"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2024/353 E., 2024/570 K.
İlk Derece Mahkemesi kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı vekili; 74 parsel No.lu 7200 m² alanlı taşınmazın 6000 m²'sinin müvekkiline ait olduğunu ancak yapılan kadastro çalışmaları sonucu söz konusu taşınmazın tamamının davalılar adına tescil edildiğini ileri sürerek; tapu iptali ve tescil isteğinde bulunmuştur.
II. CEVAP
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 10.11.2020 tarihli kararı ile; “dava konusu taşınmazın 08.10.2013 tarihli kadastro tespiti ile davalılar adına tapuya tescil edildiği, kadastro çalışmalarından önce davacı ile davalıların miras bırakanı ... ... ... arasında 23.11.2006 tarihli gayrimenkul zilyetlik satış-devir senedi düzenlendiği, senet ile dava konusu taşınmazın 6000 metrekaresinin ... ... ... tarafından davacı derneğe satıldığını ve bedelinin alındığını tanıklar ve taraflarca imza altına alındığı” gerekçesiyle davanın kabulüne, davalılar adına kayıtlı taşınmazın tapu kaydının iptali ile davacı adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin 22.03.2023 tarihli kararı ile; "dava konusu 74 parsel sayılı taşınmazın 1961-1962 yıllarında yapılan kadastro çalışmalarında davalılar murisi ... ... adına tespit edildiği, Pendik Kadastro Mahkemesinin dava konusu ve dava dışı parseller bakımından en son 2011/11 Esas, 2011/98 Karar numarasını alan dosyada 21.09.2011 tarihinde verilen kararla, 74 parselin 74/A ile gösterilen 3275 m² bölümünün orman niteliği ile Hazine adına tesciline, 74/B ile gösterilen 3925 m² bölümünün ise tespit maliki ... ... ... mirasçıları dosyamız davalıları adına payları oranında tesciline karar verildiği, hükmün temyiz incelemesi sonucu 02.08.2013 tarihinde kesinleştiği ve hükmen 02.08.2013 kesinleşme tarihi açıklamasıyla davalılar adına paylı mülkiyet hükümlerine göre kayıtlı olduğu; 23.11.2006 tarihli gayrimenkul zilyetlik satış ve devir senedi başlıklı senet incelendiğinde; satıcı ... ... ..., alıcı davacı dernek temsilcisi, şahitler ve ... Köyü muhtarınca imzalandığı, 7200 m² tarlanın 6000 m²'sinin derneğe satıldığı ve parasının nakten alındığı, taşınmaz üzerinde satıcının hak ve zilyetliği kalmadığı hususlarının belirtildiği, dava konusu taşınmazın tespit öncesi itibariyle tapuya kaydı bulunmadığı, buna göre tespit tarihinden sonra kesinleşme tarihinden önce yapıldığı iddia edilen satışın menkul hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği, dosya kapsamına ve dayanak satış senedi altındaki murise atfen atılı imzanın inkar edilmemiş olmasına göre, satış ve devrin kanıtlandığı" gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ
A. Bozma Kararı
1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Dairemizce; “Taraflar arasında tespit sonrası ve kesinleşme öncesi harici satış sözleşmesi düzenlenmiş ise de dosya kapsamındaki bilgi ve belgelerin incelenmesinden zilyetliğin davacı tarafa devir ve teslim edilmediği, zilyetliğin satış sonrası muriste kaldığı ve sonrasında zilyetliğin mirasçılara geçtiği anlaşıldığından davacı tarafın 23.11.2006 tarihli sözleşmeye dayanarak mülkiyet hakkına sahip olduğunun söylenemeyeceği” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı
İlk Derece Mahkemesince bozma kararı üzerine yapılan yargılama sonucunda yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararıyla; “dava konusu taşınmazın tespit öncesi itibariyle tapuya kaydı bulunmadığı, buna göre tespit tarihinden sonra-kesinleşme tarihinden önce yapıldığı iddia edilen satışın menkul hükümlerine göre değerlendirilmesi gerektiği, dosya kapsamına ve dayanak satış senedi altındaki murise atfen atılı imzanın inkar edilmemiş olmasına göre satış ve devrin kanıtlandığı, söz konusu 23.11.2006 tarihli gayrimenkul zilyetlik satış ve devir senedine istinaden artık taşınmaz üzerinde satıcının hak ve zilyetliği kalmadığından ve zilyetliğin mirasçılarda kalması durumunun bile satıcı ... ... ... tarafından alıcı davacı dernek temsilcisi, şahitler ve ... Köyü muhtarınca imzalanan ve derneğe satılıp, parasının nakten alındığı gerçeğini değiştirmeyeceği, bu noktada hakkın özü itibariyle zilyetlikten ziyade davaya dayanak satış sözleşmesine üstünlük tanınmasının gerektiği izahtan vareste olup taraflar arasındaki ihtilafın çözümü noktasında, olağana ve gerçeğe uygun bir biçimde, katı kalıplar içerisinde sıkışıp kalmadan yukarıda zikredilen tüm hukuksal ve olgusal gerekçeler doğrultusunda Yargıtay bozma ilamı üzerine yeniden yapılan yargılamada Mahkemenin 10.11.2020 tarihli ve 2019/834 Esas, 2020/619 Karar sayılı kararının usul ve yasaya uygun bulunduğu” gerekçesiyle direnme kararı verilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.
VI. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
. Temyiz Sebepleri
Davalılar vekili temyiz dilekçesinde; delillerin toplanmadan karar verildiğini, davacının zilyetliğini ispatlayamadığını, davanın sebepsiz zenginleşmeye dayalı olarak açıldığını, sonrasında tapu iptali ve tescil talebine çevrilemeyeceğini, zamanaşımı süresinin dolduğunu, komşu parsellere ilgili verilen emsal kararlarla çelişen şekilde karar verildiğini ve talepten fazlasına hükmedildiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, kadastro tespiti sonrası, kesinleşme öncesi harici satışa dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
2. Değerlendirme
1.Temyiz olunan nihai kararların bozulması 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
2. 6100 sayılı Kanun'un 373/5 hükmü gereğince Dairemizce yeniden yapılan incelemede; taraflar arasında yapılan sözleşmede davaya konu taşınmazın satıldığı ve parasının nakten alındığı, taşınmaz üzerinde satıcının hak ve zilyetliğinin kalmadığının açıkça yazılı olduğu, taşınmazın kadastro tespiti öncesinde tapuya kayıtlı olmadığı, kadastro tespitiyle tespitin kesinleşmesi aşamasında taşınmazın menkul mal niteliğinde olduğu, belirtilen sözleşme gereğince zilyetliğin hukuken teslimine değer verilmesi gerektiğinden temyizen incelenen karar, tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile kararda belirtilen gerekçelere göre usul ve kanuna uygun olup davalılar vekilince temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VII. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun’un 370/1 ve 373/5 hükümleri uyarınca ONANMASINA,
Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,
Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
05.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.