"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi
SAYISI : 2022/2557 E., 2023/2741 K.
KARAR : Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b.1 maddesi gereğince esastan reddine
İLK DERECE MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
SAYISI : 2017/185 E., 2021/278 K.
Taraflar arasındaki 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu (4721 Sayılı Kanun) 713. maddesine dayalı tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince başvurunun esastan reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1. İstanbul ili, Sancaktepe ilçesi, ... Mahallesi, 1448 parsel sayılı taşınmazın bulunduğu yörede 1967-1968 yıllarında yapılan arazi kadastrosu çalışması, 1984 yılında yapılan Orman Kadastrosu, 2009 yılında yapılan Fenni Hataları Düzeltme Çalışmaları ve 2010 yılında yapılan 5831 sayılı Kanun uygulaması ile 2/B parsel sınırlarında düzeltme çalışmaları yapılmış olup, arazi kadastrosunda dava konusu yer çalılık ve ham toprak olması nedeni ile tescil harici bırakılmıştır.
2. Davacı vekili dava dilekçesinde; davaya konu ... Mahallesi No:15/1 ...'de bulunan 331,83 m²'lik yer ile üzerindeki tek katlı meskenin zilyedi olduğunu, taşınmazı 1990 yılında ... ... 'dan satın aldığını, ... ... 'ın ise 1970 yılından beri burayı kullandığını, taşınmazın vergilerinin davacının kardeşi ... Karson tarafından ödendiğini ileri sürerek dava konusu taşınmazın adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Davalı Hazine vekili cevap dilekçesinde; dava konusu yerin tescile konu olup olmayacağının mahkemece araştırılması gerektiğini, 3402 Sayılı Kadastro Kanunu'nun (3402 Sayılı Kanun) 17. ve 18. maddesinde belirtilen yerlerin kazandırıcı zamanaşımı yoluyla iktisap edilemeyeceğini, önceki zilyet ... ... vekili tarafından Hazine ve Paşaköy Tüzel Kişiliğine karşı Kartal 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2010/816 Esas sayılı dosyası ile zamanaşımı sebebi ile tescil davası açıldığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
2. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; emlak vergi beyanlarının zilyetliği ispat eden bir belge olmadığını, taşınmazın mera olup olmadığının araştırılması gerektiğini, davacının 20 yıldır taşınmazı kullanıp kullanmadığının araştırılması gerektiğini, aynı yerle ilgili İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/590 Esas sayılı dava dosyası ile dava açtığını belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
3. Dahili davalı ... vekili cevap dilekçesinde; tapu kütüğüne kayıtlı bulunan ve malikinin kim olduğu belli olan taşınmazların olağanüstü kazandırıcı zamanaşımı yoluyla mülkiyetinin kazanılmasının mümkün olmadığını, Türk Medeni Kanunu'nun 715. maddesi uyarınca dava konusu taşınmazın zilyetlikle kazanılmasının hukuken mümkün olmadığını, 3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 17. ve 18. maddelerinde, Devlete kalan taşınmazların tapuda kayıtlı olsun ya da olmasın kazandırıcı zamanaşımı yolu ile iktisap edilemeyeceğinin hüküm altına alındığını, Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesi şartları gözönüne alınarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
1. İstanbul Anadolu 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 01.11.2016 tarihli ve 2012/872 Esas, 2016/199 Karar sayılı ilamı ile; davacının dava konusu edilen yere yönelik olarak dava tarihine kadar 20 yılı aşkın süreyle gerçekleşen ekonomik bir amaca yönelik eylemli zilyetliğinin, imar ya da ihyaya yönelik eylemli bir fiilinin gerçekleşmediğin resmi belgelere dayalı olarak yöntemine uygun bir şekilde yapılan araştırma ve incelemeden anlaşıldığı, resmi belgelerin aksi yönündeki soyut tanık beyanlarına ve iddiaya itibar edilemeyeceği, kazandırıcı olağanüstü zamanaşımı zilyetliğine ilişkin TMK'nin 713. maddesindeki şartların gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
2. İlk Derece Mahkemesi kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.
3. İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesi’nin 12.04.2017 tarihli ve 2017/656 Esas, 2017/666 Karar sayılı ilamı ile; dosyadaki bilgi, belge ve tanık beyanlarının hüküm kurmaya yeterli olmadığı, dava konusu yerin orman, birinci derece sit alanı veya koruma alanında kalıp kalmadığının araştırılmadığı, imar-ihyanın gerçekleşip gerçekleşmediği hususlarını açıklayan bilirkişi raporu alınmadığı, taşınmazın İSKİ koruma alanında kalıp kalmadığı konusunda jeoloji mühendisinden rapor alınmadığı, idari tahkikat ve haksız işgal (ecrimisil) tutanakları bulunup bulunmadığının araştırılmadığı, 6360 sayılı On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun (6360 sayılı Kanun) uyarınca ...’nın davaya dahil edilmediği gerekçeleriyle, davanın yeniden görülmesi için İlk Derece Mahkemesi kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-a.6 maddesi gereğince kaldırılmasına karar verilmiştir.
4. İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile: davaya konu taşınmazdaki zilyetliğin 1994 yılında mevcut olmadığı dolayısıyla dava tarihi olan 2012 yılına kadar 20 yılı aşkı süre ile zilyetlik şartının gerçekleşmediği, ayrıca davaya konu taşınmazın jeoloji mühendisi bilirkişinin raporunda ayrıntılı olarak belirttiği üzere Ömerli Barajı kısa mesafe koruma alanında kaldığı, dolayısıyla taşınmazın özel mülkiyete konu olamayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
A. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
B. İstinaf Sebepleri
Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde; dosyaya alınan bilirkişi raporlarının birbirleri ile çelişkili olduğunu, 14.12.2020 tarihli bilirkişi raporunun "5-Ziraat Yönüyle Yapılan İnceleme" başlıklı kısmında yer alan ağaçların yaşlarına ilişkin tespitlere göre ağaçların 1992 tarihinde dikildiğini, 1993 tarihli hava fotoğraflarında ise dava konusu taşınmazın hiçbir şekilde kullanılmadığı ve ham toprak vasfında olduğuna ilişkin tespit yapıldığını, bu iki durumun birbiri ile çeliştiğini, dava konusu taşınmaz üzerindeki yapının yaşının bilirkişi raporunda belirtilmediğini, ağaçların adeti hususunda bilirkişi raporlarında farklılık bulunduğunu, taşınmazın ve üzerindeki yapının, ağaçların, bahçe duvarı ve tel çitlerin toplam değerine değerinin nasıl ulaşıldığının bilirkişi raporunda belirtilmediğini, mahalli bilirkişi beyanlarının dikkate alınmadığını, jeoloji bilirkişisinin raporunda özel mülkiyete konu olamayacağına dair bir beyan olmadan mahkemece mülkiyete konu olamayacağına dair gerekçe yazıldığını, bu gerekçenin dayanağının açıklanmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile: 14.12.2020 tarihli bilirkişi raporu ve ekindeki hava fotoğraflarında dava konusu taşınmazın 1994, 1993, 1990, 1987 ve 1982 yıllarında ham toprak vasfında olduğu, hiçbir şekilde kullanılmadığının belirlendiği, ayrıca 18.02.2021 tarihli jeoloji mühendisi raporunda taşınmazın Ömerli Barajı Kısa Mesafe Koruma Alanında kaldığının rapor edildiği, dava konusu taşınmazın bulunduğu mahalde, tapulama çalışmalarının 1967-1968 tarihleri arasında yapıldığı, dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgenin çalılık olarak tespit dışı bırakıldığı, dava konusu taşınmazın yörede yapılan tüm orman kadastrosu çalışmalarında orman sınırları dışında kaldığı, gerek kaldırma kararından önce gerekse kaldırma kararından sonra yapılan keşif sonucu dosyaya sunulan bilirkişi raporlarından, dava konusu taşınmazın 1994 yılına kadar ham toprak niteliğinde olduğu, herhangi bir kullanım bulunmadığının rapor edildiği, dava tarihi olan 20.11.2012 tarihi itibariyle 20 yıllık kazandırıcı zamanaşımı süresinin dolmadığı, İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/(1)-b.1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
A. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı, davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
B. Temyiz Sebepleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin dava sürecinde dava konusu taşınmaz için kadastro çalışması yapılmış olması sebebiyle Kadastro Kanunu'nun 27. maddesi hükmü gereği görevsizlik kararı vererek dosyayı görevli Kadastro Mahkemesi'ne göndermesi gerekmekte iken, dosya esası üzerinden hüküm tesis ettiğini ileri sürerek ve istinaf başvuru dilekçesinde ileri sürdüğü gerekçeleri tekrar ederek bölge adliye mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmesini istemiştir.
C. Gerekçe
1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesine dayalı tescil istemine ilişkindir.
2. İlgili Hukuk
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 369/1, 370 ve 371 inci maddeleri, 4721 Sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 713. maddesi, 3402 sayılı Kadastro Kanunu’nun (3402 sayılı Kanun) 14, 17. maddeleri.
3. Değerlendirme
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dayandıkları belgelere, uyuşmazlığa uygulanması gereken hukuk kuralları ile hukuki ilişkinin nitelendirilmesine, dava şartlarına, yargılama ve ispat kuralları ile İlk Derece Mahkemesi ve Bölge Adliye Mahkemesi kararlarındaki gerekçelere, 6100 sayılı Kanun’un 369/1 inci maddesi de gözetilerek yapılan incelemede aynı Kanun’un 371 inci maddesinde yer alan sebeplerden biri de bulunmadığına göre, temyizen incelenen karar usul ve kanuna uygun olup davacı vekilinin temyiz dilekçesinde ileri sürdüğü nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
VI. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı Kanun'un 370 inci maddesi uyarınca ONANMASINA,
427,60 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile temyiz eden davacıdan başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,
14.05.2024 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.