"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
KARAR : Davanın reddine
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istemli davadan dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesi tarafından verilen karar, yapılan temyiz incelemesi sonunda Dairemizce bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararı, davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... İdaresi, Kadastro Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde; tapuda yayla vasfında davalı ... Duriye ve ... Tüzel Kişiliği adına paylı olarak kayıtlı bulunan ....mahallesi 134 ada 1 parsel (eski 770) sayılı 1.225.286,23 metrekare yüzölçümündeki taşınmazın evveliyatının ve eylemli halinin orman olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile orman vasfıyla Hazine adına tescilini talep etmiştir.
Kadastro Mahkemesince yapılan yargılama neticesinde görevsizlik kararı verilerek dava dosyası Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmiş olup, bu mahkemece yapılan yargılama sonunda verilen davanın reddine ilişkin önceki hüküm, davacı ... İdaresi vekilinin temyizi üzerine Dairemizin 29.12.2021 tarihli ve 2021/17367 Esas 2021/13127 Karar sayılı ilamıyla " kamu malı savıyla açılacak davalarda 3402 sayılı Kanun'un 12/3. maddesinde düzenlenen hak düşürücü sürenin uygulanmayacağı konusundaki Yargıtay kararlarının yerleşik içtihat halini aldığı, bu nedene davanın hak düşürücü süreden reddinin doğru olmadığı, dosya arasında bulunan satış senedindeki bilgilerden davalı ... olarak belirtilen kişinin 1906 doğumlu ... olduğu anlaşıldığından, verasete esas nüfus kayıt örneği dosya arasına getirtilerek mirasçılarının davaya dahil edilmesi suretiyle taraf teşkilinin sağlanması ve kesin hüküm dava şartlarından olduğundan taşınmazın tapu kaydının oluşumuna ilişkin tescil ilamının da araştırılarak dosya arasına alınması ve sonucuna göre karar verilmesi " gereğine değinilerek bozulmuştur.
İlk Derece Mahkemesince, bozma ilamı doğrultusunda taraf teşkili sağlanarak yapılan yargılama sonunda; " dava konusu taşınmazın, Tomarza Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 1958/322 Esas - 1960/265 Karar sayılı ilamıyla davalılar adına tesciline karar verildiği, dava şartlarının her aşamada dikkate alınması gerektiği, daha evvel dava konusu hakkında kesin hüküm verilmiş olmasının dava şartlarından olduğu " gerekçesiyle dava şartı yokluğundan davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı ... İdaresi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince, davanın kesin hüküm nedeniyle reddine karar verilmiş ise de, varılan sonuç dosya kapsamına uygun bulunmamaktadır. Şöyle ki; çekişmeli taşınmazın hükmen tesciline esas Tomarza Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 1958/322 Esas - 1960/265 Karar sayılı kararının incelenmesinde, davanın taraflarının Köy Tüzel Kişiliği ile gerçek kişiler olduğu, Orman İdaresinin ise bu davanın tarafı olmadığı anlaşılmakta olup, bu haliyle, anılan dava dosyasında verilen hükmün, taraflarının aynı olmaması nedeniyle, eldeki dava açısından kesin hüküm teşkil ettiğinden bahsedilemez.
Hal böyle olunca; İlk Derece Mahkemesince, Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 1958/322 Esas - 1960/265 Karar sayılı sayılı ilamının, eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil etmeyeceği gözetilerek, işin esasına girilip öncelikle, yöreye ait en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ile amenajman planı ve komşu parsellere ait kadastro tutanakları, tutanaklar kesinleşmiş ise tapu kayıt örnekleri, tapu kayıtları hükmen oluşmuş ise ilgili mahkeme karar örnekleri ve varsa Yargıtay ilamlarının onaylı örnekleri bulundukları yerlerden getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde, yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan, aynı köyde ve komşu köylerde ikamet eden şahıslar arasından seçilecek ayrı ayrı üçer kişilik yerel bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile önceki bilirkişiler dışında halen Tarım ve Orman Bakanlığı ve bağlı birimlerinde görev yapmayan ve daha önceki keşiflerde görev almayan, bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman mühendisi, bir fen elemanı ve bir jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalıdır.
Yapılacak bu keşifte, dosya arasına getirtilen belgeler, çekişmeli taşınmazla birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle, taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; 3116 sayılı Orman Kanunu (3116 sayılı Kanun), 4785 sayılı Orman Kanununa Bazı Hükümler Eklenmesine ve Bu Kanunun Birinci Maddesinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (4785 sayılı Kanun), 5658 sayılı Orman Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesine ve Bu Kanuna Bazı Maddeler Eklenmesine Dair Kanun (5658 sayılı Kanun) sayılı Kanunlar karşısındaki durumu saptanmalı; zilyetlikle veya hukuki değeri kalmamış olan tapu kayıtlarıyla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yokedilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; taşınmazın toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; hakim gözetiminde, taşınmazın dört yönden renkli fotoğrafları çektirilip, onaylanarak dosyaya eklenmeli; yukarıda değinilen diğer belgeler, fen, jeodezi ve fotogrametri uzmanı bilirkişileri ile orman mühendisi bilirkişileri eliyle yerine uygulattırılıp, orijinal-renkli (renkli fotokopi) hava fotoğrafları ve memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de hava fotoğrafları ve memleket haritası ölçeğine (Net-Cad veya benzeri programlar kullanılarak) denetime elverişli olacak şekilde çevrildikten sonra komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmaz çevre parsellerle birlikte memleket haritası ve hava fotoğrafları üzerinde gösterilmeli; taşınmazın gerçek eğimi, klizimetre aletiyle ölçülerek, memleket haritalarındaki münhanilerden (yükseklik eğrilerinden) de faydalanılmak suretiyle tespit edilmeli; hava fotoğraflarının stereoskop aletiyle üç boyutlu incelemesi yapılarak taşınmazın niteliği, üzerindeki bitki örtüsünün cinsi, yaşı, dağılımı, kapalılık oranı gibi hususların açıklandığı müşterek imzalı şekilde, yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan, krokili, bilimsel verileri bulunan, yeterli ve dosyadaki belgeler ile karşılaştırıldığında denetime elverişli rapor alınmalı ve bu şekilde, çekişmeli taşınmazın orman sayılan yerlerden olup olmadığı tereddüte mahal bırakmayacak şekilde belirlenmeli ve bundan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir.
İlk Derece Mahkemesince, bu hususlar gözetilmeksizin, yanılgılı değerlendirme sonucu Gezici Arazi Kadastro Mahkemesinin 1958/322 Esas - 1960/265 Karar sayılı sayılı ilamının, eldeki dava yönünden kesin hüküm teşkil ettiği gerekçesiyle yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunmadığından, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un Geçici 3 üncü maddesi yollaması ile 1086 sayılı Kanun'un 428 inci maddesi uyarınca BOZULMASINA,
1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,
27.02.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.