"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2020/564 E., 2022/128 K.
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasındaki uygulama kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairenin 04.05.2023 tarihli ve 2022/5751 Esas, 2023/2712 Karar sayılı ilamı ile Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.
Davalı ... vekili tarafından Dairece verilen kararın düzeltilmesi istenilmiş olmakla; kesinlik, süre ve diğer usul eksiklikler yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, karar düzeltme dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Ordu ili Altınordu İlçesi ... Mahallesi çalışma alanında, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 22/(2)-a maddesi uyarınca 2011 yılında yapılan uygulama kadastrosu sırasında, tapuda davacılar ... ve müşterekleri adına kayıtlı bulunan 83 parsel sayılı 9520 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz, 127 ada 2 parsel numarasıyla 8838,06 metrekare yüzölçümlü olarak; davalılar adına kayıtlı bulunan 84 parsel sayılı 6.800 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz ise 127 ada 1 parsel numarasıyla 7.739,49 metrekare yüzölçümlü olarak tespit edilmiştir.
Davacı ... ve arkadaşları vekili dava dilekçesinde; 1956 yılında yapılan tesis kadastrosundan sonra 2011 yılında 22/(2)-a maddesi kapsamında yapılan uygulama kadastrosu sonrası davacıların kök murisi ... Özel adına kayıtlı iken intikal ve satış sureti ile davacılar adına paylı olarak kayıtlı bulunan eski 83 parselin (yeni 127 ada 2 parsel) yüzölçümünün, davalılar adına kayıtlı bulunan eski 84 (yeni 127 ada 1) parsel lehine azaldığını iddia ederek, davalılara ait taşınmazın 682 metrekarelik bölümünün tapu kaydının iptali ile bu bölümün davacılara ait 127 ada 2 nolu parsele eklenmek suretiyle tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece davanın reddine dair verilen karar, davacı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince araştırma ve incelemeye dayalı olarak bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince bozma ilamı doğrultusunda yapılan yargılama sonunda; mahallinde yapılan keşfe istinaden, bilirkişilerin hazırladığı müşterek rapora göre, bilhassa davacı tarafça itiraz edilen sınır yönünden tesis kadastrosu ve uygulama kadastrosunda herhangi bir değişiklik olmadığı, zaten dinlenen mahalli bilirkişi ve tanıklar da bu minvalde beyanda bulundukları, davacı tarafın gösterdiği sınır ile uygulama kadastrosu sınırının aynı olarak ölçüldüğü, dolayısıyla dava konusu taşınmazların ilk tesisi kadastro sınırları ile yenileme çalışmalarındaki sınırlarının uyumlu olduğu, itiraza uğrayan kısım yönünden taşınmazların yüzölçümlerinde fiilen bir alan kaybının söz konusu olmadığı, ayrıca yine, yenileme çalışmalarında bilgisayar ortamında günümüz teknolojisinden yararlanılarak hesaplamaların yapıldığı belirterek, yüzölçümlerindeki farklılığın ilk tesisi paftası üzerinde yapılmış olan hatalı alan hesabından ve o yıllardaki hesaplama yöntemlerinden kaynaklandığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiş, davacılar vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece; "bölgede tesis kadastrosunun fotogrametrik usulde yapılmasından dolayı orjinal ölçü krokisi bulunmadığı, fen bilirkişilerince hazırlanan raporda, 1954, 1969, 1973 ve 1984 tarihli hava fotoğrafında yapılan inceleme ile davacı ve davalı taşınmazları arasındaki sınırın hava fotoğraflarının çözünürlüğünün net olmaması ve ölçeğin sabit olmaması nedeniyle tam olarak belli olmadığının, 2004 ve 2019 tarihli hava fotoğraflarındaki sınır ile uygulama sınırının uyumlu olduğunun bildirildiği, mahallinde yapılan keşif sonucunda zeminde mevcut bulunan tel çit sınırının uygulama sırasında sabit sınır olarak esas alındığının anlaşıldığı, ne var ki; çit sınırının tespitten önce var