"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2024/378 E., 2024/1669 K.
DAVA TARİHİ : 07.11.2018
KARAR : El atmanın önlenmesi talebinin kabulü, ecrimisil talebinin kısmen kabulü
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2018/505 E., 2021/30 K.
Taraflar arasında İlk Derece Mahkemesinde görülen ve istinaf incelemesinden geçen el atmanın önlenmesi ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Dairemizce, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın el atmanın önlenmesi talebi yönünden kabulüne, ecrimisil talebi yönünden kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekillerince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; tarafların 12.06.1993 tarihinde ölen ......ın mirasçıları olduğunu, muristen kalan 440 ada 2 parsel sayılı taşınmazın yaklaşık 24 yıldır davalı tarafından turşucu dükkanı ve deposu olarak kullanıldığını, müvekkili tarafından kullanıma rıza gösterilmediğini, bedel ödenmediğini, davalının diğer mirasçıların kullanımına müsaade etmediği gibi bu yerin tamamında hak iddiasında bulunulduğunu ileri sürerek davalının taşınmaza el atmasının önlenmesine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00 TL ecrimisil tazminatının 2.500,00 TL'sinin dava tarihinden itibaren, 7.500,00 TL'sinin ise ihtarnamenin tebliğ tarihi olan 04.09.2018'den itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, yargılama sırasında ecrimisil talebini artırmıştır.
II.CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının taleplerinin zamanaşımına uğradığını, intifadan men koşulunun sağlanmadığını, taşınmaz üzerindeki yapının müvekkiline ait olup davacının sadece arsada hakkı bulunduğunu, davacının ticari işletmeye ortak olacağının düşünülemeyeceğini, müvekkilinin oğlu ...'un davacıya 05.11.2018 tarihinde Ağustos, Eylül ve Ekim aylarına ait üç aylık kira bedeli olarak 2.400,00 TL ödeme yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19.01.2021 tarihli ve 2018/505 Esas, 2021/30 Karar sayılı ilamıyla, "dava konusu taşınmazda davacı ile davalının paydaş oldukları, davaya konu taşınmazın davalının kullanımında olduğu, paydaşlar arasında harici bir taksim veya fiili kullanım biçiminin oluşmadığına dair taraflar arasında uyuşmazlık bulunmadığı, çekişmeli taşınmazı dava ve öncesi tarihi itibarıyla davalının kullandığı ve davalının dava konusu taşınmazı kullandırmadığı, davacının 4815/20420 payına davalının haklı ve geçerli bir neden bulunmaksızın müdahale ettiği, davalının müdahalesinin haksız olması sebebiyle davacıya yönelik ecrimisil ödemekle de yükümlü olduğu" gerekçesiyle davalının el atmasının önlenmesine, 99.419,10 TL ecrimisilin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
IV.İSTİNAF
A.İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin 21.11.2019 tarihli kararına karşı süresi içinde davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B.Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 27.06.2022 tarihli ve 2021/658 Esas, 2022/1015 Karar sayılı ilamıyla; "taşınmazın tamamı üzerinde yapı olup davalı tarafından turşu satış yeri ve deposu olarak kullanıldığı, taşınmazda davacının kullanabileceği bir alanın bulunmadığı, davalının kullanımının davacı tarafın da iddiasına göre uzun yıllara sari olup uzun süreli kullanıma zımnen muvafakat edildiği, taşınmaz davalı tarafından bizzat iş yeri olarak kullanılmakla ve işletmenin murise ait bir işletme olduğu yönünde iddiada bulunmamakla intifadan men şartının sağlanmış olması gerektiği, davacı ve dava dışı iki paydaş tarafından davalı aleyhine açılan ortaklığın giderilmesi davasında davalıya dava dilekçesinin 21.12.2015 tarihinde tebliğ edildiği, bu tarihte muvafakatin geri alındığı ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği, davacı tarafın payına vaki el atmanın önlenmesini talep edebileceği, davalının taşınmaz üzerindeki yapıda şahsi hakkı bulunduğunu, ancak arsa üzerinden ecrimisil hesabı yapılacağını savunduğu anlaşılmakta ise de yapı arza tâbi olup muhdesatın davalıya aidiyeti yönünde bir karar bulunmadığı, intifadan men şartının sağlandığı tarih ile dava tarihi arası dönem için ecrimisil talep edilebileceği, davalı tarafından ihtarname tebliğ tarihi sonrası talebe konu dönemde yapılan ödemenin infazda mahsubu gerektiği" gerekçesiyle İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırılarak el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne, ecrimisil talebinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
