Logo

8. Hukuk Dairesi2024/103 E. 2025/1183 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hazine'nin, kadastro çalışmaları sonucu davalı adına tespit edilen taşınmazın mülkiyetinin Hazine'ye ait olduğunu ileri sürerek açtığı kadastro tespitine itiraz davası.

Gerekçe ve Sonuç: Taşınmaz üzerinde davalının ve önceki zilyetlerin ekonomik amaca uygun, kesintisiz ve yeteri süre zilyetliğinin bulunduğu ve taşınmazın orman arazisi niteliğinde olmadığı gözetilerek yerel mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Kadastro Mahkemesi

SAYISI : 2018/17 E., 2021/31 K.

KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasındaki kadastro tespitine itiraz davasından dolayı yapılan yargılama sonunda verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonunda Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Antalya ili, Kaş ilçesi, Kemer köyü çalışma alanında 3402 sayılı Kadastro Kanunu (3402 sayılı Kanun) uyarınca yapılan 2007 yılında kadastro çalışmaları neticesinde 112 ada 1 parsel sayılı 638 m2 yüz ölçümündeki taşınmaz, arsa niteliğiyle belgesizden kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalı adına tespit edilmiş, davacı Hazine askı ilan süresi içerisinde işbu davayı açmıştır.

Davacı Hazine vekili dava dilekçesinde; Kaş ilçesi Kemer Mahallesi ... mevkinde kain dava konusu 112 ada 1 parsel sayılı taşınmazın davalı adına tespit edildiğini, taşınmazın taşlık, kayalık, çalılık ve boş yerlerden olduğunu, zilyetlik süresinin tamamlanmadığını ve imar ihyasının yapılmadığını belirterek tespitin iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tescilini istemiştir.

