Logo

8. Hukuk Dairesi2023/6366 E. 2025/1851 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro tespiti sırasında Hazine adına tescil edilen taşınmazın mülkiyetinin davacıya ait olduğunun tespiti ve tapuya tescili istemine ilişkin uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılamada, hava fotoğrafları, bilirkişi raporu ve tanık beyanları ile davacının zilyetliğinin sabit olduğu ve taşınmazın davacıya ait olduğu gözetilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, ancak yargılama giderlerinin paylaştırılmasında eksiklik bulunduğundan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu tarafından karar düzeltilerek onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2021/156 E., 2022/656 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında bozma ilamı sonrası yapılan yargılama sonunda Mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hükmün davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, dosya incelendi, gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı dava dilekçesinde özetle; Kadastro Müdürlüğünün 2008 yılında geçirmiş olduğu kadastro tespiti sırasında babasından ve dedesinden kalan Mudanya ilçesi ... Mahallesi Karatopraklar mevkisi 108 ada 6 parseldeki tarlasının tespitte çalılık olarak Hazine adına bırakıldığını, davalı kurumca Hazine adına çalılık olarak yapılan tespitin iptali ile adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Yargılama sonunda Mahkemece verilen davanın kısmen kabul kararı, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiş, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 18.11.2020 tarih 2017/1351 esas 2020/5370 karar sayılı ilamı ile; dava konusu taşınmazın niteliğinin belirlenmesinde esaslı unsur olan hava fotoğraflarından yararlanılmadığı, taşınmazın batı hududunda dere olduğu halde keşfe jeolog bilirkişisi götürülmediği, tek kişilik ziraat bilirkişi raporu ile yetinildiği, yerel bilirkişi ve tanıkların yetersiz ve soyut içerikli beyanlarına dayanılarak karar verildiği gerekçeleriyle karar bozulmuştur.

Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda; "Dava konusu taşınmazda yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporuna göre taşınmazın krokide gösterilen (A) ve (B) harfli bölümünün toplam 6188.58 m2’lik alanın geriye dönük hava fotoğrafları incelenerek 1971’den bu yana hiç kapalılık göstermediği üzerinde orman-çalı vb. bitki örtüsünün bulunmadığı, komşu tarım parselleri ile aynı görünüme sahip olduğu, sarı renkle gösterilen tarım arazisi niteliğinde olduğu, aynı krokide (C) harfi ile gösterilen alanın ise dava konusu dışında kaldığı tespit edilmiştir. Keşifte dinlenilen mahalli bilirkişiler ve davacı tanıkları, dava konusu taşınmazın ...’a ait olduğunu, onun ölümü sonrası oğlu davacı ...’e ve muristen önce ölen oğlu ...’a kaldığını, oğullar arasında mal paylaşımı olduğunu ve 1975’ten bu yana burayı ...’in ekip biçtiğini, traktör getirerek sürdüğünü beyan etmişlerdir. Davacı ve murisinin, babasından intikal eden yerde zilyetlik şartlarını TMK md.713/3 uyarınca tamamladığı, davacının dava konusu taşınmazda 20 yılı aşkın süredir tarım faaliyetlerini yürüttüğü bu taşınmazın kendisine murisinden intikal ettiği ve aralarındaki taksim sonucunda davacı payına düştüğü" gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Verilen karar davalı Hazine vekili tarafından; eksik inceleme ve araştırmaya dayalı usul ve yasaya aykırı verilen kararın bozulması talebiyle temyiz edilmiştir.

1.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre; davalı Hazine vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.

2.Ancak; İlk Derece Mahkemesince, davanın kısmen kabulüne ve kısmen reddine karar verilmiş olması karşısında yargılama giderlerinin tamamının davalı Hazineden alınarak davacı tarafa hükmedilmesi isabetsiz olmuştur.

Ne var ki; bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan 1086 sayılı Kanun'un 438 inci maddesinin yedinci fıkrası hükmü uyarınca İlk Derece Mahkemesi kararının düzeltilerek onanmasına karar vermek gerekmiştir.

S O N U Ç : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı Hazine vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE,

Davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının yukarıda (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının hüküm fıkrasının (5) numaralı bendi çıkartılarak yerine "Davacı tarafından yapılan 5.138,50 TL yargılama giderinin, ret ve kabul oranına göre 2.200,00 TL'si davalı Hazineden alınarak davacı tarafa verilmesine, kalan miktarın davacı üzerinde bırakılmasına" cümlesi eklenerek değiştirilmesine ve İlk Derece Mahkemesi kararının bu şekilde DÜZELTİLEREK ONANMASINA,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

06.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.