Logo

8. Hukuk Dairesi2023/5924 E. 2024/2685 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasında, dava konusu taşınmazların belirsizliği nedeniyle yargılamanın usulüne uygun yapılıp yapılmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından dava dilekçesinde dava konusu taşınmazlar açıkça belirtilmediği, mahkemelerce de keşif yapılmaksızın ve davacıya taşınmazları açıklatmak için gerekli süre verilmeksizin eksik incelemeyle hüküm kurulduğu gözetilerek, yerel mahkeme kararları bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 3. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2023/943 E., 2023/967 K.

KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddine

İLK DERECE MAHKEMESİ : Maçka Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2014/238 E., 2022/335 K.

Taraflar arasındaki kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.

Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde 1985 yılında 28 nolu orman kadastro komisyonunca yapılan orman kadastro çalışmaları sırasında Sındıran köyüne ait otlak, mera ve yayla evlerinin de çalışma alanına dahil edilerek Işıklar beldesi sınırları içinde gösterildiği, Orman Kanunu 8 inci maddesi uyarınca ilan edilmesi gereken ilanın yapılmadığı, anılan bu orman kadastro tespitlerinin Sındıran Köyü yönünden iptali ve orman sınırları içine dahil edilen Sındıran köyü otlak, mera ve yayla evlerinin orman sınırları dışında kaldığının tespitini talep ve dava etmiştir.

Maçka Kadastro Mahkemesince yapılan yargılamada "davacı vekiline dava konusu edilen taşınmazların ada ve parsel numarasını araştırıp bildirmek üzere süre verilmiş, 21.10.2011 tarihli celsede davacı vekili talep konusu edilen taşınmaza ilişkin eski bir tapu kaydı bulduklarını ve söz konusu taşınmazın Akçaabat Işıklar köyü Liman Devlet Ormanı olarak kayıtlı 2595 parsel numarası ile kayıtlı yer olduğunu belirtmiş, 05.04.2013 tarihli celsede ise dava konusu edilen taşınmazların bir kısmının da Sındıran köyü 127 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığını ve bu parseli de dava ettiklerini belirtmiştir. Yargılama sırasında keşif yapılmamıştır. Kadastro Mahkemesince 2595 parsel sayılı taşınmazın Akçaabat ilçesi sınırında kaldığı anlaşıldığından bu parsel yönünden yetkisizlik kararı verilmek üzere dosyanın tefrik edilerek ayrı esasa kaydedilmesine, 127 ada 1 parsel sayılı orman parseli yönünden ise yapılan kadastro tespiti tutanağının 08.06.2007 tarihinde kesinleşmiş olduğundan Asliye Hukuk Mahkemesinin görevli olduğu" gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir.

Maçka Asliye Hukuk Mahkemesince yapılan yargılamada "verilen keşif ara kararından re'sen dönülmesine karar verilerek, her ne kadar görevsizlik kararı verilerek dosya mahkemeye gönderilmiş ise de davacı vekilinin Sındıran köyü 127 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında usulüne uygun açılmış dava ya da ıslahının olmadığı ve davalılarca da açıkça verilmiş bir muvafakat olmadığı ve davacı beyanının iddia ve savunma yasağı kapsamında kaldığı gerekçeleriyle usulüne uygun açılmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına" karar verilmiştir. Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

Bölge Adliye Mahkemesince; dava dilekçesinde dava konusu yer bildirilmediğinden Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 31. maddesi uyarınca davacı tarafa dava konusu parsellerin açıklattırıldığı, davacı tarafın 01.04.2013 tarihli dilekçesi ve 21.10.2011 tarihli duruşmadaki beyanıyla dava konusu parseli 2595 parsel sayılı taşınmaz olarak belirttiği, 127 ada 1 parsel sayılı taşınmaz yönünden usulünce açılmış bir dava ve usulünce yapılmış bir ıslah olmadığı gerekçeleriyle istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermiştir.

Davacı vekili 05.04.2013 tarihli celsede dava konusu edilen bir kısım taşınmazın 127 ada 1 parsel sayılı taşınmazda olduğunu belirttikleri, iddia genişletmesinin söz konusu olmadığı, talep konusunu somutlaştırdıkları, orman sınırları içinde tespit gören yerin kadimden beri Sındıran köyüne ait olduğu iddialarıyla Bölge Adliye Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.

İlk Derece Mahkemesince 127 ada 1 parsel sayılı taşınmaz hakkında usulüne uygun açılmış dava ya da ıslah olmadığı değerlendirilerek karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş ise de, yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmak için yeterli bulunmamaktadır.

Şöyle ki; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 115 inci maddesinde mahkemenin dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştıracağı, dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar vereceği, ancak, dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için kesin süre verileceği, bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddedeceği belirtilmiştir. Aynı Kanunun 119. maddesinde ise; tahdidi olarak dava dilekçesinde bulunması gereken hususlar sayılmıştır. Anılan maddenin ikinci fıkrasında ise, dava dilekçesinde bulunması gereken bu unsurlardan mahkemenin adı, dava konusu ve değeri, vakıalar, deliller ve hukuki sebepler dışında kalanlardan herhangi birinin eksik bırakılmış, yazılmamış olması durumunda hakimin davacıya eksikliğin tamamlanması için kesin süre vermesi gerektiği belirtilmiştir. Gerek 115 ve gerekse 119. maddelerde verilen kesin sürenin bir haftalık süre olacağı da belirtilmiştir. Bu süre içinde eksikliğin tamamlanmaması halinde dava açılmamış sayılır. Belirtilen Kanun'un 31 inci maddesinde "Hâkimin Davayı Aydınlatma Ödevi" başlığı altında; "Hâkim, uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda, maddi veya hukuki açıdan belirsiz yahut çelişkili gördüğü hususlar hakkında, taraflara açıklama yaptırabilir; soru sorabilir; delil gösterilmesini isteyebilir." hükmü yer almaktadır.