V.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1.Bölge Adliye Mahkemesinin 27.06.2022 tarihli kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Dairemizin13.12.2023 tarihli, 2022/5273 Esas, 2023/6181 Karar sayılı ilamı ile; ‘’davacı tarafın dava dilekçesinde tanık deliline dayandığı, tanık isimlerini dava dilekçesinde belirttiği, dava sürecinde tanık delilinden vazgeçtiği yönünde bir açıklamada bulunmadığından davacının tanık listesinde bildirmiş olduğu tanıklar usulüne uygun olarak çağrılarak, tüm deliller toplandıktan sonra sonucuna uygun olarak karar verilmesi gerekirken hukuki dinlenilme hakkı ihlâl edilecek şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmiş olmasının doğru görülmediği” gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
B. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile "tarafların murisi 1993 yılında vefat etmiş olup muristen intikal eden dava konusu taşınmazın 4814/5105 payında tarafların elbirliği maliki oldukları, 391/5105 payın ise müstakilen davalı adına kayıtlı olduğu, taşınmazın tamamı üzerinde yapı olup davalı tarafından bizzat iş yeri (turşu satış yeri ve deposu) olarak kullanıldığı, taşınmazda davacının kullanabileceği alan bulunmadığı, dinlenilen davacı tanığının intifadan men'e ilişkin tarih olarak 2003-2004 yıllarını bildirdiği, bu tarih ile davacı tarafından davalı taraf aleyhine açılan ortaklığın giderilmesi dava tarihine kadar geçen sürede davacı tarafından sessiz kalınarak kullanıma zımnen muvafakat edildiği, 2015/1128 Esas sayılı ortaklığın giderilmesi dava dosyasında dava dilekçesinin davalı ...'a 21/12/2015 tarihinde tebliğ edildiği, bu haliyle anılan tarihte muvafakatin geri alındığı ve intifadan men koşulunun gerçekleştiği, haksız kullanım sabit olup davacı tarafın payına vaki el atmanın önlenmesini talep edebileceği, davalının, taşınmaz üzerindeki yapıda şahsi hakkı bulunduğunu, ancak arsa üzerinden ecrimisil hesabı yapılacağını savunduğu anlaşılmakta ise de yapı arza tabi olup muhdesatın davalıya aidiyeti yönünde bir karar bulunmadığı, intifadan men şartının sağlandığı tarih ile dava tarihi arası dönem için ecrimisil talep edilebileceği, davalı tarafından ihtarname tebliğ tarihi sonrası talebe konu dönemde yapılan ödemenin infazda mahsubu gerektiği" gerekçesiyle el atmanın önlenmesi talebinin kabulüne, ecrimisil talebinin kısmen kabulü ile 15.421,09 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
VI.TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukanda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili ve katılma yoluyla davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B.Temyiz Sebepleri
1.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; binayı davalının yaptığını, taşınmazda paydaş olduğunu, uzun süredir binayı kullandığını, ortakların bu duruma muvafakat ettiğini artık el atma talebinde bulunulmayacağını, ecrimisil bedeli hesaplanırken yapının da dikkate alındığını ancak davacının yapıda hakkı bulunmadığını, sadece arsa üzerinden kira bedelinin hesaplanması gerektiğini bu nedenle hesaplamanın hatalı yapıldığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
2.Davacılar vekili katılma yoluyla temyiz dilekçesinde; davalının temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerektiğini, intifadan men hususunun her türlü delille ispatlanabileceğini, intifadan men koşulunun ortaklığın giderilmesi davasında dava dilekçesinin tebliği ile gerçekleştiğini esas almanın somut durumla bağdaşmayacağını, hukuka aykırı olduğunu, dava konusu taşınmazın iş yeri olarak kullanıldığını, davalının taşınmaz üzerinde tek başına mülkiyet iddiası bulunduğunu bu nedenle intifadan men koşulu gerçekleşmiş sayılarak geriye dönük 5 yıl için ecrimisile hükmedilmesi gerektiğini, ecrimisil hesabında da hata yapıldığını, bilirkişi raporunda davacının payına düşen bedelin hesaplandığını ancak Bölge Adliye Mahkemesince bu bedelin tekrar dörde bölündüğünü, bu durumun hukuka aykırı olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
C.Gerekçe
1.Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, men'i müdahale ve ecrimisil istemlerine ilişkindir.
2.İlgili Hukuk
1. Bilindiği üzere, gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarih 22/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır. Ecrimisil, haksız işgal nedeniyle tazminat olarak nitelendirilen özel bir zarar giderim biçimi olması nedeniyle, en azı kira geliri karşılığı zarardır. Bu nedenle, haksız işgalden doğan normal kullanma sonucu eskime şeklinde oluşan ve kullanmadan kaynaklanan olumlu zarar ile malik ya da zilyedin yoksun kaldığı fayda (olumsuz zarar) ecrimisilin kapsamını belirler. Haksız işgal, haksız eylem niteliğindedir (YHGK'nun 25.02.2004 gün ve 2004/1-120-96 sayılı kararı).
2. 25.05.1938 tarih ve 29/10 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ve Yargıtay'ın aynı yoldaki yerleşmiş içtihatları uyarınca ecrimisil davaları beş yıllık zamanaşımına tabi olup bu beş yıllık süre dava tarihinden geriye doğru işlemeye başlar.
3.Hemen belirtilmelidir ki, ecrimisil hesabı uzmanlık gerektiren bir husus olup, taşınmazın niteliğine uygun bilirkişi marifetiyle keşif ve inceleme yapılarak ve taleple bağlı kalınarak haksız işgal tazminatı miktarı belirlenmelidir. Alınan bilirkişi raporu, somut bilgi ve belgeye dayanmalı, tarafların ve hakimin denetimine açık, değerlendirmenin gerekçelerinin bilimsel verilere ve HMK'nın 266 vd. maddelerine uygun olmalıdır.
4.Bu nedenle, özellikle tarım arazilerinin haksız kullanımı nedeniyle ürün esasına göre talep varsa, bu konudaki resmi veriler, taşınmazın bulunduğu bölgede ekilen tarım ürünlerinin neler olduğu Tarım İl veya İlçe Müdürlüğünden sorulmalı, ekildiği bildirilen ürünlerin ecrimisil talep edilen yıllara göre birim fiyatları ve dekara verim değerleri, hal müdürlüğünden ilgili dönem için getirtilmeli, bölgede münavebeli ekim yapılıp yapılmadığı, taşınmazın nadasa bırakılıp bırakılmadığı tespit edilmelidir.
5.Eğer, özellikle arsa ve binalarda kira esasına göre talep varsa, taraflardan emsal kira sözleşmeleri istenmeli, gerekirse benzer nitelikli yerlerin işgal tarihindeki kira bedelleri araştırılıp, varsa emsal kira sözleşmeleri de getirtilmeli, dava konusu taşınmaz ile emsalin somut karşılaştırması yapılmalı, üstün veya eksik tarafları belirlenmelidir.
6.İlke olarak, kira geliri üzerinden ecrimisil belirlenmesinde, taşınmazın dava konusu ilk dönemde mevcut haliyle serbest şartlarda getirebileceği kira parası, emsal kira sözleşmeleri ile karşılaştırılarak taşınmazın büyüklüğü, niteliği ve çevre özellikleri de nazara alınarak yöredeki rayiçe göre belirlenir. Sonraki dönemler için ecrimisil değeri ise ilk dönem için belirlenen miktara ÜFE artış oranının tamamının yansıtılması suretiyle bulunacak miktardan az olmamak üzere takdir edilir.
3.Değerlendirme
Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda intifadan men koşulunun gerçekleştiği 21.12.2015 tarihinden itibaren yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda ecrimisil hesabı yapılması gerekirken ilkelere uyulmadan bedel tespiti yapılması, ayrıca raporda davacının payına düşen ecrimisil miktarı tespit edilmiş olmasına rağmen mahkemece bedelin tekrar dörde bölünmesi doğru görülmemiş kararın bu sebeplerle bozulması gerekmiştir.
VII.KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Taraf vekillerinin temyiz itirazlarının kabulüyle temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
02.12.2024 tarihinde kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.