"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/353 E., 2021/488 K.
DAVACILAR : ... vd. vekili Avukat ... vd.
DAVALILAR : ... vd.
DAVA TARİHİ : 28.10.2013
KARAR : Davanın kabulü
TEMYİZ EDENLER : Davalılar ..., ..., ..., ... ...
Taraflar arasındaki geçit hakkı tesisi davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 25.09.2019 tarihli ve 2016/13889 E., 2019/5832 K. sayılı ilamı ile Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Mahkeme kararı davalılar ..., ..., ..., ... tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar vekili dava dilekçesinde, müvekkillerinin maliki olduğu 190 ada 6 parsel ve 201 ada 5 parsel sayılı taşınmazlar lehine, davalılara ait 190 ada 3, 4, 5 parsel, 197 ada 3, 6, 7, 8, 9, 11 parsel, 198 ada 1, 2, 3, 4 parsel, 199 ada 1, 2, 3 parsel ve 201 ada 1 parsel sayılı taşınmazlardan geçit hakkı kurulmasını talep etmiştir.
II. CEVAP
Bir kısım davalılar, davacılara ait diğer parseller üzerinden geçit hakkı tesis edilmesini, davanın reddini istemişlerdir.
III. MAHKEME KARARI
Mahkemenin 19.11.2015 tarihli ve 2013/295 E., 2015/468 K. sayılı kararı ile, keşifte dinlenen mahalli bilirkişi beyanlarından ve keşif sonrası düzenlenen fen ve zirai bilirkişi raporlarından 1 No.lu güzergahın kadimden beri patika yol olarak kullanıldığı, biraz genişletilmesi suretiyle düz bir yola kavuşabileceği, eğimin oldukça düşük olduğu, her ne kadar bu güzergah üzerinde 17 adet parsel bulunsa bile bu taşınmazlardan hiçbirinin parsel bütünlüğünün bozulmayacağı, oysa ki 2 No.lu güzergahın içinden geçeceği 201 ada 6 parsel sayılı taşınmazın parsel bütünlüğünün tamamen bozulacağı, bu güzergahta yol genişliğinin 6 metreye kadar çıkabileceği, eğiminin 22 derece olacağı nazara alındığında, 01.12.2014 tarihli rapor ekinde yer alan krokide gösterilen 1 No.lu alternatifin geçit hakkı için en uygun alternatif olduğu kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Mahkemenin 19.11.2015 tarihli ve 2013/295 E., 2015/468 K. sayılı kararına karşı süresi içinde davalılar ..., ... ve ... temyiz isteminde bulunmuşlardır.
2. Yargıtay (Kapatılan) 14. Hukuk Dairesinin 25.09.2019 tarihli ve 2016/13889 E., 2019/5832 K. sayılı ilâmında; davacılara ait 201 ada 5 parsel ve 197 ada 6 parsel sayılı taşınmazlar lehine, bu taşınmazların güneyindeki araba yoluna bağlantı sağlanabilecek şekilde, güneydeki parseller üzerinden, parselleri bölmeyecek şekilde geçit hakkı kurulup kurulamayacağı araştırılmaksızın karar verilmesi doğru olmadığından kararın bozulmasına karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin, yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararında her ne kadar bilirkişi raporlarında davacılara ait 201 ada 5 parsel ve 190 ada 6 parsel sayılı taşınmazlar lehine bu taşınmazların güneyindeki araba yoluna güneydeki parseller üzerinden parselleri bölmeyecek şekilde geçit hakkı tesis edilebileceği belirtilmişse de, bu yolun %40 eğimli olacağı, eğim nedeniyle ulaşımın imkansız olduğu anlaşıldığından 01.12.2014 tarihli rapor ekinde yer alan krokide gösterilen 1 No.lu alternatifin geçit hakkı için en uygun alternatif olduğu kanaatiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar ..., ..., ..., ... temyiz isteminde bulunmuşlardır.