Öte yandan; dava dilekçesinde yer verilmeyip, dava konusu edilmeyen taşınmazın yargılama sırasında ıslah yolu ile davaya dahil edilmesinin olanaklı olup olmadığı hususu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 01.07.2021 tarihli ve 2017/14-2815 Esas, 2021/888 Karar sayılı ilamında tartışılmıştır. Anılan kararda elatmanın önlenmesi ve kâl talebine ilişkin dava yönünden davacı tarafça dava dilekçesi ile 1119 ada 70, 78 ve 81 parsel sayılı taşınmazlar dava edilmişken, sonradan 1119 ada 84 parsel sayılı taşınmazın ıslah yoluyla “dava konusu” hâline getirilip getirilemeyeceği üzerinde durulmuştur. Kısmi bir davada bu davanın kalan kısmının bir takım ilkeler çerçevesinde ıslaha konu olabileceği, ancak bir dava konusunun bizatihi kendisinin davayı oluşturduğu takdirde ise burada kısmi dava bulunmadığından ıslah edilebilecek bir dava da bulunmadığı belirtilmiştir. Başka deyişle, bir taşınmazın tamamı hakkında iptal ve tescil istemiyle açılan davada davanın konusunu bu taşınmazın bizatihi kendisi teşkil ettiğinden bu taşınmazdan başka bir taşınmazın davaya dahil edilmek suretiyle ıslah yapılamayacağı, fakat bir davanın konusunu teşkil eden taleplerden sadece bir bölümü istenmiş ve kısmi davaya konu edilmişse daha sonra kalan bölümü için ıslah söz konusu olabileceği, yani bir taşınmazın bir bölümü dava edilmişken diğer bölümünün de ıslahen dava edilebileceği ifade edilmiştir. Kural olarak dava açıldıktan sonra sebebinde, konusunda, delillerde ve diğer hususlarda usule ilişkin işlemlerin ıslah yoluyla düzeltilmesi mümkün olduğu gibi, davanın konusunda da ıslahın mümkün olduğu, ıslahla kastedilenin dava konusu edilen hususların genişletilmesi veya değiştirilmesi olduğu, dava konusu edilmeyen bir şeyin ıslah yoluyla davaya ithaline ve dava konusu hâline getirilmesine yasal açıdan olanak bulunmadığı belirtilmiştir.

Somut olayda, davacı vekili talep konusu taşınmazları "1985 yılında 28 nolu orman kadastro komisyonunca yapılan orman kadastro çalışmaları sırasında Sındıran köyüne ait otlak, mera ve yayla evlerinin de çalışma alanına dahil edilerek Işıklar beldesi sınırları içinde" gösterilen taşınmazlar olarak ifade etmiş, Kadastro Mahkemesince dava konusu edilen taşınmazların ada ve parsel numarasını araştırıp bildirmek üzere davacıya süre verilmesi üzerine, 21.10.2011 tarihli celsede davacı vekili talep konusu edilen taşınmazın Akçaabat Işıklar Köyü Liman Devlet Ormanı olarak kayıtlı 2595 parsel numarası ile kayıtlı yer olduğunu belirtmiş, 05.04.2013 tarihli celsede ise dava konusu edilen taşınmazların bir kısmının da Sındıran köyü 127 ada 1 parsel sayılı taşınmaz içinde kaldığını ve bu parseli de dava ettiklerini belirtmiştir.

Hal böyle olunca; davacının talep konusu ettiği taşınmazların dava dilekçesi de dikkate alındığında birden fazla taşınmazı içerdiği ve esasen dilekçede belirtilen kadastro çalışması sırasında Sındıran köyüne ait olmasına rağmen Işıklar beldesi sınırlarında gösterildiği iddia edilen bir takım taşınmazlardan ibaret olduğu, Kadastro Mahkemesince mahallinde keşif yapılmaksızın davacı tarafa talep konusu taşınmazları bildirmek üzere süre verildiği, Asliye Hukuk Mahkemesince de yine keşif yapılmaksızın karar verildiği, anılan Kanun hükümleri çerçevesinde dava konusu taşınmazların mahallinde tespitine yönelik araştırma yapılması gerektiği, keşif yapılarak davacının göstereceği yer işaretlendikten sonra gerekirse davacıya hâkimin davayı aydınlatma ödevi kapsamında talep konusu edilen taşınmazlar açıklattırılmak suretiyle, davacı tarafın ıslah talebinde bulunabileceği de dikkate alınarak, 6100 sayılı Kanun'un 31 ile 176-183 üncü maddeleri göz önünde bulundurularak karar verilmelidir.

İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin, eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.

SONUÇ: Açıklanan sebeplerle; temyiz olunan, İlk Derece Mahkemesi kararına karşı istinaf başvurusunun esastan reddine ilişkin Bölge Adliye Mahkemesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının BOZULMASINA, peşin alınan temyiz karar harcının istek hâlinde ilgiliye iadesine, Dosyanın kararı veren İlk Derece Mahkemesine, bozma kararının bir örneğinin kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 22.04.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.