İlk Derece Mahkemesince davanın reddine, taşınmazın tesbit gibi davalı adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 20/01/2009 gün ve 2008/14651 E.-2009/460 K. sayılı kararıyla; "...Uzman bilirkişi tarfından çekişmeli taşınmazın öncesinin orman olmadığı, 1965 tarihli memleket haritasında yeşil renkli bölümde yeralmasına rağmen bu rengin çevredeki münferit meyve ve meşe ağaçlarından kaynaklandığı, taşınmaz üzerindeki birkaç sedir ve kızılçam ağacının çevre ormanlardan tohumlanma ile geldiğinin belirtildiği, Dairenin 02.06.2008 gün ve 2008/5389-8060 sayılı dosyasında uzman Ormancı Bilirkişiler ... , ... ile Jeolog Bilirkişi ... tarafından düzenlenen 02.02.2007 tarihli raporda yer alan "meşe ağacı tohumu, ağır tohumlu ağaçlar grubu içerisinde yer aldığı ve tohum kanatlarının olmaması nedeni ile uzak mesafelere rüzgar v.s. gibi etkenlerle taşınarak çalılık alanlar içerisinde çimlenip yetişmesi mümkün görülmemektedir. Dolayısı ile davalı taşınmaz üzerindeki meşe ağaçlarının daha önceki yıllarda tahrip edildiği, hava fotoğraflarının bu yıllarda çekilmiş olduğu, daha sonraki yıllarda toprak altında kalan kök ve yüzeyde bulunan gövde kesitlerinden çıkan kök ve sürgünlerinden yeniden bugün üzerinde görülen meşe ormanının meydana geldiği" şeklindeki bilimsel açıklamalar da nazara alındığında, meşe ağacının çevre ormanlardan tohumlanma yolu ile yetişmeyeceği, ancak sürgünden meydana geleceği, bu durumda, taşınmazın memleket haritasında yeşil renkle gösterilme nedeni konusunda tereddüt oluştuğu, çekişmeli taşınmazın çevresinin de yine yeşil renkle gösterilmiş olduğu halde, çevre taşınmazlara ait kadastro tespit tutanaklarının getirtilerek incelenmediği, bunun yanısıra, taşınmazın kuru ya da sulu toprak olup olmadığı konusu dosyadan anlaşılamadığı gibi, taşınmazın zilyedliği, davalıya 1996 yılında ... tarafından devredildiği, ona da 1994 yılında ... tarafından devredildiği ve davalı eklemeli zilyedliğe dayandığı halde 40-100 dönüm sınırlama araştırması yalnızca davalı yönünden yapılmış, önceki zilyetler yönünden yapılmadığı..." gerekçesiyle bozma kararı verilmiş, İlk Derece Mahkemesince bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucu davanın reddine, 112 ada 1 parsel sayılı taşınmazın tespit gibi tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş, hüküm davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesinin 07.12.2017 tarihli ve 2017/9110 Esas, 2017/10274 Karar sayılı ilamında; "...Mahkemece taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu ve üzerinde Kadastro Kanununun 14. maddesinde öngörülen zilyetlik şartının oluştuğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan zilyetlik araştırması hükme yeterli ve elverişli olmadığı, ziraat bilirkişi raporunda, taşınmazın eğiminin %8 iken tevsiye ile %1'e düşürüldüğü, üzerinde 20-30 yaşlarında 1 adet ahlat, 7-8 yaşlarında 1 adet vişne, muhtelif yaşlarda (1-10) 7 adet ceviz, 8-10 yaşlarında 3 adet elma, 2-3 yaşlarında 1 adet dut, 8-15 yaşlarında 1 adet sedir ağacı ve 4 adet kızılçam ağacı bulunduğunu, taşınmazın taşlı, sığ ham toprak vasfında olup, tarıma elverişli olmadığı, meyve fidanı dikilen kısımlara dışarıdan toprak taşındığını belirttiği, keşifte dinlenen mahalli bilirkişilerin de ortak beyanlarında dava konusu taşınmazın uzun yıllardır arsa olarak kullanıldığı, içindeki meyve ağaçlarının davalı tarafından dikildiği, öncesinde de tarla olarak hiç kullanılmadığının belirtildiği, davacının taşınmazı 1996 yılında dava dışı ... adlı kişiden aldığına göre, üzerindeki meyve ağaçlarının yaşları da düşünüldüğünde davalı tarafından dikildikleri ve dava tarihine kadar davalının yaklaşık 11 yıl süren zilyetliğinin bulunduğunun anlaşıldığı, ancak davalının taşınmazı devralmasından önceki sürede taşınmaz üzerindeki zilyetliğin ne şekilde oluştuğu ve devam ettiği, bunun ekonomik amaca uygun olup olmadığının anlaşılamadığı, Mahkemece, taşınmaz başında daha önce dinlenen ziraat ve fen bilirkişi dışında uzman ziraat mühendisi ve fen elemanı ile yapılacak keşifte, taşınmazın bulnduğu yere ait tesbit tarihinden 15-20 yıl öncesine ait hava fotoğrafları (özellikle 1985-1990lı yıllara ait) ve bunlardan üretilen memleket haritaları bulundukları yerden getirtilerek, orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ve hava fotoğraflarının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ve hava fotoğrafları ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine ablike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte memleket ve hava fotoğraflı haritalar üzerinde gösterilmeli, hava fotoğraflarının streoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak taşınmazın niteliği, bitki örtüsü ve kullanım durumu, taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, yine, fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, taşınmazın toprak yapısı incelenmeli, çekişmeli taşınmazın fiilî durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, imar ve ihya üzerinde durulup, bu konuda ve zilyetliğin tesbiti yönünden tanık beyanlarına başvurulmalı, tarafların bildirecekleri zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenip; taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları saptanmalı, tüm tutanak tanıkları dinlenerek taşınmazın niteliği hususunda, komşu parsellerin kadastro tutanak ve ekleri ile davalı iseler dava dosyaları, kesinleşenler için tapu kayıt örnekleri ve dayanak belgeleri getirtilerek mahalli bilirkişiler eşliğinde uygulanarak komşu toprak yapısı da mukayese edilmek suretiyle, taşınmazın toprak yapısı ve niteliğini belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınıp, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulması gerektiği..." gerekçesiyle bozma kararı verilmiş, bozma sonrası İlk Derece Mahkemesince yapılan yargılama sonunda; "...dava konusu ... Mahallesi 112 ada 1 parsel nolu taşınmazın 66 yıl öncesinden 1994 yılına kadar üzerinde buğday, arpa yetiştirmek süretiyle tarımsal amaçlı olarak kullanıldığı, daha sonrasında arsa olarak kullanılmaya devam ettiği, üzerine ev yapmak maksadıyla toprak ve hafriyat çekildiği, daha sonrasında düzenleme yapılarak meyve ağaçlarının dikilmiş olduğunun anlaşıldığı, taşınmazın Kemer mahallesinin yayla kesimi olan ... mevkinde yerleşimin olduğu bir konumda yer alması sebebiyle zilyetlik şartları oluştuğu takdirde "Arsa” vasfı ile özel mülkiyete konu yerlerden olacağı, bozma ilamında belirtilen memleket haritasının kadastro paftasına eşitlenerek ve hava fotoğrafları üzerinde de 3 boyutlu inceleme yapılarak dava konusu taşınmazın bitki örtüsü ve kullanım durumunun belirlenmesi hususunun incelemede anlaşılamadığı, dava konusu taşınmazın komşu taşınmazların bir kısmı ile durumunun yerleşim alanında yer almaları ve ekonomik anlamda zilyetlik aşamasından çok önceye dayalı şekilde arsa olarak kullanıma geçilmesi bunun da ziraat bilirkişisi ve mahalli bilirkişi, tanık ve tespit bilirkişi beyanıyla desteklenmesi ve eklemeli zilyetliğin tespitten çok önceye dayandığının beyanlar ile belirtilmesi gerektiği..." gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine vekilince temyiz edilmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (1086 sayılı Kanun) 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdükleri nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.