olduğu, yerinin hiç değişmeksizin sabit sınır niteliğini aldığı yönünde somut bir delil bulunmadığı gibi, aksine çitin sonradan yapıldığı anlaşıldığından sabit sınır olarak alınması mümkün olmadığı, tesis paftası ile uygulama paftasının çakıştırılması suretiyle düzenlenen haritada ada bazında da bir kayma olmadığı, komşu taşınmazların kendi aralarındaki tesis sınırı ile uygulama sınırının birbiriyle çakıştığı, eldeki dosyada ise davacılara ait taşınmaz ile davalılara ait taşınmaz arasındaki tesis sınırına uyulmayarak davacıların parselinin aleyhine olacak şekilde uygulama sınırının geçirildiği, taşınmazlar arasında sabit sınırın bulunmaması, sonradan yapıldığı anlaşılan çit sınırının da sabit sınır olarak kabul edilemeyeceği, bu nedenle kadastro paftası ile uygulama paftasının çakıştırılması suretiyle tesis kadastrosu sonucu olaşan sınıra göre uygulama sınırının belirlenmesi" gereğine değinilerek hüküm bozulmuş, bozma ilamına karşı davalı ... vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
Mahallinde bozma öncesi 14.05.2015 tarihli keşifte dinlenen 1937 doğumlu davalı tanığı Vesile Akcan; "kendisinin bu köyde büyümesi ve taraflarında komşusu olmaması nedeniyle dava konusu taşınmazları bildiğini, dava konusu taşınmazın tarafların murisi olan ve aynı zamanda kardeşi olan ... ve ... ... Özel arasında rızaen taksim edildiğini, tel çekmek ve hendek yapmak suretiyle aradaki sınırın belirlendiğini, bildiği kadarıyla bu tarihten sonra fiili sınırlarda herhangi bir değişiklik olmadığını, davacı vekilinin talebi üzerine sorulmasıyla da; yine bildiği kadarıyla dava konusu 127 ada, 1 parsel üzerinde ev kalması nedeniyle 127 ada, 2 parsele bir dönüm fazladan rızai taksim yapıldığını söylemiş," 24.09.2021 tarihli keşifte dinlenen 1951 doğumlu yerel bilirkişi ... (aynı zamanda köyün muhtarı) "zemindeki mevcut sınırın bildi bileli mevcut olduğunu ve bildiği kadarıyla değişmediğini" bildirmiştir.
Diğer yandan; davacı taraf tesis sınırının esas alınması gerektiğini öne sürmekte, tesis kadastrosu sırasında var olduğu ve tespitten önceki taksim sonucu ve tel çit ile belirlendiği anlaşılan bu sınırın zaman içinde aleyhlerine olacak şekilde değiştirildiğine dair somut bir iddialarının bulunmadığı görülmektedir.
Her ne kadar teknik bilirkişiler tesis kadastrosunun yapıldığı 1957 tarihinden kısa bir süre öncesine ait hava fotoğrafındaki sınırın hava fotoğraflarının çözünürlüğünün net olmaması ve ölçeğin sabit olmaması nedeniyle tam olarak belli olmadığını bildirmişlerse de taşınmazlar üzerinde bulunan bitki örtüsünün gözle görülür biçimde uygulama sınırıyla uyumlu olarak farklılık gösterdiği anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; taşınmazlar arasındaki mevcut tel çit sınırının tesis kadastrosundan önce var olup uygulama kadastrosuna kadar değişmediği, artık sabit sınır niteliğini aldığı, tesis sırasında ise kırık noktaların dikkate alınmayarak sınırın düz hat halinde belirlenmek suretiyle geçirildiği, uygulama kadastrosuyla da doğru sınırın belirlendiği anlaşıldığından İlk Derece Mahkemesi hükmünün onanması gerekirken, mevcut sınırın sabit sınır halini aldığı gözden kaçırılmak suretiyle maddi hataya dayalı olarak bozulduğu anlaşıldığından davalı ... vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle karar düzeltme itirazlarının kabulü ile Dairemize ait 04.05.2023 tarihli ve 2022/5751 Esas, 2023/2712 Karar sayılı bozma ilamının kaldırılmasına, Yerel Mahkeme hükmünün açıklanan nedenlerle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesi yollamasıyla 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
562,65 TL peşin harcın red harcına mahsubu ile kalan 328,85 TL'nin karar düzeltme isteyen davalı ...'den alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
28.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi