"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/170 E., 2024/68 K.
Mahkeme kararı davacı vekili tarafından duruşma istemli, duruşmasız incelenmesi davalı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, 08.04.2025 tarihinde duruşma yapılmasına ve duruşma gününün taraflara davetiye ile bildirilmesine karar verilmiştir.
Belli edilen günde temyiz eden davacı vekili Avukat ... ile karşı taraftan davalı vekili Avukat ... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Gelenlerin sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra açık duruşmanın bittiği bildirildi. İşin incelenerek karara bağlanması için Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlenerek dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I.DAVA
Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı adına kayıtlı dava konusu 440 parsel sayılı taşınmazda yol hariç 2.080,00 metrekare taşınmazı 09.07.1997 tarihli harici satış sözleşmeleriyle satın aldığını, müvekkilinin satış bedelini ödemesine rağmen davalının taşınmazın tapusunu müvekkiline devretmediğini belirterek; dava konusu taşınmazda bilirkişi tarafından belirlenecek 2.080,00 metrekare miktarındaki arsanın müvekkili adına tesciline, olmaması halinde tescil edilemeyen kısmın rayiç değerinin tazminine ve sözleşmede belirtildiği üzere arsa üzerinde yapılmış masraflar ile satış bedelinin yüzde yüz fazlasının müvekkiline ödenmesine ve taşınmazda müvekkili adına hak sahipliği tespit olunursa davalının bu kısımlarda yaptığı işgaller için el atmanın önlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
II.CEVAP
Davalı vekili cevap dilekçesinde; davacının dava konusu taşınmazın 2.080,00 metrekare kısmını kullanmasına ve buraya ev inşa etmesine müvekkilinin herhangi bir itirazının olmadığını, taşınmaz tarla vasfında olduğundan tapusunun verilemediğini, davacının taşınmazı tarla vasfında olduğunu bilerek satın aldığını, imar ıslah masraflarını isteyemeyeceğini, müvekkili tarafından davacı aleyhine Manavgat 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/701 Esas sayılı dosyasında el atmanın önlenmesi ve kâl davası açıldığını, bu davada, davacının satın aldığı yerin toplamda yol da dahil olmak üzere 2.080,00 metrekare olduğunun tespit edildiğini, geriye kalan 910 metrekare miktarlı kısma davacının yaptığı müdahalenin önlenmesine ve duvarın yıkılmasına karar verildiğini beyan ederek davanın reddini savunmuştur.
III.MAHKEME KARARI
Mahkemenin 23.02.20216 tarihli kararıyla dava konusu 440 parsel sayılı taşınmazın davalı adına olan tapu kaydının 710/1478182 pay yönünden iptali ile taşınmazın 710/1478182 payının davacı ... adına tapuya kayıt ve tesciline, bakiye payın davalı adına tapuda kayıtlı bırakılmasına, eksik kalan 708,79 metrekarelik yer için ödenen bedelin denkleştirici adalet ilkeleri gereğince dava tarihine kadar ulaştığı alım gücü olan 139.588,06 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacının el atmanın önlenmesi ve masraf taleplerinin reddine karar verilmiştir.
IV.BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A.Bozma Kararı
1.Mahkemenin 23.02.2016 tarihli kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı vekili tarafından temyiz başvurusunda bulunulması üzerine Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 05.03.2019 tarihli kararıyla "... davalı gerek dava dilekçesinde gerekse yargılama aşamasındaki beyanlarında dava konusu taşınmazın 2080 m2'lik kısmının davacıya satıldığı hususunda bir itirazının olmadığını beyan etmiştir. Davalının taşınmazın 2080 m2'sinin satıldığına ilişkin beyanı, davacının davasını kabul etme niteliğinde olmayıp somut olguyu kabulle ilgili olduğundan davanın kabulü olarak değerlendirilemez. Kaldi ki, davalı davayı kabul etse idi dahi, 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesinin son fıkrasında, imar planı olmayan yerlerde her türlü yapılaşma amacıyla arsa ve parselleri hisselere ayıracak özel parselasyon planları ve satış vaadi sözleşmelerinin yapılmasının yasaklandığı, dava dosyası içerisinde yer alan 28/01/2015 tarihli İmar ve Şehircilik Müdürlüğü yazısında, 440 parsel sayılı taşınmazın 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planı kapsamında kalmadığı ve ifrazının mümkün olmadığının belirtildiği, bahsi geçen maddedinin kamu düzeni ile ilgili olduğu hususları birlikte düşünüldüğünde, davacının tapu iptal ve tescil talebinin reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. ... davacı tarafından sunulan harici satış sözleşmelerinde, bizzat davalı ...'nın satıcı olduğu sözleşmelerdeki alacak miktarının belirlenerek, tarafların bildirdiği tüm deliller toplanarak söz konusu bedelin ödendiğinin kanıtlanması halinde; satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazmini gerekir." gerekçesiyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.
2.Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından karar düzeltme başvurusunda bulunulması üzerine, Dairenin 24.12.2019 tarihli kararıyla "1. Dosya muhtevasına, dava evrakı ile tutanaklar münderecatına ve Yargıtay ilamında açıklanan gerektirici sebeplere göre yerinde olmayan ve HUMK’un 440 . maddesinde yazılı hallerden hiç birisine uymayan, aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan davacı vekilinin karar düzeltme taleplerinin reddi gerekmiştir. 2. Davacı taraf, diğer taleplerinin yanında taşınmaza yapılan masrafların ve giderlerin de davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiş olup, davacı, davalının da kabulünde olan harici satışlara güvenerek taşınmaz üzerinde yapı yaptığına göre iyiniyetli olduğunun kabulü ile davacı tarafından taşınmaz üzerine yapılmış olan muhdesatların TMK’nin 723 maddesi çerçevesinde değerlendirilip, taraf delilleri toplanmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı ve yerinde olmayan gerekçeler ile ret kararı verilmesi doğru olmamıştır. " gerekçesiyle davacı vekilinin karar düzeltme isteminin kabulüne karar verilmiştir.
