sayın çoğunluğun kararına iştirak edilmemiştir.