B. Temyiz Nedenleri
Davalılar ..., ..., ..., ... temyiz dilekçesinde; Yargıtay bozma ilamında belirtilen eksikliğin araştırılması için yeniden keşif yapılması gerekirken dosya üzerinden alınan ek bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmasının hatalı olduğunu, bozma öncesi verilen kararda geçit hakkı kurulmasına hükmedilen güzergah ile, bozma kararında araştırılması istenilen güzergahın eğim bakımından benzer olduğunu, yol maliyeti anlamında ilk kararda hükmedilen geçitten farkı olmadığını, 1 No.lu güzergahın uygulanması durumunda arazilere ve üzerindeki ürünlere büyük ölçüde zarar verileceğini, davacıların evlerinin önünde arazilerinin mevcut olduğunu ve ulaşımın bu kısımdan araç yoluna daha yakın olduğunun yerel mahkeme tarafından dikkate alınmadığını belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, geçit hakkı kurulması talebine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
1. Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir. Geçit hakkı verilmesine ilişkin davalarda, bu hak taşınmaz leh ve aleyhine kurulacağından leh ve aleyhine geçit istenen taşınmaz maliklerinin tamamının davada yer alması zorunludur. Ancak, yararına geçit istenen taşınmaz paylı mülkiyete konu ise dava paydaşlardan biri veya birkaçı tarafından açılabilir. Geçit tesisi davalarında başlangıçta davacı tarafından öngörülemediğinden dava dilekçesinde talep edilen yer dışındaki güzergahlardan da geçit kurulması gerekebilir. Bu güzergah üzerindeki taşınmazların maliklerine dava dilekçesi ile husumet yöneltilmemiş olması kabul edilebilir bir yanılgıya dayandığından 6100 sayılı HMK’nın 124 üncü maddesi gereğince dürüstlük kuralına aykırı olmayan bu taraf değişikliği talebi kabul edilerek davacının bu kişilerin harçsız olarak davaya katılmalarını sağlamasına imkan verilmelidir.
2. Türk Medeni Kanunu'nun 747/2 nci maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumuna göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması hâlinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit ihtiyacının nedeni, taşınmazın niteliği ile bu ihtiyacın nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakârlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
3. Uygun güzergâh saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
4. Yararına geçit kurulacak taşınmazın tapuda kayıtlı niteliği ve kullanım amacı nazara alınarak özellikle tarım alanlarında, nihayet bir tarım aracının geçeceği genişlikte (emsaline göre 2,5-3 m.) geçit hakkı tesisine karar vermek gerekir. Bu genişliği aşan bir yol verilmesinin zorunlu olduğu hâllerde, gerekçesi kararda dayanakları ile birlikte gösterilmelidir.
5. Saptanan geçit nedeniyle yükümlü taşınmaz malikine ödenmesi gereken bedel taşınmazın niteliği gözetilerek uzman bilirkişiler aracılığı ile objektif kıstaslar esas alınarak belirlenmelidir. Bu bedel de hükümden önce depo ettirilmelidir. Hemen belirtmek gerekir ki, bedelin belirlenmesinden sonra hüküm tarihine kadar taşınmazın değerinde önemli derecede değişim yaratabilecek uzunca bir süre geçmiş veya bedel tespitinden sonra yörede taşınmazın değerini artıracak değişiklikler meydana gelmiş olabilir. Bu gibi durumlarda mülkiyet hakkı kısıtlanan taşınmaz malikinin mağduriyetine neden olmamak ve diğer tarafın hakkın kötüye kullanılması sonucunu doğuracak olası davranışlarını önlemek için hüküm tarihine yakın yeni bir değer tespiti yapılmalıdır.
6. Geçit hakkı kurulmasına ilişkin davalarda davanın niteliği gereği yargılama giderleri davacı üzerinde bırakılmalıdır.
3. Değerlendirme
1. Mahkemelerin nihai kararlarının bozulması 6100 sayılı Kanun'un geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. Temyizen incelenen davada Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Mahkemece, bozma ilamı doğrultusunda araştırma ve inceleme yapılarak verilmiş olan karar usul ve yasaya uygun bulunduğundan yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
HUMK'nın 440/III- 1 inci bendi gereğince ilama karşı karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere,
24.10.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.