"İçtihat Metni"
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2020/46 E., 2022/559 K.
KARAR : İstinaf başvurusunun esastan reddi
İLK DERECE MAHKEMESİ : Cizre 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2016/13 E., 2019/241 K.
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Şırnak ili Güçlükonak ilçesi Düğünyurdu köyü çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu'na (3402 sayılı Kanun) göre yapılan kadastro sonucunda; 102 ada 7 parsel 17.636,70 m2 yüzölçümüyle ve
11 parsel 15.708,26m2 yüzölçümüyle ham toprak vasfıyla, 102 ada 8 parsel 1546,47 m2 yüzölçümüyle taşlık vasfıyla Hazine adına tespit ve 30.9.2003 tarihinde tapuya tescil edilmiştir.
Davacı ... dava dilekçesinde; dava konusu 103 ada 7, 8 ve 11 parsel sayılı taşınmazları satın alıp uzun yıllardan kullanıldığını öne sürerek Hazine adına olan tapu kayıtlarının iptali ile adına tapuya tesciline kararı verilmesini talep etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonucunda; "...yapılan keşifte, kadastro tutanağının ve bilirkişi raporlarının incelenmesinde dava konusu taşınmazlarda imar ve ihyanın olmadığı, taşınmazı zilyetlik yoluyla kazanma şartları oluşmadığı..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hükmün davacı vekilince istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince; "...Mahkemece taşınmazlar başında yapılan keşif sonrasında 102 ada 11 parsel ile 102 ada 7 parsel sayılı taşınmazın (A) ve 102 ada 8 parsel sayılı taşınmazın (B) harfiyle gösterilen bölümlerinin dava konusu olduğu, dosyaya ibraz edilen ziraat bilirkişi raporunda her ne kadar taşınmazların imar ihya gerektirmeyen yerlerden olup mevcut haliyle tarıma uygun olduğu belirtilmiş ise de yerel bilirkişi, tespit bilirkişi ve tanık beyanlarına göre, davacının taşınmazlara komşu 10 parsel sayılı taşınmazı 15-20 yıl önce satın aldığı ve dava konusu taşınmazlar ile birlikte bütün olarak kullandığı, taşınmazların öncesinde taşlık olduğu, ancak hayvan gücü ile sürülebildiği, üç dört yıl öncesinde iki üç gün kepçe çalıştırıldığı, taşların temizlendiği, başkaca imar ve ihya işlemi yapılmaksızın mevcut hali ile yaklaşık 15 -16 yıldır kullanıldığının belirtildiği, 1973, 1984 ve 2008 tarihli hava fotoğrafları üzerinde yapılan incelemede de taşınmazlar üzerinde bitki örtüsü ve taşlık gibi unsurların olduğu, sınırlarının net belli olmadığı, tarımsal herhangi bir faliyetin yapılmadığı, çevresindeki parsellerle birlikte bir bütün olarak değerlendirildiğinde tarım yapılmadığı ve imar-ihya görmediğinin tespit edildiği dikkate alındığında 102 ada 8 parsel sayılı taşınmazın (B) harfiyle gösterilen bölümü üzerinde davacı yararına imar ve ihya nedeniyle kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının gerçekleşmediği, 102 ada 11 parsel sayılı taşınmaz ve 102 ada 7 parsel sayılı taşınmazın (A) harfiyle gösterilen bölümü üzerinde de davacı tarafından tespit tarihi itibariyle malik sıfatıyla ekonomik amaca uygun kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği koşullarının gerçekleştiğinin ispat edilemediği..." gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiş; iş bu karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
80,70 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 346,90 TL'nin temyiz edenden alınmasına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,18.11.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.