B. Mahkemece Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla sözleşmenin geçersiz olduğu, davalının beyanının kabul niteliğinde olmadığı, taşınmazın ifrazının mümkün olmadığı, davacının davalıya 32.000 mark ödediği, muhdesat bedelinin tazmini isteminin kısmen ispatlandığı, davacı TMK 723. maddeye dayalı istemde bulunduğundan TMK 724. maddeye dayalı istemde bulunamayacağı, çaplı taşınmazda iyi niyet iddiasının dinlenmeyeceği, taşınmazın dava tarihinden sonra imar planında kalmasının durumu değiştirmeyeceği gerekçesiyle "Davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine, 1. Davacının tapu iptal tescil, el atmanın önlenmesi taleplerinin reddine, 2. Harici satım sözleşmesi ile verilmiş olan 32.000,00 Mark'ın karşılığı olan 84.340,34 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine, ilgili kısmın zilyetliği harici satım sözleşmesi ile davacıya geçtiğinden dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine" karar verilmiştir.
V.TEMYİZ
A.Temyiz Sebepleri
1.Davacı vekili temyiz dilekçesinde; temliken tescil davasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, belediyenin yazı cevabına göre taşınmazda İmar Kanunu'nun 18/son maddesinin uygulanamayacağını, TMK 723. maddeye dayalı istem ile muhdesat bedelinin tazmini istemi yönünden gerekçenin hatalı olduğunu, dilekçelerin dikkate alınmadığını beyan ederek kararın bozulmasını istemiştir.
2.Davalı vekili temyiz dilekçesinde; gerekçenin yetersiz olduğunu, tazminata hükmedilmemesi gerektiğini, hükmedilen miktarın fahiş olduğunu, rapora itirazlarının dikkate alınmadığını, tazminat miktarının yanlış hesaplandığını ifade ederek ve re'sen gözetilecek sebeplerle kararın bozulmasını talep etmiştir.
B.Değerlendirme ve Gerekçe
Uyuşmazlık; harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil ve tazminat, ikinci kademede tazminat ile el atmanın önlenmesi istemlerine ilişkindir.
1. Tarafların iddia, savunma ve dayandıkları belgelere, uyuşmazlığın hukuki nitelendirilmesi ile uygulanması gereken hukuk kurallarına, dava şartlarına, yargılamaya hâkim olan ilkelere, ispat kurallarına ve temyiz olunan kararda belirtilen gerekçelere göre davacı vekili ve davalı vekilinin aşağıdaki paragrafların kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
2.Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Mahkemece uyulmasına karar verilen Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin bozma ilamında, davacının davalının da kabulünde olan harici satışlara güvenerek taşınmaz üzerinde yapı yaptığı, davacının yapıyı yaparken iyiniyetli olduğunun kabulünün gerektiği ve davacı tarafından taşınmaz üzerine yapılmış olan muhdesatların taraf delilleri toplanarak TMK’nin 723 maddesi çerçevesinde değerlendirilmesi gerektiğinin belirtilmiş olduğu; davalının da cevap dilekçesinde ve yargılama aşamasındaki beyanlarında davacının taşınmaza ev yapmasına herhangi bir itirazının olmadığını beyan etmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda; davacının dava konusu taşınmaz üzerinde inşa etmiş olduğu binanın davacıya ait olduğu hususunda taraflar arasında bir ihtilaf olmadığı halde mahkemece sadece parke kaplanmış alan ile deponun bedelinin tazminine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
3.Davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;
Yukarıda anılan bozma ilamında, davacı tarafından sunulan harici satış sözleşmelerinde, bizzat davalının satıcı olduğu sözleşmelerdeki alacak miktarının belirlenerek, bildirilen deliller doğrultusunda söz konusu bedelin ödendiğinin kanıtlanması durumunda satış bedelinin denkleştirici adalet ilkesine göre tazminin gerektiği açıklanmıştır. Mahkemece, davacı tarafından davalıya ödenen satış bedelinin 31 numaralı bölüm için 15.000 Alman Markı, 28 numaralı bölüm için ise 17.000 Alman Markı olmak üzere toplam 32.000 Alman Markı olduğunun kabulü ile hüküm kurulmuş ise de; 31 numaralı bölümün satışına ilişkin 09.07.1997 tarihli harici satış sözleşmesinde satıcıların davalı ..., dava dışı Ömer, ..., Muharrem ve Kadir olduğu, taraflar arasında satış bedelinin 15.000 Alman Markı olarak kararlaştırıldığı, her bir satıcıya ödenen satış bedelinin sözleşmede ayrı ayrı belirtilmediği, bu durumda her bir satıcıya eşit miktarda satış bedelinin (3.000 Alman Markı) ödendiğinin kabulünün gerektiği gözetilerek hüküm kurulması gerekirken yanılgılı olarak 31 numaralı bölümün satış bedeli olan 15.000 Alman Markının tamamının davalıya ödendiği değerlendirilmek suretiyle belirlenen miktarın davacıya ödenmesine karar verilmesi de doğru değildir.
Mahkemece, değinilen hususlar göz ardı edilerek yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
1.Davacı vekili ve davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2.Davacı vekili ve davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan Mahkeme kararının BOZULMASINA,
Peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine,
Yargıtay duruşma vekalet ücreti 28.000,00 TL'nin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
Yargıtay duruşma vekalet ücreti 28.000,00 TL'nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,
Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
08.04.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.