Logo

8. Hukuk Dairesi2024/1306 E. 2025/1216 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kadastro çalışmaları sonucu davalı adına tespit edilen taşınmazlar üzerinde Hazine'nin mülkiyet iddiasının dayandığı tapu iptali ve tescil davası.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece, uyulan bozma kararı doğrultusunda yapılan keşif ve bilirkişi incelemesi sonucunda, davalı murisinin zilyetlik koşullarını taşıdığı anlaşılan taşınmazların bir kısmı için davanın reddine, geri kalan kısmı için ise 3402 sayılı Kadastro Kanunu'na aykırılık nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun bulunarak temyiz isteminin reddine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/192 E., 2022/306 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulüne kısmen reddine

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesince kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın kısmen kabulüne kısmen reddine karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararı davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hakimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

K A R A R

Davacı vekili dava dilekçesinde; Uşak ili Eşme ilçesi ... köyü sınırları içerisinde bulunan ve kadastro çalışmalarında aynı köyden ... ... oğlu ... adına tespit gören, 102 ada 111 ve 114 parsel, 105 ada 125 parsel, 106 ada 8 ve 9 parsel, 169 ada 7 parsel, 173 ada 5 ve 7 parsel sayılı taşınmazların toplam yüzölçümlerinin 142.450,59 m² olduğunun belirlendiğini, taşınmazların tamamının zilyetlik yolu ile tapusuz olarak tespit edildiğini, yapılan işlemin 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 sayılı Kanun) 14 üncü maddesine aykırı olduğunu, İdare personelinin zeminde yapmış olduğu tespitlerde, davalı adına tespit edilen 106 ada 8 ve 9 parsel sayılı taşınmazların boş vaziyette kullanılmadığının anlaşıldığını, bu taşınmazlarda zilyetlik koşullarının oluşmadığını belirterek, tapu kayıtlarının iptali ile Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi; davalının sunmuş olduğu 1937 tarih ve 956 tahrir nolu vergi kaydının bir bütün halinde söz konusu parsellere uyduğu, dava konusu parsellerin toplam 43.698,83 m² olduğu ve vergi kaydı kapsamında kaldığı, 3402 sayılı Kadastro Kanun'un 14 üncü maddesine aykırı bir durum oluşmadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar vermiştir. Hüküm, davacı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Yargıtay (Kapatılan) 20. Hukuk Dairesince; Mahkemece yapılan inceleme ve araştırmanın hüküm kurmak için yeterli bulunmadığı, taşınmazların orman sayılan yerlerden olup olmadığının belirlenmediği, taşınmaza uyduğu kabul edilen 1937 tarihli ve 956 tahrir nolu vergi kaydının çekişmeli yerler dışında başka parsellere uygulanıp uygulanmadığının yeterince araştırılmadığı, dava konusu parsellere komşu parsellere ait tutanak örnekleri ile dayanak kayıtların getirtilerek uygulanmadığı, yerel bilirkişi anlatımlarının doğruluğunun tespit tarihinden geriye doğru 15-20 yıl önceki hava fotoğrafları getirtilmek suretiyle inceleme yapılarak denetlenmediği, davalının dava konusu parsellere zilyetliğine ilişkin yeterli araştırma bulunmadığı, dava konusu 106 ada 8 parselin kadastro tutanağının incelenmesinde 1977 yılına ait emlak kaydı uygulandığının görüldüğü, bu kaydın çekişmeli parsele ne şekilde ait olduğu ve nasıl uygulandığının da araştırılarak ortaya konulması gerektiği gerekçeleriyle, İlk Derece Mahkemesi kararının bozulmasına karar vermiştir.

İlk Derece Mahkemesince bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda; orman ve ziraat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlenen raporda, taşınmazların tarım arazisi niteliğinde bulunduğu, orman sayılmayan yerlerden olduğu ve orman içi açıklık olmadığının belirlendiği, komşu parsel olarak bildirilen 106 ada 6, 7, 10, 11 ve 12 nolu parsellerin kişiler adına tespit gördüğü, keşif esnasında dinlenen mahalli bilirkişilerin dava konusu taşınmazların davalıların murisi ..., ondan önce de babası tarafından ekilip biçilmek suretiyle kullanıldığını beyan ettikleri, 1937 tarihli ve 956 tahrir nolu vergi kaydının revizyon görmediği, keşifte komşu parseller de dikkate alınmak suretiyle mahalline uygulandığı, vergi kaydının dava konusu taşınmazlara uymadığı, 8 parselin çevresinin cebel ve dere olduğu, 9 parselin çevresinin de ... mirasçıları ve cebel şeklinde olduğu, ancak davalıların murisi ...'nın tespitten geriye yönelik 20 yılı aşkın süredir nizasız, fasılasız zilyetliğinin bulunduğu, muris ... adına Bozlar köyü kadastro çalışma alanında 102 ada 111, 114 parsel, 105 ada 125 parsel, 169 ada 7 parsel, 173 ada 5 ve 7 parsel sayılı taşınmazların belgesizden tespit edildiği, taşınmazların 22/a yenileme kadastrosu ile toplam alanının 93.415,54 metrekare olduğu, dava konusu 8 parselin 8.659,83 metrekare 9 parselin ise 22.133,82 metrekare yüzölçümünde olduğu ve muris ... adına belgesizden kaydedildikleri, buna göre kuru tarım arazisinde aynı kadastro çalışma alanında 100 dönüm sınırının aşıldığı, öte yandan zilyetlikle kazanma koşulları oluştuğu anlaşılan 6.584,56 metrekare taşınmaz parçasının davalılar tarafından çekişmeli 9 parselden talep edildiği gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulüne, çekişmeli 106 ada 8 parsel sayılı taşınmazın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı Hazine adına ham toprak vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline, çekişmeli 106 ada 9 parsel sayılı taşınmazın 28.06.2022 havale tarihli fen bilirkişisi raporunda (B) harfi ile belirlenen 15.549,36 metrekare alanın davalılar adına olan tapu kaydının iptali ile davacı Hazine adına ham toprak vasfıyla tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiştir.

Davacı Hazine vekili; dava konusu parsellerin tamamının Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve araştırma ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin usul ve kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi kararını temyiz etmiştir.

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyulan bozma ilamı doğrultusunda inceleme ve araştırma yapılarak, mevcut deliller takdir edilerek karar verildiğine, uygulanması gereken hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığına, bozmaya uyulmakla taraflar lehine ve aleyhine kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça imkan olmadığı gibi 6100 sayılı Kanun’un Geçici 3 üncü maddesinin ikinci fıkrası atfıyla uygulanmasına devam olunan mülga 1086 sayılı Kanun’un 428 inci maddesi ile 439 uncu maddesinin ikinci fıkrasında yer alan sebeplerin biri de var olmadığına göre, İlk Derece Mahkemesi kararında yazılı gerekçeler dikkate alındığında temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı Hazine vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

SONUÇ : Açıklanan sebeplerle;

Temyiz olunan İlk Derece Mahkemesi kararının ONANMASINA,

Harçtan muaf olduğundan Hazineden harç alınmasına yer olmadığına,

1086 sayılı Kanun'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay ilamının tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yoluna başvurulabileceğine,

Dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine,

17.02.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.